ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
brezilya devlet başkanı itamar franco, turnuva sırasında televizyona çıkarak takımın antrenörü carlos alberto parreiraya, 17 yaşındaki golcü ronaldo'yu takıma alması için adeta yalvarmıştı. parreira onu dinlemedi. franco bunu çok istiyordu. ekim ayındaki seçimde, maliye bakanı cardoso radikal sosyalist 'lulu'ya karşı mücadele edecekti. brezilya halkının dörtte biri, kime oy vereceğine, dünya kupası'nda alınacak sonuca göre karar vereceğini açıklamıştı. ulusal takım böyle bir turnuvadan elenene kadar brezilya'da hiç kimse iş yapmaz ve her turnuva brezilya için iki milyar sterlini aşkın üretim kaybı anlamına gelir.
kararsız seçmenleri ne etkileyebilirdi? latin amerika piyasalarında uzman olan londralı bir borsacı bunu şöyle açıklamıştı: "kupayı brezilya'nın kazanması halinde halk, ülkede durumun o kadar da kötü olmadığını düşünür. tabii bu da iktidardaki adayın işine yarar." kupayı brezilya kazandı. seçimi kimin kazandığını söylemeye gerek var mı? cardoso seçimi kazanır kazanmaz, peleyi spor bakanlığına atadı. dünya kupasında brezilya forması altında beş gol atan ve şampiyonlukta büyük pay sahibi olan romario, radikal sosyalist 'lulu'yu desteklemişti.
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
haiti sokaklarında gezerken alkışlanmak istiyorsanız, brezilya ulusal takımı'nın formasını giymeniz yeter. haiti, 1994 dünya kupası'na katılamadı - bermuda'ya yenilerek elenmişlerdi. ama bütün ülke brezilya'yı destekliyordu. bu arada amerikalılar da, haiti'yi yöneten cuntayı, iktidarı bırakması için zorlamaya çalışıyordu. başkan clinton ülkeye asker göndermeyi de düşünmüştü, ama önce ekonomik kısıtlamalar uygulamaya çalışıyordu. tv'lerin başından ayrılmayan haitililer, bu durumu önemsemediler. herkes o kadar meşguldü ki, generallerle muhalefet arasındaki görüşmeler bile gerçekleşemedi. maçların devre aralarında cunta televizyondan, abd'nin panama işgaline ait kanlı görüntüler yayınlıyor ve bu görüntülerin üstüne, 'içişlerimize kimse karışamaz' şeklinde yazılar bindiriliyordu. amerikalılar bir ay süresince hiçbir şey yapamadılar.
1994 yazında bir haitili, "hangisi daha önemli: brezilya'nın kazanması mı, yoksa abd işgali mı?" diye soran amerikalı gazeteciye şu cevabı vermişti: "biz her gün açız. bir yığın sorunumuz var. amerikalılar her gün ülkemizi işgal edeceklerini söylüyorlar. ama dünya kupası yalnızca dört yılda bir düzenleniyor."
ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
herkes bilir ki kurbağaya, ağaç gölgesine basmak, merdiven altından geçmek, ters oturmak, ters yatarak uyumak, çatı altında şemsiye açmak, dişleri saymak ya da ayna kırmak uğursuzluk getirir. ama futbolun egemenliği altındaki bölgelerde bu listeye birçok eklemeler yapılmıştır.
1994 dünya kupası arifesinde, italyan uzmanlar gizli bilimlerin ışığında, ülkelerinin kupayı alacağını garanti etmişlerdi. italyan büyücüler derneği, "karabüyünün etkileri brezilya'nın zaferini imkânsızlaştıracaktır" diyerek basına bunu garanti etti. sonuç, ne yazık ki bu kurumun saygınlığına gölge düşürdü.