ay–yıldızın ümitleri, ingiltere'nin ümitlerini su sızmaz bir sonuçla yendi. hem de iyi, çok iyi bir futbol oynayarak... üstelik misafirlerin arasında bugünün şöhretleri de vardı: chelsea'li tambling, leicester city'li cross, kupa galibi w. united'li hurst gibi...
an oldu çocuklarımızı tanıyamaz hale geldik: öylesine tatlı, zarif, gösterişli bir futbol oynadılar... an oldu çocuklarımızın verdiği heyecandan gözlerimiz yaşardı: öylesine kendilerine güven içinde idiler... an oldu «şimdiye kadar neredeydik?» diye düşündük. öylesine kesin sonuca giden bir davranış içindeydiler... öyle bir 90 dakika ki, türk futbol tarihinin en güzel maçlarından ve en değerli galibiyetlerinden biri yazıldı. eğer tribünlerde 9 yerine 39 bin seyirci olsa bu başarı daha da heybetli bir anıt olacaktı...
5. dakika: ilk gol
ilk dakikaların tereddüdü henüz geçmemişti ki, candan orta çizgiden aldığı topla önüne geleni evire çevire aktı gitti. biraz içeriye kaçmıştı ve solaçık yerine deplâse olan mahmut bomboş bekliyordu. yuvarlasa... hayır candan pasını vermedi. rölanti yürüyüşüne devam etti ve kalabalık arasından yapıştırdığı bir sol şütle kalecinin koltuğu altından kaleyi buldu. beşinci dakika daha bitmemişti.
ikinci gol
dakikalar geçecek, ay-yıldızlı çocuklar inanılmaz bir rahatlık içinde sahaya ve rakibe hâkim olmaya devam edeceklerdi. 18 inci dakikada candan'ın ileri aşırdığı bir pas defansa takıldı kaldı. ayhan aradan sıyrılıp kaçarken bir geri pas verdiler, kesti ayhan topu ve daldı. top, birinci golün girdiği yerden içeri giriyordu.
ilk dakikadan beri ingiliz defansının sol kanadını çökertmiş olan yılmaz her topu alışında sağdan soldan cıva gibi kaçıyor, arkasındaki sağ haf yılmaz'la birlikte tereddütsüz sahanın en iyisi oluyordu. daha geride bir sağ bek vardı ki, tek pozisyonda aksamadı.
ikinci devre
ilk devrede misafirlerin yakaladıkları en güzel fırsat bir frikikte oldu. topu diktiler: biri koştu, bir başkası vurdu. pası alan, çapraza yuvarladı, sonuncusu vurdu... baraj kaybolmuştu ortada... ama avuta gitti.
ikinci devrenin ilk yarım saatinde ingilizler ilk devredeki —kim olduklarına inanılmayacak kadar— kötü oyunlarını bırakmışlardı. ama gene de gol kaçıran biz oluyorduk. bu arada britanya adalarının şöhretli futbolcusu cross sinirlenip yılmaz'a sert ve anormal çıkışlar yapıyor, ihtar alıyordu. devrenin yirminci dakikasında kazandıkları bir frikikte defansımızı yeniden aldatıyorlardı ve top gene avuta gidiyordu. 26 ncı dakikada ercanın ıskaladığı bir topa giren hurst, ali ile karşı karşıya kalıp topu avuta atıyordu. bizim yeni bir gol için ümidimiz kaybolmak üzereydi. ingilizlerin ise gol atabileceğine dair en ufak bir işaret yoktu.
ama devrenin 31 inci dakikasında sağdan kazandığımız bir çift vuruşu candan kale önüne doğru kaldırınca şimşek gibi dalan turan, müdahaleye rağmen falsolu bir kafa vuruşu yaptı, kaleci de aldanıyor ve top üçüncü defa ağlara gidiyordu.
maçın son iki dakikası içinde bonetti, turanın ve candanın müthiş iki şütünü yumrukladı.
böylece ümitlerimiz ingilterenin ümitlerini 3-0 yendiler, hem de şöhretler vardı misafir takımda, hem de 1966 dünya kupasına hazırladıkları takımdı bu...