fenerbahçenin lige ilk defa çıkan takımlarla ligde ilk maç olarak yaptığı maçlardaki sonuçlar şöyledir: 1963-64beyoğluspor0fenerbahçe2 1974-75trabzonspor0fenerbahçe1 1978-79kırıkkalespor0fenerbahçe4 1982-83fenerbahçe1antalyaspor1 1984-85malatyaspor0fenerbahçe0 1990-91fenerbahçe1aydınspor6 2007-08istanbul büyükşehir bld2fenerbahçe0 görüldüğü gibi 1982-83 sezonundan beri fenerbahçe bu takımları yenememektedir.
maç 3-1 olduğunda fenerden ümidimi kesmiş, ekmek almak üzere evden çıkmıştım, fırın evden oldukça uzaktaydı, mahallenin çıkışında bir arkadaşı gördüm: olacağı buydu dedi, hemen kaç kaç diye sordum... 4-1 oldu dedi, daha bir sinirlenerek çarşıya doğru isteksizce yürümeye devam ettim, fırına vardığımda tezgahtar pişmişkelle gibi sırıtıyordu, benim hasta fenerli olduğumu biliyordu zaten, ya bu fenere ne oldu böyle ya dedi, 4 tane yedik diyebildim, ne 4 ü 6 oldu diyince sinirden neredeyse aldığım ekmekleri ısıracaktım... yol boyu eve gelinceye kadar içim içimi yedi, yaz tatilinin bittiğine mi yanarsın, feneri bekleyen kötü sezonun başlamasına yanarsın.... bu maçta fenerbahçe'ye daha sonra transfer olan ilker yağcıoğlu 3 gol atmıştır.. ayrıca f.bahçe'nin istanbul'da aydınsporu yenemediği 3 maçlık kabusun ilk ayağıdır bu maç.
fenerbahçe'nin 1. lig tarihinde (bu yazı yazılana kadar) en farklı yenildiği ve en fazla gol yediği maçtır.
ayrıca
en üst lideki ilk maçında en fazla gol atan ve en farklı kazanan takım bakırköyspor'dur. yeşil - siyahlıların bu maçta kırdıkları rekor bu yazı yazıldığında hala devam etmektedir.
bir ilginç ayrıntı olarak aynı sezon ve aynı gün yine istanbulda oynanan ve fenerbahçe'yi 6-1 yenen aydınspor da en üst ligdeki ilk maçında efsanevi bir sonuç almıştır.
fenerbahçenin şuana kadar lig tarihindeki en farklı mağlubiyetleri;
5 farklı 1990-91 26.08.1990 fenerbahçe 1-6 aydınspor 1960-61 18.12.1960 galatasaray 5-0 fenerbahçe
4 farklı 1989-90 07.01.1990 fenerbahçe 1-5 beşiktaş 1999-00 27.02.2000 gaziantepspor 5-1 fenerbahçe 1985-86 22.12.1985 samsunspor 4-0 fenerbahçe 1986-87 02.11.1986 samsunspor 4-0 fenerbahçe 1986-87 16.05.1987 beşiktaş 4-0 fenerbahçe 1987-88 20.09.1987 fenerbahçe 0-4 eskişehirspor 1987-88 21.11.1987 fenerbahçe 0-4 beşiktaş
* ilk oynadığı, * ilk gol attığı, * ilk gol yediği, * ilk galibiyet aldığı, * ilk puan aldığı, * deplasmanda oynadığı ilk, * deplasmanda ilk gol attığı, * deplasmanda ilk gol yediği, * deplasmanda galibiyet aldığı ilk, * deplasmanda ilk puan aldığı maç.
.....müjdat’ı bulmuşken ona kadıköy’de 6-1 kaybettikleri meşhur aydınspor maçını sormamak olmazdı. “o gün aydın günündeydi. her vurdukları gol oldu. ilker ve faruk çok iyi oynadı. maçtan sonra taraftarların bize tepkisi büyüktü. polis arabalarıyla evimize gittik.” bunları anlattıktan sonra konuyu günümüze getiriyor efsane futbolcu, “şimdi öyle mi? 100. yılında evinde bursa’ya yeniliyorsun, seyirci bir şey demiyor. ben bunu söylerken bugün yapılanın doğru olduğunu düşünüyorum. biz mağlup olduğumuz zaman salı günkü antrenmana belimizde silahla gidiyorduk. antrenmanı basıyordu taraftar. tahtalarla, sopalarla saldırıyorlardı.”
bu maci radyodan dinliyordum. ılk gol 8. dakikada sonradan f.bahceye gelen ilkerden geldi ve ilk yari da böylece bitmisti. 2. yariyla beraber 50'de ilker 2. golünü atti. buna karsilik f.bahce 54'te hakan ile cevap verdi. macin 80. dakikasi olmustu ve 2-1 devam ediyordu. sinirlenip biraz balkonda oturdum. ama hasta fenerli olunca dayanamadim ve 5-6 dakika sonra radyoyo acinca sok oldum. cünkü 5-6 dakika önce 2-1 biraktigim mac, kalecimiz kova yasar sayesinde 5-1 olmustu. megerse 83'te ilker, 85 ve 87'de hikmet durumu beslemisti. zaten mac bitmis diye düsünmeye baslarken 90. dakikada mustafa, aydin'in 6. golünü atmaz mi... ben ne disari cikabiliyordum ne de iceri girebiliyordum. ta ki tebrik !!!!!!!! telefonlari gelene kadar......
daha 4 yasindayim o zamanlar.. dayim hasta derecede aydinsporlu bu maca kayin biraderinin oglunun sunneti oldugu icin gidemiyor.. oysa durmasi imkansiz aydin'da.. neyse sunnete gidiyor bizimkiler.. annem-babam-dayim-yengem ve ben.. babamla dayim donusumlu olarak maci dinliyorlar,80. dakikadan sonra gelen 4 golun sokuyla sunnet falan birakilip herkes aydin'da ya sokaklara,ya da izmir'e takimi karsilamaya gidiyor..
ayrica bu maca aydin'dan 11 kisilik bir taraftar grubu amigo semavi onderliginde akvaryum birahanesi'nden fenerbahce stadi'na gidiyor. oysa ki aydin'dan gelen stadin cesitli yerlerinde olan yaklasik 500 kisilik aydinli var.. 4. golden sonra fenerbahce taraftarinin aydinspor lehine tezahurat yapmasiyla birlikte ortaya cikariyorlar renklerini.. amigo semavi'nin anlattigina gore mactan once "tip bile sana care bulamadi aydinspor'um" pankartini astiktan sonra yerlerine geciyorlar.. ılk gol geldikten sonra amigo burhan(nur icinde yatsin) aydin'a kadar konusamiyor olayin etkisinden.. keza aydinspor bu macta yeni transferlerinin buyuk bolumunu imkansizliklardan oynatamiyor.. hatta hoca necdet zorluer takimimizin yarisi malesef bu diyerek demecini veriyor.. bugunlerde aydinspor'un iceride disarida her macina giden asi kankalar taraftar grubu da "hanginizin var boyle sanli tarihi kim fener'e atti 6 taneyi","kadikoy'de fener'e kim atti 6 tane" diyerek tezahuratlarini renklendiriyorlar.. ne diyelim allah bize ustunde ufo sobalar bulunan kadikoy'e deplasman nasip eder insallah.. kadikoy'de maglubiyetimiz yok yanlis olmasin ..
fenerbahçe de bu sezon teknik direktörlük yapan hiddinkten fenerbahçeye geliş öyküsü;
guus hiddink... hollanda futbolunun yetiştirdiği en önemli teknik adamlardan biri. 9 ay boyunca fenerbahçe teknik direktörü olarak görev yapan hollandalı teknik adam, geçtiğimiz günlerde, “işte benim dünyam'' isimli bir kitap yazdı. bunun 10 sayfasını fenerbahçe’ye ayıran hiddink, anılarını esprili bir dille anlattı.
işte onun kaleminden fenerbahçe günleri: psv ile yolları ayırdıktan sonra fenerbahçe yöneticileri ile düsseldorf’ta buluştuk. belçika’dan mechelen de beni istemişti ancak fenerbahçe’nin istanbul’daki 4 maçını izledikten sonra çok etkilendim. psv’den 250 bin mark alıyordum. başkan metin aşık 800 bin mark ödemeyi kabul edince zaten teklifi geri çeviremezdim... ayrıca bana boğaz manzaralı bir villa tahsis ettiler. villada 2 misafir odası, 2 banyo, 6 yatak odası, yüzme havuzu ve bahçede tenis kortu vardı. bunun yanısıra lüks bir otomobil ve hollanda’ya gidiş dönüş bir çok uçak bileti vardı. herşey dört dörtlüktü...
para işleri için komşum frits pauw’u getirdim. kontratımızı noterin tastik etmesi gerekiyordu. bize “noter galatasaraylı olsun ki, bir sorun yaşadığınızda sizin hakkınızı seve seve korusun ve paranızı alsın'' dediler. ezeli rekabetle burada tanıştım...
imza aşamasına gelindiğinde hâlâ paramı almamıştım. başkan “merak etme, imzayı at hallederiz diyordu''... “hayır'' dedim. yöneticileri dışarı gönderdi. 2-3 saat sonra gazete kağıdı içinde param geldi ve sonunda imzayı attım.
atalanta’yı (yanlış hatırlıyor, bir önceki turda guimares’i elemiş, italyan ekibine elenmişti fenerbahçe) uefa kupası’ndan elediğimizde ise hayatımın en mutlu günlerini yaşadım. havalimanından itibaren arabama kadar beni omuzlarında taşıdı taraftar. fenerbahçe taraftarını hayatım boyunca gerçekten unutmayacağım... tabii ki seyircinin olumsuz hareketlerini de yaşadım. ilk lig maçımızda hem de kendi sahamızda aydın bizi 6-1 mağlup ettiğinde otobüsün perdelerini kapatmak zorunda kaldık çünkü kızgın taraftarlar bizi taş yağmuruna tuttu...
bu maçın en enteresan yanlarından biri, maçın 83. dakikasına kadar skorun aydınspor lehine 2-1 olması ve maçın son 7 dakikasında aydınspor'un 4 gol birden atıp fenerbahçe'ye 17 yıl sonra bile kırılamayan "en farklı" mağlubiyeti tattırmasıdır.
1990-91 sezonunun ilk haftasında fenerbahçe’yi deplasmanda 6-1 yenerek sarı-lacivertli takıma lig tarihindeki en ağır yenilgisini tattıran aydınspor;tff 3. lig 2. klasman grubu’nun son haftasında menemen belediyespor’a deplasmanda 1-0 mağlup olarak amatör lige düşmekten kurtulamadı.
son haftaya 39 puanla 7. sırada giren siyah-beyazlı takım, 41 puanlı izmir temsilcisine tek golle boyun eğince 19 yıl sonra profesyonel lige veda etti.
190-91 sezonunda fenerbahçe'yi kadıköy'de 6-1 yenen takımın oyuncularıyla gerçekleşen bir randevu. necdet zorluer ve öğrencileriyle dün ve bugüne dair hoş bir sohbet...
biri kahramanmaraş'tan, biri manisa'dan, biri izmir'den, biri bursa'dan geldi. onlar için kariyerlerinin en güzel yıllarını geçirdikleri takımla ilgili çağrıya kayıtsız kalmak bile düşünülemezdi. ev sahipleri ise randevu saatinden önce heyecan içinde yerlerini almıştı. çünkü 1990'lı yılların başında fırtınalar estiren, özellikle de fenerbahçe'yi üst üste iki kez istanbul'da devirerek tarihe geçen aydınspor toplanıyordu. bu başarılarla dolu dönemin noktalanmasının ardından gerçekleşen ikinci büyük buluşmaydı. ilk toplanma o yıllarda aydınspor'a kaptanlık yapan, ikinci lig'den a milli takım'a çağrılarak herkesi şaşırtan sol bek hayrettin tabak'ın yakalandığı amansız hastalıktan kurtulması için düzenlenen gösteri maçı içindi. ikinci randevunun organizatörü ise fourfourtwo oldu.
hayrettin çok zor günlerin ardından iyileşmişti ama bir yakınını kaybettiği için çok arzu etmesine rağmen bizimle birlikte olamadı. teknik adamlık yapan faruk, eser ve ilker ile çocuğuna bakmak zorunda olan komando ismail (taviş) mazeretliydi. yeri gelmiş ken belirtelim, kaleci eser kardeşler futbolu daha bu sezonun başında 42 yaşında bıraktı. başkan mukan perinçek yoğun iş temposunun kurbanı oldu. izinsiz gelmeyenlerin hanesine ise takımın organizasyon sorumlusu murat yoldaş tarafından bir çentik atıldı. son yılları zorluklar içinde geçiren ve ikinci lig a, ikinci lig b kategorisi derken 3. lig'e düşen aydınspor'un hali hepsini kahrediyordu. hatta onları bir arada gören aydınlılar da onlara 'acaba bir çözüm var mı?' gibilerinden bakıyordu.
- röportaja güzel günleri özellikle de fenerbahçe tarihinin en ağır hezimetlerinden biri olan 6-1'lik maçı konuşarak başlamayı tercih ettik. ve ilk sözü dönemin teknik direktörü necdet zorluer'e verdik...
aydınspor birinci lig'e yükseldiği zaman üç senelik bir program yapıldı. ilk yıl ligde tutunmayı sonra yukarılara yaklaşmayı, ardından şampiyonluğa oynamayı hedeflemiştik. ikinci lig'de mutlu sona ulaşan takıma iyi takviyeler yaptık. aynı ülkeden yabancılar almayı uygun bulduk ve transfer ettiğimiz cezayirliler de çok iyi çıktı. ligin ilk maçının deplasmanda fenerbahçe ile oynanacak olması pek çoklarınca dezavantaj gibi görüldü. ama ben farklı düşünüyordum. çünkü yenilsek kimse bize bir şey demeyecekti. fakat puan almamız birinci lig'e büyük özgüvenle başlamamızı sağlayacaktı. nitekim 6-1'lik galibiyet yolumuzu açtı. o yıl onbirinci olduk. aynı kadroyu muhafaza ettik. yönetim, teknik kadro ve futbolcu bazında istikrarı koruduğumuz ertesi sezon yine bir fenerbahçe galibiyetiyle start aldı. ilk üç maçı kazanınca aslında bir yıl sonrası için koşduğumuz şampiyonluğa oynama hedefini erkene almak bile aklımızdan geçmeye başladı. o yılı beşinci tamamladık. bir puanla uefa kupası'na katılma fırsatını kaçırdık. tüm unsurlarda istikrar bize başarıyı getirdi. bir sonraki sezon ise çözülme başladı. takımın performansı herkesin dikkatini çektiği ve ekonomik açıdan yeterince güçlenemediğimiz için oyuncularımızı kaptırdık ve sonuçta lige veda etmek zorunda kaldık. sonrasında gelgitler ve şimdiyse üçüncü lig'e düşen, başkanı, hocası, oyuncuları kaçmış ağır borç yükü altındaki aydınspor...
- fenerbahçe'nin yaşadığı hezimet esnasında görevde olan guus hiddink halen çok ünlü bir teknik adam. onu izlerken ben bu adamı 6-1 yenmiştim diye içinizden geçiriyor musunuz?
tabii ki o maç aklımıza geliyor ve övünüyoruz. elimizdeki imkânlarla onlara sunulan imkânlar çok farklıydı. onlara her zaman daha sabırlı davranıldı. fakat ben her zaman türk antrenörlerine inandım. hâlâ da yabancılardan bir eksiğimiz olmadığını hatta artılarımız olduğunu düşünüyorum."
- sıra aydınspor'un golcüsü, günümüzün antrenörü hikmete gelmişti. o hikâyeyi biraz daha geriden anlatmaya başladı...
aydınspor'un birinci lig'deki başarısını değerlendirmek için bir önceki sezona yani ikinci lig'deki şampiyonluğa bakmak lazım. o zaman göztepe'yi fatih terim çalıştırıyordu. antalyaspor harika bir kadroya sahipti. lig kalitesi üst düzeydeydi. aydınspor'un da süper bir ekibi vardı. o zorlu ligde sadece bir mağlubiyet alarak birinci lig'e yükselmek gerçekten önemli bir işti. zaten güçlü olan kadroya birinci ıig'de iyi yabancılar da katılınca sonuçlar kendiliğinden geldi. fenerbahçe maçım unutmak mümkün değil. o gün çok iyi oynadık. doğruyu söylemek gerekirse fenerbahçe de beklenmedik kadar kötüydü. ama biz o galibiyetle yetinmeyip iki sezon süresince iz bırakacak bir performans sergiledik. ben ilk fenerbahçe maçında vardım. hatta hiç beklemediğim şekilde yedek kalmıştım. oyuna girdiğimde 2-1 öndeydik. topla ilk buluşmam gol oldu. bu aynı zamanda maçı koparmamızı sağlayan goldü. sonra beşinci golü de ben attım.
- geçmişin sert beki gazi'ye ise ikinci fenerbahçe zaferini ve savunmada birlikte oynadığı unutulmaz cezayirli amani'yi sorduk...
6-1'lik galibiyetle üzerlerinde psikolojik bir etki yaratmıştık. bunu istanbul'da sonraki sezon oynanan ikinci karşılaşmada hissettim. onları yine yenmek çok keyifliydi. fenerbahçeliler ise bu duruma çok sinirlendi. maç sonunda gerginlikleri yüzlerinden okunuyordu. amani çok iyi, çok yönlü bir oyuncuydu. takıma çök önemli katkısı oldu. hem iyi bir savunmacıydı hem de bizim için çok gol attı. takımla çok iyi kaynaşmıştı.
- antrenör kamber altıntaş biz sormadan 6-1'lik maçla ilgili konuşmaya başlıyor...
fenerbahçe maçında öncelikle, tribünlerin "kekliği düz ovada avlarlar" şarkısını söylemesi ve rakip futbolcuların "hiç şansları yok" diyerek seyircilerini ateşlemesi bizi kamçıladı. bence 2-1 kazandığımız fenerbahçe karşılaşmasından da 6-1 galip ayrılabilirdik. buna herkes inansın. ama o maçta hakem yusuf namoğlu iyi bir yönetim gösteremedi.
- aydınspor'un hafızalara kazınmasında bursaspor'dan alınan futbolcuların da önemli bir rolü var. ikinci lig'de şampiyon olan ancak statü engeline takıldığı için bir anda dağılan yeşil-beyazlı takımdan ege'ye gelenler arasında murat yoldaş kulübün transfer politikasındaki doğruların önemine dikkat çekiyor...
aydınspor'u farklı kılan noktalardan biri, bugün yaygın bir şekilde gerçekleştirilen oyuncu tarama çalışmalarını 1980'li yıllar sonunda doğru bir şekilde uygulaması ve takıma iyi isimler katmasıydı. genel kaptan erkan perinçek bu konuda kendii çok iyi yetiştirmişti. biz de bu araştırma çalışmaları çerçevesinde aydınspor'a geldik. benimle birlikte bursaspor'dan gelen faruk, talip ve eser ile birlikte çocuk denecek yaştan itibaren beraber oynamıştık ve güzel işler başarın iştik. kaynaşma çok iyiydi. insanların futbol hayatında yaşayamayacağı güzellikleri burada yaşadım. günümüzde ikinci lig'de şampiyon olup kadrosunu tamamen değiştiren takımlar var. aydınspor bunu yapmadı. yetenekli oyuncularına güvendi. onların üstüne ekleyerek güzel bir ivme yakaladı. bu uzun vadeye yayılabilseydi her şey farklı olacaktı.
- takımda fenerbahçe'ye karşı en çok maç oynayan önder'e zafer maceralarını anlatmak yerine aydın'da fenerbahçe'ye karşı alınan farklı mağlubiyetlerin sebebini açıklamak düştü...
5-1 kaybettiğimiz maçta biz 75 dakika 10 kişi oynadık. son dakikalara kadar ise mücadele 1-1 devam ediyordu. sonra sadık deda iki tane penaltı verdi, iş koptu. tabii yenilgi de futbolun doğasında var. zaten futbolseverler bizim kaybettiğimiz değil kazandığımız fenerbahçe karşılaşmalarını hatırlıyor. benim eklemek istediğim şey şu. arkadaşlık çok iyiydi. saha dışında da hep birlikte vakit geçiriyorduk, eğleniyorduk. kimse kimsenin ne kadar para kazandığım merak etmiyordu. amatör bir ruh vardı. neticede de iyi sonuçlar geldi.
- ercan kılıç aydınspor fenomenine biraz daha felsefi yaklaşıyor...
ben ikinci lig'de şampiyon olan ekipte yoktum. ertesi sene altay'dan transfer edildim. geldiğimizde çok iyi ortam olduğu için hemen kaynaştık. antrenman biterdi 15 kişi eğlenmeye giderdik. aydınspor'da geçirdiğim dönem kariyerimin en güzel yıllarıydı. biz, bugün çok konuşulan joga bonito (güzel oyun) söyleminin yıllar öncesindeki uygulayıcısıydık. güzel futbol sergiliyor, keyif alıyorduk. herkes bizi fenerbahçe zaferleriyle hatırlıyor ama biz gaziantepspor'u deplasmanda 4-0 yenerken de olağanüstü oynadık. beşiktaş'a 5-3 yenildik ama gordon milne'in takımı toplam on maçta bile kolay kolay üç gol yemiyordu. keşke tüm maçlarımızı televizyon verseydi de herkes güzel oyunumuzu izleyebilseydi.
- eski aydınsporlu taner şimdilerde hakemlik yapıyor. o da unutulmaz takımın altay kökenli futbolcularından biri. bu kalabalık röportajda antrenörlük yapan arkadaşları "ne olur ne olmaz bizim maçımızı yönetir" diyerek ona özel ilgi gösterdi. az ama öz konuşuyor taner hoca...
ekip ruhunun yakalanması aydınspor'un bugün bile hatırlanmasını sağlayan faktördü. elbette ki oyuncuların kalitesi de önemliydi. saha içinde oynadığımız futboldan keyif alırdık. maçlar dışında da çok eğlendik. birlikte bulvarda tur atmak, çöp şiş yemek, kâğıt oynamak gibi basit şeyler bile bizi birbirimize bağlardı. zaten evliler bizi çok kıskanırdı.
maçın skorunu bir tanıdığından ya da yolda karşılaştığı bir kişiden duyanlar kesinlikle kandırıldıklarını düşündüler. daha naif karakterli olanlarsa haberi yanlış anladıklarını düşünüp fenerbahçe'nin aydınspor'a altı gol attığına inanarak yollarına devam ettiler. hiçbiri böyle davranarak şaşırtıcı bir tavır göstermiyordu; 27 ağustos 1990 günü sabahı hiçbir türk vatandaşı öğleden sonra oynanacak bu maçın skorunu doğru tahmin edemezdi. spor toto teşkilatı o gün kaç kişinin aydınspor için "2" yazdığını açıklamalı! fenerbahçe, psv ile avrupa şampiyon kulüpler kupası'nı kazanmış hollandalı teknik adam guus hiddink yönetiminde çıktığı ve o günlerin moda sistemi 3-5-2 ile sahaya dizildiği maçta, türkiye birinci ligi'nde ilk maçını oynayan, üstelik ideal kadrosundaki beş futbolcusundan eksik siyah-beyazlı aydınspor'dan, kadıköy'de altı gol yemişti. o gün kaleyi "koruyan" yaşar, muhtemelen wembley'de ingiltere'den 8 gol yediğinde daha az üzülmüştü. tribündeki taraftarın şoku maçtan sonra "doğal" olarak öfkeye dönüşmüş, sarı-lacivertli futbolcular polis otobüsleriyle tek tek evlerine bırakılmıştı. futbolcuların çoğu aracın koridoruna yatarak dışarıdan atılabilecek taşlardan korunmaya çalışmıştı. tabii aralarında ya daha akıllı olduğundan ya da yeni transfer edildiğinden bineceği otobüsü şaşıranlar da vardı. ismi samsunspor ile özdeşleşen savunma oyuncusu ercan, maç sonrasında stattan ayrıldığında aydınspor otobüsüne binmeyi tercih etmiş, yeni bir transfer olduğundan da yüzü tanınmadığı için taraftara yakalanmadan evine gidebilmişti! gazetelere bu dramın ve korkunun fotoğraflarının yanında soyunma odalarında zeybek oynayarak kutlama yapan aydınsporlular ile bir sezon önce kovulduğu fenerbahçe'nin hezimetini tribünden seyretme zevkine erişen todor veselinoviç'in gülümseyen yüzü de yansımıştı! bu maç asla unutulmayacak bir şok başlangıç olarak tarihteki yerini aldı.
fourfourtwo dergisi temmuz-ağustos 2009 sayısından;
son 30 yılın 30 bombası
"süper fener için kolları sıvadık"
fenerbahçe'de başkan metin aşık 1990-91 sezonunda büyük oynamış, "süper fener için kolları sıvadık" demiş ve guus hiddink'i takımın başına getirmişti. sonuç en karanlık sezonlarından biriydi. ilk maçta aydınspor'dan 6 gol yediler, ligde ve kupada varlık gösteremediler, bomboş tribünlere oynadılar. öyle ki bakırköyspor maçında 2446, karşıyaka karşılaşmasında 2517, sarıyer mücadelesinde 3186 kişi tribündeydi. gazeteler "fenerbahçe, karşıyaka'dan puan aldı" şeklinde müstehzi başlıklar atmaktan çekinmemiş, muhalifler yönetimi devirmek için kampanyalar düzenlemişti. gerçek bir karabasandı.
fenerbahçenin eski futbolcularından erdi demir'in anısı;
türkiye'deki ilk maçında fenerbahçe'nin başında aydınspor'dan 6 gol yiyen hollandalı teknik adam guus hiddink'in 20 yıl önceki ilginç sırrı ortaya çıktı.
6-1'lik aydınspor faciasının ardından gazeteler, fenerbahçeli futbolcuların soyunma odasındaki perişan hallerini gösteren fotoğrafları manşet yapmıştı. peki gazeteciler o soyunma odasına nasıl girmişti? işte zamanın fenerbahçeli futbolcusu erdi demir'in ağzından olayın gerçek yüzü.
facia maç 26 ağustos 1990 günü kadıköy'de oynandı. hollandalı teknik adam guus hiddink'in türkiye'deki ilk resmi lig maçında fenerbahçe, aydınspor'a kendi sahasında 6-1 mağlup oldu. maç bitti f.bahçeli futbolcular soyunma odasına girdi. hakan tecimer, gökhan gedikali, erzurumspor'dan yeni transfer edilen genç hayrettin, oğuz çetin ve diğer futbolcuların yüzlerinden düşen bin parçaydı. kimi sandalyelere kimi yerlere oturdu. ağızları bıçak açmıyordu. oğuz çetin yerde oturmuş, iki ayağını bitkin şekilde uzatmış, gözlerini kapamış, elini de yüzüne götürmüş, derin derin düşünüyordu.
tam bu sırada soyunma odasının kapısı açıldı ve içeri bir basın ordusu girdi. milliyet, sabah, hürriyet ve diğer gazetelerin foto muhabirleri soyunma odasının kapısının açılması ile içeri girip, hepsi bir anda fotoğraf makinelerinin deklanşörlerine bastı. fenerbahçeli futbolcular bu ani baskınla neye uğradıklarını şaşırmıştı. yaklaşık 1 dakika süren bu şokun ardından gazeteciler alacaklarını alıp, soyunma odasını terk etti.
peki böylesine facia bir maçın ardından soyunma odasının kapılarını kim açmış, gazetecileri içeri kim davet etmişti. o isim guus hiddink'ten başkası değildi. hiddink, futbolcularının perişanlığını göstermek için foto muhabirlerini soyunma odasına davet edip, kapıyı açmıştı. hiddink'in 20 yıl önceki bu hareketini, aydınspor faciasında sahada olan eski öğrencisi erdi demir anlattı.
a milli futbol takımı’nın yeni teknik direktörü guus hiddink, dün istanbul’a gelerek ilk basın toplantısını yaptı. hollandalı çalıştırıcı, four seans otel’deki toplantıya, 27 ağustos 1990’da fenerbahçe’nin başında iken yaşadığı 6-1’lik aydınspor yenilgisini hatırlatarak başladı.
bu konudan bahsederken gülümseyen ve salondakileri de gülümseten hiddink, “buraya ilk geldiğimde 6-1’lik bir skor vardı. o malum maçtan sonra birileri benim ileride türk milli takımı’nı çalıştıracağımı söyleseydi, gülerlerdi. ama aradan 20 yıl geçti; şimdi her şey çok farklı” dedi.