maçın oynanacağı günün hava koşulları düşünüldüğünde aklıma 2004 yılındaki beşiktaş maçımız geliverdi. o gün sanırım her şey daha da kötüydü.ve biz bu maça trenle gidebilmiştik.
fakat mersin gibi bir yerden gelecek olan oyuncular bu kötü koşullarda nasıl dayanırlar, nasıl oynarlar merak ediyorum.
maçın en şanslı ismi şimdiden yıldırım demirören sanırım. bir haftadır içlerinde tüm tepkilerini biriktiren ve protesto hazırlığında olan beşiktaş taraftarı geçmiş maçlardaki vukuatlarının biriktirdiği cezayı bu maçta çekecekler ve stada giremeyecekler. bu sayede demirören en azından bu hafta protestolardan kurtulacak. hele ki takım iyi gider az daha yukarıya tutunursa taraftar da zaten protestoyu unutur gider.
bu tür maçları, özellikle "büyük" takım yenilirken onların taraftarlarından birisiyle birlikte izleme deneyimi hem zevkli hem de şaşırtıcı deneyimlere neden oluyor.
örneğin açık olarak ofsayt olmayan bir pozisyona hakem ofsayt çalınca "görmemiştir", içeri giren top gol olarak verilince "görmemiştir", kendi oyuncusu rakibe arkadan tekme atıp oyuncu kırmızı kart görünce "niye gördü" söylemlerini dinlersiniz.
yani bu arkadaşlar biraz da nalıncı keseri gibidirler. tek yol başarıdır. başka bir seçenek bilinmez, kabul edilmez.hakemin gördükleri de görmedikleri de hep onlardan yana olmalıdır.
neticede beşiktaşlı bir arkadaşla maçı izledim. güzel bir deneyimdi. özellikle mersin kazandığı için.
maçın en ilginç yanı bence beşiktaş'a golü, gençlerbirliğinde oynarken de, bir devre önce beşiktaş'a golünü atan erdal'ın atmasıydı. ailecek sevindik erdal'ın golüne.
mersin'li oyuncular sakatlıktan yerde yatarken kadın taraftarlar hep bir ağızdan "ayağa kalkın adam gibi oynayın" diye bağırıyorlardı. bekledim ki birazdan " karı gibi yatma" diye tempo tutsunlar ama olmadı.
kadın taraftarların bile dili o kadar erkeksi ki, erkek taraftarla bu konularda uzlaşmak iyice zor.