2011-2012 Sezonu Spor Toto Süper Lig Süper Final Şampiyonluk Grubu 6. Hafta Maçı 12.05.2012, Cumartesi, 19:00 Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu İstanbul, Türkiye
işte o rapor tolga şardan-ankara 24/05/2012 milliyet.com.tr
galatasaray’ın, kadıköy’de şükrü saracoğlu stadı’nda fenerbahçe ile berabere kalarak şampiyonluğa ulaşmasının ardından yaşanan olaylarla ilgili olarak emniyet birimlerinin hazırladığı raporda, maçtan önce şampiyonluk kupasının galatasaray tarafından alınması halinde, bunun engellenmesi için taşkınlık yapılacağı, gerekirse sahaya girileceği yönünde bilgiler alındığı ifade edildi.
raporda, maçtan sonra galatasaray bayrağının sahanın ortasına dikileceğinin sanılmasının taraftarları agresifleştirdiği ve taşkınlığa neden olduğu belirtildi. sahaya giren fenerbahçeli fanatik grubun, soyunma odalarının bulunduğu çıkış tüneli içinde yangın çıkarmaya çalıştıkları belirtilen raporda, maçtan önce stada giremeyen 14 bin 500 kişinin polise saldırdığı vurgulandı.
işte milliyet’in ele geçirdiği çarpıcı raporun ayrıntıları;
kapılar kıralacaktı
- maçta, 2 bin 627 polis ve bin 50 özel güvenlik personeli görevlendirildi.
- güvenlik önlemleri alınırken; gerek her iki takım arasında yıllardır süregelen rekabet, gerekse fenerbahçe kulübü ile ilgili devam eden şike soruşturması nedeniyle, ev sahibi takım seyircisinin kolluk kuvvetlerine karşı yanlı bakış açısının oluşturduğu gerginlik gözönünde tutuldu.
- bilet bulamayan taraftar gruplarının iki bilet basacağı, biletsiz olarak stada girmek için her türlü yolu deneyecekleri, “izdihama neden olup stad kapılarını kıracakları ve stada usulsüz gericekleri” yönünde bilgilere ulaşıldı.
- maçı galatasaray’ın kazanması halinde statta kupayı almamaları için her türlü taşkınlığın yapılacağı, gerekirse sahaya girecekleri bilgisi alındığı için güvenlik önlemleri en üst seviyede tutuldu.
sahte biletler yakalandı
- il emniyet müdürü hüseyin çapkın başkanlığında stat içi ve dışında olmak üzere 3 toplantı yapılarak alınan duyumlar ve tedbirler gözden geçirildi.
- her iki takım kafilesi, seyirciler, aileler ve çocukları gözönünde bulundurularak stada açılan cadde ve sokaklarda da gerekli önlemler alındı.
- her iki takımın lehine olan galibiyet ve mağlubiyet durumları ayrı ayrı değerlendirilerek taraftar davranışlarına göre farklı önlemler alınması için planlama yapıldı.
- yapılan aramalarda çok sayıda meşale, sahte bilet, sahte kombine kartı ve maytap yakalandı.
500 holigan stada girdi
- maçtan bir saat önce maraton, türk telekom ve migros tribünlerinin demir giriş kapıları yaklaşık 15 bin biletsiz seyirci tarafından zorlanma ve yüklenme sonucu kırıldı. bu yolla 500 biletsiz ve holigan stada girmeyi başardı.
- stat dışında kalan yaklaşık 14 bin 500 taraftara uzaklaşmaları yönünde anonslar yapıldı, buna karşın grup ısrarla stada girmek isterken tt ve fenerium kapılarındaki çevik kuvvet’e taş, şişe ve yabancı maddelerle saldırdı.
toma ve gaz önlemi
- saldırıların artması üzerine, toma’dan (toplumsal olaylara müdahale aracı) su sıkılarak müdahale edildi. olayların önüne geçmek için mukavemet derecesine göre gözyaşartıcı gaz kullanıldı.
- ikinci yarıda skorun misafir takım lehine devam etmesi nedeniyle, tüm tribünlerde tezahüratlara yansıyan gerginlik olduğu ve meşalelerin yakıldığı görüldü.
bayrak öfkesi
- galatasaray takımının oyuncularının saha ortasında başladığı sevinç gösterileri 10 dakika devam etti. galatasaray takımı futbolcularından biri tarafından sahanın ortasına getirilen galatasaray bayrağının sahanın ortasına dikileceğini zanneden taraftarlar daha da agresifleşti ve taşkınlığa başladı.
- ev sahibi taraftar, kupa töreni yapılma olasılığı ve devam eden şike-teşvik primi soruşturması nedeniyle kolluk kuvvetlerini hedef alan sözlü ve fiziki saldırıya başladı. saldırı sonrasında stat içinde görevli çevik kuvvet personelince misafir takım ve hakem heyeti korumaya alındı.
masa çekmecesi bile attılar
- stadı terk edenler içindeki fanatik gruplar, stad dışında polise şişe, taş, meşale, demir ayaklı küllük, masa çekmecesi, bariyer, duba atarken, bu gruplara özellikle toma ile müdahale edildi. grubun eylemine devam etmesi ve toma’ların suyunun bitmesi üzerine ara sokaklara dağılan gruplar tekrar toplandı. gruplara yönelik yeteri kadar göz yaşartıcı gaz kullanıldı.
yakın koruma silahı kullanıldı
- stadın boşaltılması ve taşkınlığa son verilmesi için anonslar yapıldı. ancak fanatik grup saldırılarına devam etti. bu nedenle saha kenarında bulunan polisler model 5 olarak adlandırılan yakın savunma silahını kullanarak taraftarların çıkış kapısına yönlendirilmesini sağladı.
- ev sahibi taraftar sahaya girmeye devam ederken, sahadaki çevik kuvvet personeli gruplara fiziki müdahalede bulunmamak için soyunma odasına doğru çekildi.
- buna rağmen, fanatik grup saldırılarına devam etti. sahadaki yabancı maddeleri, kırık koltukları körük içine ve soyunma odalarına doğru fırlatırken, yangın tüplerini boşaltarak polislere attı. ayrıca, grup, körüğün içine meşale atarak yangın çıkarmaya çalıştı. bu nedenle, çevik kuvvet yeniden sahaya çıkarak saldırgan gruba gazlı müdahalede bulundu. müdahale ve stadın boşaltılması yaklaşık 2 saat sürdü.
kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
"bu lig hiç durmaz": decoder etikten önce gelir
3 temmuz sürecine dair gerek soruşturma ve kovuşturma gerek medyanın tutumu açısından eleştirilecek daha çok şey söylenebilir. ancak bunlar "karar alma süreçleri"ni öteleyerek, esasında yargılanan sanıkları da töhmet altında bırakan tff ve ona payandalık yapan kulüplerin tutumlarım asla gölgeleyemez.
yıllık 400 milyon dolan aşan bir yayın gelirine kavuşan kulüpler, ne şartta olursa olsun ligin devamından yana daha sürecin ilk günlerinde tavır aldılar. yıldırım demirören, kulüpler birliği başkam sıfatıyla taraftarlara seslenerek, "decoder alın" dedi. kulüpler decoder satışının fenerbahçe'siz olmayacağının da bilincindeydiler. o yüzden onlar için "fenerbahçeli bir lig kaçınılmazdı". hatta bunlara trabzons-por da dahildi! bordo-mavili kulüp, fenerbahçe'nin düşürülmesinden ziyade, "kupamı verin, gerisi beni ilgilendirmez" noktasındaydı. "bu ateş üfleyerek sönmez" diyen galatasaray'ın da fenerbahçe'nin düşürülmesini isteyeceği söylenemezdi. zira "ezeli rakipler" birbirinden besleniyor; galatasaray, istese istese, fenerbahçe'nin suçlu bulunup affedilmesini isterdi...
"decoder satışı"nın spor etiğinin önüne geçtiğinin bir ispatı da "play-off sistemi"nin apar topar uygulamaya sokulmasıydı. play-off sistemi, yayına kuruluşun -ki aynı zamanda önerinin de sahibiydi—, zarar ziyanını karşılamanın yanı sıra, şike ve teşvik suçundan ötürü ceza alması olası büyük kulüplerin de şampiyonluk yarışı içinde bir şekilde tutulmasına da hizmet ediyordu. ola ki, 3-5 puan silinirse, 34 haftalık periyot sonunda toplanan puanlar ikiye bölüneceği için, ilk dörde girmesi büyük ihtimal olan dört büyüklerin şampiyonluk heyecanı son haftalara kadar sürecekti nitekim öyle de oldu, 34 hafta sonunda dört büyükler, play-off oynama hakkı elde etti ve şampiyonluk yarışı futboldan para kazananların 3 temmuz sabahı rüyalarında bile göremeyecekleri bir finalle noktalandı: fenerbahçe-galatasaray. galatasaray şampiyon oldu ama esas kazanan elbette yayıncı kuruluş ve dolayısıyla bütün kulüplerdi!
futbolun "yönlendiricisi" konumundaki tff ise hem kulüplerden karar alma süreçlerinin işletilmesi konusunda destek alamadığı için hem de başındaki kişinin fenerbahçeli kimliğinden ötürü büyük bir açmazın içinde bulunuyordu. sağduyulu kesim tffye "kurulları çalışur, ne karar vereceksen ver" diyordu. diğer yandan, "hemen düşürücüler" ile "düşüremezsinciler" de kıyasıya çekişiyordu. tff ise karar mekanizmalarının işleyişini öteleyerek bizatihi kendisi dolaylı bir hüküm beyanında bulunmuş oluyor ve bu da aklanmak için mücadele veren sanıkları, işin özünde peşinen mahkûm etmeye fırsat tanıyordu.
3 temmuz sürecinde iki yargılama ayağı vardı: birincisi "sportif, ikincisi ise "ceza" yargısı. sportif yargının bu olaydaki rehberi de tff futbol disiplin talimatı ve özellikle de 58. maddeydi. bu maddenin ne kadar "acımasız" olduğu da tıpkı şiddet yasası'nda olduğu gibi 3 temmuz operasyonu patladıktan sonra görüldü! kulüpler, 2009'dan beri yürürlükte olan talimatın şike ve teşvik olaylarında "kişi-kurum ayrımı" yapmaksızın uygulanmasına cevaz veren maddesiyle bu sayede yüzleştiler. normal şartlarda tff'nin ilgili kurumlarının bu madde doğrultusunda bir karar oluşturması gerekiyordu. madde, "teşebbüste dahi" küme düşürme cezasını öngörecek kadar "nazik" olduğu için mevcut futbol yönetimine açıkçası hiç "yan pas" yapma olanağı sunmuyordu. hadi diyelim ki kulüpler şiddet yasası'nın son halinden bihaberdi. peki talimat için de aynı şeyi öne sürebilirler miydi? bir yanda yayma kuruluş, diğer yanda milyonlarca taraftara sahip fenerbahçe'nin oluşturduğu baskı ve dahası bir gün başkanlığını yapmak istediği kulübe dair "idam fermanlını imzalama ihtimali... tüm bu görünen ve görünmeyen faktörler nedeniyle baskı alandaki aydınların kendisini sadece "spor yargısı" ile sınırlı tutmasını beklemek de idealistçe bir tutumdu. o nedenle, aydınlar'ın penceresinden bakılınca karar alma sürecinin gecikmesi veya bu sürece çok sayıda aktörün katılması en makul olanıydı. buna mukabil, aydınlar'ın karar "almaması" için de güçlü bir direnç oluştuğu göz ardı edilmemeli. bu süreçte aydınlar'ın en büyük hatası "resmî temsil sıfatı" bulunmayan kişileri de karar alma mekanizmalarına dahil etmesiydi. sonuçta ortaya zig-zaglar çizen bir "vahim aydınlar tablosu" çıktı. kısa bir özet her şeyi anlatıyor süper lig'in planlandığı gibi 5 ağustos'ta başlayacağını ilan ederken, beşiktaş-fenerbahçe süper kupa finali'ni ileri bir tarihe erteledi (bu ileri tarih hiç gelmedi ve final oynanmadı!). savcı berk tarafından gönderilen 30 klasör belge özel güvenlik önlemleriyle birlikte tff'de oluşturulan "kozmik oda"da e tik kurulu tarafından incelendi. aydınlar da etik kurulu'nun vereceği rapora göre hareket edeceklerini duyurdu. lâkin ağustos ortasında açıklanan elik kurulu raporu'nun da karar alma sürecinde kendilerine yetersiz kaldığım söyleyen aydınlar, bu kez gerekçe olarak sanıkların savunmalarının alınması gerektiğini söyledi, ilerleyen safhada iddianameyi bekleyeceklerini deklare eden tff başkam, şike ve teşvik primi suçlarında doğrudan küme düşürmeyi öngören profesyonel futbol disiplin talimatı'nın (pfdt) 58. maddesinin ise kendisi görevde olduğu sürece asla değiştirilemeyeceğini de açıkladı. aynı aydınlar, daha sonra 58. maddeyü değiştirmek için tff genel kurulu'nu olağanüstü toplayacaktı. hasılı, kanaate göre karar oluşturabileceği söylenen tff kurulları, aydınlar döneminde ne savcının verdiği 30 klasörün incelenmesi sonucu oluşturulan erik kurulu raporundan ne de sonrasında ortaya çıkan iddianameden yola çıkıp bir karar veremedi. bu arada futbol topu yeniden dönmeye başlamışa! aydınların aylarca çalıştıramadığı kurulları, onun yerine gelecek olan yıldırım demirören çok daha kısa zamanda işletip "sportif yargı kararı"nı verecekti.
kenan başaran'ın "arkadan müdahale: 3 temmuz şike davası süreci" kitabından;
12 mayıs isyan kalkışması
sağcısından solcusuna bütün fenerbahçeliler, 3 temmuz sürecinde "taraftar" kimliklerini sahip oldukları tüm kimliklerin üzerinde tuttular ki, bu, söz konusu futbol olunca çok da şaşırtıcı bir tutum olmuyordu; hele de türkiye'de...
taraftar kimliğini öne çıkartan insanların memleket sorunlarından tamamen bihaber yaşadığını söylemek ölçüsüz bir yargı olur ama yine de 3 temmuz süreciyle birlikte memleketteki bazı gerçeklerle daha çıplak halde yüzleştiler. bu yüzleşmede denilebilir ki, son 10 yıllık süreçte türkiye'de iktidarı ellerinde tutan güçlere karşı tekel, taksim için yapılan 1 mayıs ve hopa eylemlerinin yanısıra en büyük eylemlerden birini de fenerbahçeliler koydu. onca eylem ve olayın içinde 12 mayıs 2012'de yaşananlara ayrı bir sayfa açmalı.
lig oynanır mı oynanmaz mı, fenerbahçe küme düşürülsün mü düşürülmesin mi tartışmalarıyla başlayan 2011-12 sezonunda kimin şampiyon olacağı, gelip gelip son maça dayanmıştı. daha doğrusu "dayandırılmıştı" her ne kadar metris'te bir süre aziz yıldırım ile kader ortaklığı yapan cübbeli ahmet hoca, kendi dualarıyla puan farkını erittiğini söylese de esas marifet tff ile yayıncı kuruluşundu. tff'nin yayıncı kuruluşun da isteğiyle devreye soktuğu "play-off sistemi" sayesinde fenerbahçe, normal sezonu 9 puan gerisinde kapattığı galatasaray ile final maçı -üstelik de evinde 50 bin seyircinin önünde- oynama şansı bulmuştu.
bir önceki sezon şike yapmakla suçlanan takım, küme düşürülmenin eşiğinden dönüp sezonu şampiyon bitirme ihtimaline sahip oluyordu. bu olasılığın hayat bulacak olması acaba birilerini rahatsız mı etti ki, 12 mayıs'taki olaylar yaşandı? fenerbahçelilerin iddia ettiği gibi, 3 temmuz kanarya'yı ele geçirmek için yürütülen güdümlü bir operasyonsa, o vakit 12 mayıs'ta saraçoğlu stadı'nda yaşananlara da farklı bir gözle bakılabilir. galatasaray'ı şampiyon ilan eden bitiş düdüğünden epey sonra bir anda taraftar sahaya daldı ama rakip futbolculara değil de polise saldırmak için! esasında "bir anda" değildi olan bitenler. çok daha öncesi vardı. her şeyden önce 3 temmuz 2011'den beri süregelen bir "taraftar-polis gerginliği" bulunuyordu. fakat o gün için maç öncesinden başlayan polis tacizlerinden de söz ediliyordu. maçın başlamasından saatler önce polis, stat önünde bir grup taraftara çok da gerekli olmadığı halde, müdahale edip gaz sıkmıştı. maçın bitiş düdüğünden sonraysa galatasaraylı futbolcular sahanın ortasında sevinmeye başlarken, polisler abartılı bir şekilde san-kırmızılıları bir çembere alıp adeta taraftarın saldırması için bir "motivasyon figürü" yarattı. amiyane tabirle uyuyan dev uyandırılmak istemiyordu sanki. buna rağmen sarı-lacivertliler taraftarlar, sahaya girme teşebbüsünde bulunmadı. ne zaman polis söğütlüçeşme tren istasyonu istikametine düşen kale arkası tribünün sağ tarafındaki küçük bir taraftar grubunun taşkınlığını derhal biber gazına başvurarak bertaraf etmeye başladı, mevzu o zaman koptu! gazla birlikte adeta nevri dönen taraftar, sahaya doğru hareketlendi. bunu gören aynı tribündeki diğer taraftarlar da polise hücum etti. sonrası hakikaten "sahalarımızda ender gördüğümüz" bir sahneydi. yüzlerce taraftar kovalıyor, coplu, silahlı ve biber gazlı polisler ise kaçıyordu. bir ressama ilham verecek kadar "epik bir tablo"ydu çimler üzerinde cereyan eden.
bu "geri çekilme" polis açısından ise "oyun taktiği"ydi galiba. çünkü polisler kendilerini taç çizgisine atar atmaz -adeta amerikan futbolundaki gibi "touchdown" yaptılar-dışarıdan veyahut futbol tabiriyle yedek kulübesinden sahaya giren kalkanlı çevik kuvvet ekipleri taraftarı tekme tokat, cop ve yine biber gazıyla gerisin geri püskürtmeye başladılar. polis gaz sıkma işini o dereceye vardırdı ki, stadın bütün tribünleri etkilendi. en üst tribünlerden birinde yer alan basın odası dahi içinde durulamaz hale gelirken, hamile kadınlar ve küçük çocuklar "biber"den nasiplerini aldılar. yaşananların bir sorumlusu olarak görülen gazeteciler de -özellikle de foto muhabirleri- bazı taraftarların hışmına uğramıştı. stat içinde başlayan olaylar artık bütün kadıköy'e yayılmıştı. bahariye'den kızııltoprak'a kadar geniş bir alanda polis ve taraftar çatıştı. onlarca taraftar gözaltına alındı. futbolseverler polisin "orantısız gücü"yle de tanışmıştı.
gece 02.00'ye kadar polis ve taraftar sokaklarda çatışırken, saraçoğlu'nda da 90 dakikası çoktan bitmiş fenerbahçe-galatasaray rekabetinin "psikolojik harp" safhası sürüyordu. galatasaray, 6-0 gibi acı hatıraları bulunan saraçoğlu'nun çimlerinde şampiyonluk kupasını kaldırıp o travmayı silmek istiyordu. fenerbahçe yönetimi ise buna mani olmak için pasif bir direniş içindeydi. önce stat ışıklarını kapattılar, sonra çimleri sulamaya başladılar. ama sahada iyi bir mücadele vererek şampiyonluğu kazanan galatasaray da pes etmiyor ve "saraçoğlu'nda kupa kaldırma inadı" ndan vazgeçmiyordu. fenerbahçe'nin direnişini, fenerbahçeli başbakan açtığı bir telefonla kırdı ve aslan kupasını saraçoğlu'nun loş ışıkları altında havaya kaldırdı.
bitkin bir halde gece eve dönerken sokaklarda adeta bir "intifada" havası aldım: yerlerinden sökülüp atılmış kaldırım taşlan, yol ortasına kurulmuş bariyerler ve hâlâ havada asılı duran polisin biber gazı kokusu... 12 mayıs, polis şiddetinin bir kez de futbol taraftan üzerinde uygulamasının gerçekleştirildiği bir tarihti. bu ülkede biber gazıyla insanlar öldüğünde inanmayan binlerce, hatta milyonlarca insan bu ihtimale artık daha fazla hak verecekti.
futbol taraftarlarına dair genellemeler yaparak onların apolitik oldukları söylenemez ancak en azından kendisini sadece "taraftar" kimliğiyle sınırlandıranlar için 12 mayıs gecesi bir dönüm olsa gerekti. tıpkı "polis fezlekesiyle yargısız infazların nasıl yapıldığını, iddianamenin nasıl hüküm yerine sayıldığını ve memlekette "özel yetkili" mahkemelerin olduğunu öğrendikleri gibi o gece de polisle sıcak çatışmayı öğrenmişlerdi. hasılı, fenerbahçelilerin "yaşadıklarından öğrendiği çok şey vardı" 3 temmuz sayesinde. bedeli ağırdı ama kazanından da büyüktü; tabii bunlara sahip çıkabilirlerse...
"allah da biziz mafya da" 19 şubat 2014 | 12:47 mynet.com
olaylı fenerbahçe-galatasaray derbisindeki o hakeme hapis cezası.
kadıköy şükrü saraçoğlu stadyumu'nda 2012 yılı mayıs ayında oynan fenerbahçe-galatasaray derbisi sonrası çıkan olaylarda cüneyt uslu adlı taraftara karşı "kasten yaralama", "hakaret", "tehdit" suçlarını işleyerek görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle hakkında dava açılan polis memuru 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. polis memuruna verilen ceza ise ertelendi.
kadıköy cumhuriyet başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameye göre, derbi sonrası yaşanan olaylar sırasında tribünden bir taraftar sahaya doğru koşarken düştü. cüneyt uslu adlı taraftar ise düşen kişiye yardım etmek amaçlı yanına gittiğinde statta sivil olarak görevli polis memuru süleyman esirger, uslu'nun yanına gelerek küfretti. çevik kuvvette görevli 5-6 polis sporcuların sahaya çıktığı tünele uslu'yu sokarak darp etti ve stadyumun dışında bulunan otoparkın demirlerine kelepçeledi. polis memuru esirger, kelepçeli vaziyette dövdüğü uslu'ya "benim ismim süleyman esirger. bu ismi hayatın boyunca unutma. burada allah da biziz, mafya da biziz. eğer beni şikayet edecek olursan kafana sıkarım. elime de falçata atar, nefsi müdafaa der geçerim, ceza almam" dedi.
savcı polisin 12 yıl 6 aya kadar hapsini istedi
söylendiği iddia edilen sözlerin onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek, ruh dinginliğini bozacak nitelikte olduğu ifade edilen iddianamede, polis memurunun görev gereklerine aykırı hakaret ettiği belirtildi. polis memuru hakkında "görevi kötüye kullanma", "kasten yaralama", "hakaret", "tehdit" suçlarından 3 yıl 10 aydan 12 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
polis: yardım etmek için yanında bulundum
asliye ceza mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında tutuksuz sanık polis memuru süleyman esirger, müşteki bilgisayar mühendisi cüneyt uslu ve avukatı ayhan sağıroğlu hazır bulundu. duruşmada savunma yapan sanık esirger, maç sonunda fenerbahçe taraftarlarının olay çıkardığını belirterek, olaylar sırasında çevik kuvvet polisinin toplu müdahalesi olduğunu söyledi. gözaltına alınan kişilerin kimlik bilgilerini öğrenmek amacıyla stadın yanında bulunan gözaltı araçlarının yanına gittiğini belirten esirger, "yerde yaralı yatan bir şahıs gördüm, yardım istiyordu. gazdan etkilendiğini düşündüm. ben kendisine yardım etmek isterken polis olduğumu anlayınca da yardım talebini reddetti. yanında 10 dakika kadar yardım etmek için bulundum. suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
taraftar: yüzüstü kelepçelediler. cop ve tekmeyle vurdular. bu durum 45 dakika sürdü
duruşmada söz alan müşteki cüneyt uslu, olay günü yüzüstü kelepçelenip yere yatırıldığını ifade ederek, "sanıkla beraber diğer polisler cop ve tekmeyle vurdular, sonra sanık bana yumruk attı. en son sırtıma oturup kafamı tutarak tehdit etti. bu durum 45 dakika boyunca sürdü" diye konuştu. uslu'nun avukatı ayhan sağıroğlu ise, sanığın tüm suçlardan ceza almasını talep etti.
1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ertelendi
mahkeme polis memuru süleyman esirger'i "kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kasten yaralama" suçunu işlediği gerekçesiyle 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı, bu ceza ertelendi.
hakaret ve tehdit ve görevi kullanmadan beraat. hapis cezasına erteleme
sanığın suç işlemeyeceği konusunda mahkemede vicdani kanaat oluştuğuna dikkat çeken hakim mustafa öztürk, verilen cezayı erteledi. "hakaret" ve "tehdit" suçunun işlendiğinin sabit olmadığına karar veren mahkeme, "görevi kötüye kullanma" suçunun da unsurların oluşmadığını belirtti ve sanığın bu 3 suçtan beraatına karar verdi.
hayatımı değiştiren maçlar | necati ateş by fourfourtwo on 7 şubat 2018
galatasaray’da fatih terim’in yeni ekibine katılan necati ateş, hayatını değiştiren maçları anlattı
05 fenerbahçe 0 galatasaray 0 12 mayıs 2012 süper final
“hayatımın en özel maçı! fenerbahçe’nin kadıköy’de derbileri kazanma alışkanlığı olmasına rağmen ezeli rakibimizin sahasında şampiyon olmuştuk. galatasaray’a dönmüştüm, takım kaptanlarından biriydim, daha ne isterim ki! beş-altı saat kupa kaldırmak için beklemiştik. galatasaray için tarihi bir andı!”