15 mart 1992, beşiktaş sahasında bursaspor’la golsüz berabere kalır. maçın henüz 2 inci dakikasına bir hava topuna çıkan feyyaz ve bursasporlu turan birbirlerine faul yaparak mücadele etmeye başlarlar. ilk faulü turan, son faulü feyyaz yapar, topu önünde bulan metin golü kaydeder. hakem ülkü tırpancı önce golü verir, sonra bursasporluların itirazı üzerine yan hakemiyle görüşüp iptal eder bu kara sonrası maçın sonuna kadar bocalayan beşiktaş golü bulamaz. özellikle bursaspor’un son 10 dakikada bulduğu 3 net gol pozisyonunda kaleci bako kalesinde devleşirken son pozisyonda suratına aldığı darbeyle burnu kırılır.
bursaspor’un simgesi timsah, bir yöneticinin izlediği belgeselden yola çıkılarak hayat buldu. 1992 yılında yeşil-beyazlı yönetimde yedek üye olarak yer alan lemi keskin, o yıllarda takımın sembolünün inci olduğunu ve genellikle "yeşil inci" olarak telaffuz edildiğini söyledi.
beşiktaş ile 1992 yılında inönü stadı’nda bir maç yaptıklarını ve 0-0 berabere kaldıklarını anlatan keskin, şunları kaydetti: "mart ayındaki bu maçtan sonra takımın sembolünün durağan yerine hareketli olması gerektiğini düşündüm. kartal havada uçarken onun karşısında inci pek uymuyordu. o dönemlerde yeni sembolü düşünürken belgeselde timsahın boğayı parçaladığını gördüm. timsah ilk etapta bana sıcak geldi. yöneticilere ve kulüp başkanına konuyu anlattım, ama kolay olmadı. marttan ağustosa kadar tanıdığım, tanımadığım birçok bursaspor taraftarına sembolün nasıl olması gerektiğini sordum. takımın rengi yeşildi. sembol, hayvan veya yeşil olmalıydı. buna en uygun olanı da timsahtı. sonunda ağustos ayında yapılan yönetim kurulu toplantısında takımın sembolü timsah olarak belirlendi."
keskin, bursaspor’un ünlü gol sevinci olan "timsah yürüyüşü"nün ise ilk kez ugandalı futbolcuları majid mussisi tarafından yapıldığını belirterek, kulüp olarak o dönemlerde timsah ve bursaspor ile ilgili belgesel bile hazırlattıklarını anlattı.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
timsah sembolünün yaratılmasında ve kullanımının yaygınlık kazanmasında, bursaspor eski yöneticilerinden lemi keskin'in büyük emeği var. sembolün ortaya çıkma hikâyesi ise oldukça ilginç. lemi keskin anlatıyor: "timsah sembolünün esasında mucidi yılmaz (vural) hoca. orhan özselek yönetimi seçilmeden evvel, 1992 senesinin mart ayında istanbul'da bir beşiktaş-bursa maçı var. maç 0-0 bitti, maçın hakemi de ülkü tırpancı. maç için buradan deniz otobüsüne binerek bir arkadaşım, eşi ve benim eşimle birlikte istanbul'a gittik. hanımları galeria'ya bıraktık, biz maça gittik. maç günü bursa hakimiyet gazetesini açtık, basri sönmez bir karikatür çizmiş. inönü stadının ortasında bir istiridye, istiridyede bir inci tanesi, kartal havada tur atıyor. yılmaz hoca okunu çekmiş bekliyor. sinir oldum. benim sembolüm bit olsun, pire olsun, yürüsün, kaçsın, saklansın, ama üçüncü bir kişiye muhtaç olmasın. onun ki kartal, tek başına hallediyor. benim ki, niye halledemiyor. bu durum beni kızdırdı. kafama takıldı." karikatürdeki çaresizliğe isyan duygusu, bir süre sonra bursaspor'un yeni sembolünün doğmasına yol açacaktır.
"bundan herhalde on, on beş gün sonra. uyuyorum. gecenin ikisi, üçü. birisi dürttü, kalk. peki kalktık, yani uykum kaçtı. gittim televizyon seyrediyorum. trt 2 ya da trt 3'te bir belgesel. belgeselde bir timsah. kalktı bizonu bir yakaladı, çarptı yere, mahvetti hayvanı. orada çaktı şimşek."
lemi keskin, kafasında oluşan bu fikri hayata geçirmek için uzun ve zahmetli bir çalışmanın içine girecektir. zihinlerde yer etmiş ve spor kamuoyunun neredeyse tamamı tarafından kabullenilmiş bir sembolü değiştirmek ve yeni bir sembol yaratmak oldukça zorlu bir çabayı gerektirir. "lacoste mağazasına gittim. timsahı aldım, kestim, bursaspor ambleminin üzerine yapıştırıp arabama koydum. altı, yedi ay herkese 'bursaspor'un da bir hayvan sembolü olmalı mı?' diye sordum. bazı kişiler niye böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsun deyince; mhp'nin kurdu var, anap'ın arı, dyp'nin at, chicago bulls'un boğa örneklerini veriyorum. soruyu sorunca bazıları pat diye olsun derken bazıları bu açıklamalardan sonra, olsun dediler. peki, bu hayvan ne renk olsun? kırmızı, mor, lacivert? tabii ki yeşil. yeşil dendigihde aklına gelen hayvanı söyle deyince %100 timsah çıktı zaten. yeşille akla gelen fazla hayvan yok. bundan cesaretlenerek konuyu bursa hakimiyet spor müdürü bahri atalay'a açtım. çok yakın arkadaştık o zaman. ve iki bin dolara yakın para verip bursa hakimiyet'in ressamına, şu anda kulüpte lemi keskin'in armağanıdır, diye bulunmakta olan logoyu çizdirdim."
sembol belirlenmiş ve logo hazırlatılmıştır. sonraki aşama bunların yönetime kabul ettirilip, resmiyet kazanmasını sağlamaktır. kulübün başkanlığını bursaspor'un sembol isimlerinden orhan özselek yapmaktadır. lemi keskin detaylı bir hazırlık yapıp özselek'in yanına gider: "orhan ağabeyin gazalar caddesindeki dükkanına gittim. benim hep ikinci bir planım da vardır. timsahı anlattım, anlattım, anlattım. bakışından, suratından beğenmedi biliyorum. 'beğenmediyseniz ikinci bir önerim var, onu söyleyeyim.' dedim, hemen atladı. 'evet söyle' dedi, zaten beğenmediğibelli. abı, o zaman bursaspor'un ismini pat güm koyalım.' 'bana öbürü saçma, ama bu daha saçma' dedi. bana 'bu kadar saçmalamak için özel bir çaba sarfediyor musun?' diye bir soru sordu. 'abi pat güm'ün neresi saçma' dedim. 'pat güm ne demek? bunu nasıl söylersin' dedi. ben zaten bunu söylemesini bekliyorum. 'peki ağabey,' dedim 'cim bom ne demek?' 'ne bileyim' dedi. 'cimbom ne demekse, pat güm de o demek,' dedim. 'cim bomun tek özelliği kullanıla kullanıla cim bom deyince akla galatasaray'ın gelmesi ve bunu insanların sorgulamaması. şimdi senin aklına timsah deyince bir tane timsah geliyor. farkındayım, ama üç sene sonra, beş sene sonra timsahı fazla kullanınca timsah deyince insanların aklına bursaspor gelecektir,' dedim. 'şimdi ikna oldum ve bu akşam bunu yönetime sokacağım,' dedi. logoyu orada teslim ettim. ertesi gün iki gazetede de yeni sembolümüz 'timsah' yazıyor. yönetime sokmuş ve kabul ettirmiş. ama bence pat güm örneği etkili oldu."
timsah sembolünün bursaspor yönetim kurulu tarafından kabul edilmesi, geniş taraftar kitleleri ve medya tarafından kabul edildiği anlamına gelmeyecektir. sembolün bursan'ın spor çevrelerince kabullenilmesi daha başka çabalan gerektirir: "sonrası çok meşakkatli oldu. bazı taraftarlar karşı geldi, bazı taraftarlar para istedi. 'biz bunu söyleriz ama bize çıkma yapın' dediler. hiçbir zaman bursasporluluğun parayla olamayacağını düşündüğüm, kimseye de para vermediğim için, orada iş biraz uzadı. biz bu işe gönül veren arkadaşlarla her maç 7-8 farklı kumaşın üzerine, 7-8 değişik renkte karakterle 'saldır timsah', bastır timsah' yazılı pankartlar astırdık. ama aynı yerden çıktığı anlaşılmasın diye farklı şekillerde basardık. 2-3 sene sürekli şişme bir timsah taşıdık."
bütün bu uzun uğraşlar, timsahın bursa futbol kamuoyunda bilinmesini beraberinde getirse de sembol olarak kabul edilmesi için, bir tetikleyici güce ihtiyaç vardır. kıvılcımı bursaspor tarihinin unutulmaz yabana futbolcularından olan mususi ateşleyecektir. "hüseyin silahçı yönetiminde çalışırken, bir gün kamptabulunduğumuz sırada, yapılan bir antrenmanda mususi'nin timsah yürüyüşü yaptığını gördüm. 'bu ne?' dedim. rennes takımında oynarken gol sonrasında yaptıkları yürüyüşmüş. 'peki' dedim. benim fransızcam var, o da fransızca konuşurdu, ana dili fransızca. orada duydum, aklımda kaldı. o dönem sıra karlsruhe maçına geldi. cine 5'te o zaman ilker yasin var. ilker yasin'le yusufa (lokanta) gittik, yemek yedik. ertesi gün telefon açtı, teşekkür etti. 'mususi golden sonra bir hareket yaptı, bu ne hareketi?' diye sordu. sevinçten görmemiştim hareketi ben, bilmiyordum. fomara'daki mağazamızdayız. 'çocuklar, dedim gören var mı?' 'ağabey, var' dediler. gazeteyi getirdiler, bir baktım o hareket. timsah yürüyüşü' dedim. 'çok güzel' dedi, kapattı. o zamandan sonra timsah uçmaya başladı. yani timsah yürüyüşünün mucidi mususi'dir, ama timsah yürüyüşünün isim babası da gene benim."
karlsruhe maçında oynanan mükemmel futbol ve penaltılarla gelen hüzünlü eleniş, türk futbol camiasında bursaspor'a karşı büyük bir sempati yaratır. mususi'nin karlsruhe maçında attığı gol sonrası yaptığı yürüyüş, timsah sembolünün bursaspor ve türk futbol kamuoyunda benimsenmesine neden olur, lemi keskin, timsah sembolünü kabul ettirme sürecinde, bursa basının en büyük iki kuruluşu arasında yaşanan gerilimi de gözler önüne seriyor. bu gerilim, bursaspor'u ilgilendiren birçok olayda da yaşanacak ve zaman zaman kulübü olumsuz etkileyecektir, "ondan sonrası çok kolay gitti. ama, maalesef önce bursa basını değil, istanbul ve türkiye basını kabul etti, sonra bursa basını kabul etti. bahri atalay, bursa hakimiyetteydi bu arada o dönem bursa hakimiyet gazetesi spor müdürü bahri atalay'a, spor servisinde çalışan celil ince, serkan yetişmişoglu ve erdal akçaya da teşekkür etmek lazım. timsah sembolünü yazılarında, manşetlerinde, başlıklarında bolca kullandılar ve sembolün yerleşmesine önemli katkı yaptılar. ama bahri atalay fazla yazıyor diye, olay gazetesi bunu üç sene yazmadı. hâlâ yüzlerine söylerim. ilhan öztat müdürleriydi, masasına belki on kez timsah hediye etmişimdir, ama bir kez yazmadı. zamanı var, zamanı var diyerek. bütün türkiye kabul etti ondan sonra yazdılar. olayla yapsaydım bu çalışmayı, eminim bahri yazmayacaktı. bahri ile yaptığım için olay gazetesi yatmadı."
ilk zamanlarda timsah sembolüne karşı olan tepkiler, karlsruhe maçı sonrası tamamen ortadan kalkmış ve sembolün kullanımı yaygınlık kazanmıştır. günümüzde ise timsah, bursaspor'u niteleyen en önemli sembol haline gelmiştir.
maçtan önce erzincan depreminde ölen vatandaşlar için saygı duruşu yapıldı.
bilgi: 1992 erzincan depremi, 13 mart 1992 tarihinde yerel saatle 19:08'de türkiye'de erzincan ilinin güneydoğusunda meydana gelen deprem. depremin büyüklüğü 6,8 ms olarak ölçüldü. 653 kişi öldü, 8057 bina hasar gördü veya yıkıldı. bu deprem 1939 erzincan depremi'nin merkez üssü yakınındadır. kuzey anadolu fayı üzerinde bulunan erzincan, bu depremle beraber tarihindeki altıncı büyük depremi yaşamıştır.
maçın oynandığı tarihten 2 gün önce olan ''erzincan depremi'' nde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın aziz hatırasına binaen maçtan önce saygı duruşu yapıldı.