tarih: 01 temmuz 1990 pazar, naples / san paolo stadyumu seyirci: 55205 hakemler: edgardo codesal mendez (meksika), jassim mandi abdul rahman (bahreyn), vincent mauro (abd)
ingiltere: peter shilton (kaptan), des walker, mark wright, terry butcher (74 trevor mcgregor steven), paul parker, david platt, paul gascoigne, stuart pearce, chris waddle, gary lineker, john barnes (peter beardsley) teknik direktör: bobby robson (ingiltere)
kamerun: thomas n'kono, emmanuel kunde, stephen tataw (kaptan), benjamin massing, bertin ebwelle, thomas libyh, emmanuel maboang (roger milla), jean claude pagal, louis paul m'fede (63 eugene ebelle ekeke), françois omam biyick, cyrille makanaky teknik direktör: valeri nepomniachi (rus)
goller: david platt (ingiltere) 25, emmanuel kunde (kamerun) 61 penaltıdan, eugene ekeke (kamerun) 65, gary lineker (ingiltere) 83 penaltıdan, gary lineker (ingiltere) 105 penaltıdan
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
sonuncu yarı finalde futbolun yaratıcısı ingilizlerle, afrika'nın yeni aslanları kamerunlular karşı karşıya idi. platt'ın golüyle 1-0 ingiltere önde. sonra bir penaltı golü. bir de nefis bir aşırtma. şimdi kamerun 2-1 önde. derken bir penaltı daha: 2-2 uzatmada üçüncü penaltı: 3-2 ingiltere galip. ve finalde... yoksa maçın gerçek galibi, meksikalı hakem mi? galiba yazık oldu kamerun'a...
ilk basımı 2002 olan "dünya kupası" kitabında alp ulagay'ın "dünya kupası ve afrika futbolu" başlıklı yazısından;
1 temmuz'daki eşleşmede kamerun, ingiltere'yle kozlarını paylaşmak için napoli'nin 80 bin kişilik san paolo stadına ayak bastı. belki de turnuvadaki en iyi oyununu sergileyen kamerun 0-1'lik yenilgiden ikinci yarı başında oyuna alınan milla'nın iki şık asistiyle 2-1'lik üstünlüğe yükseldi. yarı final çok uzak gözükmezken bitime yedi dakika kala ebwelle'nin ingiliz golcü lineker'i ceza alanında düşürmesi bu rüyaya son verdi. penaltıyı kendisi kullanan lineker maçı uzatmaya taşıdı. bu penaltıya uzatmada bir ikincisini ekleyen golcü oyuncu adahlar'ın zor bela yarı finale kapağı atmalarını sağladı.
ama bu maçtaki futbol gösterdi ki bundan sonra afrika takımlannı ciddiye almayanların hali vahim. çünkü alışılmadık bir hareketliliğe ve atletik kabiliyete sahip kamerun gibi takımlar özellikle avrupalılar'ı hazırlıksız yakalayabiliyorlardı. eksik yönleri ise bu özelliklerine uygun bir taktik anlayış ve devamlılıktı. örneğin italya'da arjantin galibiyeti kamerunlu futbolculara büyük bir motivasyon sağlamıştı. bu sayede her maça tüm güçleriyle asıldılar. ama aynı hırs dört yıl sonra abd'deki finallerde ortada yoktu.
her şeye karşın bu hareketli futbol stili ve renkli sevinç görüntüleri türk futbolseverlerin de sempatisini topladı. bu sempatiyi hatırlatmak için heyecanın doruğa çıktığı ingiltere maçı akşamına dönmek yeterli. o sene denenen bir uygulamayla istanbul'da rumelihisarı'nda haftanın belli günleri dünya kupası maçları dev ekrandan yayınlanıyordu. iki takımın kıran kırana mücadelesinde afrika takımını desteklediğini belli eden yüzlerce türk seyirci kamerun'un her golünde havalara sıçradılar, hatta omam-biyik, n'kono ve kunde'nin duyamayacağı tezahüratlar bile yaptılar. ingiltere'yi galibiyete taşıyan iki penaltı golünden sonra ise sadece beş-altı ingiliz'in sevinçten dans ettiği görülüyordu.
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
1990'da mısır, ingiltere'ye yenilmeden önce hollanda ve irlanda'yla berabere kaldı. kamerun'u ise herhalde hepiniz anımsıyorsunuzdur. ikinci tura yükseldikten sonra kolombiya'yı yenip ingiltere'ye yenildiler. bu yenilgi afrika futbolu açısından son derece talihsizdi belki ama kamerun'un ünlü ismi roger milla france football'a verdiği demeçte buna sevindiğini söylemişti: "size bir şey söyleyeceğim. eğer ingiltere'yi yenseydik, afrika patlayabilirdi. pat-la-ya-bi-lir-di! hatta ölenler bile olabilirdi. yüce tanrı ne yaptığını iyi biliyor. ben, bizi çeyrek finalde durdurduğu için ona teşekkür ediyorum. böylece biraz da olsa esneklik oluşabildi."
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
yılmaz aslanlar, çeyrek finalde ingiltere'yle karşılaşmışlar ve oyunun büyük bölümünde rakiplerinden daha iyi oynadıkları halde maçı 3-2 kaybederek kupadan elenmişlerdi. ingiliz taraftarlar sürekli olarak 'bastır britanya' diye bağırırken, italyanlar aslanlar'ı coşkuyla alkışlamışlardı. bobby robson maçtan sonra "elenmeleri büyük şanssızlık", demişti.
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
kamerun'un başarısı afrika'nın da başarısı sayılır mıydı? "sadece afrika'nın değil, bütün üçüncü dünyanın başarısıydı, çünkü üçüncü dünya kamerun'u destekliyor." bu, boş bir laf değildi, ingiltere'nin aslanlar'ı yendiği gün, bangladeşli bir adam kalp krizi geçirip ölmüş, bangladeşli bir kadın da kendini asmıştı, intiharından önce bıraktığı notta, 'kamerun'un elenmesi, benim hayatımın da sonu deketir.' yazıyordu. milla'nın fransa'nın güneyindeki taşra kentlerinde yaşayan kamerunlu göçmenler için yaptıklarıysa, hayal gücünün de ötesinde.
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
kameruna gelirken, doğruluğunu sınamak istediğim bir teorim vardı: 1990 dünya kupası, ülke turizminde patlamaya yol açmıştı. her şeyden önce dünya kupası insanlara, kamerun diye bir yerin var olduğunu göstermişti ki, bu da turizm patlaması açısından olmazsa olmaz bir koşuldu. bunun dışında, kamerun basını çok başarılıydı. bir ay boyunca bize ülkelerinin, bir sürü büyücünün bulunduğu çok eğlenceli bir yer olduğunu söyleyip durmuşlardı ve kamerun'u brezilya'yla kıyaslamalarının da kimseye bir zararı dokunmuyordu. turizm, kamerun için çok önemliydi. ekonominin içinde bulunduğu durum nedeniyle, birkaç yüz bin ziyaretçinin fark yaratacağı gayet açıktı.
ilk basımı 2002 olan "dünya kupası" kitabında kaan durukan'ın "muhitin ağır abileri: dino zoff, roger milla" başlıklı yazısından;
italya'daki '90 dünya kupası büyük bir sürprizle başladı: açılış maçında turnuvada pek fazla şans verilmeyen kamerun, bir önceki kupanın sahibi maradona'lı arjantin'i 1-0 mağlup etti. o tantana arasında, 81. dakikada oyuna giren bir oyuncuyu kimse fark etmedi. roger milla, bir süredir ara verdiği futbola dünya kupası nedeniyle dönüş yapmıştı; işin ilgi çekici tarafı şu ki, milla 38 yaşındaydı, dünya kupalarında görev yapan en yaşlı oyuncuydu ve halk arasındaki tabiriyle, en genç futbolcu olarak 17 yaşında dünya kupası'nda forma giymiş kuzey irlandalı norman whiteside'ın babası yaşındaydı. tamam ilginçti, ama işte o kadar. ülkesinde "aslan" lakabıyla tanınan milla, ikinci maçta kadroda "büyüğümüzdür, hevesini alsın" diye bulunmadığını kanıtladı: romanya gibi belalı birekibe karşı (yine) sonradan girdiği oyunda attığı iki golle kamerun'a galibiyeti ve bir üst tura çıkma garantisini getirdi. bu rehavetle, sovyetler birliği'ne karşı oynadıkları maçta takım halinde yattılar (milla yine 34. dakikada oyuna dahil olmuştu), ancak artık herkes bu yer tutmasını, topu saklamasını bilen, rakip savunmayı uyutmayı başaran, pozisyon bulduğunda da üstün top tekniğiyle bitirici vuruş yapmayı beceren yaşlı adama dikkat edilmesi gerektiğini öğrenmişti.
öğrenmişti ya, kurt futbolcu yine de yapacağını yapıyordu. bir sonraki aşamada, kamerun kolombiya'yla karşılaştı: artık alışıldığı üzere, ikinci yarının başlarında oyuna alınan milla beraberliğin bozulmaması sebebiyle oynanan uzatma dakikalarında attığı iki golle kolombiya'yı da yıktı. gollerden biri oldukça ilginçti: kolombiya'nın yarı futbolcu, yarı akrobat kalecisi higuita (belki hâlâ, ingiltere'ye karşı oynanan bir özel maçta kalesine gelen topu amuda kalkıp topuklarıyla karşıladığını anımsayanlar vardır) sırayı-saygıyı unutup kale sahası civarında milla'ya çalım atmaya kalkmış, sonrasında da kaptırdığı topu filelerinden çıkartmıştı. başka birisi onu kışkırtmaya kalkabilirdi, milla ağır adamdı, yapmadı.
bunlar olurken, kamerun daha önce hiçbir afrika takımının yapamadığını başarmış, çeyrek finale yükselmişti. karşılarında lineker'lı, waddle'lı, barnes'lı, platt'lı, gascoigne'lu ingiltere vardı, fakat çok etkili bir oyun çıkartan kamerun ingiltere'yi sallıyor, daha da ileri turlara geçecek gibi görünüyordu. üstelik, yine 46. dakikada oyuna ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen, mutlaka durdurulması gereken yaşlı kurt milla da girmişti. son on dakikaya kadar skor 2-1 kamerun'un lehineydi, ancak karşılaşmanın hakemi ingiltere'ye bir penaltı vererek maçın uzatmaya gitmesini sağlamış, uzatmada da bir penaltı düdüğü daha çalarak lineker'e ingiltere'yi 3-2 öne geçirme şansını vermişti. durum tam tersi olsaydı, o düdüklerin çalınıp çalınmayacağı cevabı kolay kolay verilemeyecek bir sorudur.
neticede, kamerun elendi, kahramanımız da turnuvanın gol krallığını biri penaltıdan altı golle alan salvatore 'toto" schillacci'nin ardından dört golle tarihe geçti. bitti mi sandınız, hayır: 1994'te, amerika birleşik devletlerinde düzenlenen kupada milla 42 yaşında, kendine ait olan rekoru kırmak üzere tekrar sahadaydı. gerçi ne milla eski milla, ne de kamerun '90'ın kamerun'uydu, ancak milla brezilya ve rusya'ya karşı âdeti olduğunca ikinci yarılarda oyuna girdi, hatta arada-derede biçimine getirip rusya'ya bir de gol attı.
kamerun'un rus teknik direktörü valeri nepomniaschi, takımıyla tercüman kullanmaksızın iletişim kurdu ve büyük başarıya imza atarak kamerun'u çeyrek finale kadar taşıdı.
gary lineker: "çocuklar sadece iki gol attım sanıyor"
gördüğüm en güzel gol sevinçleri
"roger milla'nın 1990 dünya kupası'nda köşe gönderi çevresindeki gol sevinci bir klasikti. ancak bu hareketi bize attıkları golün ardından yaptığında hiç de havalı bulmamıştım. lee sharpe da sonraları bunu denemeye çalıştı ama güzel değildi. şu sıralarda ön plana çıkan nicolas anelka'nın tuhaf el hareketi. (fft: o bir kelebek gary) öyle mi? hmmm. havada takla atanlara gelince... gerçekten inanılmaz sıçrıyorlar ama bu oyuncular neden kafayla daha fazla gol atmazlar ki? peter beagrie ve obafemi martinsin kafalarıyla tek bir gol bile attıklarından şüphem var ama ikisi de gol atınca bir metre havaya sıçrıyorlar!"
kamerun dünya kupasında çeyrek finale çıkan ilk afrika takımıdır. onu 2002'de senegal izlemişti. bugünlerde düzenlenen 2010 dünya kupasında da gana çeyrek finale çıkan 3. afrika takımı oldu. senegal ve kamerun daha ileri gidememişti bakalım gana ne yapacak...
yardımcı hakemler: vincent mauro (usa), jassim mandi (bhr)
england: peter shilton (gk), stuart pearce, des walker, terry butcher (c) (dk. 74 trevor steven), chris waddle, gary lineker, john barnes (dk. 46 peter beardsley), paul parker, mark wright, david platt, paul gascoigne
yedekler: gary stevens, neil webb, bryan robson, chris woods, tony dorigo, steve mcmahon, steve hodge, steve bull, dave beasant
teknik direktör: bobby robson (eng)
cameroon: thomas nkono (gk), benjamin massing, bertin ebwelle, emmanuel kunde, francois omam-biyik, louis mfede (dk. 62 eugene ekeke), jean claude pagal, stephen tataw (c), thomas libiih, cyrille makanaky, emmanuel maboang (dk. 46 roger milla)
yedekler: joseph antoine bell, andre kana-biyik, jules denis onana, emile mbouh, alphonse yombi, victor ndip, boneventure djonkep, roger feutmba, jacques songoo
teknik direktör: valeri nepomnyashchi (rus)
goller: 1-0 david platt (eng) 25' 1-1 emmanuel kunde (cmr) 61' penalty goal 1-2 eugene ekeke (cmr) 65' 2-2 gary lineker (eng) 83' penalty goal 3-2 gary lineker (eng) 105' penalty goal
sarı kartlar: benjamin massing (cmr) 28', stuart pearce (eng) 70', thomas nkono (cmr) 105', roger milla (cmr) 119'
* kamerun gazeteleri, kasım 90'da kontratı bitecek olan sovyet tekbik direktör nepomniachi'nin yerine takımın golcüsü 38 yaşındaki milla'yı aday gösteriyorlar.
onomo dismas adlı kamerunlu büyücü takmının yarın ingiltere'yi 2-1 yenerek yarı finale kalacağını iddia etti. dismas, büyünün muhakkak tutacağını söyleyerek kamerunlu futbolculara moral vermek için italya'ya geldi.
roma (cumhuriyet) — torino valisi, fifa'ya başvurarak ingiltere'nin yarı finale çıkması halinde torino'da oynanması gereken maçın napoli’de oynanması nı talep etti. vali 1985 yılında heysek faciasında torino takımı olan juventuslu taraftarların yaşamlarını yitirdiklerini, bu nedenle ingiliz ve italyan taraftarlar arasında büyük olaylar çıkabileceğini söyledi. italya 90 organizasyon komitesi böyle bir değişikliğin söz konusu olamayacağını. italyan polisinin gerekli önlemleri alacağını belirtti.
kamerun’un golcüsü oman bıyık cumhuriyetin sorularını yanıtladı:
biz futbolun yarınıyız
cumhu r cambazoğlu
napoli - bugün napoli'de ingiltere önüne çeyrek finale yükselen ilk afrika ülkesi olmanın gururu ile çıkacak kamerunlular, sürpriz takım görüntüsünü silmek için rakiplerini mutlaka yeneceklerini söylüyorlar. roma-napoli arasındaki caserta kentinde kampta bulunan 'afrika aslanları' yöre halkından büyük ilgi görüyorlar. teknik direktör nepocmniachi'nin akşam antrenmanından sonra verdiği izinle kamerunlu futbolculardan oman bıyık ile kampta dinlenirken konuşma olanağı bulduk. oman bıyık cumhuriyetin sorularım şöyle yanıtladı.
- yarı final vizesi için ingiltere gibi bir futbol devinin karşısına çıkacaksınız. bu maç için neler söyleyeceksiniz?
- dünya kupa'sındaki ikinci golünü ingiltere'ye atmanın sırası geldi. ıngiltere’de shelton gibi usta kalecinin bulunması umurumda değil. benim için her kaleci aynıdır. ıyi pas gelirse mağlup edilmeyecek kaleci yoktur.
- açılış maçında arjantin'e attığınız gol ile bir aada dünyanın dikkatini çektiniz. yaşamınızda ne gibi değişiklikler oldu?
- evet, o gol yaşaımı altüst etti. daha önce kimse beni tanımıyordu. ama şimdi sokağa çıktığım zaman gençler etrafımı sarıyor. herkes ile selamlaşıyorum. bundan önce böyle güzel bir duygu yaşamamıştım.
- italya basınında milla ile aranızın açık olduğu yazıldı. bunlar doğru mu?
- kesinlikle böyle bir şey yok. milla'yı kıskanmak yerine, aksine onu örnek aldım. hem görevlerimizde çok farklı. takım, ilk devre rakibi yıprattıktan sonra milla oyuna giriyor ve öldürücü vuruşu yapmaya çalışıyor. bu üzerinde uzun süredir çalışan kamerun'a özgü bir taktik. dikkat ettiyseniz milla’nın tüm gollerinde takımın emeğini görürsünüz.
- avrupa'nın büyük takımlarından transfer teklifi geliyor mu?
- italya 90 başlamadan önce, fransa 1. ligi'ne yükselen rennes takımı ile 3 yıllık kontrat yaptım. ama önemli değil. burada yarı finale yükselirsek sanırım büyük bir avrupa takımı, kulübümle anlaşıp beni renklerine bağlayabilir.
- ingiltere maçından nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
- napoli’deki maçta iki futbol okulu karşı karyışa gelecek. futbolu bulan ingiltere, büyük geleneklerine saygı duyarak, ne pahasına olursa olsun, maçı almaya çalışacaklar. biz ise futbolun yarınıyız. bu nedenle elimizden geleni ortaya koyup mevcut yapıyı kırmak için sahaya çıkacacağız. şanslara gelince ingiltere’ye sözde 55, bize de yüzde 45 şans veriyorum. ıngiltere'yi daha şanslı görmemin tek nedeni de deneyimlerinin daha fazla olması. bizim amacımız yarattığımız güçlü kamerun imajını sürdürebilmek. yenilsek bile en azından buraya kadar gelmenin gururu ile ülkemize döneceğiz.
roma — bu akşamki maçı kazanmak kamerun için yarı finale kalmaktan öteye büyük anlamlar taşıyor. ingiltere'yle boy ölçüsen afrika temsilcisi, futbol dünyasında hatırı sayılır bu devrim yarattı bile. fifa başkanı joao havelange, 1994 kupasına katılacak afrikalı takım sayısının üçe çıkarılacağını söyledi. avrupalı takımların birinin feda edilmesi anlamına gelen bu gelişme, kamerun'un şimdiye dek gösterdiği olağanüstü başarı saysinde gerçekleşti.
ingiliz hooliganlarından yaka silken italyanlar da sırf ingilizlere inat olsun diye kamerun için amigoluk yapıyorlar. ingiltere'nin yan finalde oynamasını istemeyen torino tamamen kamerun bayrakları ile bezendi. şu sırada kolera salgını söylentileriyle çalkalanan napoli ise fakirlerin dayanışması adına kamerun'a sempati gösteriyor.
kamerun gazeteleri, mısır'ın elenmesinin hıncını almak için kamerun'un tüm gücünü ortaya koyacağım yazıyor. futbolun en eski takımı de karşılaşacak olan bu en genç futbol takımı (1962'de fifa'ya girdi) tüm kara kıtanın soluğunu oluğunu arkasında hissediyor. bu maç futbolu icat eden ingilizlerle artık yaval yavaş 2 binli yıllar futbolunun yeni umudu gözüyle bakılan bir afrika takımı arasında olması açısından da ilgi yaratıyor.
ama karşılaşmanın en ilginç yönü kamerunluların, eski sömürgeci patronları ingilizlerle sahaya çıkıyor olmaları. "yebilmez aslankarın" takım kaptanı tataw'ın babası sömürgeci bir ingiliz'in şöförüymüş örneğin. maça oyundışı bırakıldığı için katılamayacak olan n’dib de kamerun’un ingiliz sömürgesi olan yöresinden geliyor. yalnız kamerun'un değil avrupalıların da bu maça yaklaşımında tarihin kolay silinmez ağırlığı hissediliyor. örneğin 28 haziran tarihli le monde gazetesi “çeyrek finallerde kamerun ekibinin varlık göstermesi, bu dünya kupası düzeyinin genel düşüklüğünün belirtisidir. fransızlar bir yanda kendileri kupaya katılamadıklarından, bir yandan da ingiltere gibi sömürmüş olduktan kamerun'un çeyrek finalde sahaya çıkmasından rahatsızlık duyuyorlar.
maça tüm yönleriyle gösterilen bu yoğun ilgi, kamerunlu futbolcularda gerilim yaratıyor. "yenilmez adamlar" a özel bir güç verdiği söylenen büyücü onoma dismas tüm gayretleriyle özel ayinler yaparken takımın umudu roger millai kendisini pek iyi hissetmediğini söylüyor. 40-45 dakikadan sonra çok yorulan 38 yaşındaki gol kralı, sağ omuzunun ağrılarından yakınıyor. ve "ama yine de ingiltere'ye bir gol atacağım. ben beceremezsem bunu muhakkak takım arkadaşım oman bıyık yapacaktır. hiç merak etmeyin" diyor.
"yenilmez aslanlar"ın özel büyücüsü onomo dismas'tan daha az gündemi işgal eden teknik direktör valery nopomniaski'de bu değişik takımın "en muamma" yönlerinden birini oluşturuyor. takımı ile çeşitli çevirmenler sayesinde irtibat kuran nopomniaski ile aslanlar arasında genel bir kopukluk hissediliyor. oyuncular, teknik direktör içim "onun gerçekte nasıl bir insan olduğunu bilmiyoruz. doğrusu bunun için özel bir çaba da harcamıyoruz" şeklinde konuşuyorlar.
napoli (cumhuriyet) - 14. dünya kupası'nın sürpriz takımı kamerun alkışlarla elendi. normal süresi 2-2 biten karşılaşmada futbolun anavatanı ingiltere'ye uzatmada 3-2 yenildiler ve kupaya çeyrek finalde veda ettiler.
maça iki ekip hızlı girdi. karnerun'un ise ilk dakikalarda orta alanda baskısı vardı. 13. dakikada kamerun gole çok yaklaştıysa da amacına ulaşamadı. bu dakikada mfede'nin sağ taraftan yaptığı orta ile ceza alanında buluşan omam bıyık kaleci ile karşı karşıya kaldı. bu oyuncunun sert şutu kaleci shalton’a çarparak ceza alanının dışına çıktı. mfede'nin şutu ise dışarı gitti. kamerun rakip kalede gol atabilme ümidiyle ataklarını sıklaştırırken 26. dakikada kendi kalesinde golü gördü. bu dakikada bir ani atakta pearce'ın sol taraftan yaptığı ortaya belçika maçının kurtarıcısı platt ebweller'den önce topa yükselerek takımını 1-0 öne geçiren golü attı. maçın 2. yarısında üstün oynayan kamerun ingiltere defansını bunaltarak gol aradı ve bu isteğine 61. dakikada kavuştu. pagal'ın pasını alan omam bıyık topu ceza alanına giren milla'ya bıraktı.
ingiltere savunmasının bu oyuncuyu düşürmesini ise hakem penaltı olarak değerlendirdi. topun üzerine gelen kunde topu ağlara göndererek durumu 1-1 yaptı. 64. dakikada makanaky’nin şutu az farkla dışarı gittikten sonra 65. dakikada kamerun’u öne geçiren gol 2 yarıda mfede'nin yerine oyuna giren ekeke'den geldi. milla orta alandan sürerek getirdiği topu ceza sahasında ekeke'ye guzel bir pasla aktardı. bu oyuncu kaleci ile karşı karşıya kalınca topu shilton'ın sağından ağlara gönderdi 2-1. 77. dakikada ise gascoigne'nin pasını ceza alanından alan platt'ın şutu dışarıya gitti. maçın 82. dakikasında ingiltere'nin beraberlik golü geldi. bu dakikada defansın uzaklaştıramadığı topu parker içeri doldurdu. wright topun üzerinden atladıktan sonra lineker topla buluşur buluşmaz kendini yerde buldu. hakemin kararı bir kez daha penalatı oldu. penaltıyı kullanan lineker topu ağlara gönderdi: 2-2. kalan kısımda gol olmayınca maç uzatmaya gitti.
maçın uzatma devresinde üstün olan taraf yine kamerun’du, ancak gol ingiltere'den geldi. 103. dakikada lineker ceza alanı içinde düşürülünce penaltıyı kullanan lineker ingiltere’yi 3-2 öne geçirdi ve yarı finale yükseltti.