üçüncülük maçında bir diğer ev sahibi güney kore ile oynadık ve onları da kendi evlerinde mağlup ettik. bu arada 2000 avrupa şampiyonasında da ev sahibi belçika’yı yenerek elemiştik. bu maçta hakan, dünya kupası tarihinin en çabuk golüne imza atıyor ve tarihe geçiyordu. diğer iki golümüz ise ilhan’dan gelmişti. 3-2 kazandığımız maçın ardından korelilerle bizimkiler arasındaki diyaloglar ve centilmenlik futbol sahalarında eşine az rastlanır cinstendi.
bülent gürsoy'un piknikte dömivole kitabında yer alan "futbolun değişimi" yazısından;
dünya kupası'na katılıyoruz yıllar sonra. öylesine büyük bir olay ki bu bizler için, 1954'den beri küçük franco'yu anıp durmuşuz. onu yıldızlaştırmışız. türk futbolu içinde, türk futbolu'na en büyük katkıyı yapanlardan biri olarak görmüşüz. onun uğurlu elleri, nice kalecinin altın eldivenlerinden daha yukarılarda tutulmuş yıllarca. franco'yu bu kadar el üstünde tutan bu halk, dünya üçüncüsü olan takımına karşı nasıl davranır peki?
milli takım güney kore'den dönüşte, ülkenin hava sahasına girer girmez, f-16'lar ile karşılandı. oysaki biz değil miydik şenol güneş'e güvenmeyen, oynattığı oyunu beğenmeyen. yine de saatlerce karşılama merasimini televizyonları başında gururla izleyen. sonuç her şeyden önemli olmuştu. milli takım ülkeye döndüğünde, sokaklarda binlerce ümit davala vardı. çünkü artık dünya futbolunda sadece futbol konuşulmuyordu. uyum sağlamıştık. futbolun da modası vardı. "son mohikan" saç kesimleri, berberlerin dükkanlarına yazı asmalarına bile neden olmuştu "ümit davala stili saç kesilir"!
galip geldiği maçlar sonrasında fair-play gösterisi yapmaya bayılan türk milli takımı için bir diğer örnek. maç sonu milli takım oyuncuları güney koreli oyuncularla kol kola tribünleri selamlamışlardır. ne yazık ki bu fair playi bir türlü yenilgiler sonrası gösteremiyorlar. türkiye bir de yenilseydi acaba ne olurdu diyenler için bknz: türkiye-isviçre maçı
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
1954'te isviçre'deki 5. dünya kupası'ndan dönerken, bu kupanın finallerinde tekrar oynamak için tam "kırk sekiz" yıl bekleyeceğimizi doğrusu hiç düşünmemiştik. ama maalesef bekleyecektik. öyle günler oldu ki, "artık bu sefer tamam. dünya kupası'na gidiyoruz" dedik ama... hep bir çelme ile yere yıkıldık ve o finallere gidemedik. bu bakımdan dünya kupası finallerini izlerken içimde hep bir burukluk vardı. o güzel şarkıdaki gibi "ne zamaaaan? ne zamaaaan? ah ne zamaaan" diye sorduk durduk. nihayet "o zaman" gelecekti bir gün... taaa yirmi birinci yüzyılda... milli takımımız, 2002 dünya kupası finallerine katılmakla kalmayacak, rüya gibi bir sonuçla, hayal bile edemeyeceğimiz bir "dünya üçüncülüğü" ile yurda dönecekti. gerçek bir bayramdı bu... günlerce gecelerce kutlamıştık.
tarih: 29 haziran 2002, daegu world cup stadyumu seyirci: 63.483 hakemler: saad mane (kuveyt), ali al traifi (suudi arabistan), hector vergara (kanada)
güney kore: lee woon-jae, yoo sang-cheol, seol ki-hyun (choi tae-uk 79), lee young-pyo, lee eul-yong (cha doo-ri 65), lee cheon-soo, lee min-sung, ahn jung-hwan, hong myung-bo (kaptan)(kim tae-young 46), park ji-sung, song jong-gook. teknik direktör: guus hiddink (hollanda)
türkiye: rüştü reçber, bülent korkmaz, fatih akyel, alpay özalan, tugay kerimoğlu, hakan şükür (kaptan), yıldıray baştürk (tayfur havutçu 86), ilhan mansız, ergün penbe, emre belözoğlu (hakan ünsal 41), ümit davala (okan buruk 76). teknik direktör: şenol güneş (türkiye)
goller: hakan şükür (türkiye) 11.saniyede, lee eul yong (güney kore) 9, ilhan mansız (türkiye) 13, ilhan mansız (türkiye) 32, song chong gug (güney kore) 93
hakan şükür: "güney kore'ye toplamda üç golüm var, hiç boş geçmedim. dünya kupası'ndaki en erken golü atmam ülke adına da, benim adıma da çok güzel. golün kendimize ait bir özellikle gelmiş olması da ayrı bir güzellik. maça rakip başlamıştı, topu presle kapmıştık."
- turnuvaya katılmadan önce beklentilerin ne yöndeydi? üçüncü olabileceğimize inanıyor muydun?
rüştü: kamuoyunun ve türk spor medyasının beklediği tek bir şey vardı, o da gruptan çıkabilmek. fakat futbolcuların hedefi finaldi. bunu türkiye'deki hiç kimse bilmez. zaten gruptan çıktığımız zaman üzerimizdeki bütün yük kalkmıştı, çok rahatlamıştık. çünkü insanların bizden beklediği sonucu elde ederek baskıyı kırmıştık. ondan sonra oynadığımız tüm maçlarda yeteneklerimizi, oyunumuzu sahaya yansıtarak daha iyi şeyler yaptığımız aşikar zaten...
- 115 kez milli formayı giyen rekortmen bir isme, "en unutulmaz maç hangisiydi?" diye sorsak ne cevap alırız?
rüştü: bakın, biz birçok ilki yaşadık. yani 1996'daki avrupa şampiyonası'na giderken daha önce resmi karşılaşmalarda hiç yenemediğimiz macaristan'ı mağlup ettik. daha sonraki elemelerde hollanda ve almanya'yı yendik. kaç yıldır yenemediğimiz birçok takımı devirmeyi bildik. avrupa şampiyonası'na katıldık, dünya kupası'nda seneler sonra yeniden oynadık ve üçüncü olduk. bunların hepsi bir ilk. ama tüm bu karşılaşmaları kategorilendirirken bunların içinde en önemlisi bana göre dünya üçüncülüğümüzdür. üçüncülüğü getiren en önemli maç hangisi? güney kore maçı... o maçta yenilseydik dünya dördüncüsü olur, kürsüye çıkamazdık. dolayısıyla en önemli, en mutlu olduğum maç benim için odur. en çok üzüldüğüm karşılaşma ise yine aynı turnuvada yan finaldeki brezilya karşılaşmasıdır.
mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
futbol ve milliyetçilik
(...)
doksanlı yıllarda, gündemdeki siyasal gelişmeler futbol karşılaşmalarında doğrudan yansımasını buluyordu. 1999 yılında abdullah öcalan'ın italya'ya sığınması sonrasında italya'ya yönelik körlemesine bir tepkinin yükseldiği günlerde, galatasaray ile juventus arasında oynanan şampiyonlar ligi maçı da bu tepkinin gölgesinde kalmıştı. uefa'nın maçı bir hafta ertelemesi türk basınında "pkk ve apo'yu türkiye'ye karşı koruyan avrupa'nın yeni bir oyunu" olarak değerlendirilmişti. ancak bu olayların geride kalmasıyla, özellikle fatih terim'in teknik direktör olarak fiorentina'ya gitmesi, hakan şükür, emre belözoğlu ve okan buruk gibi futbolcuların da inter'e transfer olmasıyla, italya'ya bakış değişmişti. aynı şekilde 1999 yılında yaşanan depremden sonra başta yunanistan olmak üzere batılı ülkelerden gelen yardımlar ve insani katkı, düşman imgelerinin değişmesine yol açmış, örneğin galatasaray'ın selanik'te depremzedeler yararına paok takımıyla yaptığı maça "dost yunan halkına teşekkür ederiz" pankartıyla çıkması spor medyası tarafından olumlu değerlendirilmişti. aynı dostluk hâlesi, 2002 dünya kupası üçüncülük maçında ev sahibi güney kore'yi mağlup eden türkiye'yi alkışlayan korelilere kondurulacaktı. bu örnekler, futbol medyasının o esnada popüler olana ne kadar kolaylıkla yönetebildiğim, ne denli yüzeysel ve tutarsız olduğunu göstermesi açısından da dikkat çekicidir.
(...)
benzer bir özgüven ve coşku patlaması, 2002 dünya kupası'nda türkiye'nin üçüncülüğü kazanmasıyla yaşanacaktı. bu kez, türkiye ezelî rekabet içinde olduğu avrupa platformu yerine tüm dünyanın gözü önünde başarılı olmuştu. açıkçası beklenmeyen bu basan, yine büyük bir övünçle karşılansa da, karşıdakileri ötekileştirme ve aşağılama noktasında daha ölçülü kalmabilmişti. belki turnuvadaki yedi maçın hepsinin de avrupalı olmayan rakiplere karşı oynanması, belki de daha "pozitif bir kutlama dilinin ağır basmasında etkili olmuştu.
dünya üçüncülüğüyle ilgili yorumlarda türkiye'nin başarısından övgüyle söz edilirken, rakiplere, özellikle de üçüncülük maçının oynandığı ev sahibi güney kore'ye yönelik sıcak dostluk mesajlan içeren ifadelerin kullanılması dikkat çekiciydi. korelilerin gösterdiği bu dostluk, bir zamanlar "bağımsızlıktan için canımız pahasına yardımlarına koştuğumuz" korelilerin vefa gösterisi olarak da yorumlanmıştı. bu vaka islâmcı-muhafazakâr yeni şafak gazetesinde güray soysal'ın kaleminden şu ifadelerle değerlendirilmişti: "milli takımımız, ellerinde türk bayraklarıyla görüntü veren gerçek dost korelilerle dişe diş oynadı."
2000'lerin akışı içinde milli takımın özellikle taraftarlar açısından, kulüp takımlarına nazaran daha "soğukkanlı" bir şekilde desteklenir hale geldiği gözlemini de yapabiliriz. bu durum, milli rekabetin kulüplerarası rekabet formatına uyarlanarak değişim geçirmesinin bir yansımasıdır. türk milli takımı'nın on yıllardır kullandığı göğüs üzerinde ay yıldızlı bantlı formadan vazgeçip, standart formaları kullanmaya başlaması da bu algılama değişikliği bağlamında değerlendirilebilir. nitekim kimi spor yazarları, bu takımı milli takım yapan özelliklerin kaybolduğundan yakınarak klasik ay-yıldızlı formaya dönülmesini talep etmişlerdir.
mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
spiker söyledi, ama anlayamadım
hakan şükür'ün golü, sadece bu turnuvanın değil, bütün dünya kupalarının en erken golü. maçı otelin televizyonunda nipponca seyrediyordum, spiker söylemiştir mutlaka ama nerede bende onu anlayacak nipponca algılama kabiliyeti? güzel ve zevkli bir maçtı... benim üçüncülük maçlarına dair olumsuz önyargımı kıracak ve "keşke gidebilseymişim" dememe yol açacak kadar... bugüne kadar hep doğru maçları seçmiştim turnuvada, bu kez de finali tercih ettim. pişman olmam, umarım...
yardımcı hakemler: ali altraifi (ksa), hector vergara (can)
korea republic: lee woon jae (gk), yoo sang chul, seol ki hyeon (dk. 79 choi tae uk), lee young pyo, lee eul yong (dk. 65 cha du ri), lee chun soo, lee min sung, ahn jung hwan, hong myung bo (c) (dk. 46 kim tae young), park ji sung, song chong gug
yedekler: kim byung ji (gk), choi eun sung (gk), hyun young min, choi sung yong, choi jin cheul, kim nam il, choi yong soo, yoon jong hwan, hwang sun hong
a milli takım teknik direktörü şenol güneş, yarın evsahibi güney kore ile oynayacakları üçünlük maçı öncesi düzenlediği basın toplantısında, "dünya kupası'na burada başladık, burada bitireceğiz. bizim için şölen ve keyif aldığımız bir turnuva oldu" dedi.
maç kaybetmenin dünyanın sonu olmadığını belirten güneş, "önemli olan tecrübe kazanmak ve futbolumuzu geliştirmekti. bunu da yaptık. kore'de olmaktan mutluyuz. dünya kupası'na burada başladık, burada bitireceğiz. tarihi dostluklarımıza yenilerini kattık, daha da yakınlaştık. evimizdeyiz. bizim için şölen ve keyif aldığımız bir turnuva oldu'' diye konuştu.
güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ünya kupası'nda 62. maçı oynadık. yarın da son maçımızı yapacağız. dünya kupası'na renk ve ses getiren 2 takım var. güney koreve türkiye. arzum bu 2 takımın final oynamasıydı. dünya kupası daha renkli olurdu. ama üçüncülük-dördüncülük maçı oynayacağız. dünya üçüncüsü olmak da sevindirici olacak. kazanmak istiyoruz."
üçüncülük maçına da değinen güneş, ''güney kore'nin, dünya kupası'nda bizden daha çok tecrübesi var. daha önce almanya'da yaptığımız özel maçta 0-0 berabere kalmıştık. genç, koşan, rakibinin oyunun bozan ve iyi oyun kuran bir takım. burada gördüğümüz tesisler, altyapıya ne kadar önem verdiklerini gösteriyor. ev sahibi olmanın avantajını kullanmak isteyeceklerdir. dünya kupası nedeniyle uzun bir kamp dönemimiz oldu. bizde şu an kamp yorgunluğu var. güney kore ise kamp yorgunluğunu, zihinsel ve bedensel olarak daha az yaşayan bir ülke. bu da yarınki maça etki yapabilir. biz müsabakalara daha az dinlenmiş olarak çıkıyoruz'' dedi.
"renk getirdik"
çin maçı dışında fikstürde ilk yazılı takım olamadıklarını kaydeden güneş, "oynadığımız futbolla dünya kupası'na ayrı bir renk ve soluk getirdik. hiçbir takımı kendimizden üstün görmedik. bütün zorlukları aştık. maç kaybettiğimiz zaman pes etmedik. dünya takımı olmak istedik ve bunu başardık. en iyisini yapmak istedik, yaptık. bize cesaret verenleri kahraman ilan ettik. halkımıza umut ve gurur verdik. futbol sahalarının efendisi olmak istedik, bunu da başardık. şimdi de dünya üçüncüsü olmak istiyoruz." diye konuştu.
"1 ay futbol yasak"
güneş, çok yoğun bir dönemden çıktıklarını ifade ederek, ''2 yıllık bir hazırlıktan geliyoruz. yarından itibaren 1 ay futbol konuşmayacağım. deniz kenarında veya dağ tepesinde temiz hava alacağım. ama kesinlikle futboldan uzak olacağım'' dedi.
"seve seve kabul ederdik"
güneş, hedefi dünya kupası olan bir takımın bu hedeften uzaklaşmasının ve hedef küçültmesinin moral açısından zor olabileceğini kaydederek, ''final oynamak isteyen 2 ülke güney kore ve türkiye bunun üzüntüsünü yaşıyor. ama bize dünya kupası öncesinde 'üçüncülük-dördüncülük maçı oynamak ister misiniz' diye sorsalar, seveseve kabul ederdik'' diye konuştu.
güneş, şunları söyledi:
''dünya kupası, ilk defa 2 kıta dışında bir kıtada yapıldı. avrupa takımlarıyla hiç oynamadık. hep tanımadığımız takımlarla oynadık. tecrübe eksikliğimiz vardı. uzak olduğu için taraftarlarımız da pek gelemedi. müthiş heyecan duyan 2 ev sahibi takımla da oynama şansı bulan tek takımız. ama 2006'da almanya'da bulunan çok sayıda türk vatandaşıyla, ev sahibi konumunda olacağız.''
güneş, futbolcularının şu an brezilya yenilgisi sonrasında üzüntülü olduğunu belirterek, ''ne kadar büyük iş yaptıklarını evlerine gidince anlayacaklar. burada sadece oteli, antrenman sahasını ve maç sahasını gördüler. şimdi iş zamanı, işlerini yapıyorlar. mutluluklarını ve anılarını sonra anlatacaklar'' diye konuştu.
güneş, yarınki maçta final heyecanı olmayacağını, normal bir maç olarak gördüklerini ve milli maç ciddiyetiyle oynayıp kazanacaklarını söyledi. ergün ve hasan şaş'ın bazı sakatlıkları olduğunu belirten güneş, "ciddi olup olmadığını bilemiyoruz. bugün son idmanda son durumlarına bakacağız." dedi.
başarılı teknik adam sözlerini, kontratının 2004 yılında sona erdiğini ve o güne kadar görevinin başında olduğunu belirterek bitirdi.
fıfa'dan 11 trilyon milli futbol takımımız, 2002 dünya kupası'nın elemelerinde ve finallerinde sergilediği başarılı performansla futbol federasyonu'na fıfa'dan 9.9 milyon isviçre frangı (yaklaşık 11 trilyon tl) kazandırdı. elemelerden 1 milyon isviçre frangı alan federasyonumuza ağustos ayına kadar, millilerimize kupadaki 1. tur maçları için 1.5, 2. tura çıktığı için 1.6, çeyrek final oynadığı için 1.8, yarı finale yükseldiği ve 3'üncülük maçı oynayacağı için de 2'şer milyon frank ödenecek.
29.06.2002 türkiye ile kucaklaşacaklar tören düzenlenecek dünya kupası'nda tarihi başarıya imza atan a milli futbol takımımız’a yarın istanbul'da muhteşem bir karşılama töreni yapılacak. saat 17.00’de atatürk havaalanı'nda törenle karşılanacak olan milli takım kafilesi daha sonra özel otobüsle taksim'e geçecek. millilerimiz için istanbul büyükşehir belediyesi tarafından taksim’de tören düzenlenecek.
formalar dağıtılacak federasyon başkanı haluk ulusoy’un bir konuşma yapacağı törende pop yıldızı tarkan da konser verecek. törende havai fişek gösterileri yapılacak ve milli takımımız’ın başarısı coşkuyla kutlanacak. futbolcular, dünya kupası’nda giydikleri formaları taraftarlara dağıtacak.
bir aydır gözlerimiz üzerlerinde. bu altın adamları omuzlara almadan önce neler yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını hatırlatalım istedik.
mesela 10'u yurt dışında oynuyor: dördü ingiltere, dördü italya, biri ispanya, biri de almanya'da. almanya kökenli oyuncuların katkısı da ortada: tayfur havutçu, ilhan mansız, yıldıray baştürk, ümit davala almanya'da doğup, futbola başlayıp türk milli takımı'na girdiler. mustafa izzet ise ingiltere kökenli. oyuncuların yaş ortalaması 27.5. bu, dünya kupası'na katılan ülkeler arasında yüksek bir ortalama. milli takım tarihinin en tecrübeli oyuncuları da bu kadroda yer alıyor. işte onların kısa portreleri.
hasan şaş(25) orta saha
sıkı bir stephen king okuru
futbola memleketi karataş'ta başladı. adanademirspor formasıyla 18 yaşında türkiye ligine adım attı, sonra ankaragücü'ne transfer oldu. kısa zamanda yıldızı paralayınca 1998'de 4.5 milyon dolara galatasaray'a geçti. ancak ilk sezonunda doping yaptığı ortaya çıktı, altı ay futboldan men edildi. 2001'de tekrar milli takım formasına kavuştu. öfkesiyle ünlü şaş, geçen aralık'taki istanbulspor maçından sonra takım arkadaşlarına kızıp soyunma odasındaki buzlu camı kırdı, kolunu parçaladı. eski takım arkadaşlarının anlattığına göre her yenilgiden sonra saha ortasında sinirden ağlayacak derecede hırslı. sıkı bir stephen king okuru. öyle ki ispanyol el pais gazetesi aracılığıyla king'den allahsız adam adlı bir roman yazmasını bile istedi. aynı röportajda bu romanı kendisinin yazmaya başladığını ama beceremediğini itiraf etti.
tugay kerimoğlu (30) orta saha
futbolcu oğlu
babası eski bir trabzonsporlu futbolcu. aynı takımın miniklerinde futbola başladı. 1987'de 16 yaşında gs a takımına çıktı. 17 yaşında ilk lig şampiyonluğunu yaşadı. 22 yaşında piontek tarafından milli takıma alındı. ümit, olimpik, ordu ve a milli takımlarda oynadı. galatasaray'la beş şampiyonluk daha yaşadıktan sonra 2000 başında iskoçya'nın rangers takımına geçti. milli takım'la birlikte iki kez avrupa şampiyonası finallerinde mücadele etti. iskoçya'daki bir buçuk sezonun ardından ingiltere'de blackburn rovers forması giymeye başladı.
alpay özalan (29) savunma
oğluna kendi adını verdi
izmir doğumlu. soma linyit ve altay'da top koşturduktan sonra 1993'te beşiktaş'a geçti. beşiktaş'ın ve milli takım'ın değişmez oyuncusu oldu. 2001'deki makedonya maçında üç gol birden attı. iki sezondur ingiltere'nin aston villa takımında. ama geçen ocaktaki sakatlık yüzünden beş ay futboldan uzak kaldı. beş yıl önce manken cansel özzengin'le evlendi. alpay isimli bir oğlu var. istanbul'da eşiyle açtıkları çocuk yuvasının duvarlarına tehdit sloganları yazılınca işlerini tasfiye ettiler.
fatih akyel (24) savunma
ispanya’dan döndü
galatasaray altyapısından yetişen akyel, 1997'de terim döneminde a takım kadrosuna yükseldi. kısa sürede milli takım formasını sırtına geçirdi. dört yıl sarı-kırmızılı formayı giydikten sonra geçen yıl ispanya'nın real mayorka takımına transfer oldu. orada fazla tutunamayarak geçen ocak ayında türkiye'ye döndü ve fenerbahçe'yle anlaştı.
hakan şükür(30) santrafor
bunalımların çocuğu
adapazarı'nda doğdu. futbola sakaryaspor'da başladı. 17 yaşında a takıma yükseldi ve genç milli takımda oynamaya başladı. iki yıl bursaspor'da oynadı, 1992'de galatasaray'a geçti. sekiz yılda altı lig, dört kupa şampiyonluğu yaşadı, üç kez gol kralı oldu. 1995'teki ilk evliliği altı ay sürdü. üç ay italya'da, torino'da oynadı ama vatan hasretine dayanamayıp galatasaray'a geri döndü. torino'dan gönderilmesinin fethullah gülen'le yakın ilişkisinden kaynaklandığı iddia edildi. haziran 1999'da beyda sertbaş'la ikinci evliliğini yaptı, bir kızı oldu. ikinci bebeklerini bekliyorlar. 2000'deki uefa kupası başarısının ardından ınter takımıyla anlaştı. ancak düzenli biçimde kadroya giremedi. türk milli takım tarihinin en çok maç oynayan ve gol atan oyuncusu. 10 yıllık kariyeri boyunca babası sermet şükür'ün etkisi altında kalmakla eleştirildi.
hakan ünsal (29) sol bek
ingiliz sahalarında koşuyor
1993'te dç karabükspor'da yıldızı parlayınca galatasaray ünsal'ı transfer etti. takımdaki hakan şükür nedeniyle küçük hakan ismiyle anılmaya başlandı. 1999'da ve 2001'de diz bağlarından iki ciddi sakatlık geçirerek uzun süre sahalardan uzak kaldı. gs'de dört lig ve bir uefa kupası kazanan kadroda yer aldı. bu sezon ortasında ingiliz blackburn rovers takımıyla anlaştı. eski hocası graeme souness'in yönetimi altında eski takım arkadaşı tugay kerimoğlu'yla beraber yarım sezon britanya'da kendini gösterdi. 19 mayıs 1997'de ayşe ünsal'la evlendi, ahmet isminde bir oğlu var.
ilhan mansız (26) forvet
kadınların gözdesi
almanya'ya yerleşmiş eskişehirli bir ailenin çocuğu. futbola almanya'da başladı. 1995'te türkiye'ye gelerek gençlerbirliği'yle antrenmanlara çıktı ama almanya'ya geri döndü. 1997'de ikinci ligdeki kuşadası'nda top koşturmaya başladı. burada dikkat çekince samsunspor'a geçti. golcülüğünü geliştirdi ama hırçın görüntüsüyle dikkat çekti. 2001'de beşiktaş'a transfer oldu ve 21 golle gol krallığına ulaştı. club, house ve techno müziklerine merakıyla da tanınıyor. mansız'ın mustafa denizli'nin kızı selin'le beraberliği bir süre önce sona erdi. yemek yapmaya bayılıyor.
bülent korkmaz (33) savunma
o bir kitap kurdu
galatasaray altyapısındayken 1988'de denizli tarafından a takımına alındı. 14 yıldır formayı sırtından çıkarmıyor. sekiz yıldır gs kaptanı. galatasaray formasıyla uefa kupası ve süper kupa'nın yanı sıra yedi lig şampiyonluğu ve dört türkiye kupası kazandı. milli takım’ın en yaşlı futbolcusu. kardeşi mert korkmaz da galatasaray'dan yetişti, şimdi malatyaspor'da. bir kitap kurdu olan bülent korkmaz evli ve iki kızı var.
emre belözoğlu (21) orta saha
sanki bir pire
henüz 14 yaşında zeytinburnuspor'da oynarken galatasaray tarafından keşfedildi. 16 yaşında ilk lig maçına çıktı. tüm kategorilerde milli formayı giydi. iki yıl önce norveç'le yapılan hazırlık maçında a milli takım’a yükseldi. ama sakatlığı yüzünden avrupa şampiyonası finallerinde forma giyemedi. 29 ekim 2000'de e-5 karayolu üzerinde sabaha karşı arabasıyla çarptığı bir yayanın ölümüne sebep oldu. 2001'de okan buruk'la birlikte italya'nın ınter kulübüne geçtiler. galatasaray bu transferden çok düşük bir bonservis ücreti alabilince iki futbolcu çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kaldı. istanbul'daki gibi milano'da da aynı evi paylaştığı okan buruk'la geçen sezon çok forma giyme şansı bulamadılar.
rüştü raçber(29) kaleci
uçan adam
korkutelili bir çiftçi ailesinin oğlu. burdurspor'da profesyonel futbola başladı. antalyaspor'dayken takım arkadaşı levent'le birlikte 13 mayıs 1993'te geçirdiği bir trafik kazasında yaralandı. levent hayatını kaybetti, kendisi de üç ay topa dokunamadı. 1994'te fenerbahçe'ye transfer oldu. 1995'ten beri türk milli takımı'nın değişmez kalecisi. 1997'de ışıl rençber'le evlendi, iki yaşında bir kızı var. mhp sempatizanlığıyla da tanınıyor. aralık 1999'da fenerbahçe'nin pendikspor'a yenildiği kupa maçından sonra taraftarlarca jipinin içinde dövülmesi akıllarda yer etti.
ergün penbe (21) orta saha
nam-ı diğer kemik
futbola memleketi kilimli'de başlayan penbe, gençlerbirliği'nde forma giymeye başladı. 1994'te rusya karşısında ilk kez milli formayı sırtına geçirdi. galatasaray'a geçti. terim döneminde ilk 11'in sürekli elemanıydı. 2000'de takım uefa kupası şampiyonluğuna giderken en istikrarlı ve yararlı oyunculardan birisiydi. tribünlerde ‘kemik’ lakabıyla nam salan penbe üç yıldır milli takım'ın da değişmez oyuncusu.
ümit davala (28) orta saha
rap müziği tutkunu
futbola, doğup büyüdüğü almanya'da başladı. 1994'de ikinci ligde istanbulspor'da bir sezon geçirdi. gençlerbirliği'ne transfer oldu ve diyarbakır'a kiralandı. 1996'da terim'in isteğiyle galatasaray'a geçti. 1998'de gaziantepspor'la oynanan kupa maçında sert bir tekmeyle sakatlandı ve altı ay futboldan uzak kaldı. 1999'da şampiyonlar ligi maçında milan'a attığı son dakika penaltısıyla uefa kupası yolunu açtı. 2001-02 sezonu başında gs 3.8 milyon dolara davala'nın bonservisini milan'a verdi. milan da onu gs'ye kiraladı. club ve rap müziklerine meraklı. ismi manken ayşe hatun önal ve mustafa denizli'nin kızı selin'le anıldı.
yıldıray baştürk (23) oyun kurucu
kankası ze roberto
almanya'ya yerleşen zonguldaklı maden işçisi ailenin yedi çocuğundan biri. futbola yedi yaşında wattenscheid takımında başladı. futbol uğruna üniversite eğitimini yarıda bıraktı. üç yıldır alman liginin önemli isimlerinden. çelimsiz fiziğine karşın yaratıcılığı ve kıvraklığıyla göz doldurdu. bayer leverkusen'le anlaştı. bu sezon şampiyonlar ligi'nde ve almanya'da çok başarılı maçlar çıkarınca fiyatı yükseldi. 1998'deki arnavutluk maçında a milli takım’a yükseldi. türkiye'de oynamak istemiyor. en yakın arkadaşı brezilyalı ze roberto. milli takımda ise ilhan ve nihat. henüz evliliği düşünmüyor.
emre aşık(28) savunma
sadık aşık
balıkesirspor'dayken keşfedildi. 19 yaşında fenerbahçe'ye geçti. 29 mart 1995'teki isveç maçında attığı golle 2-1'lik galibiyetin mimarlarından biriydi. gözden düşünce 1996'da istanbulspor'a geçti. dört yıl sonra galatasaray'la anlaştı. 2001-02 sezonundaki formuyla altı yıldan sonra tekrar milli takım’a seçildi. altı yıldır manken aysun kayacı'yla birlikte.
şenol güneş (50) teknik direktör
karadeniz efsanesinin kalecisi
1967'te erdoğdu gençlik'te futbola başladı. trabzonspor'a geçti, bu takımın şampiyonluklarına kaleciliğiyle katkıda bulundu. fatih eğitim enstitüsü'nü bitirdi, beden eğitimi öğretmeni oldu. federasyonun antrenörlük kursunu bitirdi, trabzonspor, boluspor, istanbulspor, antalyaspor ve sakaryaspor'u çalıştırdı. 2000'de milli takım'ın başına geldi. bu görevi federasyon başkanı haluk ulusoy'la hemşehriliği sayesinde aldığı, yardımcısı ünal karaman'ı politik eğilimi (mhp) nedeniyle seçtiği söylendi. ‘‘adamım, trabzonluyum, türküm’’ demeciyle ilgi topladı. eşi ve iki çocuğunun yaşadığı trabzon ile istanbul arasında mekik dokuyor.
30.06.2002 milli takım uçağına bomba ihbarı a milli futbol takımı’nı taşıyacak türk hava yoları’na ait özel uçak, bomba ihbarı nedeniyle güney kore’den 2,5 saat rötarla ayrıldı.
milli takımı taşıyacak uçak, bomba ihbarı nedeniyle ilk önce seul ıncheon havaalanı’na indi. bomba imha ekipleri tarafından iki saat boyunca her tarafı didik didik aranan uçak, daha sonra kafileyi almak için usan havaalanı’na indi.
milli takım kafilesi, burada sıkı güvenlik tedbirleri altında uçağa bindirildi. a millilerin uçağı, yerel saatte 11.10’da havalanması gerekirken 13.40’ta havaalanından ayrıldı.