türlü oyunlarla yenikent asaş stadı'nda oynama izni alan bb ankaraspor'un bu stattaki ilk maçı..tarih 18 şubat 2007. saat 14:00
maçtan önce tüm sincan, eryaman ve etimesgut semtlerinde maçı duyuran anons araçları dolaşmış ve birçok hediyenin dağıtılacağı söylenmiştir. maç günü belediye otobüsleri ile stada taşınan kalabalık gerçekten melih gökçek'e yakışır cinstendi!!!
maça kentten kendi imkanları ile gelen gençlerbirliği taraftarları dağa bakan kale arkasında konuşlanmışlardı.her 2 golden sonra yaptığımız "fener için opera" bestesiyle "sen anladın gökçek" tezahüratı duruma cuk oturdu.
optimum outlet center'da arkadaşlarla buluşarak gittiğimiz stada girmekte büyük eziyet çekmiştik. özellikle bilet sıkıntısı ve üzerine kapı açmadaki ihmalkarlık birçok kişinin sıkışmasına ve kapıdaki jandarma ile itişmelere sebep olmuştu.
sonunda ise kapılar tamamen açılmış ve maç başlamadan önce ne bilet kontrolü ne de üst arama olmadan içeri girilmiştir. maç her ne kadar ankara'da ise de gerek stadın yeri, gerekse de başka bir stadda oynanması nedeni ile yedinci deplasman olarak kişisel tarihime not düşebilirim sanırım.
yenikent asaş stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 33,4 km.
ankara'da yaşayıp ankara içinde deplasmana gideceğim hiç aklıma gelmezdi ama bu maç gerçekten deplasmandı.
4 arkadaş ile arabaya atlayıp stadın yolunu tuttuğumuzda yenikent asaş'ın merkezden oldukça uzak olduğunu anlamıştım.
ankaraspor'un ısrarlı isteği ile maçın yenikent asaş'da oynanmasına federasyon son dakikada izin vermişti. bu yüzden yenikent asaş stadyumu ilk kez bir süper lig maçına ev sahipliği yapacaktı. ankara büyükşehir belediyesinin büyük desteği ile çevre ilçelerden insanları maça çekebilmek için çeşitli aktiviteler düzenlenmişti.
stada vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardı. arabayı tarladan bozma bir alana park ettik. ve stadyuma doğru yürümeye başladık. herhangi bir tabela ya da yönlendirme olmadığından biletleri nereden alacağımız bile belli değildi. deplasman tribünü olarak kale arkasını vereceklerini düşündüğümüzden oraya doğru yürüdük. "nereden bilet alabiliriz?" diye sorduğumuz adamlardan bazılarının "bilet kalmamış" sözleri üzerine bir şok yaşadık. dışarıdaki kalabalığı düşününce içerisinin dolmuş olacağını bir türlü kafam almıyordu. bu kadar yolu geldikten sonra pes etmek olmazdı. araştırmaya devam ettik. bir süre sonra stadın dışındaki duvarlardan birinde gömülü olan bilet gişesini gördük. hemen biletlerimizi aldık ve turnikelere doğru yürümeye başladık. ama giriş olduğu söylenen yerde inanılmaz bir kalabalık vardı. canımız iyice sıkılmaya başlamıştı. çünkü kaç haftadır maçı buraya aldırmak için uğraşanlar hiçbir organizasyona ya da düzenlemeye imza atmadıkları gibi bir de çevredeki insanları akın akın stada taşımışlardı. adeta "ipini koparan gelmişti" ve çok büyük bir curcuna vardı!
uzunca bir süre bekledikten sonra birden kapılar açıldı. böylece biletli biletsiz herkes içeriye doğru hücum etti. tribünlerdeki yerimize doğru ilerlerken stadyumun sadece %50'sinin dolu olduğunu görüp şaşırdık.
ama hakkını vermek gerekir ki, 19 mayıs'ın kötü zeminiden sonra asaş'ın zemini oldukça güzeldi. ilk yarının sonlarına doğru okan öztürk'ün golü ile öne geçtik. ikinci yarının başlarında ısaac farkı ikiye çıkarttı. biz de oldukça keyiflendik. 74'de bilal farkı bire indirince biraz heyecan olsak da sonrasında başka gol olmadı ve yenikent asaş'taki ilk süper lig maçından galip ayrıldık.
maçtaki en enteresan sahne, eren'in skor 2-0'ken uzaktan çektiği enfes şutun önce direk ardından kaleci hakan ve sonrasında tekrar direğe çarpıp oyun sahasına döndüğü pozisyondu.
stadyumdan çıktığımızda daha büyük bir izdiham vardı. çünkü ankara büyükşehir belediyesi maça gelenlere ankaraspor forması ve top dağıtacağını söylemişti. bu yüzden içeriye girerken yaşadığımız arbededen daha büyüğü bizleri bekliyordu. insanlar bir forma ya da top alabilmek için birbirlerini eziyorlardı...
biz bu karmaşadan yavaş yavaş uzaklaşıp park yerine geldikten ve uzun uğraşlar sonucu arabayı bulup bindikten sonra, mustafa cep telefonunu düşürdüğünü fark etti. hemen bir heyecanla telefonunu aradık. ama az önceki izdihamı gördükten sonra benim aklımda en ufak bir umut yoktu. telefon beklediğim gibi bir süre çaldıktan sonra bir adam cevap verdi. durumu anlattıktan sonra yerimizi öğrendi ve arabayla gelip bize telefonu teslim etti. haliyle dönüş yolu boyunca "arkadaş, ne kadar ballıymışsınız ya!" muhabbeti döndü...
dip not: yenikent asaş'tan önce gördüğüm 5 stad sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk.
daha önce asaş spor'un kullandığı ardından gençlerbirliği'nin asaş spor'u satın alıp gençlerbirliği asaş spor adı ile maçlarını yaptığı yenikent asaş stadında yapılan ilk 1. lig maçı.
beşiktaş ve galatasaray'ın yenilmesinin ardından daha da büyük önem kazanan ankaraspor maçında hem güzel oynadık hem de 3 puan kazandık. haftaya üzerimizde başlayan, sivasspor'un da puan kaybetmesiyle çok karlı bir haftayı geride bıraktık.
gökhan'ın son 2 haftadır neden oynatılmadığını bilmiyorum ama kalede recep son 2 haftadır çok güzel işler çıkartıyor. özellikle bursaspor maçının son anlarında olduğu gibi bugün de çok önemli toplar çıkarttı. böyle devam ederse kalemizin emin ellerde olduğu belli.
defansın göbeğinde, bursaspor maçında uyum yakalamayan başlayan tuna ile traore gün geçtikce daha iyi anlaşmaya başladılar. solda eren ve sağda erhan da onlara destek olunca defansta daha iyi oluyoruz. defansımızdaki en büyük eksik ise hava toplarına karşı hala yeteri kadar etkili değiliz.
eren ve erhan kanatlardan yaptıkları çıkışlarla ataklara çok büyük katkıda bulundular. aynı zamanda defansta da etkili müdahaleleri vardı. erhan'ın defanstaki müdahaleleri son derece iyidi.
orta sahada mehmet nas - kerem şeras ikilisi hem rakibe baskı yaptılar hem de bol bol top çaldılar. engin yine çok iyidi. çakır elinden geleni yaptı ama kaçırdığı pozisyonlardan 1 ya da 2'sini gole çevirebilseydi daha çok moral kazanmış olurdu. ama çakır'ın 'bol gollü' eski performansına yeniden döneceğine hiç şüphem yok.
ileride okan yine çok hırslı ve mücadeleciydi. hava toplarında çok etkiliydi. bugün ısaac de gayet iyidi. hem gol attı hem de iyi pres yaptı. o da sanırım bir iki gol daha atarsa kendine gelecek.
kısacası takımımız ankaraspor'dan baskı yediği maçın ilk 10 dakikası ve 2-1 olduktan sonra baskı yediği dakikalar hariç maç boyunca sen derece istekli ve bilinçli oynadı. bunun sonucunda da çok önemli bir 3 puana ulaştı.
önümüzde hafta sonu uefa yolundaki en önemli rakiplerimizden biri olan kayserispor ile ankara'da yapacağımız maç var. bu maçtan da çıkaracağımız 3 puan bizi iyice havaya sokar ve ardından fenerbahçe ile oynayacağımız türkiye kupası çeyrek finali rövanş maçı için morallendirir.
belirtmeden edemeyeceğim, eren'in maç 2-0'ken uzaktan çektiği enfes şutun önce direk ardından kaleci hakan ve ardından tekrar direğe çarpıp oyun sahasına döndüğü pozisyonun gol olmamasına çok üzüldüm.
but there's nothing so lonesome so morbid or drear than to stand in a bar of a pub with no beer.
so sang slim dusty, australia's third greatest singer (kylie is number one followed by rolf harris). slim could have changed the last line to be:
than to watch genclerbirligi without any beer
it was a very depressed oz kanka who headed off to the ankaraspor - genclerbirligi match this morning. i say morning because i had to get up early just to be able to make the 2 p.m. kick-off. may i suggest that if you haven't already done so read the post i put on the blog this morning to get the background to this truly away match (no doubt right below this one if sir eski kanka hasn't got in with his report of the ankaragucu match already).
so into the renault clio and flying dutchman kanka carlo and myself headed off for a long, long journey. found the big ekmek sign on the road to istanbul and veered off. we were still ages away from the stadium but from this point on it was easy. it was something i had never experienced before in turkey - nice big signs pointing the way to somewhere i wanted to go.
as there wasn't all that much traffic the journey only took us an hour and flying dutchman and myself were looking forward to a cup of tea... not much chance of a beer out there in true akp territory. i also needed another pack of cigarettes.
arrive at the stadium to find absolutely nothing. not a single bakkal or tea house. this was truly the back of beyond. nice setting though with the mountains in the background and the stadium surrounded by farms. but i do wonder if this is the sort of place for a stadium for a capital that gokcek keeps on going on about as a true european city.
anyway, got our tickets from a hole in the wall (literally - by the way carlo thanks a lot for getting my ticket, i owe you 50 kuruş, or 70 us cents) and made our way inside. being a rural area the stadium wasn't patrolled by police but by gendarmes who are lot more professional.
sitting around in the stadium and actually i was quite impressed. everything seemed quite new (it has recently been refurbished by gokcek) and there were lots of urinals in the toilets which weren't even smelly. even so this didn't stop our fans from screaming out "gokcek istifa!"
finally on to the match.
ankaraspor 1 - genclerbirligi 2
gencler started off pretty badly with ankaraspor making some promising attacks. in fact we could have been down 1-0 after just a few minutes but for an absolute blinder of a save from recep (jesus seems to have gone awol).
mehmet cakir somehow managed to send an absolute sitter over the bar a few minutes later but that seemed to spur gencler on.
engin made a terrific run by himself on the right (our right - we were behind the goals) and after finally hearing flying dutchman kanka screaming "go for it yourself" for a few minutes, had a go which was saved wonderfully by the ankaraspor keeper.
although we had had the better shots it seemed as if ankaraspor were playing better as a team, they were passing it out wide well and in some instances our defenders were not rushing them, giving them plenty of time to set up attacks. our last line of defenders and the keeper had a bit too much work for my liking.
then came the attack that shut up all of gokcek's supporters who were bussed in for the match. after a nice piece of work we won a corner on the right. mehmet cakir sent in a beauty to the far post where okan ozturk climbed and headed down, as all forwards are taught to do. the angle was too difficult for their keeper and we found ourselves one up. much joy and jubilation amongst the 3,000 or so gencler fans at the match.
half time and all was looking well. we seemed to have calmed down after the first few minutes of rubbish and were clearly threatening the goal more than ankaraspor. having said that the referee was clearly an akp voter and gave them freekicks whenever the wind managed to blow over an ankaraspor player.
second half and we started off well. a few good attacks and chances on goal and then the most amazing thing i have ever seen happened. yep, isaac promise scored for genclerbirligi.
it was the end of a brilliant set of play from gencler and all isaac had to do was tip the ball in but as we have seen him miss these so many times before (and as we were to see later in the match) we didn't hold our breath. but hey, he got it in and we were 2-0 up. happy days indeed.
now for the nerves. ankaraspor clearly upped the tempo. we were playing great counterattacking football, the sort which we are often very good at. but the goals wouldn't come. (see above comment about isaac).
then i was watching how thousands of ankaraspor "supporters" were leaving the ground. i was amazed as there was still another 20 minutes or so of play left in the match. it wasn't as if they all had a plane to catch... and bam... somehow or other, ankaraspor scored.
then for the really nailbiting stuff. the ref was in full pro-ankaraspor mode (although i have to admit one of the linesmen was deinitely a true secularist) and except for some fine goalkeeping and last minute tackles ankaraspor could have equalised. at the same time though if some of our players up front had have been on true form we could have gone further ahead.
whistle blows and we are over the moon. an hour's journey back to kizilay were we dropped into buyuk express for my first beer of the day. i mentioned to some of the gencler fans whom we joined at the pub that it was the first time i had ever been to a match without having had a beer first. as we had won they tried to make me promise not to have a beer before next week's match as well. my reply, in english, was of course "bugger off".
some interesting things i noted today.
the yenikent stadium may be a million miles from anywhere but gokcek almost got it filled. i was told the capacity is 20,000, and if that is the case i would say the crowd was around 17,000. not too bad for a match that in normal circumstances would get about 5,000, if that. now, for what is a first for me, and will probably be the last, i'm going to give gokcek some praise.
ankaraspor has a natural fan base of about 13 people. to get 17,000 or so people along to an ankaraspor match you have to do something special.
first up, of course, was the extremely low price of the tickets. in fact even though they were so cheap many many people managed to get in for free.
second was the free buses to get people to the stadium.
third was the promise of a free ankaraspor shirt for everyone sitting in the ankaraspor ends (ie all but our section behind the goals) and then they handed out to their supporters footballs at the end of the match. lucky they did this at the end or else there could have been chaos during the match.
fourthly, they advertised like mad in the areas near the stadium and they clearly aimed this advertising at not just the typical football supporter but at the kiddies. turkish football is a pretty male-dominated affair when it comes to the spectators and so it was great to see so many families at the match. kiddies are extremely impressionable and i'm sure many of them having been to their first top-flight match are at home tonight wearing their ankaraspor top, kicking the ball with their brothers or sisters and swearing at the tv for not yet having the highlights of what was a good game of football and a great day out.
those kiddies may well pressure their dads' to get them along to the next match. they may even resist the pressure to support one of the big 3 istanbul clubs.
gokcek is clearly a skillful politician. cavcav and aydin should have a look at what happened today and try and learn something. they won't of course because they are both fools.
the other interesting thing i learnt today is that although gendarmes are extremely professional (they even found flying dutchman's hoard of coins that the police at 19 mayis had never managed to find) they are all male. therefore there is no one to frisk the girls. lesson, when we next head out to yenikent we must take a girl along to carry our coins, lighters, flares, guns etc.
all up, i went in an angry mood but actually had a great day out.