"10 mayıs 1929 cuma günü, türk futbolu için kara bir leke teşkil edecektir. o gün galatasaray ve fener sportmence değil, hatta bütün memnu vasıtalara başvurarak döğüşmüşler, birbirlerine kıyacasına cenkleşerek, kâh yumrukla, kâh tekme ile, kâh tokat ve sille ile topu bir kaleden öteki kaleye iki saat sürükleyip durmuşlardır.
o günü herkes, istanbul'un birkaç bin sporcusu sabırsızlıkla, heyecanla beklemişler, güzel bir oyun göreceğiz zihabiyle o gün sporcular duhuliyenin çok fahiş olmasına rağmen akın akın stadyumu doldurmuşlardı. hepimiz sabırsızlıkla maç saatini iple çekiyorduk. bu sabırsızlık ara sıra üzüyor; beykoz'un süleymaniye kalesine yaptığı güzel akınları, vefa'dan üç gol yedikten sonra ani bir gayret göstererek beş on dakika içinde cidden parlak bir gayret ile beraberliği tesise muvaffak olan beşiktaşlıların muntazam kombinezonlu akınlarını hiçbirimiz görmüyor, büyük maçı bekliyorduk. sanki o gün galatasaray fener'den başka bir takımın oyunu yok..."