hakemler: hakkı çaktırma (***), ömer karadağ (***), nafiz oturgan (*)
beşiktaş: sabri (***) - yavuz (***), fehmi (***) - suat [süreyya, sami (***)], yusuf i (***), kaya (****) - coşkun (****) [k. rahmi (*)], cevdet (**), ahmet ii (****), ahmet (***), ender (**) [fethi (**)]
g. saray: bülent (**) [osman] - bahri (**), ismet (**) - naci (***), doğan (*), mustafa (***) - yılmaz (***), mustafa ii (***), ayhan (****), turan (*), ergün (*)
goller: dk. 17 [penaltıdan] ahmet (1-0) dk. 24 ayhan (1-1) dk. 50 ahmet ii (2-1) dk. 68 [kendi kalesine] ismet (3-1)
(maçın yıldızları milliyet spor servisi tarafından verilmiştir.)
mevsimin ikinci dev maçı saat 20.30 da m. paşa'da oynanıyor
beşiktaş - galatasaray
kılıç, en az siyah - beyazlılar kadar iddialı olduklarını söyledi. metin'in durumu bugün belli olacak. sağnak "şanslar eşit" dedi
türkiye spor yazarları demeğinin tertiplediği üçlü futbol turnuasının ikinci dev maçı bu gece 20.30'da mithatpaşa stadında g. saray ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
galatasaray'ın menecer - antrenörü gündüz kılıç, «mevsim başında bütün takımların iyi veya fena gözükmeleri bir mânâ ifâde etmez» demiştir.
kılıç, «şöyle maçlar bir başlasın en geç 1-2 ay sonra her takınım kudreti belli olacaktır» şeklinde konuşmuş, şimdiden bir şey söyleyemeyeceğini ve beşiktaş _ kadar kendilerinin de iddialı olduğunu belirtmiştir.
sağnak, «şanslar eşittir» diyor
beşiktaş teknik komitesinden faruk sağnak da, «galatasaray son yaptığı fenerbahçe maçında her ne kadar formda görünmediyse de bu demek değildir ki beşiktaş kazanacak» şeklinde konuşmuş ve şunları ilâve etmiştir: «bence şanslar müsavidir ve iyi oynayan takım maçı kazanacaktır.»
muhtemel kadrolar
iki takım da bu geceki karşılaşmaya şu kadroları ile çıkacaklardır:
g. saray: bülent - bahri, , mustafa - naci, ahmet, ismet - yılmaz, k. mustafa, ergün, ayhan, tarık.
ve galatasaray, yeni mevsimde mithatpaşa'daki üçüncü maçından da başı önde çıktı.
oysa sarı - kırmızılı takım fenerbahçe karşısındaki kadar mahkum oynamamış h^ttâ ilk yarının uzun süresinde canlı akınlar geliştirmiş, nihayet maçı skor olarak da denkleştirmişti. öte yandan beşiktaş da, beykoz önündeki gibi şahlanmış bir tempoda değildi. zaman zaman tehlikeli hücumlarla inmiş ama, gollerini daha ziyade galatasaray müdafaasında doğan hatâlarla sağlamıştı. her şeye rağmen siyah-beyazlı takımın, rakibinden çok daha derli toplu göründüğü ve galibiyeti hak ettiği gerçekti.
ismet'in solbek, ergün'ğn sol açık oynadığı garip tertipli galatasaray'da daha büyük garipliği, bomboş giden topa eliyle vuran doğan yaptı. hem de maçın henüz başlarında.. ceza sahasında topu elle uzaklaştırmağa kalkmak, beşiktaş tribünlerini ayağa kaldıran bir golden başka sonuç vermezdi. vermedi de... küçük ahmet (ya da yeni isimlendirme ile ahmet 1.) penaltıyı bülent'in sağına, nefis plâseledi. ancak gol, beşiktaş'ı kamçılayacağına galatasaray'ı hareketlendirmişti. nitekim 7 dakika geçmeden güzel bir atak yapan ayhan, ileri uzatılan pasla daldı, topu yakından, isabetli bir şutla ağlara yolladı. gol güzelliğine güzeldi de, ayhan'ın topu «ofsayt» durumunda aldığını, yan hakemden başka herkes görmüştü.
siyah-beyazlılar ilk yarı biterken tekrar açılmış, 2. yarıya da bu hızla girmişti.
işte devrenin başlamasından 5 dakika sonra, soldan gelişen bir beşiktaş akınında ahmet ii yandan çapraz bir şut çekiyor ve bu fevkalâde giden top, bülent'in altından fileleri buluyordu. galatasaray tekrar dağılmış, kadere boyun eğer hüviyete girmişti. işte üçüncü gol de, «sahanın en iyisi» ahmet ii (eski ist. spr'lu ahmet) den doğuyordu: sola, korner bayrağı yakınına kadar ceza sahası dışına çıkan bülent, topu ayakla kurtarmaya çabalıyor, bu arada ahmet ii ile mücadelesini favlle kapatıyordu. frikiki ahmet i kaleye havale edecek, bülent'in yumrukladığı top sağda ahmet ii'yi bulacaktı. yerden içeri sert bir şut... ve «kurtarayım» diye uzattığı ayağıyla ismet'in içeri yuvarladığı top... bu da, üçüncü gol ve maçın sonucuydu.
oyun biterken turan'ın kale ağzında vurduğu bombayı mükemmel karşılayan sabri, sayı tabelâsındaki rakamların değişmesini önlüyor ve topladığı alkışlar, beşiktaş'ın 3-1'lik galibiyetini kutlayan alkışlara karışıyordu.
"suat oyuna ciddi başlamadı ve bu sebeple onu çıkardım." beşiktaş antrenörü spajiç maçtan sonra suat'ı bu sebeple oyundan çıkardığını açıklamış ve şöyle konuşmuştur: «ben, futbolda isime bakmam, kim en iyi oymuyorsa sahada yer alacaktır. tekrar ediyorum isim bence mühim değildir.»
siyah - beyazlıların yugoslav jocası, takımının galatasaray karşısında biraz kollektif futbol oynadığını buna mukabil oyuncuların ayaklarında fazla top tuttuklarını ve bunun en kısa zamanda telâfi edileceğini söylüyor ve maç hakkındaki görüşlerini şöyle açıklıyordu: «benim için mevsim başında galatasaraya karşı aldığımız 3-1 lik netice çok iyi. galatasaray bize karşı, fenerbahçe maçına nisbetle daha iyi oynadı. ancak biz de bu maçta en iyi takımımızı yapmadık.»
maçtan sonra galatasaray soyunma odasına sessizlik hakimdi. dikakti çeken noktalardan biri, sarı - kırmızılı idarecilerden hiç kimsenin odada bulunmayışı idi. futbolcular asık çehrelerle giyinirken menecer - antrenör gündüz kılıç müsabaka hakkındaki görüşleri şu şekilde açıkladı: «her geçen maçta bir iki adım daha ileriye gittiğimize inanıyorum. sakatlarımız olmasaydı, netice bu şekilde bitmezdi. transfer elemanlarından memnunum. bilhassasa mustafa ii bunların en bşarılısı idi. glatasarayın en büyük hâtası, futbolcuların takım halinde birbirine güveni bulunmamasıdır. bu güveni kazanabildiğimiz taktirde önümüzdeki maçlar galibiyetle bitirebiliriz.»
beşiktaş hak ettiği neticeyi aldı. oyunun ilk devresi çok durgun geçti. ikinci devre galatasaray'ın kısa paslı oyununa mukabil beşiktaş açık ve uzun oyun stilini tercih etti, neticeye de daha çabuk erişti. galatasaray biraz da şanssızdı. fakat beşiktaş'ın dün geceki oyunu cumartesi oynanarak fenerbahçe maçı için tatminkâr gözükmedi. her halde beşiktaşlılar cumartesi bu oyuna çıkarmazlar sanırım.
dünkü maçın hakemleri de oyunu zevksiz hâle soktular. bilhassa yan hakemi zarif oturgan, ofsayt kaidelerinden bihaber gözüktü.
anladık mevsim başı... ama, istanbulspor, fenerbahçe ve beşiktaş mağlûbiyetleri bizce galatasaray için hiç de hayırlı bir başlangıç sayılmaz. bu dış görünüşle, bütün takımlar galatasaray'dan daha iyi hazırlanmış, kollektif oyuna uymuş ve form tutma yoluna girmiş demektir. sarı - kırmızılıların türkiye ligi ile birlikte avrupa kupasındaki sion maçı da hesaba katılacak olursa el birliği ile işe sarılmaları ve bir an evvel toparlanma yoluna gitmeleri temenni edilir. kaç haftadır, seyrettiğimiz galataray'da bir titrek hal, bir telâş ve bir dağınıklık müşahade ettik. kaleden başlayarak bek hattı, haf hattı ve hücum hattı - bırakalım bir sistem icabı oynamayı - kendi başına ve müstakil olarak hareket etmektedir. bu sebeple sakat bulunan metin'in bir an evvel oyuna sokulması, keza haf probleminin halledilmesi ve sarı - kırmızılı futbolcuların nefislerine itimatlarının arttırılması icap etmektedir. yoksa, yukarda da işaret ettiğimiz kötü başlangış bir kolera gibi lige ve kupaya da sirayet eder ve bu çöküntüden falaasaray kolay kolay paçasını kurtaramaz...
iç duyumu, mevsim başı ve puansız müsabaka demekten ileri gidemiyor. her yerde yapılan hazırlık maçlarında vaffak olamıyan takımlar için kullanılan tâbir budur. yeni transferlerin takıma intibak edemeyişi, henüz esas takımı tesbit edememek, form tutmamış olmak, hepimizin bildiği ve alıştığı sözler. hakiki olan herşey varsa o da oynamak ve kazanmaktır. işte beşiktaş mevsimin açılışında bu yana her geçen gün biraz biraz daha oynuyor ve oynadıkça da kaanıyor. transferlerin oluşu bir tarafa, asıl başarıları, kazanma azmi, sür'at, cesaret, matanet ve feragatleri ile beraber kollektef oyunu benimsemeye çalışmalarıdır. bir de bunun yanında renkleri için çalışabilirlerse çoğu maçları alabilirler.
galatsaray'da ise bütün bu faktörler yok olmuş gibi. halbuki bundan evvelki seneler galatasaray'ın yegâne vasıfları bunlar idi.
dün geceki oyun kalite bakımından üstün ve teknik yönden göze güzel gelmemekle beraber, beşiktaş'ın galibiyetiyle bitti. bundan galatasaray müdafaasının hatâsu olmakla beraber, forvetinin de hatâsı çoktu. müdafaa golleri önleyemedi, forvet ise atmasını beceremedi.
hakikat şudur ki, galatasaray, üç büyüklerin en zayıfıdır ve bir kriz devresine girmiştir. geçen sene de aynu duruma düşmüş ve toparlanması güç olmuştu. temenni edelim ki bu kriz kısa zamanda bitsin ve üç büyük kulüp memleket futbolüne önderlik etsin. aksi halde üç büyüklerin arasına yeni bir takım girmesi her zaman için mümkün olabilecektir.