«alf ramsey'in bebekleri», fırtınalaşan ümit takımımız karşısında futbola yeni başlayan ufak çocuklar gibi kaldılar.
şaşırdılar, bozuldular ve sahadan bir sabun köpüğü gibi eriyip gidiverdiler. o meşhur futbolun babası britanya adasının iddialı gençleri... halbuki imkân onlarda, hoca onlarda, saha ve tesisler onlarda fazlasıyla mevcuttu. biz ise, gariban sayılırdık bu yolda...
bu zafer —hiç bir zaman kendimizi küçümsemeyelim— arızi elde edilmiş bir zafer değildir. koca bir lig boyunca kendi takımlarında başarı gösteren genç futbolcularımız iyi bir görüşle bir araya getirilmiş ve (a) millî takımımıza parmak ısıttıracak kadar âhenkli bir havaya sokulmuştur. biz, şöhretli futbolcularımızdan kurulu, yüzbinlik elemanların yer aldığı kadro ile geçen yıl tel-aviv'de israil millî takımını ıkına sıkına 2-0 yenen maçı gördük. kolay değil, kendi sahamız, şu veya bu, daha 3 gün evvel israil'e dört çeken bir ingiliz takımını 3-0 mağlûp etmek, türk futbolu adına büyük bir karamsarlığa kapıldığımız şu günlerde ümitlerimiz, bize ümit verdiler. çok şükür...
sorry...
necmi tanyolaç
ingilizler futbol sahalarındaki iddialarını her şeyin üzerinde tutmuşlardır.
çok iyi asker olmadıklarını, savaşlarda iyi dövüşmediklerini söyleyen ihtiyar bir britanyalıya «macarlar veya almanlar sizden iyi futbol oynuyor» sözünü kabul ettirmenize imkân yoktur. mağlûbiyeti kabul ederler, fakat futbolu kendilerinden daha iyi oynayan bir millet olduğuna inanmazlar. bu iddia, futbolda ikinci vatan olmamak inancı, ingiltere'yi dünya karması gibi futbolun göz kamaştırıcı bir topluluğu önünde galibiyete ulaştırmıştır.
bir asırdan beri futbol oynanan bu ülkenin çocukları dün, futboldaki kökü derinlere inmeyen diğer bir ülkenin çocuklarına yenildiler. yenilmek bir tarafa, tutuldular. onların büyük dedeleri, bizim futbolcu babalarımızın hocalarıydı. topun nasıl kontrol edildiğini, kale önündeki bir karambola nasıl girildiğini, nasıl pas verildiğini ve nasıl gol atıldığını öğretmeye kalktı bizim çocuklar. ve, itiraf edelim ki; 3-0 biraz fazla oldu... kısacası fazla ileri gittiler!...
yarın için...
halit kıvanç
ingiltere'de aylarca seyrettiğim ingiliz futbolu ile ingiliz ümitlerinin dünkü zayıf oyunu arasındaki fark müthişdi.. hattâ bizzat, bu oyunculardan bâzısını, bir cross'u, bir hinton'u, bir tambling'i ve diğerlerini kendi takımlarında futbolun güzel emeklerini verirken görmüştüm. pekiyi, ne mi oldu bunlara...? beklemedikleri bir kayaya çarpınca tuz buz olup dağılıverdi ingiliz ümitleri...
evet, dünkü maçın, aslında rahatça bir «spor zaferi» denmesini hakeden dünkü başarımızın düğüm noktası, türk ümitlerinin bütünü ile mükemmel oyunu idi. «cihat arman'ın öğrencileri» vazifelerini hakkı ile yaptı. yarın için ümit verdi ve futbol dünyasında, en azından ingiliz adalarında hayli akis yaratacak bir galibiyet aldılar.
ve bilir misiniz, bu başarının en güzel tarafı neydi? maçtan sonra ingiliz futbolcularına, ingiliz idarecilerine: «türk takımı galibiyeti hakketti, çok iyi oynadı, bizden üstündü» dedirtti ümitlerimiz... futbolu dünyaya yayan ingilizlere söylettiler bu sözleri.. sahadaki 3-0 kadar saha dışındaki bu galibiyetlerini de takdir ile gençlerimizi hararetle kucaklamalıyız...
soyunma odaları
“galibiyeti hakkettiniz”
ingiliz takımının meneceri, iki yılmaz'ları ve kaleci ali'yi beğendiğini açıkladı. arman ise «zor rakibi, çocuklarımızın gayreti ile yendik» dedi
ingiliz ümitleri maç boyunca gösterdikleri sinirli hareketlerden ancak soyunma odasında kurtulabilmişlerdi.
futbolcular duşlara doğru yürürken takımın bütün mesuliyetini üzerinde taşıyan menecer john harris, galibiyetin takımımızın hakkı olduğunu belirtmiş ve «ancak ilk devrede takımımız sahanın kötü durumuna ayak uyduramadı. iki büyük hatâ yaptık ve devreyi de bu hatâlar neticesinde yediğimiz gollerle 2-0 mağlûp bitirdik. ikinci devrede saha dezavantajı kayboldu. ve 30. dakikaya kadar biz başarılı oynadık. bu arada iki frikik atışımızın gol olmaması bizi beraberlikten etti. takımımızda en çok kaleci ali, sağaçık yılmaz ve sağhaf yılmaz'ı beğendim» demiştir.
kaleci bonetti, ümit takımımızın kalecisi ali'yi güzel oyunundan dolayı tebrik ederken başta tambling, venables ve cross olmak üzere bütün ingiliz takımı futbolcuları ümitlerimizin çok güzel bir oyun oynadıklarını ifade etmişlerdir.
gençlerimiz, verdiği sözü tuttular
«talebelerim maçtan önce bana yeneceğiz diye söz vermişler ve bu sözlerini basına da açıklamaktan çekinmemişlerdi. ben ise doğrusunu söylemek icap ederse, maçın bu kadar kolay olacağını ummuyordum.»
bu sözleri, ümit takımımızın antrenörü cihat arman söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyordu:
«sözlerini tuttular ve maçı kazandılar. ilerisi için bize büyük ümitler veren ümitlerimizi efkârı umumiye önünde bir kere daha tebrik ederim.»