ilk basımı 2009 olan islam çupi'nin "mağlubu anlatmak" kitabından;
en büyükten bir hâtıra...
macar ihtilâlinden sonra gustave sebes'in "altın onbiri" can derdine düşmüştü. o sırada dünyanın en gürültülü çimenlerini alabora eden yıldızlar, dikenli tellerin ötesindeki hürriyetler için tabanlarını yağlayıp duruyorlardı.
hepsi yeni topraklara ayak basmışlardı. hepsi futbol topunun kendilerine taşıdığı ün ve imkânları çıkarcı tankların tırtılları altına sermişlerdi. macaristan'dan sadece alabildikleri bir kuruşuk pantalon ile, kollarının ipleri rüzgârda uçuşan bir montgomeri idi.
avrupa haritasına yayan yayılan bu yıldızlardan en ünlüsü ferenç puskas'tı. büyük yıldız genzinde barut kokuları ve kulaklarında makineli tüfek gürültülerinin hâlâ oynaştığı bir ürkeklikle italya'nın sampdoria kentinin aynı adı taşıyan kulübünün kapısını çalmıştı.
bir buçuk yıl futbol oynamamıştı. kantara çıktığı zaman ibre seksenbeşe vuruyordu. hüzünden fazlalaştırdığı sigaralar broşlarını tıkamıştı. bir tek depar sonunda kesik kesik hırlıyordu. beli vıcık vıcık yağ bağlamıştı.
antrenör bernasconi'nin karşısına çıkmıştı. "ben..." demişti. "honved ve macar milli takımının kaptanı ve soliçi ferenç puskas'ım. sampdoria'da oynamak istiyorum."
bernasconi dünya çimenlerini bir yığın yıl haraca bağlayan bu büyük yıldıza bir süre bakmış ve sonra öz konuşmuştu: "şayet o sözünü ettiğiniz yıldız bu şehre beş yıl önce gelse idi, ben de dahil bütün sampdoria kendisini şehrin girişinde omuzlar, notere kadar getirirdi. fakat sinyor puskas, sampdoria için maalesef çok geciktiniz."
en ucuzundan bir belediye otobüsünün sahanlığında başı inik yolculuk eden puskas dalgın fakat kararlıdır. yeniden başlamaya, kendini yenilemeye kararlıdır. italya'yı isviçre izler. isviçre'yi ispanya kovalar.
ünlü real madrid'in yedek takımında sekiz ay eski büyük futbolunu inşa etmek için saniyelerin sağlıyacağı imkânları sıkar durur. neden sonra di stefano 10 numaralı forma ile yanındaki yeninin puskas olduğunu görünce dayanamaz sorar: "nerdeydiniz şimdiye kadar"
puskas sakindir. cevabı bir penaltı darbesi kadar kısa olur: "futbola ait kaybettiklerimi bulmak için aranıyordum. bir hayli geciktim, özür dilerim."
galsgow'daki hampden park stadyumu 5'inci kez düzenlenen şampiyon kulüpler kupası'nın yeni sahibini belirlemek için real madrid ve eintracht frankfurt takımlarını ağırlıyor. tarih 18 mayıs 1960. maç öncesinde "kupayı kim alacak?" diye bir soru sorulmuyor, çünkü kazanacak takımın daha önceki 4 kupayı da müzesine taşıyan real madrid olacağından herkes emin...
real'in kadrosunda, pele'nin "dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu ne benim ne de maradona. mardona'nın ingiltere'ye elle attığı gol dışında kafa golü yok ve sağ ayağı ile topa düzgün vuramıyor ama o komple bir futbolcu. işte bu yüzden en büyük o." dediği alfredo di stefano ve 84 ulusal maçta 83 gol atarak inanılmazı başaran macar ferenc puskas gibi yıldızlar var..
o günlerde doğu bloğu ülkelerinde futbolcuların 28 yaşından önce yurtdışına transferi yasak olduğundan real madrid'e ancak 31 yaşında gidebilen puskas maça çıkmadan önceki hislerini şöyle anlatıyor: "hampden park stadı'na çıktığımda hissettiklerimi hiç unutamam. o gün 33 yaşında olduğum için kendimi öyle bir final için yaşlı hissediyor, endişeleniyordum. soyunma odasında hazırlanırken karnımda bir ağrı ve kafamda şu soru vardı: 'artık 20 yaşında değilsin; bu maça hazır olduğuna emin misin?'
yerel saat 21.30'u gösterdiğinde 135 bin seyircinin izlediği maç başlıyor. karşılaşmanın 18'inci dakikasında eintracht, richard kress'in golü ile 1-0 öne geçtiğinde herkes şaşırıyor. ama bu dakikadan itibaren real madrid şova başlıyor. 27'nci ve 30'uncu dakikada di stefano 2 gol atıp takımını galibiyete taşıyor. maçtan önce yaşından ötürü endişe duyan puskas ise sahaya çıktığında coşkulu kalabalığı görüp kafasındaki bütün olumsuzlukları temizlemiştir ve 20 yaşındaki bir futbolcu gibi kusursuz futbol oynamaktadır. 45'inci dakikada gollerine başlar. "gollerine" diyoruz çünkü puskas bu golden sonra 56, 60 ve 71'inci dakikalarda 3 gol daha atıyor ve skoru 6-1'e taşıyor. "başka gol olur mu?" demeye fırsat kalmadan erwin stein frankfurt'un ikinci golünü atıyor. top santraya konuyor ve bir dakika içinde bu sefer stefano bir gol daha atıyor. bu golden 3 dakika sonra erwin stein bir kere daha madrid kalecisini avlıyor ve skor 7-3 oluyor.
maçın son anlarında hat-trick yapan stefano ile dört gol atan puskas topu evine götürecek kişiyi belirlemek için kendi aralarında paslaşıyorlar. anlaşmaya göre hakem bitiş düdüğünü çaldığında top kimde kalırsa topu evine o götürecek. hakem düdüğü çalıyor ve top puskas'ta kalıyor. puskas meşin yuvarlağı kucağına alırken yanına frankfurtlu erwin stein geliyor, 2 gol attığı için topu istiyor. puskas, "biz attığımız gollerle kupayı kazandık. adam iki gol attı ama kaybetti. bu onun hakkı." diye düşünüyor ve topu stein'e veriyor...
bir dip not olarak hemen belirtelim; french puskas, macaristan ve ispanya liginde oynadığı 533 maçta 511 gol atmıştır...