ilk basımı 2002 olan "dünya kupası" kitabında güntekin onay'ın "'90 italya'yı italya'da izlemek" başlıklı yazısından;
çeyrek final eşleşmeleri de belli oldu... açıkçası hiçbir maç o kadar cazip değildi... ev sahibi italya, maçlarını roma'da oynuyordu ve irlanda ile eşleşmişti. ayrıca roma çok uzaktı... arjantin-yugoslavya, kamerun-ingiltere ve çekoslavakya-almanya maçları da para harcamaya değmezdi. çare yoktu... yarı finalleri bekleyecektik...
maradonalı arjantin, penaltılarla da olsa yugoslavya'yı elerken; italya, irlanda'yı 1-0'la geçti. bu iki takım yarı finalist olmuşlardı ve yarı final maçı napoli'de oynanacaktı. diğer yarı final ise yine torino'daydı ve ingiltere-almanya rakip olmuşlardı. kupanın en heyecanlı maçlarından biriydi ingiltere-almanya maçı... gascoigne'li, waddle'lı, lineker'lı, platt'lı ingiltere daha iyi oynamasına ve bir topu direkten dönmesine rağmen kazanamadı, maç 1-1 bitti. penaltılarla ilk finalist belli oldu: almanya.
biz ise italya-arjantin maçı için çoktan napoli'deydik... napoli'deki maç uzun yıllar akıllardan çıkmayacak bir boyut kazanmıştı. halk ikiye bölünmüştü. fanatik napoli taraftarları ve italyanlar...
şimdi diyeceksiniz ki napoli taraftarları italyan değil mi?
napoli belki nüfus olarak italya'nın üçüncü büyük şehriydi, ancak güneyli ve fakirdi... zengin ve kibirli kuzeyliler, yıllarca napolilileri adam yerine koymamış ve her fırsatta aşağılamışlardı... güneye yakın olmasına rağmen başkent romalılarda öyle... hatta napolililer kuzeylilere göre italyan bile değildi! çoğu onları, hırsız, köylü, balıkçı diye aşağılıyordu...
o yıllarda dünya futbolunun 1 numarası maradona, napoli'de oynuyordu ve mavi-beyazlı takımın tarihinde kazandığı iki şampiyonlukta da başrol oynamıştı ('87 ve '89 yılları).
hatta müthiş bücür napoli'ye uefa kupası bile kazandırmıştı. yıllarca ezilen napoli halkı için inanılmaz bir mucizeydi bu... 65 yıl boyunca bir sıra takımı olan napoli, maradona ile zengin kuzeylilerin takımlarına; juventus'a, milan'a, ınter'e, torino'ya, sampdoria'ya meydan okuyor onları yeniyordu! hatta kendilerinin en büyük düşmanı aşırı sağcıların takımı verona'yı ve nefret ettikleri, başkentin ekipleri roma ile lazio'yu da sürekli deviriyordu... tüm italya'daki napoliler maradona'yı taparcasına seviyordu... zaten italyan göçmeni bir ailenin çocuğu olan, buenos aires'in kenar mahallesi fiorita'da büyümüş maradona da onlardan biriydi.
maradona, italya-arjantin maçı öncesi medyaya işte bu olay yaratacak beyanatı verdi:
"napoli halkı! san paulo stadı'nı doldurun ve 364 gün sizi unutan, sadece bugün için hatırlayan italyanları değil gelin size büyük mutlulukları yaşatan, sizden biri olan maradona'yı destekleyin..."
işte maradona, verdiği bu beyanatla italya'yı karıştırdı. tüm ülke ayağa kalktı. çizme maradona'yı küstahlıkla suçlarken napoli kenti bile ikiye bölündü. bu tartışmalar sürerken diego'nun takımı arjantin, italya'yı penaltılarla eledi ve finale kaldı. maradona bir kez daha başarmıştı. maç öncesi yarattığı gerginlik arjantin milli takımına yaramıştı. ancak maradona, zaten napoli haricinde nefret edildiği italya'da bu açıklamasıyla kendi ipini iyice çekmiş oluyordu... (müteakip yıllarda maradona'ya, başta medya ve diğer güçler adeta savaş açtı, arjantinli yıldız için italya macerası noktalandı.)
tekrar kupaya dönüyorum... biz de mutluyduk. çünkü arjantin'i desteklemiş ve bir kez daha çıplak gözle maradona'yı izlemiştik. bu arada finalin adı da belli olmuştu: almanya-arjantin...