-1991-1992 sezonunda yaşanan kupa faciasını ve perde arkası olaylarını biraz anlatır mısınız?
bursaspor türkiye kupası finali ilk maçında trabzonspor’u bursa’da 3-0 yenmişti... bütün bursa gibi ben de kupayı ikinci kez müzemize götüreceğimize inanmıştım... ancak hiç hatırlamak istemediğim trabzon’daki maçta takımımız anlaşılamaz bir şekilde 5-1 mağlup oldu. kupayı kaybettik ama söylentiler hiç bitmedi. maçın hakemi olarak belirlenen ahmet çakar’ın değiştirilerek, son anda maça bülent yavuz’un gönderildiği uzun süre konuşuldu... zaten son günlerdeki şike konuşmaları sırasında da tekrar gündeme geldi... bu arada romen kaleci nitu’nun da maçı sattığı dilden dile dolaşır oldu. nitekim hiç hatırlamak istemediğimiz olaylar dizisi neticesinden kupa elimizden gitti...
1991-92 sezonunda bursaspor tarihinin en trajik olaylarından biri yaşandı. kupa finalinin ilk ayağında yeşil-beyazlılar trabzorspor'u 3-0 yendi. tüm kent şampiyonluğu kutlamaya hazırlanıyordu. ancak olaylı geçen rövanşı 5-1 kaybeden bursaspor büyük hayal kırıklığı yaşadı.
ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
kupada iki final arasına denk gelen ligdeki beşiktaş derbisine de asılmayan bordo-mavililer, ogün ve orhan'ın gollerine karşın istanbul'da beşiktaş'a 3-2 mağlup oldu.
işte bu maçın ertesinde beşiktaş'ın teknik patronu gordon milne, trabzon'da kupa finalinin 2. ayağına 0-3'ün dezavantajıyla çıkacak olan bordo-mavililerin hocası breams'ın kulağına şu tiyoyu fısıldıyordu: "erken gol bulursanız kupayı alırsınız!.."
ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
seni mi kıracağım milne...
hamiden müthiş bazuka
dakika 1: orhan'ın düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşta, hami topa öyle bir vuruyor ki, yaklaşık 35 metreden sıyrılan bu bazukada top soner'e de çarptık kaleci nitu'yu da yanıltıp, bursaspor fileleriyle buluşuyor: 1-0.
avni aker'i silme dolduran 21 bin 800 biletli seyirci, mütevazı bursalı olanlarının dışından tümü ayakta. maçla birlikte trabzonspor, dezavantajı 3-0'dan 2-0'a indirmiş durumda. ancak o da ne, soldan feyzullah'ın ortasında altıpasta vedat topu trabzonspor kalesine bırakıyor. şemsiye yeniden tersine dönmüş durumda. şimdi, atılacak 3 gol bile trabzonspor'u şampiyon yapamayacak, hatta maçı uzatmaya bile yetmeyecekti. bu golden sonra uzun süre kendine gelemeyen trabzonspor, hami'nin penaltı golüyle skoru 2-1'e taşıdı. artık bundan sonrası, iğneyle kuyu kazmak gibiydi. savunmada hata yapılmayacak ve gerekli 3 gol daha atılacaktı. 49. dakikada orhan'la 3., 60. dakikada hamdı ile 4. golü buldu. ama, kupa henüz bursaspor'undu. hamdi bu golü attıktan sonra başkan sadrı şener, heyecan kasırgasına dayanamayarak kendini şeref tribünü salonuna atıyordu.
mucize gibi zafer
oyunun bitmesine sadece 4 dakika kala, orta sahada gelişen kombine atakta topla buluşan cyzio, şeyhmuz'u görüyordu. bu futbolcu kaleci nitu'nun sağından topu ağlara yuvarlıyordu: goooooooool.. goooooooool...
her geçen saniyenin bursaspor lehine zamanı tükettiği bu gerilimli anlarda gelen golle, şeref tribünü salonunda sigara üstüne sigara içen başkan şener, tribünlerin 5. golle birlikte ayağa kalkmasıyla koşarak tribündeki yerini alıyor ve her önüne gelenle sarmaş dolaş oluyordu.
maçın son dakikalarında bu kritik gole imzasını koyan şeyhmuz, maçtan önce soyunma odasında breams kadroyu tahtaya yazdıktan sonra tebeşiri eline almış ve tahtaya: "bu maç 5-1 biter" diye yazmıştı. yalnızca orhan'ın değil, kendisinin de gol atacağını aklına getiremeyen şeyhmuz, böylece müthiş tahminini kendisinin imzasını koyduğu son golle gerçeğe dönüştürüyordu.
bu tarihi golden az sonra hakem bülent yavuz'un son düdüğüyle adeta kendinden geçen sahadaki trabzonsporlu futbolcular. tribünde başkan, yöneticiler ve taraftarlar birbirlerine sarılıyor, sevinç gözyaşları döküyordu. trabzonspor böylece 3-0 kaybettiği finalin rövanşını, mucize bir skorla 5-1 kazanıp kupaya uzanırken, 1984 yılından bu yana ilk kez müzesine bir büyük kupayı taşımanın mutluluğunu yaşıyordu.
hırs, inat, inanç ve sabırla kupayı kazanan bordo-mavililer, sadece 90 dakikada yaşadığı zorlukların değil, koskoca bir sezonon yorgunluğunu atıyordu. lig devam ediyordu ama ilk büyük kupa, türkiye kupası, zafer, mutluluk trabzonspor'undu...
ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
tarihinde 4. kez türkiye kupası'nda mutlu sona ulaşan trabzonspor'da mutlulukların en büyüğünü yaşayan başkan sadri şener, tüm olumsuz koşullara karşın kupayı kazanmalarının camiaya çok yakıştığını vurgulayarak, tüm futbolcularımı, teknik kadroyu ve takımı centilmence destekleyen taraftarlarımı kutluyorum. trabzonspor'un gelecek sezon takviyeli kadrosuyla avrupa'da final oynayacağına inanıyorum" diyordu.
bordo-mavililerin, 5-1 kazandığı bursaspor maçıyla ekonomik anlamda da yüzler gülmüştü. bilet satışlarından 430 milyon gelir sağlayan kulüp, maçı naklen yayınlayan özel tv star 1'den de 650 milyon lira tahsil etmiş ve kasasına bir anda 1 milyar 80 milyon lira gibi nakit para girişi gerçekleşmişti.
galibiyet trabzon'da çılgınlar gibi kutlanmış, başkan sadri şener, tüm futbolculara, babacan tavırları ve terlerinin karşılığı primlerle sevindirmişti. evet, teknik direktör urbain breams'a "mr. kupa" ismini yakıştırıyor, trabzon mutluluk denizinde yüzüyordu.
3-0'ın rövanşında 5 gol atan takım sadece galatasaray değildir elbet. 22 nisan 1992 günü bursaspor, trabzonspor'u ağırlar. jan gabriel, hakan şükür ve ali nail durmuş'un penaltı golü skoru belirler. penaltı pozisyonu sırasında kaleci vukaşin petranoviç kırmızı kartla oyun dışı kalır. saha karışır. dönemin trabzonspor teknik direktörü urbain breams, "işimiz mucizelere kaldı" der. tribünde devlet bakanı bursalı cavit çağlar vardır. rövanş günü 29 nisan'dır. avni aker'de önce hami mandıralı atar sonra vedat. skor 1-1'dir. hami'nin penaltısı, ogün temizkanoğlu'nun uzaktan şutu, hamdi aslan'nin plasesi ve şeyhmuz suna'nın vuruşu trabzon'a 5-1'lik galibiyeti getirir. trabzonsporlu soner boz kupa töreni sırasında şeref tribününden camların üzerine düşer ayaklarında kesikler oluşur. tribünde bu defa spor bakanı, trabzonlu mehmet ali yılmaz vardır.
kasımpaşaspor teknik direktörü yılmaz vural, bursaspor’u çalıştırdığı dönemde, yeşil-beyazlı takımın 1992 yılında türkiye kupası’nda 3-0’ın rövanşında trabzospor’a karşı avni aker stadı’nda 5-1 kaybettiği maçta, rumen kaleci nitu’nun şike yaptığı bilgisini aldığını söyledi.
inegöl belediyespor tarafından düzenlenen söyleşiye futbolcu gökhan güleç ile birlikte katılan vural, türkiye’de çok uzun süredir antrenörlük yaptığını, 20 takım çalıştırdığını belirtti.
vural, bu süre içinde unutamadığınız maçlar var mı yönündeki soru üzerine, bursaspor’u çalıştırırken, 1992 yılında türkiye kupası’nda trabzonspor’a yenilmesinin üzüntüsünü hala yaşadığını vurguladı.
daha sonra trabzon’a gittiğinde, o dönem bursaspor’un kalesini koruyan rumen nitu’nun şike yaptığına dair bilgi aldığını ifade eden vural, şöyle konuştu: "bursa’dan trabzon’a gittiğimde, orada insanlarla sohbet ederken, bizim rumen kalecimizin maçı sattığını, şu kadar para aldığını...bana o akşam telefon edildi, ’sakın bu kaleciyi oynatma’...fakat adam bizi ilk maçta uçurmuş, en iyi top oynayan adam. arkasında genç bir kaleci var. ona da değer vermedik. inandık, güvendik. vurdukları, her 40 metreden attıkları top gol oldu. yani böyle de bir durum yaşadım. çok üzüldüğüm bir maçtır o. çok sevindiğim maçlar olmadı mı? oldu.
ama onları çok hatırlamıyorum."
şener: yılmaz vural’ın açıklamasını ciddiye bile almam"
trabzonspor kulübü başkanı sadri şaner, kasımpaşa teknik direktörü yılmaz vural’ın açıklamasını ciddiye almadığını söyledi.
sadri şener, aa muhabirine yaptığı açıklamada, kasımpaşa teknik direktörü yılmaz vural’ın, bursaspor’da görev yaptığı 1992 yılında türkiye kupası finalinde 5-1 kaybettikleri maçta, yeşil-beyazlı takımın kalesini koruyan rumen nitu’nun şike yaptığına dair bilgi aldığı yönündeki açıklamasını gazeteciler aracılığıyla öğrendiğini belirtti.
söz konusu sezonda da trabzonspor’un kulüp başkanlığını yapan şener, "yılmaz vural’ın açıklamalarını pek ciddiye almak doğru mudur? gündemde kalmak için insanlar neler yapıyor. peki ispat etsin bakalım. açıklamasını ciddiye bile almam" dedi.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
hafızalardan çıkmayan kupa faciası
teknik direktörlüğe yılmaz vural'ın getirilmesinin ardından üst düzey performans sergileyen bursaspor, ligi altıncı sırada tamamlar. sezonun en dikkate değer olayı, türkiye kupasında finale kalınmasıdır. bursaspor, tek maç eleme sistemiyle oynanan maçlarda sırasıyla boluspor, ankaragücü, altay ve kocaelispor'u eler. finaldeki rakip ise trabzonspor'dur. final statü gereği çift maç olarak oynanacaktır.
finalin ilk ayağı 22 nisan 1992 tarihinde bursa'da oynanır ve bursaspor çok üstün oynadığı maçı gabriel, hakan şükür ve ali nailin golleriyle 3-0 kazanır. maç sonrası şehirde bayram havası yaşanmaktadır. bu sonucun ardından şehirde, kupa'nın kazanılacağına yönelik kesin bir inanç vardır. bursa basınının önemli isimlerinden suat paçacı maç yazısında "temkinli olup, bu işin trabzon'u da var demek çok anlamsız olur... çünkü bizim, bursaspor'a ve klas rakibi karşısında ezilmeyen ve hatta gitgide büyüyen futbolculara güvenimiz var" ifadesiyle kupanın kazanıldığına yönelik inancım vurgular. bu görüş bursa'daki genel havayı yansıtmaktadır.
rövanş bir hafta sonra 29 nisanda trabzon'da oynanır. maçın hakemi bülent yavuz'dur. tıklım tıklım trabzon tribünleri çok ateşlidir. zemin kontrolü için sahaya çıkan futbolcuların üzerine çok sayıda yabancı madde atılır. bursaspor üzerinde müthiş bir psikolojik baskı yaratılır. maçın henüz 1. dakikasında, trabzonspor soner'in golüyle öne geçer. fakat bursa yıkılmaz, bu gole 13. dakikada vedat'la karşılık verir. bu deplasman golünün anlamı büyüktür; artık trabzonspor'un kupayı kazanabilmesi için 4 gole daha ihtiyacı vardır. fakat o dakikadan sonra işler karışmaya başlar 35. dakikada verilen tartışmalı bir penaltı karan sonrası, hami durumu 2-1 yapar. ilk yarı böyle biter. 50. dakikada ogün'ün golüyle trabzonspor umutlanmaya, bursaspor paniklemeye başlar ve 60. dakikada hamdi'nin golüye skor 4-1'e gelir. bursa uzun bir süre dirense de 85. dakikada şeyhmuz'un golü büyük bir şok etkisi yaratır. kupayı avucunda bilen bursa, göz göre göre trabzonspor' a kaptırır. bu şok haliyle iyice agresifleşen bursasporlu futbolculardan taner, hamdi'ye tekme, ali nail de erkan'a yumruk attıkları için kırmızı kart görürler.
ama en çok, maçtaki çok kötü performansıyla rumen kaleci nitu tepki çeker. şike yaptığı dahi söylenir. bu maç, bursaspor tarihine geçmiş en acıklı olaylardan biri olarak hâlâ taraf 'urların hafızalarındaki yerini koruyor.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
adnan örnek bu maçı şöyle anlatıyor: "önce ilk maça geleyim, ilk maçı 3-0 kazandık. ben de o takımın önemli parçalarından birisiydim, defansın ortasında oynuyordum. 3-0 kazandığımız maçtan sonra herkes çok rahattı, sanki kupa kazanılmış havalarındaydı ve o akşam takım bir kutlama yemeğine gitti. ben yemeğe özellikle katılmadım. takımın erkenden havaya girdiğim söyleyebilirim. trabzon'daki atmosferin çok zor olacağını, maçın çok zor geçeceğini biliyordum. trabzon çok güçlü bir takımdı ve kupa finallerinde de çok başarılıydı. ikinci maçta inanılmaz gergin bir ortam vardı, trabzon'da kalamadık, of ta kaldık ve maça of belediyesinin otobüsüyle gittik. trabzon'da da her türlü baskıya maruz kaldık. stat atmosferi çok gergindi. mesela maç öncesi sahaya çıkamadık. bu tür olaylar o dönemlerde türk futbolunun kanayan yansıydı. günümüzde öyle değil. kurallar çok farklı ve her geçen gün futbolun lehine gelişiyor. cezalar caydırıcı, federasyonların tutumları inanılmaz güzel. şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik ciddi düzenlemeler var. söyleyeceklerim yanlış anlaşılmasın, trabzonspor maçı futbol dışı yollarla aldı da demek istemiyorum. maça gelirsek maçın başında trabzon 1-0 öne geçti ve biz de hemen sonrasında durumu 1-1 yaptık. ama maçın ilk yarısında hakem bülent yavuz bir penaltı çaldı. ben de penaltının olmadığını iddia ederek itiraz ediyorum "hocam yapma allah aşkına, şu atmosferde bizi ezdirme, penaltı değil' dedim. 'ne olacak yani beş tane gol mi yiyeceksiniz' dedi. ben, yılmaz vural'ı çok severim ve teknik direktörlüğüne de müthiş saygı duyarım. o zaman stoper oynuyordum, çok da formdaydım ve takımın en önemli silahlarındandım. maç içerisinde yılmaz hoca'nın yanlış bir tercihi oldu. beni stoperden aldı ve sol beke koydu. yerime de stopere başka bir arkadaşı aldı. göbekten golleri yemeye başladık ve sonrasında da özellikle kaleci nitu ile ilgili birçok dedikodu oldu. maçtan sonra yılmaz hocaya da bir sitemim oldu. o gün saha içinde de çok haksızlığa uğradığımızı düşündük açıkçası. o gün orada her yönüyle, bakın altını çiziyorum her yönüyle anlatamayacağım kadar farklı bir atmosfer vardı."
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
yılmaz vural, kupa'nın kaybedilmesiyle birlikte hem bursaspor'un hem de teknik adam olarak kendisinin büyük bir fırsatı kaçırdığını ifade edecektir: "kötü bir durumda aldığım takımın kupa'da final oynaması büyük bir başarıydı onu söyleyeyim. benim de unutamadığım maçlardan birisidir. o şartlarda o gün takımım kazanabilseydi fenerbahçe takımının antrenörü oluyordum, anlaşmıştık. tabii oradaki başarısızlık benim antrenörlük hayatımı da çok etkiledi. daha antrenörlüğümün dördüncü yılında türkiye'nin en büyük kulübünün başına geçme fırsatım vardı. benim için böyle de kötü bir anıdır. hem takım çok şey kaybetti, hem kent çok şey kaybetti, hem de ben çok şey kaybettim. kazansaydık takım avrupa kupalarına katılacaktı. cumhurbaşkanlığı maçı oynayacaktı. bursa'ya dönüşte ilginç de bir anım var. kupa'nın kazanılacağı düşünüldüğü için kentin her tarafı yeşil beyaz bayraklarla ve flamalarla süslenmişti. özel bir uçakla bursa'daki o küçük havaalanına indik. binlerce insan toplanmış, uçağı sallıyorlar. herkes tabii çok korktu. 'bir dakika,' dedim, kapıdan çıktım. hiç unutmuyorum jandarma falan engelleyemiyor insanları. tabii ilk maçı 3-0 kazanmışken, 5-1 mağlup olunca taraftarın olağanüstü bir hayal kırıklığı ve kızgınlığı var. çıkıp orada bir el işaretimle binlerce insanın susmaları, benim yüksek sesle yaptığım konuşmayı dinlemeleri ve benim konuşmamdan sonra efendi gibi gitmeleri, dağılmaları benim unutamadığım bir olaydır. o dönemki emniyet müdürü, vali falan hayretler içinde kalmıştı. o kadar kızgın bir kalabalığın bir konuşmamla dağılması taraftarın bize olan inancı, sevgisi ve desteğinin göstergesidir. bursaspor'da çalıştığım her dönem taraftarla çok iyi bir etkileşimim vardı."
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
ahmet çakar, katıldığı maraton programında, merkez hakem komitesi'nin bu maça önce kendisini atadığını ve uçak biletleri için gerekli işlemlere başlamasını istediğini, konuşmadan 2-3 saat geçtikten sonra gelen başka bir telefonla finali kendisinin yönetmeyeceğinin ve biletlerini iptal ettirmesinin istendiğini ifade eder. çakar, yalanan gelişmeden son derece rahatsız olduğunu, dönemin mhk başkanı ertugrul dilek'i arayıp maçta ters bir şeyler olursa türk hakemliğinin töhmet altında kalabileceğini ifade ettiğini açıklar. çakar, programda ayrıca ertugrul ditek'in kendisine böyle yapmak zorunda kaldıklarını, bu durumu ileride telafi edebileceklerini söylediğini ifade eder. ertugrul dilek ve bülent yavuz, programa katılarak çakar'ın iddialarının asılsız olduğunu belirtirler. maçın yan hakemi haluk dikmen de programa katılarak çakarın söylediklerinin doğru olduğunu dile getirir. olay, 19 ekim 1999, s. 24.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
1990'1ı yıllardaki trabzonspor ogün, abdullah, ünal, hami, orhan, hamdi gibi dönemin kalburüstü futbolcularından oluşan güçlü bir kadroya sahiptir. ayrıca, son derece ateşli ve fanatik bir seyirci grubu vardır. dönemin trabzonspor seyircisinin rakip takım üzerinde kötü tezahüratlar yanında, yabancı madde atma, sahaya girme vb. durumlarla da korkutucu bir etkisi vardır. bu nedenle trabzon deplasmanları, rakipleri için içinden çıkılması zor, cehennemvari bir futbol ortamıdır. nitekim, 5-1 kaybedilen kupa finali ikinci maçı sonrası yılmaz vural, trabzonspor stadını ve seyircisini kastederek "bu arada burada kesinlikle top oynanmaz. bu kadar enteresan ortamda çıkmak bile güç. galatasaray, beşiktaş ve fenerbahçe'ye hak veriyorum. bunlar olayı sporun dışına taşımışlar. herkese nefretle, kinle bakıyorlar. bu ortamda spor yapılması mümkün değil. ya bu konu düzeltilsin, ya da hiçbir takım buraya gelip oynamasın" sözlerini kullanacaktır olay, 30 nisan 1992, s. 13. vural, maçtan bir gün sonra basın mensuplarıyla yaptığı konuşmada trabzon'daki futbol ortamım eleştirerek "trabzon'da maç oynanmaz. yemin ediyorum oraya gitmeyeceksin... hükmen yenilgiye razı olacaksın. o atmosfer çocukları yedi bitirdi" diyecektir olay 1 mayıs 1992 s. 16.