çok sür'atli, kaliteli ve zevkli geçen maçta iki taraf da neticeyi lehine çevirebilecek son hamleyi yapacak başarıyı gösteremedi
kahraman bapçum
takır takır, pırıl pırıl, şipşirin bir futbol maçı oldu.
herkes futbolun her şeyden evvel mücadele oyunu olduğunu biliyor ve ona göre oynuyordu. top kontrolü, sürat, nefes, deplâsman, şüt, pas, demarke kalış... hâsılı ferden istenecek her şey vardı 22 kişide... ama oyun içinde dikkati çekecek, parıldayan ve üzerinde durulacak belirli anlar hiç olmadı. süratli başlayan mücadele aynı şekilde sona erdi.
eğer 43. dakikada yusuf'un düzeltip ileri plâse ettiği ve ahmet’in kafa ile kale ağzına düşürdüğü topa coşkun‘un vuruşunu cavit çelmese ve ahmet'in dalışına cavit kapanarak mâni olmasa herhalde oyun 0-0 bitmezdi.
ikinci yarıda kaya'nın geri pasını cavit elinden kaçırdığı zaman yaşar'ın şütü dışarıya gitmese pek âlâ beşiktaş aleyhine bir sonuçla da bitebilirdi karşılaşma...