iç duyumu, mevsim başı ve puansız müsabaka demekten ileri gidemiyor. her yerde yapılan hazırlık maçlarında vaffak olamıyan takımlar için kullanılan tâbir budur. yeni transferlerin takıma intibak edemeyişi, henüz esas takımı tesbit edememek, form tutmamış olmak, hepimizin bildiği ve alıştığı sözler. hakiki olan herşey varsa o da oynamak ve kazanmaktır. işte beşiktaş mevsimin açılışında bu yana her geçen gün biraz biraz daha oynuyor ve oynadıkça da kaanıyor. transferlerin oluşu bir tarafa, asıl başarıları, kazanma azmi, sür'at, cesaret, matanet ve feragatleri ile beraber kollektef oyunu benimsemeye çalışmalarıdır. bir de bunun yanında renkleri için çalışabilirlerse çoğu maçları alabilirler.
galatsaray'da ise bütün bu faktörler yok olmuş gibi. halbuki bundan evvelki seneler galatasaray'ın yegâne vasıfları bunlar idi.
dün geceki oyun kalite bakımından üstün ve teknik yönden göze güzel gelmemekle beraber, beşiktaş'ın galibiyetiyle bitti. bundan galatasaray müdafaasının hatâsu olmakla beraber, forvetinin de hatâsı çoktu. müdafaa golleri önleyemedi, forvet ise atmasını beceremedi.
hakikat şudur ki, galatasaray, üç büyüklerin en zayıfıdır ve bir kriz devresine girmiştir. geçen sene de aynu duruma düşmüş ve toparlanması güç olmuştu. temenni edelim ki bu kriz kısa zamanda bitsin ve üç büyük kulüp memleket futbolüne önderlik etsin. aksi halde üç büyüklerin arasına yeni bir takım girmesi her zaman için mümkün olabilecektir.