fenerbahçe ve beşiktaş oynadıkları 2 maçta 1er galibiyet ve 1er beraberlik almışlardır. bu nedenle kupa gol averajı daha iyi olan beşiktaş'ın olmuştur...
fourfourtwo dergisi temmuz-ağustos 2009 sayısından;
ligimizin yaz sıcağında başlamasına itiraz ediyoruz belki ama geçmişte ağustosta oynanan bir turnuvanın da özlemini duyuyoruz. tsyd'nin düzenlediği üç büyüklerle dolu bir güzelliğin...
- hilal gülyurt
ilk maçta fenerbahçe oynadı, galatasaray seyretti; sarı lacivertliler buldukları sayısız pozisyondan sadece birini gole dönüştürebilmişti. "bu sene şampiyonluk yarışı fenerbahçe ve beşiktaş arasında olur" diyenlerin sayısı artarken beşiktaş'ta antrenör spayiç, mustafa denizli misali oyuncu sayısının fazlalığından yalanıyordu. beşiktaş, galatasaray'ı 3-1 yenince, finaldeki 2-2'lik beraberlikle kupayı bir kere daha müzesine götürdü. maç zevkli geçmişti, goller şahaneydi ve artık şampiyonlukta favori beşiktaş'tı.
beşiktaş: sabri (***) [necmi (***)] - yavuz (**), fehmi (***) - yusuf (**) [süreyya (****)], kaya (***), cevdet (**) - coşkun (****) [ender (***)], yusuf (****), k. ahmet (*****), ahmet (***), fethi (***)
goller: dk. 18 [penaltıdan] ogün (0-1) dk. 26 yusuf (1-1) dk. 29 ziya (1-2) dk. 31 k. ahmet (2-2)
(maçın yıldızları milliyet spor servisi tarafından verilmiştir.)
"türkiye spor yazarları" kupasının sahibi bu gece belli oluyor
fenerbahçe - beşiktaş
mithatpaşa'da 20.30'da başlayacak maç aynı zamanda toto turnuasının finalistini tesbt edecek. sahaya tam kadrolarıyla çıkacak olan iki taraf da galibiyetten emin
türkiye spor yazarları derneği kupası finali bu akşam saat 20.30’da mithatpaşa stadında fenerbahçe ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
aynı zamanda spor - toto turnuasını istanbul grubu birincisini tâyin edecek olan mevsimin bu üçüncü dev maçına taraflar muhtemelen şu tertiplerle çıkacaklardır:
mevsime büyük transferler yaparak giren ve ideal tertiplerini bulduklarını bildiren iki iddialı takımdan sarı - lâcivertlilerin teknik direktörü, «beykoz ve vefa'ya karşı iyi oynamadık. fakat bu, beşiktaş'a karşı da aynı oyuna çıkaracağız demek değildir. sahada en kuvvetli tertibimizle yer alacağız. gayemiz spor yazarlarının kupası yanı sıra toto turnuasında da finale kalmaktır» demiştir.
beşiktaş'ın sorumlu teknik yöneticisi faruk sağnak ise maç hakkında şöyle konuşmuştur: «büyük maçlardan önce şu veya bu takımın kazanacağını iddia etmek bu işi bilmemek demektir. iki tarafın da birbirine faik taraf ları var. fenerbahçe orta sahada daha iyi oynuyor. biz kale önünde fırsatları kullanmasını biliyoruz. fenerbahçe bize nispetle daha tecrübeli. günün havasına intibak eden maçı kazanacaktır. dileğim galibiyetin bizim tarafa gelmesidir.»
bu maçtan önce beşiktaş futbol okulu talebeleri bir gösteri müsabakası yapacaklardır.
"spor yazarları kupası"nın şâhâne finalinde müthiş goller ve heyecan kasırgasından sonra
beşiktaş, kupayı aldı
fenerbahçe ile 2-2 berabere kalan siyah - beyazlı'lar gol averajıyla toto - turnuası grup birinciliğini de kazandılar
kahraman bapçum
tanıyorduk formaları, oyunculara da... tribündeki sesleri, hakemi, ilân afişlerini... herşeyi tanıyorduk. oysa, sahadaki futbolu tanıyamamıştık. yoksa italyada, ispanyada, zorlu bir final mi seyrediyorduk?
büyük, çok büyük bir maçtı bu. bir bakıyordunuz gerilerden ince ve zarif paslarla açılan akınlarında fenerbahçeliler rakip kale önünde şimşekler çaktırıyordu: bir bakıyordunuz aynı dakikanın içinde iki kalede dört beş gol pozisyonu doğuyordu: bir bakıyordunuz bir yusuf veya ahmet isimli çocukların ayağından seeler, greaves, altafini gibi adamların ayağına yakışır şütler çıkıyordu...
oyunun ilk dakikalarında fenerbahçe forveti ağırlığını koyuvermişti sahanın ortasına. sağda ogün - yaşar ikilisi fırtına gibiydi. tozunu attılar beşiktaş defansının. 18 inci daidka da ogün uzun bir şandeli kovalayıp dalınca kale ağzında sabri topu kaçırıyor fakat ogün'ün bacaklarına sarılıyordu. ilk gol bu penaltıdan mıhlanır gibi girdi kaleye... sonra bir kaç dakika gene fenerbahçe forveti beşiktaş kalesinde civa gibi kaynadı. ama 26 ncı dakikada coşkunun bir pasını bülent kesemeyip top yusuf'a geçince... ortaya doğru kayan yusuf öyle bir şüt çıkardı ki... seyredenlerin «aklı durabilirdi». işte oyunun «muhteşem beş dakikası» bu golle başladı. bir boks maçının sürati içinde değişiyordu avantaj sahibi takım... üç dakika sonra sağdan atılan bir faulde yaşar’ın ortasını ogün kafa ile yere indiriyor, karambolde şenol'un vuruşu defansa çarpıp geri geliyordu. tâ gerilerden kopup gelen ziya gelen topa çaktı voleyi. top, toptan çok mermiye benziyordu şüphesiz... iki dakika sonra fethinin pasını alan k. ahmet ceza sahası dışından bir vole yapıştırdı. bu defa da ali sabrinin âkıbetine düşüyordu.
ikinci devre başlarken çok kimse bu sür'ate dayanamayanın beşiktaş olacağını sanıyordu. oysa, şeref'in 16 inci dakikada, şükrü'nün devre arasında ayrılışları ile gerilerde hafif kalan fenerbahçe, forvetini adetâ yalnız bırakmıştı. beşiktaş ise tam aksine daha dalıcı, daha mücadeleci, daha inatçı oluyordu. yarım saat, ilk devrenin krallarını âdeta sürüklâse ettiler. bir de gol attılar üstelik: k. ahmet'in yarattığı bir pozisyonda kale ağzındaki karambolda fehminin vuruşa ile top fenerbahçe kalesinin süt direğine sonra yere vurup içeri giriyor fakat kale arkasındaki foto muhabirlerinin çok rahat tesbit ettikleri golü hakem ve yan hakemi farkedemiyorlardı. aynı hakemler bundan iki dakika önce ercan'ın kale önünde eliyle topu düzeltisini de görmemişlerdi.
«ben matmazel gibi futbol oynayan adam istemiyorum. karşımda futbolcu istiyorum.»
bu sözleri dün geceki maçtan sonra, derin bir sessizlik içinde bulunan soyunma odasında fenerbahçenin ingiliz antrenörü oscar hold söylüyordu. hold, sık sık «çok fena, çok fena» diye mırıldanıyor ve daha sonra da «sahada hep beraber uyudunuz. artık lütfen uyanınız matmazeller» şeklinde konuşarak hırsını gidermeye çalışıyordu.
ingiliz antrenör, fenerbahçe'nin yediği iki golde de hâtâ olduğunu, iki defa galip duruma geçen takımın daha da fazla gol atması icap ettiğini yarı türkçe, yarı ingilizce anlatmaya çalışıyordu.
bir yanda oscar konuşurken diğer taraftan da ogün, şeref, bülent ve şenol'un iniltiler arasında tedavileri yapılıyordu. ogün ve şerefin sakatlıkları oklukça ciddi idi. işte ilk konuşan kaptan şeref şunları söyledi: «yazık. galibiyeti kaçırdık. kondisyonu birden daha iyi olan beşiktaş kupayı kazandı.»
ercan iyi oynamadıklarını söylerken gollerde kaleci alinin kabahati olmadığını, şenol ise ilk 20 dakika çok iyi futbol oynadıklarını fakat 2-1 lik galibiyet sonra kafa şutunun direkten dönmesine üzülüyordu.
«lûtfen mister hold, sözünüzü geri alın. beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray türk fntbolünün en iyi takımlarıdır. bunların aralarındaki maçlar dördüncü sınıf olamaz.»
beşiktaş'ın dün geceki beraberliğini bir galibiyet kadar kıymetli bulan antrenör spajiç, yukardaki konuşmasına şunları ilâve ediyordu:
«- bu benim için beşiktaş'ın mevsim basından beri oynadığı en iyi maçtı. fenerbahçe gibi büyük bir takımla berabere kalmamız başarıdır. biz fevkalâde oynadık, fakat fenerbahçe de çok iyi idi.»
spajiç sözlerine şunları eklemiştir: «şeref sakatlanmasa, bizde k. yusuf hasta hasta oynamasa ve sanlı olsaydı maçın kalitesi daha da yükselecekti.»
maçtan sonra sevinç içinde arkadaşlarını tebrik etmeğe selen sanlı, «tribünde maç seyretmek çok güçmüş vallahi. bir lifim sakattı, maçı seyrederken dört lifim daha attı.» demiştir.
beşiktaş'ın teknik idarecisi faruk sağnak ise, «mevsim başında bir futbol ziyafeti oldu. ikinci devre bizim takım biraz şanslı olsaydı, oyun lehimize kapanırdı. oynadığımız modern futboldan fazlasıyla memnunum.» sözleriyle maç hakkındaki görüşlerini açıklamıştır.
* ateşli brezilyalıya gömleğini yırttıran, gürültücü italyana takla attıran, soğukkanlı ingilizi bile yerinden fırlatan bir maç da ancak bu kadar heyecanlı geçer işle... hani o, futbol dünyasını temelinden sarsan dev finallerde de ancak bu kadar şâhâne goller görülür... 42 bin seyirciyi tıka basa doyuran dün geceki büyük futbol ziyafetinin bütün aşçılarına candan teşekkür..
* maçın başında, beşktaş'lı kaya'nın bir bankadan kazandığı armağan ilân edildiğinde, seyirciller «helâl olsun» diye bağırmıştı. maçın sonunda ise, bütün stad bütün sahadakilere gönülden seslenir gibiydi: «oyun seyrettirdiniz. verdiğimiz para, son kuruşuna kadar helâl olsun...»
* bir seyirci de yanındakinc «anladım» diyordu, «spor yazar» larının gözüne girmek için bütün futbolcular onların kupasında canla başla oynayıp en güzel hareketleri gösteriyorlar.» doğruydu: futbolcuların oyunları kadar iyi niyetleri de beşer yıldızlıktı dün gece...
* iki taraf da ilk yarıda öylesine nefis golleri peşpeşe dizmişti ki... hani bu ikisinden birinin yenilmesi yazık olurdu. yalnız hakkı da teslim gerek: galibiyeti çokça kaçıran, beşiktaş'tı. fakat kupa'yı kaçırmadı. kara kartallar... aldıkları sonuçla, hem spor yazarları kupast'nı, hem de spor-toto turnuası grup birinciliğini kazanan beşiktaşlılar, böylece kaç yılın şampiyonluk özlemini çifte zaferle gidermiş oldular. bizden da çifte tebrik beşiktaş'a...
son yılların en güzel maçı idi. 90 dakika bitmek tükenmek bilmeyen bir mücadele, kombine paslar, direkleri söken şutlar ve bomba gibi goller... sanki o kelliği gözümüze bir diken gibi batan mithatpaşa değil de, san siro'da bir inter - milân maçı seyreder gibiydik. demek bizim futbolcularımız da o büyük maç kasıntısından kendilerini kurtarıp, sinirsiz, tekmesiz bir futbol ortaya koyabiliyorlarmış. çok şükür. böyle maça bir de yazacak şey buluruz, seyirci de zevkleşir ve millî, takım seçicileri de o ümitsiz hallerinden kendilerini kurtarırlar.
hepsi iyi, hepsi güzeldi, ama açıkça söylemek lâzım ki, galibiyeti, kupasyı alıp şeref turu yapan beşiktaş haketmişti. fenerbahçe defansının bu titrek hali anderlecht maçı için bir alârm çanıdır. beşiktaş forvetinin fırtınalaşan hücumları karşısında toz bulutu gibi savruluş, şeref'in çıkısından sonra kendini fazlası ile hissettirdi. siyah - beyazlı takımda seyrettiğimiz fethi, ikinci yarıda oyuna giren süreyya, küçük yusuf, hele hele k. ahmet şâhâneydiler. şüphesiz bu oyunu ile beşiktaş türkiye liginde başa güreşeceğini açıkça ilân etti. temenni edilir ki, son yıllarda siyah - beyazlılara sırtını çeviren talih bundan sonra onlara da gülsün.
fevkalâde bir maçtı. beşiktaş birinci devrede müdafaada acemice sayısız boşluklar verdi. bu devreyi fenerbahçe'nin bir iki farkla kapaması işten bile değildi. süreyya'nın oyuna girmesinden sonra defansta toparlanan beşiktaş, fenerbahçe'yi bastırdı.
ikinci devre beşiktaş'ındı. direklere vuran toplar. gol kokan bir karambol... ercan'ın eline çarpan top... hep bunlar beşiktaş lehine müsbet hareketlerdi. bu nefesleri kesecek derecede güzel oyunda, şâhâne goller de seyrettik. neticede beşiktaş arzusuna kavuşmuş ve ikinci devrede tatbik etmek istediğini becermişti
beşiktaş'da süreyya, iki ahmet'ler, k. yusuf, fethi en iyi görünen adamlardı. fenerbahçe'de son haftaların yıldızı ziya'dan başka herkes şaşkındı.
kupa merasiminde senelerce beşiktaş'da kaptanlık yapmış necmi'nin lâubâli hareketi, bu zevkli ve güzel maçın tek üzülecek hareketi oldu. arkadaşları ile şeref turuna iştirak etmemesi, affedilir cinsten bir hâtâ değildi.
dün gece fenerbahçe'yi, depara kuvvet verip finişi zayıf olan, hattâ sonlara doğru ayakları dolayan bir takım hüviyeti içinde gördük.
beşiktaş ise, oyuna temkinli başlamış, her geçen dakika açılmış, ikinci devre ise bir fırtına olmuştu. eğer ellerine geçen fırsatları değerlendirebilseydiler haklı bir galibiyet bile alırlardı.
oyun zevkli ve sür’atli başlamıştı. hele ilk devrede atılan goller... belki de geçen sene bütün mevsim boyunca bu kadar mükemmel goller görülmemişti. dün gece ise seyirci gollerin güzelliğinden havalara fırlamıştı.
fenerbahçenin başlangıcı iyi, sonu ise, kötü oyununu vefa maçında da seyretmiş ve bir kere oldu deyip geçmiştik. meğer herkes gibi biz de yanılmışız.
beşiktaş'ın her değiştirdiği oyuncusu da çıkan kadar iyi oynarken, fenerbahçede bu aksine oldu ve girenler çıkanlardan kötü oynadı.
beşiktaşın bir dâvâyı kazanmak çabası içinde göründüğü maçta sür’ati, cesareti ve feragati tamdı. kollektif oyunu tercih etmeleri yanında ferdi hünerlerine de diyecek yoktu. fenerbahçede ise, bunlar olmadığı gibi, daha birçok eksiklikler de gözden kaçmadı.
beşiktaş kulübü başkanı hakkı yeten «fenerbahçe, içine isim doldurulmuş şöhretler gemisine benziyor» demiştir. yeten, şerefin çıkması ile sallanmağa başlayan fenerbahçe'nin balon gibi şişirildiğini ve kendisini dev aynasında gördüğünü belirtmiş ve şunları ilâve etmiştir: «son maçta fenerbahçeyi rahat yenerdik, fakat hakemin bir golümüzü vermemesi aleyhimize oldu. yakında fenerbahçe anderlecht ile karşılaşacak. ( http://macanilari.com/08....lecht-196519665001--.html) gönül ister ki maçı kazansınlar, ama sözüm ona himaye altına almak isteyenler sarı - lâcivertli takıma kötülük ediyorlar.»