altay: varol (****) - bekir (****), iskender (****) - enver (***), kazım (***), osman (***) - aytekin (****), cahit (**), nail (***), önder (**), hikmet (**)
g. saray: turgay (****) - candemir (****), b. ahmet (***) - mustafa (****), ergun (****), doğan (***) - yılmaz (***), nuri (***), metin (***), k. erol (****), ibrahim (**)
türkiye kupasının ilk final maçı 21 haziran pazar günü izmir’de altay ile galatasaray arasında oynanacaktır.
futbol federaıyonunca hazırlanan protokole göre finale kalan takımlar, ayrı şehirlerden olduğu takdirde final iki maç olarak oynanacaktır. izmir maçının revanşı ise 28 haziranda istanbul'da olacaktır
final maçlarında puan ve averaj beraberliğinde uzatma vapılmayacak ve 30 haziranda tarafsız bir sahada üçüncü karşılaşma yapılacaktır. üçüncü maçta beraberlik bozulmadığı takdirde maç 30 dakika uzatılacak ve tekrar beraberlik halinde kur'a çekilecektir.
g. saray kampa giriyor
galatasaray profesyonel futbol takımı salı günü yapılacak olan antrenmandan sonra kampa alınacaktır. sarı - kırmızılı idareciler final maçları için asker futbolcularından uğur ile talât için izin isteyeceklerdir.
altay iddialı
beşiktaş'ı eleyerek finale yükselen altaylılar, kupayı da alacaklarını iddia etmektedirler. başkan rıdvan burtçetin, «beşiktaş'tan sonra sıra g. saray'a geldi. takımımız formdadır ve türkiye kupasını almaması için hiçbir neden yoktur. şampiyonluk primimiz bu maç için 2500 litadır.» demiştir. siyah - beyazlılar da bugün kampa gireceklerdir.
siyah-veyazlı kulübün taraftarları «50. yıldönümümüzde final maçı oynuyoruz. ne mutlu bizlere» diyorlar
c. esen kaftan izmir'den bildiriyor
* alsancak stadı üç büyüklerin paratoneri oldu. önce fenerbahçe, sonra bşiktaş'ı çekti, şimdi de sıra galatasarayda. bir haftadır izmir'i alt üst eden yağmuru değil, altay fırtınasını düşünüyor sporseverler. fenerbahçe klâsını gösterdi. bileğinin hakkı ile altay fırtınasından şampiyonluğunu ilân edip kurtuldu. beşiktaş fırtınaya dayanamayıp kayboldu. şimdi bütün gözler galatasarayda. bakalım onlar ne yapacaklar?
* altay 50 yaşında. izmir'in yarım asırlık bu güzide kulübü 50 nci yıldönümünde bir şampiyonluk maçı oynayacak. «tarihimizin en kudretli ve şerefli günlerini yaşıyoruz. türkiye kupasında finali oynamak başarısını elde eden futbolcular 50 nci yıldönümümüzde en değerli armağanı sundular» diyor taraftarlar.
* alsancakta bu hafta «re... re... re... ra... ra... ra... cim... bom... bom...» tezahüratının yanında, «elif... lam... te... ye... ye... altay... altay...» tezahuratiyle taraftarlar, hançereleriyle yarışacaklar. fenerbahçe şampiyonluğunu ilân ederken, altay'lı taraftarları susturmuşlardı. galatasaray'ın, fenerbahçe gibi altay sempatizanlarını susturacağına pek ihtimal vermiyor izmirliler bu defa.
* altay’ın lejyoner başkanı rıdvan burtçetin, futbolcuların kamptaki gıdalarını hergün kontrol ediyor. verdiği talimat şu: «ızgara et yemeyen kamptan çıkarılacak.» tabii kimin haddine düşmüş ızgara yememek.
* altayı finale ulaştıran beşiktaş maçlarının kahramanı varol'a, metin'in sözleri çok dokunmuş, «dikkat etsin» diyor. «ben kimlerin tozunu almamışımdır. değil ki; onunkini alamıyacağım.»
* ve izmir'de altay'ın şampiyonluğu için iş birliği var. bütün kulüp taraftarlarının parolası: «altay işini burada bitir...»
galatasaray teknik yetkilileri asker, cez'alı ve sakat elemanlar dışındaki futbolcular ile ancak böyle bir onbir kuracaklarını açıklarken, altay'lılar da feridun'un sakatlığı üzerinde düşünmekte ve izmir'de beşiktaşa iki gol atan feridun'un kendisini iyi hissetmeyişi halinde forvette cahit'e yer vereceklerini belirtmektedirler. gölgede 30 dereceyi aşan sıcak galatasaray'lılar için maçı zorlaştıracak unsurlardan biridir. sarı-kırmızılılar dün saat 18.30 da hafif bir çalışma yaparak, istirahate çekilmişlerdir.
özarı'ya göre, «müsabakanın bir deplâsman maçı olması elbette ev sahibi takımın avantajıdır, ama bir final takımı olan galatasaray'ın bu maçta en iyiyi vermeye çalışacağı ve istanbul maçını garantiye alacağı şüphesizdir.» antrenör naci özkaya ise, kupadaki son maçların mühasebesini yapmakta ve «ankaragücü, altay'dan daha zor rakip idi» hükmüne varmaktadır. özkaya normal şartlarda geçecek bir maçta galatasaray'ın daha şanslı olduğu görüşündedir.
sarı-kırmızı'lıların bu ilk maçta tamamen müdafaa yapmak değilse bile, daha çok müdafaaya önem vererek oynayacakları anlaşılmaktadır. bu sebepledir ki mustafa'nın haf'ta bırakılması ve ileri geri çalışmak üzere k. erol'un forvete alınması uygun görülmüştür. galatasaray teknik adamları neticeyi kontrataklara ve metin'in golcülüğüne bağlamayı daha hesaplı bulmaktadır.
altaylılar ise, dün sabah hafif bir kapalı salon çalışması yaptıktan sonra istirahate çekilmişlerdir. bu istirahatin renkli anları minyatür golf oynamalarıdır. belindeki bâzı yaraları tedavi ettiren kaleci varol, «bütün vücudum yara içinde de olsa kollarım bacaklarım kırık da olsa bu maçta oynayacağım» demekte ve «neticeyi yaratan adam» sıfatını kazanmak için varını yoğunu ortaya koyacağını söylemektedir.
altay'ın lejyoner başkanı rıdvan burtçetin ise, dün «artık bizim konuşmalarımız bitti. bundan sonra sahada takımımız konuşacak» demecinden fazla söz söylememeyi tercih etmiştir. burteçin'in bu şekilde konuşmasının önemli sebebi de, bir gün önceki bâzı sözlerinin, bâzı gazetelerce tamamen yanlış aksettirilmiş olmasıdır. altay başkanı «ben aslâ oyuncularımıza curun, kırın, yaşatmayın demedim. çalışmalarını, kazanmalarını söyledim. sözlerimi bu kadar ters çevirip söylemediğim lâfları söyletmiş olmalarına çok üzüldüm» demekte ve ilâve etmektedir: «aslında kim ne söylerse söylesin altay zaten sertlik bilmeyen bir takımdır.»
rıdvan burteçin kupayı kazandıkları takdirde bütün altay'lı futbolcularını 18x24 büyüklüğünde çerçeveli fotoğraflarını kulübün şeref köşesine asılacağını vaat etmişti. bugünkü maç için alsancak stadında sıkı güvenlik tedbirleri alınmış ve 150 polis, 60 jandarma, 70 inzibat görevlendirilmiştir.
dün alsancak stadında altay'la 0-0 berabere kalan galatasaray, hedefe yaklaştı
maçın ilk yarısı sönük, ikinci yarısı canlı geçti. turgay ve varol sahanın en iyi oyuncuları olarak gözüktüler
halit kıvanç izmir'den bildiriyor
kupaya uzanan eller titriyordu. ve ellerden kollara, bacaklara, ayaklara kadar geçiyordu bu titreme... öyle olmazsa, koca bir kupa finali böylesine sönük başlar mıydı? öyle olmazsa, o ayaklar topları böylesine gelişi güzel sağa, sola vurur muydu?
evet, 21 haziran yılın en uzun günüydü. bu günün büyük heyecanını yaratan galatasaray - altay maçının ilk yarısı ise, seyrettiğimiz en uzun 45 dakikaydı sanki... cansız, tesirsiz bir oyun içinde, bitmek tükenmek bilmioyrdu. neler mi olmuştu bu ilk yarıda? aslında «hiçbir şey»... 26.dakikada metin kale ağzına atılan topa yetişebilse, o topa dokunabilse, «metinden gol yemiyeceğim» diyen varol'a golü atabilecekti. bir de 37. dakikada yılmazın yerden şutunu varol kornere çelmişti. o kadar...
başka? hiç... bomboş bir devreydi bu...
iki takım da bir (kupa finali) değil, geliri bir derneğe bırakılacak dostluk maçı oynuyordu sanki.. seyirci bile öylesine sakindi ki. tarafsız sahada karşılaşıyor gibiydi takımlar..
fakat ikinci yarı bambaşka havaya büründü. oyun birden canlı, heyecanlı bir tempo kazandı. aytekin gibi yırtıcı, delici bir elemanını açığa atmak hatâsından sıyrılan altay, bu yarıda galatasarayı zorluyordu. ama «kupaya uzanan eller içinde titremeyen eller» de vardı. işte turgayın daha büyüyen elleri bunların başındaydı. üstüne atak yapan iki, üç rakip forvete rağmen topları adeta demirden yumruğuyla ceza sahasının dışına fırlatan turgay, galatasarayın esasen başarılı oynayan müdafaasının en başarılı adamı olarak parlıyordu. altay sıkıştırıyordu, korner üstüne korner kazanıyordu. işte üç dakika içinde dört korner atmışlardı turgay'ın kalesine. ama hepsi neticesiz kalmıştı.
sahanın titremiyen ellerinden bir çifti de taö karşıdaki kaledeydi.
müdafaasını sağlam tutarken, ileri - geri çalışan elemanlarının gücüyle sık sık tehlikeli kontrataklara kalkan galatsaray, akınlarının çoğunda bu titremeyen elleri, evet varol'u buluyordu. o da önündeki varol’u buluyordu. o da önündeki canlı müdafaanın, hele solbeki iskender'in gayretine, kendi başarısını ekliyordu. varol da kaleleri konuşturan ikinci adamıydı sahanın...
metin yırtılıyordu «gol yemem» diyen varol'a gol atmak için... hem de devamlı iki altaylı tarafından marke edilmesine rağmen. 50. dakikadaki şahâne kafa vuruşunda topun direği sıyırması, bahtsızlıktı metin için. metin, bir de sonlarda gene kafayla filelere gönderdiği topta, ofsayta düşmenin bahtsızlığını çekecekti.
altaylılar ise nail'in son dakikada direğe çarpan şutuyla talihsizlikten bahsedebileceklerdi. ya ceza sahasında ergun'un eline çarpan top mu? yok. yok . alman hakem doğru görmüştü: bu kasitsiz harekete penaltı verilemezdi. esasen dünkü maçın asıl yıldızı, bei yıldızlık idare gösteren alman hakemiydi. çarpışan oyuncuları gülerek okşaması, davranışlarındaki yumuşaklık, kararlarındaki isabet, kaideleri, hele avantajları dikkatle tatbiki misafirimizin gerçekten «hakem» olduğunu ortaya koyuyordu.
galatasaray için gaye, izmir'den yenilmeden dönmekti. sarı - kırmızılıların teknik adamları, bu amaca uygun taktiği hazırlamış, futbolcuları da başarıyla tatbik etmişlerdi.
müdafaa sağlam oynamış, diğer elemanlar da müdafaaya önem verme taktiğinin iyi bir örneğini sunmuşlardı. altay ise, oyuna iddiası kadar büyük başlamamış, ikinci yarıda akınlarını sıklaştırmasına rağmen forvetinin dağınıklığından netice alamamıştı. kıscası altay dün «yenici» hüviyette görünmemişti.
maçtan sonra «kupa»ya uzanan eller baştaki kadar titremiyordu ve galiba alsancaktaki 0-0 beraberlikle sarı - kırmızılı eller daha fazla yaklaşmıştı kupa'ya...
altay: varol ürkmez, bekir türkgeldi, kazım yıldız, cahit dikici, aytekin erhanoğlu, enver katip, iskender sipahi, hikmet ok, nail elmastaşoğlu, önder veral, osman edinsel
teknik direktör: bayram dinsel
galatasaray: turgay şeren, candemir berkman, doğan sel, ergun ercins, erol boralı, mustafa yürür, yılmaz gökdel, ahmet berman, metin oktay, ibrahim ünal, nuri asan