çocukken, muhtemelen yine ali amcamla, gittiğim sadece bir tane ankaragücü maçı hatırlıyorum. hatırlıyorum derken, içeri alınmadığı için giriş kapısı civarlarında hapur hupur yediğimiz kelek turşusu ve gün yüzü görmemiş küfürler dışında maçla ilgili en ufak bir bilgim dahi yok...
gençlerbirliği maçlarını bir kenara koyarsak, bu maç, futbol kariyerinde gittiğim ilk ankaragücü maçı. cuma günü iş yerinde otururken, göktuğ ile yaptığımız bir muhabbetin ardından “liderlik maçı sonuçta güzel olur” diyerek biletlerimizi aldık. ardından da ankaragüçlü ali amcamı arayıp, “sen de gelsene” dedim.
cumartesi günü göktuğ ile 19 mayısa geldiğimizde dış kapılarda, göstermelik de olsa, polis araması yapıldığı için uzunca bir kuyruk vardı. onu atlattıktan sonra kapalıdaki kuyrukta beklemeye başladık ve sonunda içerideydik. ali amcamla hoşbeş yaptıktan sonra arkalarda bulduğumuz bir yere geçip maçın başlamasını bekliyorduk.
bulunduğumuz kapalı ve gecekondu nerdeyse fuldü. maraton ise %60-70 civarı, saatli ise %10 ancak doluydu.
maç başladı. lider ümraniye oldukça sakin ve akıllı top yaparken ankaragücü garip bir telaş içinde sürekli pas hatası yapıyordu. istanbullular 20’de sağdan yapılan ortaya jean-armel drole’nin kafasıyla öne geçmesini bildileri.
golden sonra ümraniye, sakin ve ayağa oyununu sürdürürken ankaragücü bocalamaya ve sürekli hata yapmaya devam ediyordu. sahadaki bu bocalama tribünleri de fitilliyor ama taraftarlar alışılmışın dışında sıfır küfürle tezahüratlarına devam ediyorlardı. hatta bir ara hakeme kızıp, “hakem dışarı!” diye tezahürat yapmaları ankaragücü taraftar profilinde milattı!
elbette bunun en büyük sebebi şampiyonluğa giderken tribün cezası almamaktı.
devre arasında alkaralar whatsapp grubunda “ankaragücü kötü oynuyor” yorumlarına bülent bir mesaj yazıp, “ankaragücü bu sezon hep topu rakibe veriyor sonra arada atmaya kasıyor. bir şekilde kazanmasını biliyorlar. ikinci yarıyı takip edin” yazdı. ben de ali amcamın yanına gidip, “amca ikinci yarı çözersiniz rahat ol” dedim. güldü.
gariptir ama öyle de oldu; ankaragücü azcık vitesi yükseltti ve ilk yarıdaki futboluyla, “gençlerbirliği’nden 2 kat üstün” dediğimiz ümraniye, biri kendi kalesine biri bariz hata sonucu 10 dakikada 2 gol yedi ve maç da orada bitti!
bitti diyorum ama aslında 2. gol 58. dakikada geldi. yani bitime 32 dakika vardı ama;
ankaragüçlü kaleci ve oyuncular o kadar bariz zaman geçirdiler ki, adeta 2-1’den sonra 3 pas yapılmadı. işin garibi ise taraftarların sürekli, “yat yat yat” diye futbolcularına tempo tutmaları, onların da her fırsatta hatta pozisyon bile yokken kendilerini yere bırakmaları, kaptan sedat ağçay’ın neredeyse her yatan oyuncunun yanına gidip, “kalkma!” işareti yapmasıydı.
hayatımda gördüğüm en organize ve bariz işlerden biriydi doğrusu...
sonuçta ankaragücü 2-1 kazandı ve liderliği ele geçirdi...
maçtan sonra ankaragüçlü oyuncular, teknik direktör ismail kartal ve başkanlarının tribün tribün dolaşarak selam vermeleri ve genelde gerginliğiyle tanınan ankaragücü taraftarının mutluluğu görülmeye değerdi.
bize de hemşehrimizi tebrik etmek düşer... tebrikler... umarım onlar çıkar biz düşmeyiz de, 2018-19 sezonunda süper lig de yeniden derbi heyecanı yaşarız...