logo
 
twitter
Editörler Tarafından
Seçilen İlginç Anılar

(1.098 Maç)

sayfa /44>>

1939-1940 Sezonu
İstanbul Ligi 1. Hafta Maçı
Fenerbahçe 1-0 Galatasaray

1940-1941 (Özel Maç)
İncirlik Gençlik - Seyhanspor

2014 Sezonu
Turkish Airlines Antalya Kupası Final Maçı
Celtic FC 0-0 Galatasaray (Penaltılarla 4-5)

1985-1986 Sezonu  
UEFA Kupası 1. Tur 2. Maçı
Beşiktaş 0-1 Athletic Bilbao

1987-1988 Sezonu
1. Lig 19. Hafta Maçı
Boluspor 1-1 Galatasaray

2004 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri  
Çeyrek Final Maçı
Portekiz 2-2 İngiltere (Penaltılarla 6-5)

1984 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri  
6. Grup 17. Maçı
Batı Almanya 5-1 Türkiye

2022-2023 Sezonu
UEFA Avrupa Konferans Ligi Son 16 Turu 2. Maçı
Demir Grup Sivasspor 1-4 ACF Fiorentina

1920-1921 (Özel Maç)
AC Sparta Prag 12-0 Galatasaray

1988-1989 Sezonu  
1. Lig 25. Hafta Maçı
Beşiktaş 4-0 Malatyaspor

1990-1991 (Özel Maç) Sezonu
Zoran Simoviç Jübile  Maçı
Galatasaray 1-3 Everton FC

1990-1991 Sezonu  
1. Lig 1. Hafta Maçı
Gaziantepspor 0-1 Beşiktaş

1990-1991 Sezonu  
1. Lig 1. Hafta Maçı
Fenerbahçe 1-6 Aydınspor

1990 Dünya Kupası Finalleri
Final Maçı
Batı Almanya 1-0 Arjantin

1990 Dünya Kupası Finalleri
Çeyrek Final Maçı
İngiltere 3-2 Kamerun (Uzatmalarda)

1990 Dünya Kupası Finalleri
Çeyrek Final Maçı
Batı Almanya 1-0 Çekoslovakya

1990 Dünya Kupası Finalleri  
A Grubu 3. Maçı
İtalya 2-0 Çekoslovakya

1990 Dünya Kupası Finalleri
Son 16 Turu Maçı
Kamerun 2-1 Kolombiya (Uzatmalarda)

2004-2005 Sezonu
Süper Lig 12. Hafta Maçı
Konyaspor 2-2 Beşiktaş

2004-2005 Sezonu
Süper Lig 11. Hafta Maçı
Trabzonspor 4-1 Diyarbakırspor

2006 Dünya Kupası Elemeleri  
2. Grup 3. Maçı
Türkiye 4-0 Kazakistan

2004-2005 Sezonu  
Süper Lig 6. Hafta Maçı
Fenerbahçe 3-1 Malatyaspor

2004-2005 Sezonu
Süper Lig 5. Hafta Maçı
Sakaryaspor 1-4 Beşiktaş

2006-2007 Sezonu
3. Lig 3. Grup 13. Hafta Maçı
Balıkesirspor 5-2 Yeni Burdur Gençlikspor

2006-2007 Sezonu
3. Lig 3. Grup 1. Hafta Maçı
Balıkesirspor 2-1 Denizli Belediyespor




Sadece Video Yüklü Maçları Göster


1976-1977 Sezonu
Şampiyon Kulüpler Kupası 2. Tur 1. Maçı
20.10.1976, Çarşamba
Trabzon Şehir
Trabzon, Türkiye
trabzonspor19761977.png
Trabzonspor
1-0liverpool-fc-1968-1987-logo.png
Liverpool


iki takım arasındaki tüm maçları gör...


          bu maça tüm yazılanları gör...yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var






Maçın Özeti 1 (Macanilari Youtube Kanalı)




Maçın Özeti 2 (Macanilari.com Dailymotion Kanalı)




Maçın Özeti 3 (Macanilari Youtube Kanalı)




Maçın Özeti 4 (Macanilari.com Dailymotion Kanalı)







  •  
    GB
    A
    ilginc ani 2670  maç linki

    fourfourtwo dergisi ekim 2007 sayısından;

    liverpool maçının cemil’in golüyle kazanıldığı düşünülür. işin sırrı jale bayhan’daydı!, coşkun çelik

    bu sezon otelul galati’ye elenerek avrupa kupalarına çok erken veda eden trabzonspor, bundan 31 yıl önce tarihinin en önemli başarılarından birine imza attı. hem de liverpool’u yenerek. evet bu ay “o maç” için hüseyin avni aker’deyiz…

    1975-76 sezonunda ilk şampiyonluğuna ulaşan trabzonspor, akabinde türkiye’yi şampiyon kulüpler kupası’nda temsil etme şansını yakaladı. ilk turda rakip izlanda’nın akranes ekibiydi. bordo-mavili ekip rakibini izlanda’da 3-1 yendi, trabzon’da ise 3-2 galip geldi. ancak trabzon’daki maç öncesi 1976 türkiye güzeli jale bayhan da trabzon’daydı ve başlama vuruşu jale bayhan’a yaptırıldı. trabzon karşılaşmadan galip ve tur atlayan takım olarak ayrılınca liverpool maçı için de jale bayhan’dan randevu alındı.

    trabzon cephesinde görüşler farklıydı, kimi, “aman yüz kızartıcı sonuç olmasın” kimi de “ingiltere’de ne olur bilemeyiz ama burada kazanırız” diyordu. liverpool, ilk maç için ankara aktarmalı olarak trabzon’a geldiğinde futbolcuları jale bayhan karşıladı. bayhan tüm futbolcularla yan yana fotoğraflar çektirdi.

    maç günü jale bayhan yine sahadaydı. golü atacak olan kaptan cemil usta, liverpool kaptanı hughes ve rumen hakem reines’le tokalaştıktan sonra başlama vuruşunu yaptı. cemil’in 62. dakikadaki penaltı golüyle kazanan yine trabzonspor oldu. maç sonrası trabzon’un kaybedeceğini düşünen ve sayfalarını ona göre hazırlayan türk gazetelerinin birinde liverpool’un sevinç resminin altına “liverpool, trabzon’da resimde görüldüğü gibi sevinemedi” yazıldı… daily telegraph ise, “liverpool, avrupalılara garip garip bakan bir şehirde uzun yolculuktan sonra her zamanki formunu gösteremedi ve yenildi…” yazıyordu.

    trabzonspor, rövanşta ilk 18 dakikada yediği üç golle elendi ve çeyrek finale çıkan takım, o sezon kupayı kazanacak olan liverpool oldu. ancak trabzon’daki zafer hiç akıllardan hiç çıkmadı…

    (Cristiano Lucarelli, 27-03-2008 09:37:34)

     





  •  
    6
    FB
    A
    ilginc ani 2778

    ümit aktanın bu maç ile ilgili anısı şöyle:

    şimdi anlatacağım kulübenin hikayesi 1976 yılında trabzon’da yaşandı. ortalığı kasıp kavuran trabzonspor o zaman ki adıyla şampiyon kulüpler kupası’nda 2.tura geçmiş. ilk turda da ben tarihe geçmişim. izlanda’nın akranes takımıyla eşleşen trabzonspor avrupa kupasının en doğudaki şampiyonu; akranes ise, atlantik okyanusu’nun ortalarında bir ada olan izlanda’nın şampiyonu yani avrupa kupaları’nın en batıdaki takımı…

    avrupa kupaları’nın o ana kadar ki tarihinde ilk kez bir izlanda takımı bir türk takımıyla eşleşince ve üstelik eşleştiği türk takımı da türkiye’nin en doğusundaki takım, yani trabzonspor olunca guiness rekorlar kitabı’na bu naklen yayın altında da benim ismim yazılı olarak yer almıştır efendim...
    2.turdayız… rakibimiz liverpool… avrupa’yı kasıp kavuran bu ekibin kevin keagen, graham souness, steve harvey, terry mcdermott, ray kleemann, clone hughes… böyle donatılmış bir kadrosu var.

    ingiltere ligi’nin çifte kupalı şampiyonu, kimse yenemiyor onları... bu takım trabzon’a indiğinden itibaren bu kadar çok yabancı gazeteci ve televizyoncuyu ilk defa bir arada gören yöre halkına ek olarak dünyaca ünlü isimleri televizyonlarda seyrettikleri isimleri ilk defa gören trabzonlu futbol tutkunları ile hayatında ilk defa turist gören yabancı gören bazı karadenizli kardeşler özgür otel’in önünde birikmişler…

    salı gecesini otelin önünde sabaha kadar davul çalmak üzere çok önceden organize etmişlerdi zaten. çünkü biri onlara demiş ki: ha bu inciluzlar uykuya tüşkündür, onları uyitmatsak maçı alduk daa!..

    pazartesi trabzon trt bölge müdürlüğü haber merkezine çağrıldım ve görev tebliğ edildi. maçı bbc televizyonu ancak özet olarak bbc radyosu naklen veriyor. trabzon’dan ilk defa bir yabancı ülkeye naklen maç yayını yapılacak spikerlerin karşılamak üzere yazılı emir aldık ptt kramportör hizmetlerini ayarladı.

    “stat içi organizasyon ellerinden öper ümit” kabilinden görev üstüme yıkıld. tahmin ederseniz ki ben görevi tevvellü ettikten sonra bir tek sorumlu bulamadım etrafımda.

    ‘ya hu ben garip bir adem’im, sıradan bir devlet memuruyum. yetkim yok, etkim sınırlı… yaktınız şimdi beni’ şeklinde içimden; “emredersiniz efendim” şeklinde dışımdan söylenerek kendimi daralttım.

    şehir kulübünde birini bulduk, adı cevat… kendisi marangoz… bana dediler ki ‘kusursuz cevat’…
    işte bende dedim ki: doğru adamı bulduk, adam hiç kusur işlemiyor demek ki, istediğimizi yapacak!.. sol bek takoz cemil, keagan’ı ilerde karşılamazsa yanmıştan; orta sahanın dibindeki bekçi bekir, souness’ı gizlice tekmelerse mutlaka oyundan attırılmışa, kadir ve necati kornerde nerede durmalıymıştan; necmi ve ali kemal frikik atışında ‘küs’ gibi yapmalıymışa kadar çeşitli taktik varyasyonlar meze yapılıyordu şehir kulübünde…

    ve orada gidip bölge yardımcısının masasına seğirttiğimde bana kusursuz cevat’ı getirdiler. kusursuz cevat yaptıklarıyla ve yapabildikleriyle, her işi tam yapardı diye düşündüm.

    ‘arkadaşım kusursuzluğun neredendir?’ diye sordum: yaptığı her şeyi kusursuz yapar daa hiç kusur çıkarmaz bu uşağum ama temiz iş yapar ha… hayda!.. ‘kusursuz ama temiz yapan bir uşak, iş kusursuz olsa zaten temiz sayılır diye düşünmedim’ değil. o arada sonrada yerel eşrafın istanbul türkçesi konuşan bir ferdi bana tuvalette açıkladı meseleyi:

    ümit bey o arkadaş marangozdur, marangoz cevat deriz ona… lakabı da ‘küsursuz’dur. aldığı ölçü de ücrette hep tam sayı iledir onun için ‘küsursuz’ derler ona. 2 metre 10 santimlik dolap yapmaz mesela o anca 2 metre ya da 1,5 metre yapar 10 milyon alır, 11 milyon 500 bin ver almaz …

    adam küsursuz cevat’mış… ama oranın diyalektiyle olmuş kusursuz cevat… bende gönül rahatlıyla ona verdim görevi çıktım. ertesi gün o gecenin kampında necati, cemil, kadir, ahmet, suat özyazıcı hoca ile birlikte turgay’ı da aralarına almışken 66 oynuyorlar takım… saat 1’de 66’yla otelin lobisinde…

    horon otel’in önünde hala dolaşıyor, uyuyamıyorlar… gerginler… biraz sonra necmi perekli belini tuta tuta indi aşağı: hocam! bu yataklar çok yumuşak da belim ariyi ben eve gideorum.

    ahmet hoca masadan başını kaldırmadan: git oğlum. maç yemeği kuyu restoranda unutmayasun da!..

    liverpool’la avrupa eleme maçı oynanacak ertesi gün yahu!.. bu trabzonspor’un birlik dışı yapısı beni oldum olası şaşırtmıştı ama daha ne kadar şaşırtacak diye kendi kendime sual ederken bende gittim yattım.

    kara haber erken geldi. bölge müdürü beni aradı: ümit bey stat için talep ettiğiniz kulübeyi yapacak arkadaş kusursuz cevat vazgeçtiğini bildirdi az önce.

    efendim kulübenin bir ingiliz tarafından kullanılacağını öğrenince vazgeçmiş. düşmana kulübe yapmazmış… yıkıldım ben bu gerekçeyi ankara’ya nasıl açıklarım diye düşünürken devam etti bölge müdürü: korkmayın ümit bey yarın stada kulübe konacak portatif bir nakil yoluyla halledecek arkadaşlar. siz yalnız stada biraz erken gelin de bir kontrol ediverin eksik var mı yok mu diye…

    ertesi günü zor ettim maç saatinden 4 buçuk saat önce stada girdim ve hayatım boyunca unutamayacağım şeyi gördüm.

    ingiliz’in maç anlatacağı kulübe mükemmel bir açıda ve olağanüstü temizlikte pırıl pırıl parlıyordu. ancak küçük bir sorunumuz vardı. o kulübenin içinde maç anlatmak mümkün değildi. çünkü maç anlatmak için istenen kulübe şehirde kulübe kelimesinin kullanıldığı tek nesneydi. getirilip oraya konmuştu.

    bu kapısı raylı ve katlanır bir kapıya sahip olan kırmızı ankesörü sökülmüş bir kulübeydi.

    bu bir telefon kulübesiydi…

    (Pele "Siyah İnci", 01-04-2008 08:07:05)

     



  •  
    GB
    A
    ilginc ani 9431

    halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;

    1976-1977 mevsiminde avrupa şampiyon kulüpler tumuvası'nda ilk kez üç büyükler'den biri değil, trabzonspor vardı. ve trabzonspor bu ilk sınavını da başarıyla veriyor, karşısına ilk çıkan izlanda'nın akranes takımını iki maçta da 3'er golle (3-1 ve 3-2) yenerek eliyordu. sonra bir çetin kayaya çarpmıştı. ingiliz liverpool takımı, trabzon'a turistik seyahat diye gelmiş, ama yenilip dönmüştü. futbol dünyasını sarsan bir sonuçtu bu.. mevsimin flaş takımı liverpool'u bir türk takımı yeniyordu. trabzonspor, 1-0 yendiği liverpool'la liverpool'daki rövanşta da dayanabileceği kadar dayandı. fakat bir yerden öteye dayanmak mümkün değildi. liverpool o denli güçlüydü ki, turnuvanın finalinde mönchengladbach'ı da 3 golle yenecek ve kupayı kazanacaktı. şampiyonlar şampiyonu'nu bir maçta da olsa yenmişti ya türk temsilcisi...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 13-12-2008 14:25:36)

     



  •  
    GB
    A
    ilginc ani 14825

    ilk basımı 2002 yılında olan yapı kredi'nin "top bir dünyadır" adlı kitabından;

    hakan dilek'in "horon oynar gibi çalım atmak" başlıklı yazısından;

    1976 şampiyonlar ligi maçlarının ikinci ayağı. turun birinci ayağında finlandiya takımı akrenas'a iki maçta tam yarım düzine gol atmışız. bu kez rakip liverpool. clemens'lerin. callahan'ların, toshak'lann takımı - bu 'ler 'lar çoğaltmaları bir önem katıyor değil mi topçu isimlerine? bizde de ali kemal'ler, necati'ler, ali yavuz'lar var. sen callahan'ın karşısında horon oynamaya başladığında dalgalanmıştı karadeniz. liverpool o zamanlar bugünün moda deyimiyle 'dünya markası'. bir türlü istediğimiz topu oynayamıyorduk. bir şeyler yapılmalıydı. çıkıp sahne aldın ve o sallan saçlarınla dokundun gitarının tellerine: "bi şey yapmalııı!"

    callahan'ı bir o yana bir bu yana salladın, karşısında titreye titreye horon oynarken. onlar da bizim gibi adamdı, etten kemiltendi dii mi güzel abim? yıkılmıştı avni aker... bizim liverpool olsa ne yazardı ki o gün. hem o meşhur umursamazlığımızdaki, önemsemez görünüşümüzdeki ironidir bizi cesur kılan. -bir gece samsun da uçan daire görünmüş; kameralar uykusuz gece haberlerine taşınmışlardı yörenin telaşını. hemen anneme telefon açtım uçan daireyi haber vermek için. "heyecanlanmayınn!" dedim. "uçan daire maire görmedük biz! uyiik borda!" dediydi annem. böyle bir şey işte. uçan daireyi görseler derler miydi; "bunlar da bizim gibi adam ula gaçmayın!" derlerdi emin ol.-

    kural tanımaz bir adamdın. itaatsizlik insanlığın başladığı dönemlerden beri erdemdi, sen tarihi devam ettiriyordun belki. bir beşiktaş maçı öncesi seni ziyarete gelen beşiktaş taraftarı arkadaşınla 'üç kadeh üç gol' iddiasına girmiştin. ertesi gün üç tane çakmıştık beşiktaş'a. beş kadeh içsen beş tane atacağını söyleyerek... fenerle maçınız olsa faroz'da balık keyfini kaçırmamak için 'yenip gidelim balığımıza bakalım havasındaydın. sahada ısınma mevzuu bile fazlalıktı senin için. sen ayakkabılarını atsan oynarlardı, değil mi güzel abim?

    not: yazıda trabzonspor'un efsane futbolcularından ali kemal denizci anlatılmaktadır...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 14-04-2009 14:09:33)

     



  •  
    GB
    A
    ilginc ani 19210

    ilk basımı 2004 yılında olan hakan kulaçoğlu'nun "fırtına, ihtilal, efsane... trabzonspor" kitabından;

    hakan kulaçoğlu'nun "avrupa'nın uçbeyliği: trabzon" başlıklı yazısından;

    ikinci turdaki rakip, dönemin yenilmez armadası liverpool'dur. eldiven giymeye tenezzül bile etmeyen, ortalanan topları bizim forvetin kafasının üzeriden tek elle toplayan kaleci clemence ile başlayan takım tertibinde yok yoktur neredeyse ancak takımın sembolü, ele avuca sığmayan orta saha oyuncusu kevin keagan'dır. o günden tanıdık bir isim de john benjamin toshack'tır. sonradan antrenör ve biraz da tuhaf olan toshack'ın yakın tarihli bir röportajda maçın topunun normalin iki katı büyüklüğünde bir balon gibi olduğu iddiasına bakmayın, adalının en doğru sözü "üç pası doğru dürüst yapamadık"tır. o maçtan hafızamda kalan en belirgin iki sahneden biri kaptan cemil'in clemence'i ters köşeye yatırdığı penaltı golü ise, diğeri de ali kemal ile keagan'ın el sıkıştırıldığı kurgu fotoğraftır. ali kemal'in, keagan'ı nasıl gölgede bıraktığına şehadet eder ümit aktan'ın heyecanlı sesi. ve, rahmetli cemil usta'nm soğukkanlı plasesini ciğeri yırtılırcasına anlatır, birçok trabzonsporlu gibi benim de uzun yıllar sakladığım bant kaydında. dinledikçe gözlerim tatlı tatlı dolar, o güne tekrar dönüp, o maç için ankara'dan kalkıp gelen, çok sonranın başkan yardımcısı ismet kalafatoğlu ile sevinçten kucaklaşırız, bir kez daha, bir kez daha...

    dönemin güçlü ekibi liverpool, o yenilgiden sonra uzun süre mağlubiyet görmez ve avrupa şampiyonu olur. ingiltere'deki rövanşı da farklı alır. kadir özcan'ın sarı kart cezası nedeniyle savunmanın ortasında bekir barçın'ı oynatmak zorunda kalan trabzonspor, ada futbolunun yüksek toplu oyununa karşı koyamaz. ilk on sekiz dakikada gelen üç golle kupadan elenir.

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 11-06-2009 16:35:03)

     





  •  
    GB
    A
    ilginc ani 20227

    ilk basımı 2008 yılında olan harun çelik'in "bize her yer trabzon" kitabından;

    dozer cemil... gökhan uzunoğlu kısaca anlatmış. uzun söze de gerek yoktu zaten. bu kısa satırlar gözyaşlarımızı dökmek için yetti. buyurun, gözyaşı dökmek serbest. biz onu hiç ama hiç unutmayacağız... trabzonspor tesislerindeki antrenman sahasına cemil usta'nın ismini veren başkanımız sadri şener 'e de bu vefalı tavrından dolayı taraftarlar olarak teşekkür ediyoruz.

    "yapayalnız ölmekten korkuyorum"

    yüreğini sahaya koymanın ustasıydı o... cemil usta yazıyordu nüfus kâğıdında... gönüllerin kâğıdında ise; dozer cemil, kaptan cemil, takoz cemil yazılıydı... ellerinin üstünde sayısız kupa havaya kalktı. ama onun insanlığı ve alçakgönüllülüğü hiç havalanmadı. trabzonspor sevdasıyla sahaya çıkar, avni aker'in çukurlarını bile ezbere bilen bir dozer gibi mücadele ederdi sahada...

    1969-70 sezonunda kadroya alınmış, 1978-79 sezonunda veda etmişti trabzonspor'daki kaptanlığına. efsane kadronun ilk şampiyonluk mücadelesinde ter dökmüş, yokluk çekmişti... hayatını kaybettiği 15.03.2003 tarihinde, mahallesindeki bir cadde üzerinde yere yıkılırken, sanki hala o dönemlerin yokluğuna dair izler vardı. cebinden çıkan 5 milyon 750 bin lira, yıkılmaz denen cemil'in yıkılışına şahitlik ediyordu sessizce. trabzonspor tarihinde iki şampiyonluk yaşayan ve yaşatan dozer cemil, "yapayalnız ölmekten korkuyorum" demişti yöresel gazetelerin birine verdiği röportajda. o çok sevdiği trabzonspor maçlarına gidememesinin sebebini ise "kuyruklarda beklemek ağırıma gidiyor." diye yanıtlıyordu!

    büyük kaptana vefa gösterilemedi hayattayken. hâlbuki o, liverpool'un "pulini" alırken clamence'yi ters köşeye yatıran penaltı vuruşu ile ingilizlerin bile dikkatini çekmişti. trabzonspor'daki yönetimler ve taraftarlar, usta'ya dikkat etmedi. bu küçük yazı, dozer cemil'in trabzonspor tarihine bıraktıklarının yanında hiçbir anlam ifade etmese de, trabzonspor taraftarlarının minnet ve vefa borcu olarak bu kitapta yer alması bakımından önemli. 52 yaşında hayata gözlerini kapayan yıkılmaz dozer'in anısına... ruhu şad, mekânı cennet olsun...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 30-06-2009 12:42:39)

     



  •  
    GB
    A
    ilginc ani 20675

    ilk basımı 2008 yılında olan harun çelik'in "bize her yer trabzon" kitabından;

    a. c. topaloğlu'nun hikâyesi eskişehir 'de başlıyor. eskişehir 'de başlıyor dediysem günlük güneşlik bir havada değil bıçak gibi kesen bir rüzgâr ile birleşmiş buz gibi havada ve daha güneş doğmadan. eskişehir tren garı 'nda başlayan hikâye ankara tren garı 'nda devam eder. ve maç günü gelir çatar. tribündeki atmosferi ve yaşlı bir amcanın kucağına aldığı üç yaşındaki bir çocuğa liverpool maçını anlatışını topaloğlu 'dan dinleyelim:

    "uşak, sene bin tokuz yüz yetmiş alti, livir pıllan oynayruk..."

    maç günü kalabalık bir şekilde buluşuyoruz. herkes daha coşkulu, herkes daha istekli... bayram havası şeklinde gidiyoruz maça. cam kenarlarında oturanlar bayraklarını, flamalarını sallıyorlar ankara yollarına. yanımızdan gelip geçen arabalar kornalarıyla eşlik ediyorlar. stada vardığımızda az sayıda ankaraspor taraftarı şaşkın, trabzonspor takım başarısız, bu yıl hiç hedefi yok ancak gene de binlerce trabzonlu toplanmış takıma destek vermek için.

    trabzonspor için ayrılmış bölüm ciddi oranda dolu, "bize her yer trabzon!" sloganı ile başlıyoruz her deplasmanda olduğu gibi ve gene maçın bir dakikasını bile izleyemeden tezahürat ve sloganlar eşliğinde tamamlıyoruz müsabakayı. daha önce trabzonspor tribünlerinde az görülmüş, orijinal bir tribün şovuyla hem de. herkes önce sağa dönüyor ve birbirlerinin omzuna dokunarak, küçükken oynadığımız tren oyunu pozisyonu alıyor ve yöresel bir slogan ile tribünün bir o ucuna bir diğer ucuna horon çeker gibi gidip geliyoruz. tüm stat maçı bırakmış tribündeki şovu izliyor. takımın başarısız futboluna isyan eden bir amca ise haykırıyor horon eşliğinde "ola bir kere daha şampiyon olun, seksen bir vilayeti ha böyle gezmeyen taraftar şerefsuz çocuğudur." diye. mağlubuz, iddiasızız, içimiz kan ağlıyor ama gene de trabzonspor aşkı ile gülüyoruz ve mutluyuz. tribün şovunun bitiminde tekrar yerimize dönüyoruz ve ufak bir detay takılıyor gözüme, bir başka amcamız tribünde gördüğü küçük bordo mavi formalı bir çocuğu kucağına almış bir şeyler anlatıyor. usulca yanaşıyorum yanlarına. duyduklarım suratımda tebessüme, yüreğimde özleme yol açıyor.

    kucağındaki çocuk taş çatlasa üç yaşında, anlamasını beklemek elbette mümkün değil. ama amcam bunalmış, sıkılmış, özlemiş ve aradığı bir şeyler bulmuş çocukta, anlatıyor:

    "uşak, sene bin tokuz yüz yetmiş alti, livırpıllan oynayruk. gazeteler öyle bir yazayi, sanırsun daha takımlar sahaya çikmadan uç sifir önde başlayacaklar. kahvedeyiz mahalleden uşaklar ile. maçtan bir gün evveli gittik bu livırpıllalarun otelinin önine başladuk horona. uyutmaduk pezevenkleri. maç günü konuşuyruk arkadaşlar ile biri deyi fark yeruk, biri deyi siler geçeruk. kafalar rahat değil anlayacağım. neyse gittik stada, deduk nedir bu livırpıl, herkes bir şey afkuruyi. içeriye bir girduk, inanmazsım yanayı stad, yanayı (amcanın anlattıklarıyla çok ilgilenmeyen çocuk, bu kısımda korkmuş bir ifadeyle amcaya döner). trabzan, trabzan bağiriyruk. çıktiler sahaya. maç başladi. bir baktuk bizim uşaklarun aşağu kalır yani yok öbürlerinden. saldurun saldurun diye bağırıiyruk. dakika 61 oldi gol yok. 61'de atacaz deyine bekleduk ama yok, bir türlü geçemeyruk adamlari. 3-4 dakika sonra bizim uşaklardan birisi düşti yere, penalti oldi. o zamanlar var dozer cemil. kodu topu penalti noktasına, deduk ha bu çok b.. yiyen bakayi, atacak onu manavın dükkanına korkarum. oni bi topa koşarken gördüm, sonra tribün bir karişti biribirine daha livırpul santra yapana kadar hiçbir şeyi hatırlamayrum. atti penaltiyi, yenduk olari 1-0. bütün dünya bizi konuşiyi. sene sonunda oldi livırpıl avrupa şampiyonu, gazetelerden okuduk hep ama kodum livırpila. biz yenduk olari, olsalar şampiyon ne olur değil mi? şimdi deyisun belki da içinden habu emice ne anlatiyi bana. ey gidi uşak, inşallah görersun sen da böyle günleri. ben senin kadar iken trabzonspor diye takim bile yok idi. bilsen ne şanslısun."

    anlattığı bu küçük hikâye bana saatler gibi gelmişti. gözlerim doluydu ve amcamın yanına gittim. bütün anlattıklarını dinlediğimi söyledim ona ve öptüm o güzel ellerini. gülümsedi ve "sağol uşağum, sen da ha bu uşaktan farklı değilsun hoş. daha bir güzel gün göremedunuz. ama helal olsun size hep böyle devam edun, her maçina gidun trabzon'un." dedi ve öptü gözlerimden.

    eskişehir'e dönüş yolculuğu daha bir keyifliydi şimdi. rüya gibi iki gün, geri kalan ömrüm boyunca stadyumlarda olsam dahi eşine benzerine rastlamamın zor olduğu bir başarının öyküsü, siyah beyaz eski trabzon fotoğrafları kadar samimi ve güzel bir anı ile gurbete, trabzonspor popülasyonunun az olduğu bir şehre dönüyordum. buruk sevinç dedikleri şeyi hissediyordum yüreğimde.

    bir yanda tren raylarından gelen ses, bir yanda amcanın "ula biz yenduk livırpıla, olar şampiyon olsa ne olur?" diyen sesi. trabzonsporlu olmak ne güzel şeydi böyle...

    (Hasan Cemal Polat "Hasan Polat", 06-07-2009 13:59:00)

     



          bu maça tüm yazılanları gör...yazi
bu maçla ilgili
anım/bilgim var







Kupadaki Diğer Maçları...


Trabzonspor

1976-1977 Sezonu Şampiyon Kulüpler Kupası

1. Tur 1. Maçı: İA Akranes 1-3 Trabzonspor (6) 
1. Tur 2. Maçı: Trabzonspor 3-2 İA Akranes (4) 
2. Tur 1. Maçı: Trabzonspor 1-0 Liverpool (Bu maçtasınız) 
2. Tur 2. Maçı: Liverpool 3-0 Trabzonspor (10) 

Liverpool


1. Tur 1. Maçı: Liverpool 2-0 Crusaders FC (2)
1. Tur 2. Maçı: Crusaders FC 0-5 Liverpool (2)
2. Tur 1. Maçı: Trabzonspor 1-0 Liverpool (Bu maçtasınız) 
2. Tur 2. Maçı: Liverpool 3-0 Trabzonspor (10) 
Çeyrek Final 1. Maçı: AS Saint-Etienne 1-0 Liverpool (3) 
Çeyrek Final 2. Maçı: Liverpool 3-1 AS Saint-Etienne (3) 
Yarı Final 1. Maçı: FC Zürich 1-3 Liverpool (2) 
Yarı Final 2. Maçı: Liverpool 3-0 FC Zürich (3) 
Final Maçı: Liverpool 3-1 Borussia Mönchengladbach (8)

* Listedeki maçlardan birinin sayfasına gitmek için üzerine tıklayın...
* Oynanmamış maçlar listede yer almaz...

mnu_alt

basında macanilari.com ||  basılı yayınlardan alıntılar ||  Bize Ulaşın ||  teşekkürler ||