ankara 19 mayıs stadyumu, 15 aralık 1936 salı günü düzenlenen bir törenle başbakan ismet inönü tarafından açılmış. başbakan inönü bugüne özel bir konuşmadan sonra bu güne özel ankaragücü, altınordu, fenerbahçe ve galatasaray takımlarının katıldığı bir turnuva düzenlenmiş. 19 mayıs stadındaki ilk maç ankaragücü ile galatasaray arasında yapılmış ve maçı da ankaragücü 2-1 kazanmış.
açılıştan bir gün sonra yani 16 aralık 1936 çarşamba günü fenerbahçe ve galatasaray takımlarının eskilerinin oynadığı ve 15-20 dakika süren bir maçla açılmış. bu 15-20 dakikalık antrenman maçından sonra bu seferde altınordu ve fenerbahçe takımları arasında bu turnuvaya ait olan maç oynanmış. bu maçı 3-1 fener almış.
17 aralıkta ise ilk maçların galipleri ile mağlupları birbirleriyle karşılaşmış. altınordu-galatasaray maçında altınordulu yöneticiler aşırı soğuk yüzünden bir çok oyuncularının hastalandığını öne sürerek maça çıkmamış, galiplerin maçında ise fenerbahçe ve ankaragücü takımları karşılaşmış, maçı fener 1-0 alarak bu özel turnuvanın şampiyonu olmuş.
bu münasebetle başvekilimiz gençliğe hitaben bir nutuk söyliyecek. galatasarayla ankaragücü de müsabaka yapacaklar
ankara 14 (telefonla) — ankara önümüzdeki üç tatil gününü hakikî bir spor bayramı yaparak geçirmeğe hazırlanıyor. türkiyenin atış poligonundan ipodroma kadar her türlü tesisatı havi yegâne modern stadyomu yarın büyük merasimle açılacaktır.
başvekil, bu güzel vesile ile gençliğe hitaben çok mühim bir nutuk söyliyecektir. başvekilimizin bu nutuk ile gencliği bağrında yetiştiren inkılâb hükûmetinin genclikten beklediği vazifelere işaret edeceği bu inkılâbın spora verdiği manayı anlatacağı tahmin ediliyor.
açılış töreninde türkiyenin başlıca spor mıntıkakalarını karşılaştıran program bütün memleket sporunun merasime filen ve temsilen iştirakini temin etmiştir. ismet inönünün gencliğe hitabesi ise radyo ile ayni zamanda her tarafta dinlenecektir.
kur'ada galatasaray ve ankaragücü çıktığı için ilk karşılaşma bu iki kulübümüzün futbol takımları arasında olacaktır. bayramın ikinci günü fenerbahçe ile izmir şampiyonu maç yapacaklardır.
istanbullu futbolcular bugün şehrimize geldiler. ankara sporcuları tarafından karşılandılar ve misafir edildiler. izmirliler de yarınki trenle geleceklerdir.
ankara spor mehafilinin bugünkü tahminleri umumî neticenin ancak yüzde 60 ihtimalle fenerbahçe lehine olabileceği tarzındadır. fenerbahçe takımı: hüsameddin - yaşar, fazıl - cevad, angelidis, reşad, niyazi, naci, ali rıza, esad, şaban şeklinde çıkacaktır. fikret henüz ankaraya gelememiştir.
yarınki galatasaray - ankaragücü maçına gelince dünkü ankaragücü - çeki karlin karşılaşmasını seyretmiş olanlar bu maçın, berabere kalması ihtimalini kuvvetli buluyorlar. muhakkak olan nokta ankara futbolunun kısa zamanda istanbulun yaman bir rakibi haline geldiğidir. galatasarayın yarın avni - lûtfi, reşad – suavi, hüseyin, salim - danyal, bülend, gündüz, eşfak, necdet şeklinde çıkması muhtemeldir.
ankara valisi nevzad tandoğan yarınki merasime ve maça bütün ankaralıları davet etti. duhuliye yoktur. yarından sonra ise 5, 10 ve 25 kuruş gibi pek cüz’î bir antre alınacaktır.
mekki said esen
not: ayrıca da bir ek bilgi olarak da o zamanlar gazete fiyatları 5 kuruş civarlarıymış.
ankara 14 (a.a.) — ankara stadının küşad merasimi şu suretle tesbit edilmiştir:
başvekil ismet inönü saat tam 14 te stadyom tribünlerinin kendisine tahsis edilmiş olan locasında açılış tören nutkunu söylemiye başlıyacak ve bu nutuk hoparlörlerle bütün stadyom dahiline, radyo ile ise bütün türkiyeye neşredilecektir. sporu bu kadar ciddî bir surette himaye eden, sporcularımızın bütün hareketlerile, terakkilerile, istikballerile bu derece yakından alâkadar olan büyük başvekilin bu nutku spor bakımından mühim bir hâdisedir.
bir çeyrek kadar süreceği tahmin edilen bu söylenişten sonra hakemin düdüğü ile takımlar sahaya çıkacak ve vaziyet alacaktır. bu esnada başvekil tribünlerden aşağı inecek, yavaş yavaş sahanın ortasına doğru ilerlerken istiklâl marşı çalınmıya başlanacaktır. bu marştan sonra başvekil sahanın tam ortasına gelecek ve hakem oyun başlama düdüğünü çaldığı vakit kendi ayağile ilk şeref vuruşunu yapacaktır.
bu vuruştan sonra başvekil sahadan çekilecek ve stad küşadı turnuvasının birinci oyunu olan da galatasaray - ankaragücü maçı başlamış olacaktır.
maçların bütün tafsilâtı ankara radyosile verilecektir.
galatasaray, fenerbahçe, ankara ve izmir şampiyonları arasında yapılan futbol turnuvasını fenerbahçe kazandı
ankaragücü de ikinci oldu. balkan futbol şampiyonası ankara stadında yapılacak
ankara 17 (telefonla) — ankara stadının açılış günü, her yıl kutlulanacak bir spor bayramına başlangıç olsa yeridir: merasim o kadar canlı, vakur ve heybetli oldu ve gene bu merasimde bütün memleket gencliği, sevgili başvekilinin dilinden büyük müjdeler aldı. bu muazzam toplantının ayrı bir hususiyeti de, antakya ve iskenderun türkleri üzerindeki millî alâkanın bir daha izharına vesile olmasıydı. başvekilimiz, açış nutkunda hatay davasından bahsederken, bütün tribünler, şiddetli bir heyecan ile adeta yerinden oynadı.
suhunetin sıfırın altında 17 derece olmasına rağmen sayısı 20 bini geçen bir halk kalabalığı, daha öğle üzeri yerlerini almış bulunuyordu. stadyom hakikaten kusursuz yapılmıştı. tribünlerde blok, sıra ve yer numaraları vardı. bu kadar muazzam bir kalabalık, belki de türkiyede ilk defa olarak intizam ve rahatlıkla yerlerine geçti. saat 14 te şiddetli bir alkış. başvekil ismet inönünün locasına çıktığını bildiriyordu. vekiller ve ankara valisi nevzad tandoğan da beraberindeydi. başvekilimiz, kendisini çok seven halkı, ayrı ayrı selâmlar gibi, şapkasını bütün tribünlere doğru salladı ve halkın selâmına her zamanki sevimliliğile mukabele etti. sonra oparlörün önüne gelerek şu açış nutkunu söyledi:
başvekilin açış nutku
«— ankaralılar, bize bu güzel eseri ankara valisi tandoğan verdi. huzurunuzda da kendisine karşı teşekkür ederim.
türkiyeyi idare edenler stadyomu en kıymetli mekteb gibi her yerde kurmağa çalışacaklardır.
bu toplantıda hepinizin bayramınızı kutlularım. sizinle beraber bütün türkiyenin bayramını da kutlulıyalım. bütün türkiye ile beraber başımız ve canımız olan atatürke sevgi ve saygılarımızı sunalım, bayramını kutlulıyalım.
arkadaşlar, unutmamalıyız ki bugün, büyük davamız sancak meselesi cemiyeti akvamda müzakere ediliyor. yüreklerimiz heyecanla doludur. dost fransadan ve cemiyeti akvamdan emniyet ve istiklâl bekliyoruz.»
bu kısa nutkun her cümlesi uzun ve şiddetli alkışlarla kesildi, son kısım ise, on binlerce yurddaşı ayağa kaldırdı ve heyecan son raddesini buldu.
başvekilimizi bundan sonra sahada gördük. ayni şiddetli alkışlar arasında genc sporcuların içine karıştı. sahada, ankara gücü ve galatasaray futbolcuları bir arada idi. biraz sonra bu iki takım arasında yaman bir maç başlıyacaktı.
yeşil çimenli sahanın üzerine çiçekler gibi dizilen futbolcularımız, ilk pası başvekilden aldılar. ismet inönü başı açık ve paltosuzdu; top ankaranın yeni stadında ilk defa onun ayağile harekete geldi. ismet inönü, umumî sevgi ve muhabbet tezahürleri arasında tekrar locasına dönerek ankara ve istanbulun iki namlı ve kuvvetli kulübü arasındaki maçı seyretti. haftaym arasındaki istirahat dakikaları ise, genclik için yeni müjdelerle dolu idi: başvekil, dahiliye vekili şükrü kaya ile, bütün türkiyede asrî stadların kurulması yolunda görüşüyordu. bu görüşme, hemen anî denecek şekilde bir beşaret haberile neticelendi:
halid bayrak ve hamdi eminin ricaları üzerine başvekil 1937 balkan futbol şampiyonasının ankara stadında yapılması için de lâzım olan tahsisatın temin edilmesini emretmişlerdir.
ankaragücü - galatasaray maçı
turnuvanın ilk maçı, galatasarayla ankara gücü arasında oynandı.
maç federasyon başantrenörü mister booth'un idaresi altında başladı. arası birkaç dakika geçmeden sahanın soğuktan tamamen donmuş olduğu ve oyuncuların koşarlarken muttasıl yere yuvarlandıkları nazarı dikkati celbetti.
bu şerait bütün manasile teknik bir oyunun inkişaf etmesine müsaade etmiyordu. maamafih bidayette galatasaraylılar iyi ve sıkı hücumlar yaptılar. fakat on dakika geçmemişti ki, taarruz kabiliyeti daha ziyade ankara gücüne intikal etmişti.
ankaralılar sağdan, soldan galatasaray kalesine müteaddid hücumlar yapmağa başladılar. bu hücumları idare eden merkez muavin semihin ve orta muhacim yaşarın büyük muvaffakiyetleri görülüyordu. bilhassa semih oyunun sonuna kadar 22 kişinin en iyisi olarak takımına büyük faydalar temin etti
maamafih, galatasaray da boş durmuyor, topu kestikçe, hasım kalesine tehlikeli akınlar yapıyordu. fakat oyun ilerledikçe galatasaray muavin hattının iyi işlemediği ve çok çalışan salimin yalnız başına bu boşluğu dolduramıyacağı nazarı dikkati celbetmeğe başladı.
ankara gücünün soldan yaptığı sıkı bir hücumla soliçin bütün müdafaayı atlatarak kaleye doğru indiği bir sırada bek lûtfi bir çelme takmak suretile ceza sahası dahilinde hasım muhacimi yerlere yuvarladı. hakem bu hareketi haklı bir penaltı ile cezalandırarak ankara gücüne ilk sayıyı kazandırdı.
galatasaraylılar bu golden sonra harekete geçtiler. çok çalıştılar, fakat ankara gücü şimdi tam kuvvetile oyun oynuyor ve hasmının kendisine tefevvuk etmesine meydan bırakmıyordu. devre bu şekilde 1 - 0 ankara gücü lehine bitti.
ikinci devreyi baştan beş dakika ve sondan gene beş dakika galatasarayın kuvvetli hâkimiyetine ayırırsak üst tarafını tamamen ankara gücünün güzel oyununa tahsis etmek mecburiyetindeyiz. filhakika sarı - kırmızılılar devre başlayınca müsavatı temin edebilmek için ardı arkası gelmiyen sıkı hücuma başladılar. bu taarruzlar ankara muavin hattının ve nihayet ankara müdafaasının sıkı müdahalelerile ve fakat güçlükle neticesiz bırakılıyordu.
tam beşinci dakikada top galatasaray kalesi önüne gelmişti. ankara muhacimlerinin hücumları karşısında epey şaşıran lûtfi topu uzaklaştırayım derken ters bir vuruşla anî olarak kendi kalesine sokuverdi. ankaralıların beklemedikleri bu gol vaziyeti birdenbire 2 - 0 galatasaray aleyhine çevirdi. bu hal sarı - kırmızı takımı çok bozdu. bundan sonra yarım saatten fazla ankaralılar sağdan soldan güzel inişler, mükemmel paslar yaparak istanbul kalesini sıkıştırmığa başladılar.
birkaç güzel şütleri direğe çarptı. bazıları direğin yakınından açıklara gitti. fakat hiçbirisi sayı olmadı. nihayet 40 ıncı dakikada galatasaray da güzel bir akınla bir gol kaydetti. bununla maneviyatı yükselen sarı - kırmızı takım beş dakika müddetle çok güzel hücumlar yaptılar.
biraz şansları olsaydı beraberliği temin edebilirlerdi.
fakat çektikleri kornerler ve yaptıkları hücumların hepsi neticesiz kaldı ve maç 2 - 1 ankara gücünün galebesile neticelendi.
galatasaray - fener mütekaidleri maçı
bayramın ikinci günü asıl maçtan evvel bir de mütekaidler maçı oldu. yaşlı futbolcular galatasaray ve fener formalarile bir daha karşılaşarak mazideki heyecanlarını yaşadılar ve yaşattılar.
fener tarafında kerim, nasuhi baydar, alâeddin, süleyman, danyal, matbuat başmüşaviri bürhan asaf, ratib saim, salâhaddin ve salim vardı. galatasaray takımında külbastı raif, oberle, hidayet, keşan saim, ahmed karanfil, kemal şefik, mithat ve süleyman rıza görünüyordu. bazı yaşlıların rahatsızlığı dolayısile takımlar 9 ar kişilikti. her iki taraf arasında topa vuramadan düşenler, boyuna iska geçenler oldu.
fakat oyun biraz açılınca işin ciddileşmeğe başladığı görüldü. ne çare ki bu tatlı maç ansızın kesiliverdi.
altınordu ve fener takımları önde hakemleri sahaya birdenbire girdiler. yaşlıların bu hale canları çıkılmadı değil. lıların bu hale canları çıkılmadı değil. vardı. senelerce sahalarda alkış toplamış olanlar görünüyordu. stadın açılış günün de memleket gençliğinin şerefine bilfiil katılmak için kar ve kışta soyunup sahaya çıkmışlardı. bu yanlışlık güçlerine gitmekle beraber fazla itiraza lüzum görmediler. beş on dakika sonra hepsi küçük kardeşlerini seyretmek için tribünler de ve heyecan içinde idiler. iki tarafta birer gol yaparak berabere kalmışlardı.
hakem federasyonun ikinci antrenörü mister brennel idi. hakem, oyundan evvel iki taraf futbolcularını çağırarak bazı vasayada bulundu. bu arada vücud çarpışmalarına ve elinde top tutan kaleciye şarj yapılmasına müsaade edeceğini, fakat diğer favülleri şiddetle menedeceğini de tebliğ etti. bilhassa kaleciye sarj yapılmasındaki müsaade futbol sistemimize bu maçlarda bir başkalık katmakta idi. bu tebligattan önceleri altınordulular istifade etmek istediler. fener kalecisi hüsameddinin eline top geçince üçü dördü üzerine hücum ediyordu.
birinci devrenin ilk taraflarında altınordulular hatta bariz bir hâkimiyet zannını verebilecek kadar canlı bir oyun gösterdiler. bu sırada fazılın sebeb olduğu bir penaltıda fener aleyhine ilk golü kaydettirdi.
işte bu golden sonra fenerliler daha sıkı harekete geçerek altınorduluları sıkıştırmağa başladılar. tektük akın ve hücumlar istisna edilirse fenerin hâkimiyeti ikinci devrenin sonuna kadar artarak devam etti. fenerliler ilk gollerini birinci devrenin 20 inci dakikasında, ikinci gollerini de ikinci devrenin başlangıcında yaptılar. ikinci gol futbolumuzda nadir görülür bir manzara halinde seyredildi. daha evvel birçok kurtarışları beğenilen altınordu kalecisi nejad, fenerin kaleye kadar uzanan bir akınında topu yerden kapmış elinde tutuyordu. nejad kale önünde olmadığı cihetle topu elinden bıraksaydı hiç olmazsa işi kornerin akıbetine havale edebilecekti. böyle yapacağına yer bulup ileri atmak için elinde topla kalesinin önüne geldi. hakemin oyun başlamadan evvelki talimatını bu anda pek iyi hatırlıyan ali rıza ayni zamanda pek iyi de tatbik etti. kaleciyi şiddetle göğüsledi ve altınordu kalecisi nejad elinde sımsıkı tuttuğu topile birlikte ağlara takıldı. bu darbeden hayli sarsıldığı için, bir müddet başı ağlara takılı kaldı. sonradan dışarı çıkarılarak yerine başka bir kaleci ikamesine mecburiyet hasıl oldu.
bu gol bazı münakaşalara sebebiyet verdi ve tribünlerde de şimdiye kadar alışmış olduğumuz merkezî avrupa sistemine göre gol yerine bilâkis fener aleyhine favul cezasu icab ettiğini ileri sürenler de bulunduysa da bu sırada top ortaya getirilmiş, hakemin düdüğü top ortaya getirilmiş, hakemin düdüğü bunun gol olduğunu kat'iyetle her tarafa bildirmişti. bundan sonra niyazinin sağdan gönderdiği yüksek bir şandel de kendiliğinden altınordu ağlarına takılıverdi.
oyuna alınan ikinci kaleci, topu karşılamak üzere kaleden çıkmıştı. uzaktan gelen top altınordu müdafiile kalecinin arasına düştü. her ikisi de topu tutmağı birbirlerine bıraktığı bir sırada top zıplıyarak kalecinin başı üzerinden sallana sallana kaleye girdi. bu gole altınordulular bile şaştılar.
oyunun son dakikalarında altınordulular hep birden müdafaaya çekilmişlerdi. topu gelişigüzel atıyorlar ve muntazaman rakiblerinin ayaklarına veriyorlardı. bu devrenin son dakikalarında fenerliler hayli fırsatlar kaçırdılar ve oyun 3-1 altınordunun mağlûbiyetile neticelendi. maamafih altınordu takımını teşkil edenlerden üçünün ikinci takım oyuncusu ve antrenmansız oldukları, ekserisinin de yaşı 17-18 arasında bulunduğu kaydedilirse kuvvetli rakibleri karşısında gene muvaffakiyetli bir netice aldıkları söylenebilir.
bugünkü maçlara gelince, program mucibince evvelâ mağlûbların sonra da galiblerin karşılaşması icab ediyordu. altınordulular, oyuncularından bir kısmının hastalanması yüzünden sahaya çıkamadıklarından, birinci maç yapılamadı. (ilgili maç; http://www.macanilari.com...etir.php?fid=193019394605) yalnız galibler çarpıştılar.
saat 14 te evvelâ fener, sonra ankara gücü takımları tribünlerdeki halkı selâmlıyarak sahaya çıktılar.
ankara gücü takımı: osman - ali rıza, enver - musa, semih, orhan - hamdi, fahri, yaşar, bilâl, abdi.
fenerbahçe takımı: hüsameddin - yaşar, fazıl - mehmed reşad, angelidis, cevad - şaban, esad, ali rıza, naci, niyazi.
hakem baş antrenördü. yan hakemleri de ihsan ve kemal halimdi.
ilk akını ankaralılar yaptı, fenerbahçeliler buna derhal mukabele ettiler, fakat bundan sonra top fener kalesi önüne döndü ve bir müddet oralarda dolaştı. fener kalesine üstüste birkaç korner çekildi; fakat her geçen dakika fenerlilerin gittikçe daha ziyade açıldıklarını gösteriyordu. şiddetli akınlarının birinde ali rızanın ayağından ilk ve son gollerini attılar.
ankaralılar bu gole mukabele için canlı hücumlara geçtiler. bu sırada hamdi ortadan aldığı bir pası muvaffakiyetle kale önüne kadar sürerken fener müdafilerinden yaşarın bir çelmesile yere yuvarlandı. hakem penaltı cezası verdi, fakat ankaralılar bu fırsattan istifade edemediler, top kalenin üstünden aştı. bu fırsatın elden gidişi bütün oyunun netisine müessir oldu. her iki taraf sona kadar sayı çıkaramadılar ve fener ilk devredeki tek golle turnuvanın galibi vaziyetine geçti.
fener takımı bugünkü maçile ankarada şimdiye kadar seyredilen oyunlarından en iyisini, en canlısını gösterdi. ankaralılara gelince evvelki güne nazaran çok gevşektiler. kendilerinden beklenen oyunu çıkaramadılar. buna rağmen fenerin mütemadi akınlarını kesmeğe muvaffak olarak takımları aleyhine ikinci bir gole meydan vermediler.
fenerbahçe - altınordu maçı
maçtan sonra adliye vekili saraçoğlu ve türk spor kurumu erkânı sahaya çıkarak turnuvanın birincisile ikincisine kazandıkları kupaları hediye ettiler. galatasaray ve altınordu takımlarına da birer kupa verildi.
bundan başka fenerbahçe kulübüne 500, ankara gücüne 400, galatasaray ve altınordu kulüblerine de üçer yüz lira nakdî mükâfat verildi. ankaraya bu üç gün zarfında çok güzel bir spor bayramı yaşatan sporcularımız tribünleri dolduran kesif seyirci kütlesinin alkışları arasında sahadan ayrıldılar.
başbakanımız ismet inönü parlak bir tören ve tesirli bir nutukla stadyumu açtı. stadyumdaki ilk müsabaka ankaragücü ve galatasaray takımları arasında oldu.
tarihte bugün ankara stadyumu (sonradan 19 mayıs adını alacak) büyük bir törenle açıldı. başbakan ismet inönü’nün bizzat küşadını yaptığı asri stadyum, avrupa’daki benzerleriyle boy ölçüşecek modernlikte idi.
stadyum’un mimarı ‘inönü stadyumu’nu da yapan’ italyan mimar mühendis signor paolo vietti-violi başbakınımıza stadyum hakkında bilgi sundu.
ramazan bayramı’nın birinci günü ulus gazetesi yerine yayımlanan kızılay, stadyumu ve o günkü manzarayı bakın nasıl tarif ediyor:
“ebedi ankara’nın havasını, güneşini renklerini hatırlatan malzeme ile kurulmuş kusursuz bir anıt. ve, sonra binlerce ve binlerce ankaralı, belki on bin, belki on beş bin, belki daha fazla... bu kaynaşan kalabalığın çerçevesi içinde yemyeşil bir mustatil (dikdörtgen). iki uçta iki beyaz kale. mustatilin kenarları tertemiz; bir koşu pisti ile çevrilmiş...”
stadyumun açılışı sebebiyle bir stadyum kupası düzenlenmişti. ilk maçı da ankaragücü ile galatasaray oynadı. takımların sahaya çıkışını yine aynı gazeteden nakledelim:
“bir an sonra ankaragücü ve galatasaray futbol birinci takımları, yeşil mustatil üzerine; sarı, lacivert ve kırmızı renkleriyle çiçekler gibi serilip seyircileri selamladılar...”
ankara stadyumu’nun açılış müsabakasının başlama vuruşunu da yine başbakanımız ismet inönü beyefendi yaptı. müsabakayı ankara şampiyonu ankaragücü 2-1 kazandı.
ikinci gün yapılan müsabakayı ise izmir şampiyonu altınordu takımını 3-1 mağlup eden fenerbahçe, adını finale yazdırdı. ertesi gün oynanan final son derece heyecanlı ve zevkli oldu. bu müsabakayı da kazanan istanbul şampiyonu fenerbahçe bu değerli kupanın da sahibi oldu.
stadyumun açılış haberi bayram günü çıkan kızılay gazetesinde verilmişti.
ankaragücü: osman incili, ali rıza arda, enver güler, orhan, semih sözeri, musa sezer, hamdi toptop, yaşar yalçınpınar, fahri akay, abdi yıldırım, bilal bali
ilk basımı 1993 olan, futbol ve kültürü kitabında yer alan korkmaz alemdar'ın "yeni zamanların sıhhat ve kuvvet mebdei" olarak stadyum: ankara 19 mayıs stadı'nın açılış hikâyesi başlıklı yazısı;
1936 yılının 15 aralık günü. ankara soğuk bu kış gününde hem şeker bayramını kutluyor hem de o güne kadar sahip olduğu en "asrî ve güzel" stadyumuna kavuşuyordu. aslında açılış 13 aralıkla yapılacaktı, ama türkspor kurumu genel merkezi, tan gazetesinin haberine göre, "açılış, merasiminin tarihini değiştirmiş ve merasimin şeker bayramı'nda yapılmasına karar vermişti. yakup kadri, bir zamanlar (1933) çam tahtalarından derme çatma tribünlerin olduğu, boş, çıplak ve yalçın bir çöl parçası olan yerde şimdi beton ve ankara taşından "stadium"un sade ve gürbüz endamının yükseldiğini yazar. (ankara, s. 181.)
dönemin gazeteleri her zaman olduğu gibi konuya hükümete duydukları güvenin derecesine göre ilgi gösterdiler.
tan ilk haberi 8 aralıkta verdi. ulus ve cumhuriyet 10 aralık'ta yazdılar. son posta bayram'ın ilk iki günü yayımlanmadı önceden duyurma gereği duymadığı için bu görkemli yapının açılışını 18 aralıkta yazdı.
açık konuşmak gerekirse, stadyumdan çok stadyumun açılışı için düzenlenen futbol karşılaşmaları ilgi çekti. ankaragücü, altınordu, fenerbahçe ve galatasaray'ın katıldığı bu futbol şölenine gazeteler daha çok yer verdi.
sırasıyla anlatalım. önce stadyum, sonra karşılaşmaların sonuçları.
stadyumun açılışı ile ilgili haberlerde ayrıntılı bilgilere rastlanmaz. teknik bilgilere demek istiyorum. ne kadar demir, ne kadar çimento kullanıldığını merak ederseniz, öğrenemezsiniz. bugünün tersi bir durum. oysa o zamanlar bu malzemeler bugünkünden daha bir önemliydi. ama stadyumun yapılması girişimlerinin 1934 yılında başladığını gazetelerden öğrenebilirsiniz. ulus ve tan aynı bilgileri verdiklerine göre, stadyumun hipodrom dahil, 1.200.000 metrekarelik bir alanı kaplaması öngörülmüştü. stadyumun hipodromla birlikte düşünülmesi bugünkü kuşaklar için şaşırtıcı olabilir. çünkü hipodromun bugün sadece adı vardır. hipodrom diye bilinen alanın bir bölümü 12 eylül 1980 sonrası tuhaf bir "atatürk kültür merkezi'ne dönüştürülmüş, kendisi de artık ankara büyükşehir belediyesinin arada sırada düzenlediği açıkhava konserlerinin yapıldığı bir alan haline getirilmiştir. sivil toplum tartışmaları içinde, günlük yaşamı altüst eden askeri geçit törenlerini de kaldırtabilirsek, hipodrom denilen alan arak kent içinde sayılabilecek son derece çekici bir rant alanı olarak düşünülmelidir. üzerine ne tür binalar yapılacağına da bürokratlar karar verecektir. vurgulanmasında yarar var: ankara stadyumu ve hipodrom geleceğin spor alanı olarak düşünülmüştü. buna gençlik parkı'nı ve orman çiftlik'ini de eklerseniz nüfusu sınırlı bir başkentin eğlence ve boş vakitlerini değerlendirme konularında bir politikanın varlığını ortaya koymuş olursunuz. çiftlik'in son yıllarda devlet büyüklerinden kimsenin yatmak istemediği bir "devlet mezarlığı", bir kısmının otel/motel, bir kısmının kooperatif arsası haline getirildiği hatırlanırsa, mustafa kemal'in mirasının daha tam olarak yağmalanamadığı düşünülebilir.
bunlar aslında konumuzla ilgili olmayan düşüncelerdir. onun için ihmal edilebilir. konumuza dönelim.
ankara stadyumu 1936 yılında açıldığında 15 bin kişilik olimpik stadyum, futbol sahası, atletizm pisti, birinci, ikinci, üçüncü mevki tribünleri, lokanta, çay salonu, vestiyerler, matbuat ve hakem odaları tamamen yapılmıştı. stadın maraton kulesi (bugün yok, ama adı var, kapalı tribün karşısındaki açık tribüne bugün de maraton diyoruz), depolar, hoparlör tesisatı, ayrıca üç antrenman sahası, müdüriyet binası, drenaj sistemi ve su tesisatı da tamamlanmıştı.
kapalı ve açık yüzme havuzları, kapalı spor salonu, tenis kulübü binası ve tenis kortları "ileride" yapılacaktı. gerçekten de oldukça ileri bir tarihte yapıldı, (ziya ozan adını taşıyan) açık yüzme havuzu 1968 yılında, (yasar doğu) kapalı spor salonu 1964'de, atatürk spor sarayı 1965'de, (yıldırak daş adını taşıyan) tenis kortları 1986 yılında açılacaktır. bunlara o zaman adı geçmeyen başka tesisler de eklenebilir, ama hepsi çok yakın zamanların eseridir: eskrim salonu 1967, ali naili moran atletizm sahası 1976, cimnastik, tekvando, boks, halter salonları 1980 yılında, havalı silahlar atış poligonu 1986 da açılacaktır. *
ankara stadyumunun açılışı konusunda bilgi sahibi olmak yararlıdır: hem geçmişte olanları iyi anlamaya yardım eder hem de günümüzde siyaset adamlarının büyük önem verdiği açılış törenlerinde yaşanan karmaşanın gülünçlüğünü apaçık gözler önüne serer. ankara stadyumunun açılışı bakınız nasıl düzenlenmiş?
programa göre açılış nutkunu başbakan ismet inönü verecektir. saat 14 de konuşmaya başlayacak, nutku hoparlörle stadyum dahiline, radyo ile bütün türkiye'ye dinletilecektir. nutuk bir çeyrek kadar sürecektir. bundan sonra hakemin düdüğü ile takımlar sahaya çıkacak ve vaziyet alacaklardır. (ilk maç ankaragücü ile galatasaray arasında olduğundan olacak, hakemliği federasyon başantrenörü misler booth yapar). bu esnada başbakan tribünlerden aşağı inecek, yavaş yavaş sahanın ortasına doğru ilerlerken istiklâl marşı çalınmaya başlanacaktır. bu marştan sonra başvekil sahanın tam ortasına gelecek ve hakem oyun başlama düdüğünü çaldığı vakit, kendi ayağıyla ilk şeref vuruşunu yapacaktır.
bütün bunlar gerçekten olur. son posta bile havanın çok soğuk olduğunu kabul eder. cumhuriyet eksi 17 derece olduğunu yazar. ulus kimsenin unutmaması için önemli bir noktayı tarihe kaydeder: "sporcu başbakanımız başlangıç vurusunu (o soğukta) paltosuz ve başı açık, sahanın ortasında" yapar.
ya halk? kalabalık bir seyirci kitlesi orada hazırdır. çünkü bir kere önemli bir tesis açılmaktadır. sonra galatasaray ve ankaragücü futbol takımları karşı karşıyadır. dahası giriş bedavadır. cumhuriyet 20 bin kişiden fazla bir kalabalığın hazır olduğunu yazar. hani olimpik stadyum 15 bin kişilikti, diye hayret içinde sormayın. stadyumu inşa eden vietti violi bu rakamı herkesin normal bir biçimde oturduğunu varsayarak hesaplamış olsa gerek. ankaralılar o gün soğuk ve heyecandan olsa gerek ayaktadırlar ve cumhuriyetin dediği gibi kalabalıktırlar.
ismet inönü bu kadar büyük bir kalabalığı karşısında görünce stadyumun vali nevzat tandoğan'ın eseri olduğunu şeyler. bu nokta önemlidir. çünkü günümüzde bir "eser" onu planlayanın, temelini atanın değil, açılışını yapanın eseri olarak değerlendirilir.
inönü, stadyumu en kıymetli mekteb gibi değerlendirdiklerini ve her yerde kurmaya çalışacaklarını da belirtir. başbakana göre türkiye'nin istikbalini idare edecek olan genç nesil, açık havada, açık meydanlarda yetinecektir. inönü böyle bir günde fırsatını bulmuşken, kısa da olsa dış olaylara değinmeden geçemez. hatay sorunu o sırada bütün hızıyla tartışılmaktadır. "... unutmamalıyız ki, der, bugün büyük davamız sancak meselesi cemiyeti akvam'da müzakere ediliyor. yüreklerimiz heyecan ile doludur. dost fransa'dan ve cemiyeti akvamdan emniyet ve istiklal bekliyoruz."
stadyumun açılışı konusunda insanların düşüncelerini sormak sadece ulus'un aklına gelir. o da hep fenerbahçelilerin görüşlerine başvurur. esad kaner stadın balkanlar ve orta avrupa sporcularının gıpta edecekleri kadar modern ve güzel olduğunu söyler. türk sporcuları bu stadla iftihar edecek ve ona lâyık olmaya çalışacaklardır. fenerbahçeli yöneticilerden m. kemal, ankara'nın böyle güzel bu stada ihtiyacı olduğunu, böylece bu sorunun çözüldüğünü söyler. stad büyüklerimizin spora verdiği önemin bir kanıtıdır. fenerbahçe'nin sol hafı mehmed reşad, stadın çim sahası ve modern tribünlerini avrupa spor sahaları ile "hemayar" bulduğunu, fener sol açığı niyazi de kıskançlıkla değilse bile gıptayla, istanbul'a da "bu kadar değilse de buna yakın bir stad yapılması" dileğini dile getirir.
ulus neden sadece fenerbahçe'nin görüşlerini yansıtır diye bir soru akla gelebilir. belki sadece fenerbahçeliler stadyumla ilgili düşüncelerini açıklamışlardır. ya da muhabir sadece onlara ulaşmış diye düşünülebilir. bunlar ve başka açıklamaların haklı yanları olabilir. ama şu açıklama biraz daha ikna edici geliyor: adliye vekili saraçoğlu şükrü aynı zamanda fenerbahçe birinci reisidir.
her zaman aynı şey oluyor diye düşünmeyiniz. günümüzde siyaset adamları ve onların yakınları spor kulüplerinin yöneticisi değillerdir belki ama mutlaka farklı takımların taraftarları olarak spor kamuoyunun gündemini işgal etmeye devam ederler.
asıl merak edilecek bir konuyu açıklamakta geciktik. bu, stadın kaça malolduğudur. maliyet günümüzde yapılan işlerin büyüklüğünü anlatmakla son derece önemlidir. rakamlar bol sıfırlı olduğundan gerçekleri ne anlama geldiği anlaşılamasa da çok önemli bir iş için harcandığı genel olarak kavranabilir. ankara stadyumu, hipodrom dahil iki milyon ikiyüzbin liraya malolmuştur. bugün için anlaşılabilir bu rakam o gün için ürkütücüdür. üstelik işler henüz bitmemiştir. ilerideki inşaat için daha bir buçuk milyon lira harcanacaktır. böylece ankara stadyumu 4 milyon türk lirasına malolacaktır. gazeteler bunun 65-70 milyon frank ettiğini yazarlar. siz tabii hemen kaç dolar diye düşünebilirsiniz, ama o günlerde bu tür çapraz kur hesaplamaları yapılmıyordu.
ankara stadyumu hakkında verilen bilgiler bu stad konusunda bilgi sahibi olmaya yardım edebilir, ama stadın gerçek anlamını kavramaya yetmez. stad türkiye cumhuriyeti'nin gelişiminde, onun geleceğe bakışında nasıl bir yere sahiptir, nasıl değerlendirmek gerekir? bu soruların yanıtını bulabilmek için falih rıfkı atay'a kulak vermemiz gerekir.
başyazar ulus'ta stadın açıldığı gün yayınlanan yazısında önce genel bir değerlendirme yapar. sporun batı topumlarının tarihinde bir dönüm noktası oluşturduğunu kaydeder. 19. yüzyılda anglosakson dünyasının üstünlük nedenlerinden biri olarak kabul edildiğini yazar. spor sayesinde "durgun ve ezgin" toplumlara büyük bir hareket verilebilmiş, yeni bir ahlâk anlayışı geliştirilmiştir.
peki bizde? "... osmanlı imparatorluğu'nun şehir türkleri, son devirlerde hazin bir hal almışlardır. hele memlekete elit yetiştiren istanbul'da, yakın zamanlara kadar, hareketsizlik usluluğun ve terbiyenin alâmeti idi. koşmak bile kusurdu. son osmanlı şehir nesilleri, bu oturganlık yüzünden çökmüşlerdir. bünye zayıflığı, ahlâk ve karakter üzerine menfi tesirini yapmıştır. dinç taşra çocuğu, osmanlı mektebine yahud büyük şehirlerdeki osmanlı cemiyeti muhidlerine girdiği zaman, o da bu miskinlik şartlarına uymağa mecburdu".
falih rıfkı 1908 devriminden sonra sporun türkler arasında gelişmeye başladığını ancak sınırlı bir gençlik grubunun uğraşı olduğunu kaydeder. asıl gelişme cumhuriyetle birlikte başlayacaktır.
inönü hükümetlerinin spor için yapmadığı teşvik kalmamıştır. "... spor, yeniden, türklüğe mal olmuştur".
falih rıfkı heyecanlanır: "bunlar (spor tesisleri) yeni zamanların sıhhat ve kuvvet mabedleridir. bunlardır ki gençlikleri kapalı havada ciğer çürütmekten, peyke üstünde ve duman içinde bunalıp çökmekten, maddi manevi ataletin bin türlü zararından kurtarırlar."
onuncu yıl nutkunu dinlerken heyecanlanabilenler falih rıfkı'yı daha iyi anlarlar: "türkiye'nin inşa davası sıhhat ister, kuvvet ister, sabır, sebat, tahammül ve çetin bir irade ve karakter hassası ister, türkiye daha birkaç neslin mücadele meydanı kalmak halindedir... gençlerimiz için stadyumlar, mektebler kadar mühimdir. biz zekâ terbiyesinin fiil ve hareket hassalariyle tamamlanmasına, bildiğimiz ve düşündüğümüz kadar yapmağa muhtacız."
ankara stadyumu işte bunun için önemlidir ve yapanların tebrik edilmesi gerekir.
geriye dönüp inönü'nün başlama vuruşunu yaptığı ana bakarsak karşılaşmaların sonuçlarını merak edebiliriz. ankara stadyumunda yapılan ilk futbol karşılaşmasını bir ankara takımı kazanır. ankaragücü galatasaray'ı 2-1 yener. bu yazının yazıldığı tarihte aynı stadda iki takımın yaptığı son maçı galatasaray çok farklı kazanmıştı. yanılgıya, üzüntüye gerek yok. asıl akılda kalan ilk galibiyettir. o da ankaragücü'nündür. ama kupayı fenerbahçe kazanır. altınordu'yu 3-1, ankaragücü'nü 1-0 yener. şampiyonluk kupasını da saraçoğlu şükrünün elinden alır.
1992/93 sezonunun ankara'da oynanacak son karşılaşması cumhurbaşkanlığı kupası olacak fenerbahçeli cumhurbaşkanı turgut özal merhum oldu. fenerbahçe bu yıl kupa maçını oynayamayacak, çünkü başarısız bir mevsim geçirdi, iftihar (teşekkür) listesinde yer alamıyor.
(*) beden terbiyesi ankara bölge müdürlüğünden alınan bu bilgilere bir ekleme/ düzeltme yapmak gerekiyor. çünkü prof. dr. ilhan unat 19501i yıllarda burada tenis kortlarının olduğunu söylüyor.
ankara 17 (a.a.) — şehrimizde yapılacak olan stadyomun inşaatı dün ihale edilmiştir. münakasaya stadyom plânını hazırlıyan italyan mühendisinin temsil ettiği grupla müteahhit bedri bey tarafından temsil edilen felemenk şirketi ve inşaat heyeti fenniye ve yaman şirketi müşterek grupu iştirak etmişlerdir.
bu üç grup tarafından verilen fiatlerden inşaat heyeti fenniye ve yaman şirketi müşterek grupu tarafından verilen fiat daha müsait görülerek stadyom inşaatı mezkûr grupa ihale edilmiştir.
inşaat heyeti fenniye ve yaman şirketi müşterek grupunun verdiği fiat keşif bedelinden yüzde 20,75 noksanile stadyom için 1,085,552,090 dır. dirinaj için de 293,052,090 dır.
grupla vilâyet arasında mukavelenin imzasını müteakip inşaata başlanılacaktır.
not: haberi 19 mayıs stadının açılışının yapıldığı maça yazdım.
ankara 19 (telefonla) — ihalesi yapılan ankara stadyomu inşaatı mukavelesinin nafıa vekâletince bugünlerde tasdiki beklenmektedir. insaat için lâzım olan para ayrılmıştır. bu yaz mevsiminde başlanacak olan inşaat 935 sonbaharında tamamen bitmiş olacaktır.
not: haberi 19 mayıs stadının açılışının yapıldığı maça yazdım.
galatasaray ve fener takımları dün ankaraya gittiler
ankara stadının açılması münasebetile tertib edilen maçlara iştirak için t. s. k. tarafından davet edilen galatasaray ve fenerbahçe birinci futbol takımları dünkü öğle trenile ankaraya hareket etmişlerdir. on beşer oyuncudan terekküb eden iki kafileye birer idareci refakat etmektedir.