halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
10'uncu dünya kupası'nda yıldızlaşan bir futbolcu, polonya kalecisi tomaszewski idi. wembley'de penaltı kurtararak ingilizlerin finale çıkmasını engelleyen tomaszewski. ününü burada da sürdürüyor, polonya'nın isveç'i 1-0 yendiği maçta, yine penaltı kurtararak galibiyeti koruyordu. ve sonra almanya-polonya karşılaşmasında da. hem de "penaltıcı" diye tanımlanan hoeness'ın vuruşuyla gelen topu kurtaracaktı "penaltıdan gol yemeyen kaleci" tomaszewski, ne çare. aynı maçta müller'in ofsayt golüne boyun eğiyor, almanya bu en önemli karşılaşmayı tartışmalı bir golle 1-0 kazanarak kupa yolunda yürüyordu.
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
frankfurt'taki almanya-polonya maçı da unutulmayacak bir olaydı. maç saatinden çok önce başlayan yağmur, giderek sağanak halini almış, sahanın her yanını gölcüklerle doldurmuştu. avusturyalı hakem, bu durumda maçı başlatamamıştı. tribünlerde 62 bin seyirci, çoğu ıslanarak dakikalarca yağmurun dinmesini ve sahanın temizlenmesini beklemişti.
biz, maç saatinde, merkeze bağlanmış, yayına geçmiştik. yani, maç oynansın, oynanmasın, bir şeyler anlatmak zorundaydık. aslında pek de kötü olmadı. o göllerle dolu saha, kısa zamanda temizlendi. bu da naklen yayınla verildi. hiç değilse, böyle bir sorunun nasıl çözüldüğünü bizim memleketteki yetkililer, görevliler de seyretmiş ve deneyim kazanmış oldular. bu arada, maçı birlikte nakletmekle görevli olduğum ümit aktan kardeşim, her zamanki muzipliğiyle, kulaklığını çıkarıp, kulağıma eğildi, "ağabey, sen tecrübelisin. bu yağmuru sen benden iyi anlatırsın" dedi. ve ayağa kalkıp, dışarı çıktı.
o gün, iki şeye üzülmüştüm. biri, saha temizlenirken, görevli almanlardan birinin gelip de "temizleyenler türkler" diye sözüm ona şaka yapmasıydı. bir de o almanların maçı açık bir ofsayttan attıkları golle kazanmasına..