başlık yayınlarından mart 2008'de çıkan, "endirek serbest atışlar" kitabında maçla ilgili galatasaray taraftarlarının şöyle bir tezahüratı ve kitabın yazarı/derleyeni utku yasavul'un şöyle bir değerlendirmeleri var;
"i love you şenol." galatasaray taraftarı
(galatasaray taraftarı kaleci şenol'a sevgisini belirtiyor. küfür mü ediyor, seviyor mu belli değil.)
yıl 2002 galatasaray diyarbakırspor lig maçı, ali sami yen stadyumu hasan yiğit’in kendi kalesine attığı gol sonrasında galatasaray taraftarlarının d.bakirspor kalecisi şenol'a yaptığı "ı love you şenol, ı love you şenol..." tezahüratının ardından, maçın hakemi mustafa çulcu* 1 no'lu anonsu yaptırmıştır. maçın hakeminin, içerdiği ironiyi anlaması nedeniyle, anadilinin ingilizce olduğu taraftarlarca uzun süre tartışılmıştır.
cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
aşk: iltifat ve hakaret
mustafa çulcu sezgileriyle ya da derinlerde uyutulan bir bilinç doğrultusunda kritik bir karar vererek galatasaray seyircisinin diyarbakır kalecisi şenol'a dönük "i love you!" tezahüratını uyarıyla cezalandırdı...
çulcu'nun bu gözüpek karan aslında futbol şiddetinin önlenmesinde bütün tarafların yerlerinin belirlenmesini sağlayacak boyutlara sahip olmasına rağmen, felsefi tutarlılıktan yoksun vasat akıl yürütmelerden ibaret yorumlarla kısırlaştırıldı.
çulcu, kararını şenol'un aşağılandığı fikrine dayandırırken, karşı taraf asıl konu olan aşağılama boyutunu tamamen tartışma dışı bırakarak bu sesleniş tarzının spontan, zekice ve komik olduğuna tırnaklarıyla tutunmaya çalışan bir savunma getirmeye çalıştılar. tabii kendiliğindenliğin o kadar da kendiliğinden olmadığını, olasılığın ön şartlarının bulunduğunu; zekanın hangi koşullarda kabul edilemez yapıya büründüğünü; yalnızca kendilerinin gülebileceği bir komikliğin herkesin benimseyeceği bir komiklik gibi dayaklamayacağını bilmezden gelmek için ya büyük bir insani duyarsızlık ya da sportif kötü niyetlilik gerektiğini düşündürmekten ileri gidemediler.
küfürle mücadelenin başlarında da "biz küfreden toplumuz" diye meşrulaştırıcı bir argüman ileri sürerlerken, küfür yüzünden en çok cinayet ve yaralama suçu işlenen, kalıcı düşmanlıklar yaşanan toplum olduğumuzu da gözden kaçırmaya çalışmamışlar mıydı?
tarafsız olduğu düşünülen kitle de, karara temkinli yaklaşırken, temelde zararsız gördükleri tezahürattaki rahatsızlık verici tarafı ortaya çıkartamamanın tedirginliği içindeydiler.
"i love you!", kendi anlamında bile öyle rahatça kullanılmayacak ağırlıkla bir ifade. tek taraflı ürettiği çok güçlü bir duygu iken, karşı tarafta herhangi bir karşılıklılık ya da duyarlılık zorunluluğu yaratmayan, yüksek insani nitelikleri şart koştuğu için yüksek riskli bir durum,
"i love you!" kendi anlamında bile birçok kez önemli bir taciz cümlesi.
böyleyken; spor,daha özelinde futbol, çift anlamlılıkların arkasına gizlenmeye çalışılarak sahalara taşınmaya kalkışılan geri insani yaklaşımlarla mücadelede cephe kazanıyor: siyahi futbolculara goril honklamal arıyla seslenilmesine, muz atılmasına yaratılan sahte mazeretleri dinlemiyor, açıkça "ırkçılık" diyor, ırkçıları stadyumlardan uzaklaştırıyor.
tartışmanın özü; futbola müdahale eden, dönüştüren ve değiştiren taraftarlığa, "endüstiyel futbola karşı olmak" gibi taraftarlık totemizmini besleyecek fetiş sloganlarına rağmen, uygarca sınırlar içerisinde davranmayı dayatmaktadır.
tribün, her isteyenin bir uygarlık mirası olan futbolu istediği değiştirip dönüştüremeyeceği; kendi keyfince cinnet yumakları oluşturamayacağı; delice ve düşmanca davranışların ödüllendirilmeyecek; belirli bir evrensel davranış estetiğinin korunacağı bir kültür platformu olacaktır!
çağdaş futbolun savunduğu taraftar davranışının ana fikri şudur: hiçbir taraftar takımını desteklemekten öteye geçemez! rakip takımla, rakip taraftarlarla, hakemle vs. uğraşamaz. olumsuz duygu ve değerler sahaya yansıtılamaz! değişen tek maç girdisi, takımların taraftarlarından aldığı destek olacaktır. destek tezahüratları dışında, maç eşit koşullar altında oynanacaktır.
ister duyulsun, ister duyulmasın; futbol kendi varlığını süsleyen ama futbolu bozuşturanları sevmediğini haykırıyor: "ı don't like you!"
mustafa çulcu'nun yorumuyla çok önemli bir gelişme fırsatının da ötesinde bir kültür devriminin eşiğine gelen futbol federasyonu, geri adım atmamalıdır.
süper lig'in 9. hafta karşılaşmasında galatasaray, diyarbakırspor'u 1-0 yendi. ali sami yen stadı'nda oynanan maçın tek golünü diyarbakırspor'dan hasan yiğit, 36. dakikada kendi kalesine attı. bu sonuçla galatasaray kendi sahasında oynadığı 4 maçın 4'ünü de kazanarak, sahadan 3 puanla ayrıldı, lig'deki liderliğini sürdürdü.
ilk yarı
8. dakikada sağ kanattan çalımlarla ceza sahasına giren kamil'in ortasında arka direkte müsait durumda topla buluşan celalettin'in sertşutunda, kaleci mondragon, meşin yuvarlağı çizgi üzerinde güçlükle kontrol edebildi.
aynı dakika içinde sol kanatta hasan şaş'ın verdiği hatalı geri pasta topa sahip olan saffet, kaleci mondragon ile karşı karşıya kaldı. bu oyuncunun çaprazdan kötü vuruşunda, top auta çıktı.
13. dakikada evren'in pasında galatasaray defansının ''ofsayt'' diye duraklamasından faydalanan saffet, sol çaprazda kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda şut atmakta gecikince, kaleci mondragon topu kornere attı.
20. dakikada bülent'in orta sahadan uzun kafa pasıyla diyarbakırspor defansının arkasında topla buluşan arif, çapraz pozisyonda topa iyi vuramayınca, meşin yuvarlak az farkla auta gitti.
34. dakikada ceza alanı içinde topla buluşan suat, sol çaprazdaki ergün'e pas verdi. bu futbolcunun bekletmeden yaptığı sert vuruşta, top kaleci şenol'un parmaklarına değerek kornere çıktı.
35. dakikada hasan şaş'ın soldan kullandığı köşe atışında, ceza alanı içinde hasan yiğit, ters bir kafa vuruşuyla topu kendi kalesine gönderdi: 1-0
38. dakikada hakem mustafa çulcu, kötü tezahürat nedeniyle 1 numaralı anonsu yaptırdı.
44. dakikada nuri'den topu kapan christian'ın ceza alanının sağ çaprazından ortasında, ceza alanı içinde boş durumda bulunan hasan şaş'ın şutunda, meşin yuvarlak üstten auta gitti.
45. dakikada ergün'ün soldan ortasında emre'nin ceza alanı içindenkafa şutunda, top kaleci şenol'da kaldı ve karşılaşmanın ilk yarısı, 1-0 galatasaray'ın üstünlüğüyle tamamlandı.
ikinci yarı
galatasaray, ikinci yarıya christian'ın yerine cihan'ı (**) oyuna alarak başladı.
55. dakikada diyarbakırspor'da evren sarı kart gördü.
59. dakikada sağdan hasan yiğit'in ortasında kaleci mondragon, topu elinden kaçırdı. savunmanın uzaklaştırmaya çalıştığı topa saffet'in rövaşata vuruşunda, meşin yuvarlak yandan auta çıktı.
62. dakikada diyarbakırspor'da saffet'in yerine sadettin (*) oyunagirdi.
63. dakikada hasan şaş'ın pasıyla ceza alanında kaleciyle karşı karşıya kalan cihan'ın yakın mesafeden vuruşunda, yatarak topa müdahale eden kaleci şenol, meşin yuvarlağı iki hamlede kontrol etti.
64. dakikada hasan şaş'ın orta sahadan ara pasıyla kaleciyle karşıkarşıya kalan arif, ceza alanının dışına kadar çıkan kaleci şenol'dan topu kurtaramayınca, mutlak bir gol pozisyonunu değerlendiremedi.
66. dakikada galatasaray'da batista sarı kart gördü.
68. dakikada celalettin'in uzun pasında top, galatasaray savunmasını aşarak, ceza alanı içinde deniz'in önünde kaldı. bu oyuncunun sağ çaprazdan sert vuruşunda, top yandan auta gitti.
69. dakikada galatasaray'da felipe'nin yerine ümit karan (*) oyunadahil oldu.
71. dakikada ümit karan'ın sağdan ortasında, arif'in altı pas içinden şutunda, kaleci şenol topu 2 hamlede kontrol etti.
73. dakikada diyarbakırspor'da serdar'ın yerine murat hacıoğlu (*)oyuna girdi.
81. dakikada galatasaray'da suat, yerini mehmet polat'a (?) bıraktı.
85. dakikada diyarbakırspor'da kamil sarı kart gördü.
stat: ali sami yen
hakemler: mustafa çulcu *, refik aka **, münir takpak **
galatasaray: mondragon **, emre *, bülent *, ergün **, batista **,ümit davala **, felipe *, suat **, hasan şaş *, christian **, arif *
diyarbakırspor: şenol **, hasan yiğit **, ramazan **, nuri **, ömer **, kamil ***, deniz **, evren **, celalettin **, serdar **, saffet *
gol: dk. 35 hasan yiğit (kendi kalesine)
sarı kartlar: dk. 14 suat, dk. 20 arif, dk. 42 hasan şaş (galatasaray), dk. 19 deniz, dk. 28 ömer, dk. 29 saffet, dk. 40 hasan yiğit
g.saray-diyarbakır maçında hakem mustafa çulcu bir ilke imza attı ve küfürün dışında alaylı tezahürata da anons yaptırdı. çulcu'nun bu hareketi, spor kamuoyunu ikiye böldü. çulcu, ‘‘alaylı tezahürata karşı bir futbolcunun kişilik hakkını mı korumuştu?’’ yoksa, ‘‘seyircinin küfürsüz tezahürat yapma hakkını elinden mi almıştı?’’
hakem mustafa çulcu doğru mu yaptı? işte bu sorunun yanıtı...
bülent yavuz ( mhk başkanı)
raporlara bakacağım
1. anons kötü tezahürat ve küfür içindir. ben galatasaray-diyarbakırspor maçının raporlarına bakacağım. raporlar neticesinde bir açıklama yapabilirim. maçı seyretmediğim için bir yorum yapamam. olayın içeriğini bilmiyorum.
şenol karagöz (diyarbakır kalecisi)
beni çok seviyorlarmış!
‘‘ı love you, hagi’’ diye bağıran g.saray taraftarının şimdi de benim için aynı tezahüratı dile getirmesi hoş bir şey! taraftarlar baktılar takımları gol atamıyor, beni sinirlendirmeye çalıştılar. kendi kalemize gol atınca da doruk noktaya ulaştı. küfürü düşünürsek, böyle yapmaları bir ölçüde iyi. onların bu tezahüratı beni daha çok maça motive etti. hakem alaylı bir ifade olduğu için anons yaptırdı. kurallarda varsa yaptırması normal.
erman toroğlu
örnek alınacak hareket
mustafa çulcu mükemmel bir şekilde devreye girdi ve 1 nolu küfür anonsunu yaptırdı. nasıl sahadaki bir oyuncu rakip futbolcunun onuruyla, haysiyetiyle oynarsa bu seyirci için de aynıdır. yani centilmenliğe aykırı harekettir. ve orada çulcu bütün direksiyonu eline aldı. bırakın direksiyonu, bundan sonra oynanacak bütün maçlarda örnek alınacak bir hareket yaptı.
doğan koloğlu
garantiye ceza kesilmeli
anonsu bu kadar hassaslaştırmak hakeme bir sorumluluk getiriyor. her zaman kolaylıkla çözebilir misin yapılan hareketi? ona güvenebiliyorsa fair-play anlayışı içinde yapılabilir. ancak futbolcu da tribünlere kendi elini bir yerlere götürerek tepki veriyorsa, buna ne yapacak ve niye yapmadı? o hareket de atılmayı gerektirirdi. hakem bariz tepkilere girerse daha doğru olur sanırım. küfür gibi. garantiye ceza kesmek lazım. yoksa sizin kaçırdığınız bir detay sizi eleştirilerin ortasına çekebilir. bu örnekte olduğu gibi.
kanat atkaya
bağırmasınlar daha iyi!
maçı statta izlemek taraftarın en büyük hakkı. giderek kırpılan haklar taraftarın elini kolunu bağladı. küfüre hayır, sonuna kadar katılıyorum. ama taraftar tepkisini nasıl gösterecek. erol ersoy'a ‘‘ı love you hagi’’ diye tepki verildiğinde herkes aynı taraftarı alkışlamıştı. ‘‘ı love you şenol’’ diye bağırınca suç oluyor demek ki. bana göre suç-muç değil.
bülent korkmaz ( g.saraylı futbolcu)
art niyet aranmamalı
tam olarak anlayamadık ama bir ‘ı love you’ sesi duyduk. keşke rakip taraftarlar da bize aynı şekilde tezahüratta bulunsa. bunda bir art niyet aramamak gerekir. başkaları bir şey arayacaksa onu bilemem.
mustafa çulcu ( maçın hakemi)
kişiliği ile alay ettiler
bir şahsın üzerine kötü ve alaycı bir tezahürat vardı. bu futbolcunun doğrudan performansını etkiler, sinirlendirir. kaleci şenol, kötü tezahürat yüzünden sinirlenip aksi bir hareket yapabilirdi. bu yüzden ben de kötü tehazüratı kesmeleri için bir süre bekledim. kesilmeyince de anonsu yaptırdım. kimse sahadaki futbolcu ve hakeme yönelik alaycı tezahürat yapamaz. bu tribündeki bir başkan veya yönetici için de olsa böyle.
tezahürat tartışması
kötü tezahürat ve küfür son haftalarda türk futbolunun gündeminde. fenerbahçe'nin küfür nedeniyle 1 maç seyircisiz oynama cezası almasının ardından, önceki günkü g.saray-diyarbakırspor maçı sırasında hakem mustafa çulcu kötü tezahüratı önleme yolunda yeni bir örnek ortaya koydu. çulcu, d.bakır kalecisi şenol'a yönelik alaycı tezahürat nedeniyle 1 nolu anonsu yaptırdı.