a milli takım ve eses denilince elbette unutulmaz maçlar, isimler ve olaylar da hatırlanacaktır. ismail arcanın altın adamlığa ulaşmayı başardığı takımda birçok defa sahaya kaptan olarak çıkması, rahmetli necdet'in k. irlanda ile oynanan dünya kupası eleme maçında george best'le giriştiği mücadele, kamuran'ın 'köln fatihi' unvanını aldığı meşhur 1-1lik almanya maçı ya da literatüre "vogts'un belini kıran adam" olarak geçen ender'in bu maçtaki başarısından dolayı başka bir kırmızı siyah renkli takıma, eintracht frankfurta gitmesi gibi...
büyük bir ihtimalle almanya'ya karşı oynayan milli takımlarda en şanssızı 1970lerin jenerasyonudur... maier, vogts, weber, grabowski, overath, müller, netzel, held ve taraftarlarının "kaiser/ımparator" lâkabını uygun gördüğü beckenbauer gibi dünyanın en iyi futbolcularına sahip alman milli takımı'yla yapılan maçlardan "şerefli bir mağlubiyetle" ayrılmanın hesaplarının yapıldığı günlerdir. almanya, avrupa kupası eleme maçı için köln'de müngersdorf stadı'nda türkiye'yi ağarlayacaktır. maçtan önce türk futbolcuları ve türkiye çoktan alman basınının sütunlarında yerini almıştır. almanya'da kimliklerini yeni yeni kabul ettirmeye çalışan çok sayıdaki türk işçiyi rencide edecek tarzdaki yayınlarda türkiye'nin en iyi ihtimalle 5 gol yiyip döneceği yazılıp çizilmektedir. kaleci maier de kendisine o kadar güvenmektedir ki "eğer bana türkler gol atarsa saçlarımı kazıtırım" diyerek kellesini ortaya koymuştur. türkiye'deki yazarlar da takımın çok iyi olduğunu söyleyip, fazla gol yemeyeceğini, en fazla iki-üç golle maçı bitireceğini iddia ediyorlardı. kadroda eskişehirspor'dan da kamuran ve ender vardı. türkiye bir gol kazandı. golü gerçekten kimse beklemiyordu; takım arkadaşları bile bir an duraksadıktan sonra yanma geldiler eskişehirsporlu delikanlının, 23 yaşındaki kâmuran'ın...
29 ekim 1970 tarihli hayat dergisinde yayınlanan "kahramanının kaleminden altın golün hikayesi" bölümünden;
"adım: kâmuran yavuz... 23 yaşındayım... şu andaki mesleğim: futbolculuk... 'şu andaki' sözünü üstüne basa basa söylüyorum. çünkü iki yıl sonra kimya fakültesi'ni bitirdiğim zaman, bu mesleğime 'elveda' diyebilirim. futbola yedi yıl önce eskişehir toprakspor'da başladım. şimdiye kadar 19 defa millî formayı giydim. fakat şanssızlığımdan mıdır nedir ancak bu maçta bir gol atabildim. 19 millî maçta tek gol... hayatını, geçimini futbol oynayarak kazanan bir sporcu için hiç de övünülecek bir bilanço değil. ama ben şimdi bu tek golü kaydeden sol ayağımı kesip müzeye koyacak kadar sevinçliyim. neden mi? çünkü bu golü herhangi bir sıra takımına değil, karşısına hezimet korkusuyla çıktığımız, dünya 3.sü almanya'ya attım. maçtan önce yapılan yayınlar hepimizin moralini bozmuştu. köln'de bacak kadar çocuklar bile yüzümüze karşı elleriyle 'beş' işareti yapıyorlardı. çok üzüntülüydük. sadece rezil olmamak ve farklı bir mağlubiyet almamak için çıkmıştık sahaya. maçın 14. dakikasındaydı. onların bir akınını 18 üzerinde kesmiştik. top sağaçık mevkiinde bekleyen metin'e kadar gelmişti. o sağdan sürdü sürdü, rakip 18'e kadar girdi. ben onu gözlerimle takip ediyor ve santra noktasından yavaş yavaş alman yarı sahasına giriyordum. bu arada nasıl olduğunu hâlâ bilmiyorum, topun weber'e doğru geldiğini gördüm. kafayla uzaklaştırması an meselesiydi. ben de bu arada onların 18'ine yaklaşmıştım. fakat o ne? weber'e doğru geldiğini gördüm. kafayla uzaklaştırması an meselesiydi. ben de bu arada onların 18'ine yaklaşmıştım. fakat o ne? weber topa müdahale edemedi. birden fırladım ve yere düşen topu hafifçe ileri aktardım. sonra yetişip olanca gücümle bir sol şut patlattım. top kaleci maier'in müdahalesine rağmen alman ağlarıyla kucaklaşmıştı. yıllar önceki 'berlin efsanesi' 'köln zaferi'yle böyle tekrarlanmış oldu. son olarak şunu belirteyim. yalnız ben değil, hiç kimse bizim batı almanya'ya gol atabileceğimizi hayal etmiyordu. herkes şaşkındı; bu yüzden golü attıktan sonra ilk anda arkadaşlarım her zaman alıştığımız o takım tezahüratını bile göstermediler. neden sonra beni tebrike koştular. hepsinin gözlerinde yaş vardı..."
elbette maçın galibiyetle bitmesi çok güzel olurdu ama tecrübeli almanlar müller'in ayağından penaltı vuruşuyla beraberlik golüne ulaştılar. ama 1-1'lik skor kimsenin umrunda değildi. herkes türkiye'nin o günkü penaltı atışı dışında maçın mutlak hakimi olduğunu konuşuyordu. skorda emeği geçen kâmuran yavuz, vahap'la birlikte 1. lig'de eskişehirspor'un başarılarında da ön plândaydı. eskiler onları 90'larda galtasaray'ın oyununa damgasını vuran orta saha elemanları okan ve emre'ye benzetiyorlar... kâmuran'ın eses ve milli takım dışındaki futbol biyografisinde antrenörlük yılları da dolu dolu geçecektir...
1970-71 sezonundaki balkan kupası maçında eskişehirspor forması giyen aşağıdaki anının sahibi ayhan aşut, bu anı yüzünden almanya maçında da kötü bir süprizle karşılaşır;
"yunanistan'da egaleo'yla maç yapıyoruz. ilk dakikadan itibaren ilhan'la sol açıklan, enderle de sağ bekleri uğraşıyor. sinirler gergin, zaman zaman ağız dalaşma giriyor iki takım futbolcuları. bir top geldi, ceza sahasına daldığım sırada futbolculardan birisi bana sert girdi. hakem penaltı noktasını göstermeyince çok sinirlendim, gittim boğazına yapıştım, ardından sol açıklarına bir tokat attım!.. neyse, devre oldu, soyunma odasında uzanmış yatıyorum, içeriye bir adam girdi, 'beyim ne yapıyorsun sen?' dedi. adamın kim olduğunu bilmiyorum, ona da ters ters konuştum. meğerse adam yunanistan'ın türkiye konsolosu'ymuş!.. yunanistan'la türkiye arasında hassas olan dengeler nedeniyle ikinci yarı beni takımdan aldılar. maç bitti, futbolcu arkadaşlarla meksika dünya kupası'nda brezilya-çekoslovakya maçını izliyoruz. ertesi gün sabah erkenden bulgaristan'a geçeceğiz. bana vize almışlar, hemen istanbul'a gönderiyorlar. o an çok kötü oldum. takım arkadaşlarımın arasından vatan haini gibi uzaklaştırıldığım için yönetimle aramız açıldı, anlaşamadık. zaten maçtan sonra herkes en az bir yıl ceza alacağımı düşünüyordu. bu arada göztepe kulübünden teklif geldi, o günlerde de ev yapıyorum, paraya ihtiyacım var, mecbur kabul ettim ve üç sezon izmir'de oynadım. bu egaleo maçı, sonra da başıma dert oldu. almanya'yla 1-1'lik maçın kampındayız. formda olduğum için milli takıma çağrıldım, ben kesin oynarım diyorum ama maç günü kadrolar bir açıklandı, benim ismim yok!.. meğerse, federasyon milli dava muhabbetine son anda hassasiyetleri düşünerek ismimin çıkanlmasım istemiş. madem öyle niye kampa çağırıyorsunuz kardeşim?.."