kuralların herkes için eşit olarak uygulanmadığı bir futbol düzeninde önce güvensizlik doğar, ardından da herkes paranoyak olur... (mehmet ali çetinkaya, 2021)
12 eylül 1990’da avrupa’nın kuzeyinden gelen bir skor, tüm dünyayı sarsmıştı. avusturya, 1992 avrupa futbol şampiyonası elemelerinde gittiği deplasmanda, faroe adaları diye o güne kadar adını çok az kişinin duyduğu bir yerde kaybetmişti.
avusturya lisesi’nde okuyan bu satırların yazarı ve sınıf arkadaşları için bir rüya olsa gerekti. tabii o zamanlar internet olmadığı için skoru ertesi akşam haberlerde öğrenmiştik. söylemeye gerek yok, sabah pek şendi sınıf. yabancı hocalarımıza sataşıyor, faroe adaları’nı soruyorduk. birkaçımız çaktırmadan araştırmış, buranın danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olduğunu da öğrenmişti.
tam 22 yıl önce oynanan maça gelirsek... gol keçileriyle ünlü mıntıkanın önemli ayağı torkil nielsen’den gelmişti. fıfa tarafından tanındıktan sonra, 1989'da faroe'nin ilk golüne imza atan orta saha oyuncusu, hazırlık karşılaşmasında kanada'yı yıkmıştı. bir sonraki yıl bu sefer resmî maçta avusturya'yı devirerek galibiyetle tanışan adalılarda zafer yine onun sayesinde gelmişti.
küskün futbol romantikleri kendisini böyle anımsarken, bir koltukta iki karpuz taşıyanları sevenler oyuncuyu bambaşka bir şekilde de hatırlıyor; torkil nielsen'in üç kere topraklarının satranç şampiyonu olup üç defa da satranç olimpiyatına katılmasına şapka çıkartıyor.
) 
