roma - finale gelinceye kadar istekli, disiplinli ve kolektif oyunlar oynayan almanya tüm dünyaya büyük olduğunu göstermiştir.
dünkü final maçını da iyi oynamasa bile kazanınca tüm dünyaya 1990'ın en büyüğü olduğunu kanıtladı. dünkü final maçı yarı final ve italya - ingiltere maçının kalitesine bile yanaşamadı. bunda da şüphesiz arjantin'in atak gücünün eksik oluşunun rolü büyüktü. cannigia'sız arjantin, oyunu rölantiye alıp maçı kontratakla kazanma veya oyunu penaltılara götürmek düşüncesinde olunca sürekli atak yapan almanya oldu. arjantin kalecisi ve savunması da hata yapmayınca uzun süre gol gelmedi. ancak hakem bana göre ağır penaltı kararıyla işi uzatmaya bırakmadı.
almanya dün şampiyonluğunu ilan ederken arjantin'den daha ustun bir oyun oynadı. ancak bu oyun bu şampiyona yakışır güzellikle ve kalitede değildi.
kısaca f. almanya maç boyunca üstün oynadı, fakat ne ceza alanı içinde etkili olabildi, ne de uzaktan şutlarla kaleci goycochea'yı rahatsız edebildi. ama finali hak eden f. almanya. arjantin karşısında kupayı da hak etmişti. güzel oyunuyla ulaşması gereken kupaya, brehme'nin penaltısıyla uzandı. arjantin bu futboluyla finale yakışmadı. daha öncesine de yakışmamıştı zaten. yine de futbol taktik ve eldeki malzemeyi iyi değerlendirme üzerine kurulu. önceki maçlardaki mucizevi, üstün oynayan, fakat gol atamayan f. almanya karşısında da tekrarlayabilirlerdi. ama olmadı. hak yerini buldu.
4 yıl için futbolda dünyanın en büyüğü f. almanya artık.
berlin - 'deutschland weltmeister" - "almanya dünya şampiyonu!" alman sporseverlere birleşmeden de büyük armağanı milli takım verdi. dünya kupası final maçı sırasında almanya'nın bütün her yerinde olduğu gibi berlin’de de sokaklar boşaldı, bira kıtlığı başgösterdi ve heyecan doruğa ulaştı. almanlar ekran başında uzun süre heyecanı yatıştıracak golü beklediler ve neredeyse uzatmayı hesaba katarken penaltıyla gelen gol, "almanya şampiyon" nidalarıyla etrafı çınlattı. saat 21.50'de hakem son düdüğü çaldığında berlin'de gökyüzü havai fişeklerle, “deutschland deutschland" bağırışlarıyla çınlıyordu.
doğu berlin'de alman milli takımına gösterilen tezahürat batı’yı aratmadı. millet meclis'nin eski komünist parti merkez komitesi'nin bulunduğu “karl marx alanı" ülkedeki rota değişikliğinin sembolik göstergesi olarak mercedes yıldızıyla süslü dev bir ekranla stadyuma çevrilmişti. binlerce futbolsever aralarında çok sayıda aşırı sağcı "dazlaklar” ellerinde eski "reich" bayraklarıyla alanı doldurdu.
almanya’nın dünya kupası'bı alacağına neredeyse kesin gözle bakılıyordu, ama “neredeyse" kupanın üçüncü kez almanya'ya gelmesi, bu sefer kalıcı olarak gelmesi için önce bir gol atmak gerekiyordu ve alman takımı bu golü atmak için uzun süre bekledi. galibiyetin penaltıyla kazanılması “yazık" olsa da fark etmedi. önemli olan kupayı almaktı ve “beckenbauer'in askerleri" kupayı aldılar.
disiplinli, düzenli yaşamıyla övülen almanya’da galibiyet sonrası sokak alayları bize galibiyet sonrası fenerbahçe, beşiktaş sokaklarını aratmadı. klakson çala çala giden kilometrelerce uzunluğundaki araba konvoyları batı berlin’in göbeğindeki "kıdamen" caddesini ve doğu berlin’deki "unter den linden"i bütün gece gürültüye boğdular. polis, futbolseverlerin kutlamalarına müdahale etmedi.
f. alman taraftarlar takımlarına tezahürat yapmakla yetinirken maradona'ya küfreden italyanlarla arjantinliler arasında yer yer kavgalar çıktı. f. almanlar ve italyanlar, maradona'ya karşı tribünlerde güç birliği yaptılar.
cumhur canbazoğlu
roma - italya 90 dünya kupası finalinin heyecanı maçtan saatlerce önce roma olimpiyat stadı çevresinde toplanan f. almanya, arjantin ve italyan taraftarlarının gösterileriyle başladı. f. almanya taraftarları takımlarına tezahürat yapmakla yetinirken maradona'ya küfreden italyanlarla arjantinliler ararında yer yer kavgalar çıktı. dünya kupası başlamadan önce italyanlar tarafından kapatılan ve karaborsada 4 milyon türk lirasına alıcı bulan final biletleri "gök-mavililer"in üçüncülükle yetinmeleri ile stadın önünde 200 bin liretten (440 bin liraya) satıldı.
iki gün önce finale 12 bin arjantinli'nin geleceği söylentisi boş çıktı. olimpiyat stadı'nda 50 bin alman, 1000 kadar da arjantinli taraftar vardı. f. almanlar ve italyanlar maradona'ya karşı tribünlerde güçbirliği yaptılar.
olimpiyat stadının tribünlerinde dalgalanan 10 kadar türk bayrağı da dikkat çekti. f. alman milli takımı saat 20.10'da sahaya çıkıp ısınmaya başladı. saat 20.00'de üstü açık bir otomobille statta gezdirilmesi gereken "dünya kupası" 17 dakikalık bir gecikmeyle piste girdi. 4970 gram ağırlığındaki kupayı otomobilin üzerinde 2 hostes taşıyordu.
şeref tribünü önünde hazırlanan özel podyuma konulan kupayı 8 görevli korumaya aldı. ısınmak için sahaya çıkan arjantinli futbolcular seyircilerden büyük tepki gördüler. programa göre 30 saniye konuşması gereken fifa başkanı havalange konuşmasını yapamadı.
bu maçta arjantin milli formasını son kez giyeceğini açıklayan maradona bitiş düdüğünden sonra gözyaşlarını tutamadı. şeref tribünü önünde toplanan f. alman futbolcular ise zafer şarkıları söylediler. italya 90'ın "fair play" ödülünü ingiltere milli takımı kaptanı lineker ve teknik direktörü bobby robson aldı. arjantin takımının dünya ikinciliği madalyaları italya cumhurbaşkanı francesco cassiga tarafından verilirken, maradona ağlamasını sürdürdü.
roma (cumhuriyet) - her şey türkiye saati ile 30.34'te stat spikerinin iki takımın kadrolarını açıklamasıyla başladı. hoparlörlerden maradona'nın adı duyulduğunda olimpiyat stadı'nda protesto ıslıkları kulakları sağır ediyordu. daha sonra arjantin milli marşı sırasında tribünler maradona'yı ıslıklamayı sürdürdüler. o da stadyumun iki dev ekranına yansıyan küfürle seyircilere lanet yağdırdı. maç sırasında hakemin bütün kararlarına karşı geldi. bitiş düdüğüyle beraber matthaus, maradona'nın yanına yaklaşıp elini sıkmak istedi. arjantin kaptanı gözyaşlarını tutamıyordu. tv kameraları gözünden süzülen yaşları ekrana getirince statta yine kıyamet koptu. maç çıkışında basın merkezi yerine otobüse doğru ilerleyen maradona, kapıda gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
"ıslıklar mı hiç etkilenmedim. ağlamamn nedeni, hakem codesul'ın maçın başında bizi mağlubiyete mahkûm etmesiydi. beni milano'da da ıslıklamışlardı. roma'da aynı protestoyu bekliyordum zaten. bu maç, milli formayla son karşılaşmamdı. bundan sonra napoli takıkında furbol yaşamıma devam edeceğim. inanır mısınız, bugün futbol kariyerimin en kötü günü. bileğimin hakkıyla finale gelen arjantin'i nasıl durduracaklarını düşünüp duruyorlardı. şimdi herhalde italyanlar ve almanlar bu haksız galibiyeti beraber kutluyorlardır."
maradona maçı anımsadıkça gözlerine yine yaşlanıyordu: "tamam, maç belki de f. almanya'nın hakkıydı. ama böyle bir penaltıyla kupayı almaları şampiyonluklarına gölge düşürdü. penaltı, aslında arjantin'e karşı değil, bana karşı bir hareketti. hakemin benden ne alıp veremediği olduğunu bilemiyorum. final, böyle bir hakemin eline teslim edilemezdi. o pozisyondan önce codesal, bizim net bir penaltımızı vermedi. sahada hakem elbisesi giymiş mafya vardı."
dünya kupası'nın sahibi f. almanya'nın teknik patronu franz beckenbauer:
şampiyonluğumuza kimse laf edemez
1974’te futbolcu, 1990’da da teknik direktör olarak dünya şampiyonluğu’na ulaşan franz beckenbauer, “bir kez bile kalemizde tehlike yaşamadan maçı bitirdik. penaltı kararı tartışılabilir, ama inanın ki sonuç değişmezdi, öyle ya da böyle biz bu maçı alırdık" dedi.
cumhur canbazoğlu
roma - futbolcu olarak dünya şampiyonu (1974), teknik adam olarak yine dünya şampiyonu (1990) franz beckenbauer futbolun en büyük kupasını alıp bir süre için teknik direktörlüğe aeda ediyor. dünden itibaren tüm yaşamını ailesine ve arkadaşlarına ayıracağını söyleyen beckenbauer, bundan böyle alman milli takımı'nı berti vogst'a devredeceğini belirtiyor. dünya şampiyonluğunu kucakladıktan sonra bir imparator edası ile roma olimpiyat stadı'ndaki basın merkezine gelen beckenbauer, gazetecilerin sorularını yanıtlarken "arjantin'e 90 dakika nefes aldırmadık. bir kez bile kalemizde tehlike yaşamadan maçı bitirdik. mutluyuz, çok mutluyuz. sanırım kimsenin şampiyonluğumuza söyleyeceği söz yoktur. çünkü bu zafer yedi güzel oyunun üzerinde yükseldi. doğruyu söylemek gerekirse arjantin, bir dünya kypası finali için zayıf bir takımdı" dedi.
gazeteciler imparatır franz'ı sıkıştırmak istediler. soruların çoğu völler'in ceza alanı içinde düşürülmesine yöneliyordu. beckenbauer bu pozisyonla ilgili olarak "tabii, penaltı kararı tartışılabilir. ama inanın sonuç değişmezdi. öyle ya da böyle biz bu maçı alırdık. bu maçın skorunu tabii ki gol tayin edecekti. ama bu golü federal almanya'dan başkasının atamayacağı da kesindi. arjantin, finale sanki yinilmemek için çıkmıştı" diye konuştu.
beckenbauer, şampiyon takımda en çok kimi beğendiği şeklindeki soru üzerine de şöyle konuştu: "bu zafer, tüm takımın. federal almanya'dan başka şampiyonluk kimin hakkıydı ki? dünya şampşyyonasının en güzel oyunlarını biz ortaya koyduk. ama yine de bir kahraman göstermemi isterseniz, şüphesiz buckwald. illgner'den klinsmann'a kadar herkesi kutlarım. beni üzen tek nokta ise finalde italya ile karşılaşmamak oldu. italya 90'ın bu güçlü takımı finalde oynamalıydı. inanıyorum ki biz italya'yı da yenerdik. böyle süper bir maç da futbol kalitesi pek yüksek olmayan bu dünya kupası'nın yüz akı olarak tarihe geçerdi. ama ne yazık ki karşımızda zavallı bir takım bulduk. finale yalnız oyun bozmak için çıkmışlardı."
f. alman çalıştırıcı, maradona ile ilgili 2 gün önce yaptığı açıklamayı maç sonrası da yineleyerek "maradona, gerçekten iyi bir futbolcu. ama artık dünyanın 1 numarası mattheus. maradona'ya saygı duyuyorum. oyununu izlemeyi seviyorum ama o kadar" dedi.
iki almanya'nın birleşmesi durumunda milli takımın gücünün artıp atmayacağı biçimindeki bir soruyu yanıtlayan beckenbauer, "biz dünya şampiyonuyuz, yani en güçlüyüz. gelecekteki alman takımı d. alman futbolcuların da katılımı ile gücüne güç katacak. ve yenilmezliğini sürdürecek."
almanya'yı bıraktıktan sonra abd'yi çalıştırıp çalıştırmayacağu sorulduğunda ise alman antrenör, kaçamak cevap verip "daha ortada bir şey yok, ama alman milli takımı'nı bırakıp abd'ye gitmek yanlış bir hareket olur. teknik direktörlüğü sürdüreceksem, dünya şampiyonu takımın başında kalmayı tercih ederim" dedi.