not: o yıllarda takımlar haftasonları cumartesi ve pazar günü olmak üzere 2şer maç yaparlardı. bu yüzden bu maç 10. hafta maçı olmasına rağmen aslında galatasaray'ın ligdeki 13. ve deplasmandaki 6. maçıdır.
ilk maç 13.30 da başlıyacak, ikinci karşılaşmada galatasaray grup liderliği, karagümrük prestij için oynayacak
milli lig maçlarına bugün de mithatpaşa stadında devam edilecektir.
saat 15.30 da başlayacak olun galatasaray - karagümrük maçı, kırmızı grup liderliği bakımından ehemmiyet taşımaktaıdr. sarı-kırmızılıların 1 puan farkla takip ettikleri vefa'dan liderliği devralabilmeleri için evvelâ bugünkü rakiplerini mağlup etmeleri icab etmektedir. uzak bir ihtimal olmakla beraber, kongre maçına çıkan karagümrük karşısında kaybedilecek her puan vefanın grup şampiyonluğunu sağlamlaştıracaktır. bu itibarla galatasaray'ın bugünkü maçta bir final havası ile oynayacağı ve bir an evvel neticeye gideceği tahmin edilmektedir.
karagümrük ise vefa karşısında mevsimin üçüncü mağlubiyetini alırken ligi üçünlükle bitiren karagümrük'ü aratmıştır.
hakem veli necdet arıg'ın idare edeceği bu kritik karşılaşmada iki takımın şu kadrolarla yer alması muhtemeldir:
galatasaray: turgay - saim, ismail - coşkun, ergun, ahmet - isfendiyar, suat, metin, cengiz, mete
maçın üçüncü dakikasında skor 2-0... sonra fark üçe çıkıyor... bir de kaçan penaltı var... galatasaray, karagümrük'ü herhalde ezmiştir diyorsunuz değil mi?
halbuki dün gelmeli ve maçın son yirmi dakikasında -rakibine adeta top vermeden- oynayan ve galatasaray kalesini sıkıştıra sıkıştıra ezen karagümruklüleri görmeliydiniz. eğer galatasaray ilk üç dakikada biri çok tesadüfi, diğeri yüzde yüz şahsi olan iki golü atmamış olsaydı, netice şuphesiz -ama şüphesiz- değişik olacaktı.
daha birinci dakika dolmadan ahmedin soldan ileriye aktardığı topu suat, metin'in önüne indirmiş, metin vurdu, fakat tamer karşıladı. ters tarafa çapraz bir falso alan topa orada bulunan cengiz dokunuverdi.
aradan iki dakika bile geçmeden uzaktan yapılmış bir şandeli turgay karşıladı. ahmet'le bilgin'in birlikte girdikleri ve ikisinin de vuramadıkları top santranın çok gerisinde bekleyen metin'e geldi. metin aldı. döndü. topla beraber fırladı. orta çizgiyi geçti. santrhaf kadri'yi çalımladı. sağa kaydı. mesafeyi açamadı. sola kaydı. kadri beline sarıldı. sıyrıldı. ilerledi. tamer'in yanı başından kaleyi buldu.
dakika 3: skor 2-0 . bu gidiş, fena gidiştir karagümrük için. yarım düzineye mi gider dersiniz? ama galatasaray gittikçe yavaşlayan bir tempo ile durularak ve ta 34 üncü dakikada üçüncüve son golünü alacaktı. suat kestiği bir topu, biraz sürdükten sonra ileri aşırdı. cengiz yakaladı. durdurdu. döndü. ve kaçırdı artık pozisyonu kaybetmişti. nasılsa koyduğu bir ayakla topu tekrar kesti ve vurdu. tamer yatarak karşıladı. zühtü -dünkü oyunu ile gol atmayı en az hakeden zühtü- boş kaleye yuvarladı.
bundun sonra oyun hızlandı. ama bu hızlanışta galatasarayın hissesi yoktu. sarı-kırmızılıların üç gollük farkın verdiği rahatlık oyuna âdeta boş veriyorlardı. devrenin bitmesine iki dakika kala bir çift vuruşta zeai'nin verdiği pası kadri ne barajdakilerin, ne de turgay'ın kıpırdamasına meydan bırakmadan ağlara takı verdikten sonra da galatatasaraylıların bu rahat tutumu değişmedi.
ama ikinci devrede iş çok değişecekti. bu defa galatasaray toparlanamaz hale gelecek ve inadına karagümrük açıldıkça açılacaktı. beşinci dakikada metin kaçarken, kadri aytaç'ın topu elle kesmesi üzerine verilecek olan penaltıda metin'in yerden köşeye attığı şutu. sümer kurtarınca kırmızı-siyahlılar coşuverdiler.
nihayet 30 uncu dakikada bilgin'den turhan'a, onun kafasından tarık'ın göğsüne ve oradan yere inen meşin yvarlağa tarık nefşs bir şüt yapıştırdı: 3-2 ve maçın bitmesine 18 dakika var. üç farktan başlayıp, beraberlik tehlikesi ile karşılaşmak...
bu galatasaray için hiç de hoş bir şey değildi. va asıl mühimi, bu golü takip eden on dakika içinde karagümrüklüler rakiplerine -hususi tabiri ile- top göstermeyeceklerdi.
sahanın en iyisi olan zekai ve aydın, forvet hattında hepsi en az vasifesini yapacak kadar başarılı olan arkadşları ile sahanın hâkimi oldular. bu fırtınalı dakikalarda sarı-kırmızının geri hatlarını ergun tutuyordu.
sonra oyunculara yıldız veren heyet bir de baktı ki, mağlup takım, galip takımdan daha fazla yıldız almış. hiç yadırganmadı, çünkü hem ferden hem takım halinde karagümrüklüler daha iyi idiler.
ahmet çakır'ın "taçlı kral metin oktay" kitabından;
adamdan anlamak! ahmet selîm zaman gazetesi 26.11.2002
o karagümrük maçı...(*)
beni şaşırtan iki futbol gözlemcisine rastladım şimdiye kadar. biri ömer madra, diğeri prof. ümit hasan (hassan). bir gazetede metin oktay'ı anlatan yazısını okuyunca, kim acaba bu "prof. ümit hasan?" demiştim. daha sonra dünya kupası adlı derlemede aynı imzaya rastlayınca, "herhalde gerçek isim" kararına varmaktan başka çarem kalmadı.
"insanlar neleri unutuyor; kim hatırlayacak yanm asır öncesinin dolmabahçe'sindeki bir enstantaneyi, o an seyredenlerin bile fark edemediği kenar-köşe güzelliklerinin ışıklan gibi yanıp sönen inceliklerini?" derdim hep. "kamera yok, televizyon yok, geldi geçti işte diye hayıflanırdım. öyle değilmiş meğerse...
geçenlerde "sayı yapmak" hikayesine bir dokunup geçmiştim. prof. ümit hasan şöyle diyor: "...heyhat! ya şimdi? şu biçâre 21. yüzyılın başlarında, yâd ederken o günleri; neler verilmez o senfonik şiiri hayatın içinde dinlemek uğruna: sayı yap meeetin, sayı yap!" böyle bir tezahüratı ne öncesinde duydum, ne sonrasında. bu sadece ona yönelik bir seslenişti ve sanki estetik bir çağrışım inceliği taşıyordu.
...karagümrük birinci lige çıkmış ve transfer tarihimizin ilk ciddi olayını gerçekleştirerek galatasaray'dan kadri aytaç'ı almıştı. metin'in artık eskisi gibi oynayamayacağını, kendisine o pozisyonları kadri'nin hazırladığım söylüyorlardı. doğruydu; kadri aytaç, gerçekten de çok yönlü meziyetleri olan bir oyun kurucuydu. hem tekniği hem fizik gücü çok yüksek olan nadir bir oyuncuydu. ama metin oktay, "al da at!"ların değil "nasıl attı?"ların golcüsüydü... ben de ikametçe karagümrüklüydüm ve bunları karagümrüklülerin arasında maç seyreder ken de söylüyordum. yerelliği hiç sevmem! mahallemin sokağımın bazı taşlarını bile hatırlarım; ama o transferi de sevmedim, metin'in karagümrük'e attığı gollere sevinmekten de uzak durmadım. takımın amigosu gardrop fuat, "sen hâlâ aynısın. bana öyle geliyor!" diye sitem eder ve işi espriye bağlardı: "metin'i de alsak cayar mısın galatasayaray'dan? ama o, parayla alınmazmış diyorlar. kadri'yi aldık da ne oldu sanki! adam hâlâ galatasaraylı! kalenin ağzında vurmadı kafayı ve eski takımına gol atmaya gönlü razı olmadı. şampiyonluktan etti bizi... galatasaraylıdan yâr olmaz başkalarına! senden de olmaz!"
bir karagümrük maçında, metin sakatlanıp çıktı, girince gol attı; bu işi de birkaç defa yaptı! gardrop fuat, "sakatladık, daha çok hırslandı." diyordu!
prof. ümit hassan haklıdır. "metin oktay, biliniz ki ey gençler, orta kuşaklar, vücudu ile, beli ile, uzayan adımları sayesinde attığı deparları ile, vücut çalımları ile, iki ayağını da kullanarak herhangi bir yükseklikte vole atma işini duran topa vuruyormuşcasına gerçekleştirişi ile, müthiş sağı ve hiç görülmedik solu ile, şut sertliğindeki kafa vuruşlarıyla, ters köşelere şandellediği kafa değil akıl golleriyle, pozisyonları önceden okumasıyla, delikanlı tevazuu ile, duyarlılığım içine gömerek övücü sözlerden sıkılmasıyla, dostluğu ile, yakışıklılığı ile; o, anlatılır gibi değildir. anlatılır gibi değildir, ey genç ve orta kuşak futbol severler!" (24.09.2000)
şenez erzik'den de bir nakli var: "...bunca yıl dünya futbolunun içinde yaşıyorum, onun gibisine rastlamadım." ben bir benzerim di stefano kıyası ile muvakkar ekrem talu'dan dinlemiştim.
..."forvet" ile "santrafor" karıştırmasının düzeleceği yok. tek santraforla olmazmış. suat mamat, kadri aytaç, can bartu, recep adanır, lefter; bunların hepsi forvetti; ama metin, "forvet'in santraforu" idi. lügatte şöyle yazıyor: "center, merkez; fore, ön... futbol takımında beş kişilik forvet hattının ortasında yer alan oyuncu centerforwads" (okyanus)."
(*) bu başlığı ben verdim (a çakır).
ahmet selim yazıları için bakınız, serbest vuruş-efsane futbolcular ve gerçekler, zaman kitap, istanbul, 2003)
not: metinin sakatlanıp ardından girip gol attığı karagümrük maçı bulamadım. ama bu maçta hem kadri aytaç oynamış hem metin oynamış ve metin gol atmış... bu yüzden bu maça yazdım...