lise yılları yine, cepte çokta para yok bu yüzden. saatler öncesinden eski açığa girdik arkadaşlarla. amacımız maç başlamadan eski açıktan kapalıya atlamak. daha önce yapmadığım bir tribün hareket:)maçın başlamasına 1 saat kala eski açıktan kapalıya atlanmaya başlandı. arkadaşlarda yavaş yavaş tırmandılar direklere tam tepede duran arkadaşımdan birinin ayakkabısı mızrak gibi olan demirlere takılı kaldı kendisi kapalıda ben açıkta ayakkabısıda direğin tepesinde asılıydı. milan maçı 2-0 kazandı. taraftarda inanılmazdı susmayın susmayın susmayın susanın ... bestesi çok popülerdi.
beşiktaş'ın deplasmanda 5 gol yeme ortalmasını tutturduğu şampiyonlar ligi sezonunun en kötü maçlarından biriydi. beşiktaş rakip kalede pozisyona girmeden bitirdi karşılaşmayı... şifonun her ayağına gelen topu eveleyip geveleyip kaybetmesi maça damgasını vurdu, tabi bir de sheva'nın kale sahası içinde bomboş attığı gol...
dakika 3: albertini'nin soldan kullandığı serbest atışta, bierhoff'un ceza alanı içinden kafa şutunda, top kaleci shorunmu'da kaldı.
dakika 3: ceza alanı içinde oluşan karambolde, topla son bulaşan jose mari'nin şutunda, top savunmadan döndü.
dakika 16: albertini'nin uzun taç atışından gelen topu bierhoff kafayla shevchenko'nun önüne indirdi. bu futbolcunun ceza alanı içinden şutunda, kaleci shorunmu yatarak meşin yuvarlağa sahip oldu.
dakika 30: yasin'in pasıyla ceza alanının sağ çaprazında buluşanahmet'in sert vuruşunda, top direği sıyırarak yan ağlarda kaldı.
dakika 31: ümit'ten topu kapan shevchenko, ceza alanıdışından şutunda, top direğin yanından auta gitti.
dakika 38: albertini'nin sağdan kullandığı serbest atışta, shevchenko arka direkte iyi yükselerek topu kafayla kaleci shorunmu'nun bakışları arasında ağlara gönderdi: 0-1.
dakika 43: albertini'nin soldan kullandığı korner atışında, josemari altı pas içinden kafayla meşin yuvarlağı beşiktaş filelerine gönderdi: 0-2
dakika 44: yasin'in pasıyla ceza alanı içinde kaleci dida ile karşı karşıya kalan mehmet'in şutunda, top yandan auta gitti. maçın ilk yarısı milan'ın 2-0 üstünlüğüyle sona erdi.
dakika 44: beşiktaş gole çok yaklaştı. bu dakikada milan ceza sahası içinde meydana gelen karambolde italyan oyuncular topu son anda kale önünden çıkardı.
dakika 66: münch'ün soldan yaptığı ortada mehmet, maldini'ye rağmen topa kafa vurdu. ancak meşin yuvarlak az farkla auta çıktı.
dakika 78: ibrahim yaklaşık 25 metreden sert vurdu. kaleci dida topa iki hamlede zor sahip oldu.
ilk basımı 2001 yılında olan ümit kıvanç'ın "kesin ofsayt: televizyon futbolu ve futbol medyası" kitabından;
trabzonspor, kendi sahasında adanaspor'a karşı 3-0 yenik duruma düşer. trabzonlu taraftar takımın canına okumaya koyulur. bordo-mavililer 10 kişi kalır. yılmazlar, uğraşır didinirler ve maçı 3-3'e getirirler. bu onur savaşının bir aşamasından sonra trabzonlu taraftar lütfedip çark eder ve yeniden takımını desteklemeye başlar. yürek burkan, kötü bir olaydır.
futbol yazarının bu olaydan sözedişi şöyledir: "bordomavililer'in teknik direktörü giray bulak'ın (...) adanaspor maçında takımının 3-1 yenik götürdüğü sıralarda taraftarların kendisine yaptığı tezahürattan ders alması gerekiyor." aynı "takım yazarı", zor durumdaki takımını daha da bozan taraftarın linççiliğine açıktan hak vermekle, bunu ders çıkarılacak bir bilgelik olarak nitelemekle yetinmez, taraftarın takım sevgisi yerine sadece kazanç hırsını geçirmiş oluşunu da tersinden okur: "bu arada adanaspor karşılaşmasının son 15 dakikasında takıma sahip çıkarak, berabere kalmasında büyük katkısı olan taraftarları kutlamak istiyorum." asıl özelliği futbolseverlik olan, sağduyulu bir gazeteci, bu maça dair muhtemelen, trabzonspor'un seyircisine rağmen veya seyircisine inat mücadele edip beraberliği ve onurunu kurtardığını yazardı.
linççilik, öncelikle gündelik yaşantıdaki dayanak ve uzantılarından ötürü bu kadar doğal karşılanıyor, ikinci olarak, linççi zihniyet, sürekli meşrulaştırılmaya ihtiyaç gösteren takım yazarı, kulüp yazarı vs. konumuna aradığı bu meşruiyet için zemin oluşturuyor. bu yüzden, linççi taraftar davranışı, taraftarlığın mümkün tek şekillenişi olarak kabul ediliyor neredeyse 24 ekim'de inönü stadı'nda 2-0 kaybedilen milan maçının son on dakikasında hâlâ olumlu tezahüratını sürdürüp üstelik "beşiktaş sen bizim her şeyimizsin"e geçen beşiktaş taraftarının davranışı, maçtan sonra televizyonda konuşan bir futbol yazarınca adetâ şaşkınlıkla karşılanmıştı; "taraftar bugün çok olgun savrandı" sözleriyle. siyah-beyazlı tribünlerdeki bu tavır ertesi gün gazetelerde de haber oldu.
oysa futbol âleminde, penaltı kaçırmış futbolcunu, yenilmiş takımını alkışlamanın da ayrı bir "raconu" vardır ve kimilerine göre de doğal olan linççilik değil budur. euro 96 çeyrek finalinde, maç 0-0 bitip de iş penaltılara kaldığında, topu fransız kalecisi lama'ya teslim ederek takımının şampiyonaya veda etmesine sebep olan hollandalı seedorf ağlayarak sahadan kaçmaya çalışıyordu. rakip takımın oyuncusu carembeu onu tuttu, çeke çeke liverpool'un anfield road stadı'nda hollandalıların doldurduğu tribünü önüne götürdü. staddaki 37 bin seyirciden portakal rengi formalı olanlar da, o 22 haziran 1996 gününe kadar pek çok defa yüzlerini güldürmüş bu futbolcuyu alkışladı.
aynı kitapta yer alan diğer "linçcilik" yazıları için;
beşiktaş: ike shorunmu, miroslav karhan, tayfur havutçu, ali eren beşerler ( erman güraçar 45), ahmet dursun, nihat kahveci, mehmet özdilek (ayhan akman 71), marcus münch, ümit bozkurt, dmitry khlestov (ibrahim üzülmez 45), yasin sülün.
ac milan: dida, paolo maldini, demetrio albertini, alessandro costacurta, andriy shevchenko, gennaro gattuso (thomas helveg 83), jose mari (serginho 87), oliver bierhoff (zvonimir boban 71), massimo ambrosini, roque junior, francesco coco.
1 mayıs 1996'da ukrayna'yı samsun'da 3-2 yendiğimiz özel maçta milli takımımıza bir gol atmıştı. şöhrete kavuştuktan sonra 1999 yılında milano'da oynanan şampiyonlar ligi maçında galatasaray ağlarını havalandırdı. milan bu golle galatasaray'ı 2-1 mağlup etti ama sonraki karşılaşmada sarı-kırmızılılar bu yükün altından kalkmasını bilip eufa kupası'na kadar gideceklerdi.
ertesş yıl şampiyonlar ligi'nde evvala beşiktaş'ın karşısında çıktı milan. san siro'da 4-1 kazanırken son iki gol shevchenko'dan geliyordu. grubun sondan bir önceki maçında da inönü'de 2-0'lık maçın ardından beşiktaş'ın gruptan çıkma şansına matematiksel olarak son verirken gollerden biri yine sheva'dan geliyordu. o yıl ikinci tur gruplarındaysa milan galatasaray'a bir kez daha rakip oldu ve ukraynalı milano'da 2-2 biren maçta yine attı golünü.
kasım 2004'te shevazade olma sırası milli takımımızdaydı. 2006 dünya kupası elemelerinde şükrü saraçoğlu'nda ukrayna'yı konuk ediyorduk. son derece etkisiz oynadığımız karşılaşmada ukrayna 3-0'lık ner bir galibiyet ederken shevchenko da kend hesabına iki gol yazdırıyordu.
aradan bir yıl geçti, mekan aynıydı, mağdur ise bu sefer fenerbahçe'ydi. milan 4-0'la farka giderken bütün goller shevchenko'dan geliyordu. önceki satırlara geri dönüp sheva'nın türk takımlarına toplam kaç gol attığını hesaplamak için kendinizi yormayın, sizi bu zahmetten kurtarmak için biz verelim bu sayıyı. takımlarımıza tam 12 (yazıyla oniki) gol attı ukraynalı.