yenen takımın şampiyonluğu büyük ihtimalle garantileyeceği maçtı. beşiktaş'lı arkadaşlarla beşiktaş tribününe girmiştim. gol attıkça üzülüyor numarası yapmak çok kolay olmadı :)
maçı inönüde beşiktaşlıların arasında yeni açıkta seyrettim. gol sevinçleri içimde patladı. 3-0 ken maç "yönetim açığa loca yapsana" sloganları inönüyü inletti. van hooijdonk bu maçta ortasahada oynamıştır. serdar bilgili bu maçtan sonra yediği küfürler nedeniyle başkanlığı bırakmıştır.
ilk basımı 2004 yılında olan bozkurt k. yılmaz'ın "bu aşk bizi canlı tutacak: fenebahçeli olmak" kitabından;
inönü'deki maça bir gün kala yeğenim melisa adana'dan telefon ediyor, "hafta sonu için başarılar enişte" diyor. ben niye ona "size de başarılar" diyemeyip lafı geveliyorum, derslerden, hangi kitapları okuduğundan bahsediyorum? nerede, neyi kaybettim de bu işin zevkli bir oyun olduğunu unuttum? rakip takımdan arkadaşlardan beni en son kim aramıştı da başarılar dilemişti?
deplasman maçlarını seyrettiğimiz iki uğurlu "mekan" vardı. ali'lerin evinin bir yenilgi ile uğuru kaçtı. tekrar mimoza sokak'a dönmek zorundayız. gerçi ev sahibimiz ilker "uğur yapmak uğursuzluk" getirir dese de hepimizi davet ediyor.
maç öncesi açıklayamayacağım bir şekilde rahatlıyorum. aklımın her bir yanını isteğim dışında kurcalayan hatta kanırtan sorulara, sorunlara cevap bulmuşum ve sorularda en azından bir süre için ellerindeki alet edevatı bir köşeye bırakmış gibi hissediyorum. göreceğiz bakalım bu huzur geçici mi kalıcı mı?
uğurlu cipsleri aldığımız ziya market kapanmış. şaşırmıyorum, zira küçük karton üzerimde dört işlem yapan müesseslerin ömrü kelebek kadardır. komşusu ulus market'e giriyorum. paramı öderken "uğur ve ziya market" ile ilgili kendi kendime mırıldanmamı duyan marketin sahibi üzerine alınıyor galiba ve "tazedir abisi hepsi" diyor. içeride cips ve bira alan adam, kaçamak bakışlar ile sürekli bana ve formama bakıyor ama tek kelime söylemiyor. halden anlarım...
bir gün önce melisa'ya söylemediklerimi ona söylüyorum "size de başarılar dilerim" şaşkınca "sağol hocam" diyor. maç saati yaklaşırken heyecanım iyice azalıyor ve kendi kendime "aferin bozkurt, tam sporcu gibisin maça sakin gireceksin" diyorum. ilker de zaten supertramp dinletiyor. bu onun meditasyonu olsa gerek.
hakem başlama düdüğünü çalınca ben de kronometreme basıyorum. o anda kim bilir kaç kışı duasını bitirip elini yüzüne sürdü, kaç kişi yumruklarını sıkıp "hadi aslanlarım be" dedi. kaç kişi de "ah bir yenilseler, başka bir şey istemem" dedi. sarı kanaryalar koşmaya başlayınca yollarına taş serpenler çok olur. onun için tribünlerdeki ilk ders "fener'in fener'den başka dostu yok"tur.
maça rakip hızlı başlayınca "ya bunlara karadeniz'den teşvik primi mi geldi" esprileri geliyor, gülüyoruz. sonra maçı da güle oynaya kazanıyoruz. maç bittikten sonra sarılarak çektirdiğimiz fotoğrafı yıllar sonra gördüğümde de o an neler hissettiğimi hatırlayacağımdan şüphem yok. aylar önce yanında başkaları varken de bu sevdamıza sahip çıkmaktan vazgeçmemiştik, daha bu öğlene kadar hayal kuranlar varken de. bu yıl da sonraki yıllarda sahip çıkacağız. söz!
maç biteli çok olmuş ama hala bağdat caddesi'nin bir yanı sarı, diğer yanı lacivert diye bağırıyor. cep telefonu şirketleri bu gece mesaj rekorunu kırmışlardır. asıl rekorun kırılmasına 3 hafta var.
burak'a da unutmadan maç sonucunu haber vermek gerek diye düşünüyoruz. zira maçı seyredemeyecek ve gidip caddebostan'da dalgakıran en ucunda elif ile elele adalara bakacaktı...
sonradan öğreniyoruz. hakikaten sessizliğin ortasındalar. elif tüm iyiniyeti ile bir şeyler anlatıyor ama dinleyen kim? az ilerlerinde köpeğini gezdiren hanımın topuk ve köpeklerin ayak sesleri dışında ses yokken burak'm kulağına bir ses, bir fısıltı geliyor. "elif, sen de duydun mu? " diyor. elif bir şey duymamış. burak dikkatle dinliyor denizin ortasından bir haykırma geliyor "feeeeneeer" diye. belki bir balıkçı, belki adalardan gelen bir çığlık, belki de sahile yakm bir apartmandan yankılanıp gelen bir ses... "galiba gol attık" diyor ve dayanamıyor açıyor telefonununu. evet bir mesaj var ve fenerbahçe 1-0 önde... o anda "ne işim var dalgakıranda" diyor...
pazartesi öğlen yemek yerken sen son yediğim yemeğin üzerinden 24 saat geçtiğini anlıyorum. böyle günlerde insan çocuk gibi oluyor, birisi "acıktın mı?" demezse yemekti oydu buydu aklına gelmiyor. geçtiğimiz hafta üstün performans gösteren espresso makinesini özenle temizleyip teşekkür ediyorum. "abi biz ne yaptık ki, asıl zafer sporcuların, sizlerin, camiamızın" diyor. "başarıyı paylaşmayı bilmek gerekir. hepimizin çorbada tuzu var. hadi yap bakalım şimdi bir keyif kahvesi de rahat rahat içelim" diyorum.
aklıma, 1996 senesinde şampiyonluk maçından sonra sıcağı sıcağma konuşan aykut kocaman geliyor "o golü atan değil yiyen biz olsaydık şimdi her şey değişecekti." acaba kahvemi içtikten sonra dün geceki hüsrandan sonra ne kadar üzgün olduklarını tahmin edebildiğim rakip takımın taraftarı yakın arkadaşlarımı teselli maksatlı arasam mı? iyi de arayıp ne diyeceğim? "boş ver, üzülmeyin" falan denmez ki. böyle bir günde beni arasalar daha da sinirlenirdim. ne diyeceğimi bilemediğim için aramıyorum. zaten herkes onun için "aykut" olamıyor.
lucescu için bu maç, beşiktaşın başında çıktığı sekizinci derbiydi ve ilk kez bir derbide yenilmiş oldu. daha önceki yedi derbinin beşini kazanmış, ikisinde berabere kalmıştı.
2003-2004 sezonunun tamamlanmasına 4 maç kala oynanan bu "derbide" "son şansı”nı iyi kullanmak isteyen beşiktaş defansını boşladı. kanarya, ezeli rakibini formda isimleri serhat ve tuncay ile cezalandırdı. 2 tane çok kritik asist yapan kaptan ümit’in hakkını da teslim etmek lazım. özellikle 2.golde giunti’nin ayaklarından “tereyağından kıl çeker” gibi topu alıp, serhat’a yaptığı asist oyunu kopartan hareket oldu. bunun dışında “derbi”; oyun ve oyun sonrasında yaşananlarla 3 rakamı ile anılacak bir mücadele olarak hafızalarda yer etti. fenerbahçe, beşiktaş engelini 3 golle aşarken, kartal’ı adeta 3.lüğe mahkum ediyor, son 3 haftaya girilirken liderliğini perçinliyordu. bağdat caddesi’ne “şampiyonluk kutlamalarının provasını” yaşatan bu maçın ertesi günü; 3 yıllığına beşiktaş başkan’lığına seçilmiş olan serdar bilgili; yaklaşık 3 ay sonra bu görevinden istifa ettiğini açıklıyordu. maçı, fenerbahçe’nin kazanması sürpriz değildi ama maç ertesinde beşiktaş cephesinde yaşananlar gerçekten sürprizdi. ilk yarı sonunda basının ezici çoğunluğu tarafından “şampiyon” ilan edilen beşiktaş’ın “şampiyonlar ligi” ümitlerini de tüketmesi sonucunda lucescu’nun istifası futbol kamuoyunu şaşırtmazdı. ama “kongre üyelerinin çoğunlukta olduğu” localardan “gözünün içine bakılarak edilen küfürler” yüzünden başkanlığı bırakma kararı alan serdar bilgili şaşırttı. şaşkınlık, sinan engin’in sezon sonunda görevini sürdürmeyeceği açıklaması ile devam etti.
derbiden sonra "orta kulak iltihabım var, boğazım şişti. acı çekiyorum, iki gündür iğne oluyorum, serum alıyorum. hastanede tedavi oluyorum. bu yüzden toplantı yapamayacağım. konuşmakta zorlanıyorum" açıklamasını yapan daum, bu halde çıktığı maça damgasını vurdu. her zaman pivot santrfor olarak görev yapan pierre van hooijdonk, bu kez orta saha ile forvetin arasında köprü vazife-sindeydi; hava toplarını indiriyor, aralara sızan tuncay şanlı ve serhat akın'ı kaçınyordu. can bartu sık sık eleştirdiği alman hocayı bu maçtan sonra "chris-toph daum'u da takdir etmek lazım" diye övdü ve karşılaşmayı kazandıran daum şifresini şöyle anlattı: 'daum, neticeye aradan attığı toplar ve çabuk adamlarla gitti. kimdi bu adamlar: tuncay ve serhat. tuncay ortalara girdi, geriye yardım etti. serhat'ı sağ kanatta kilitlemedi, ortalara soktu. elindeki imkânları iyi kullandı daum. düşünüyorum da, eğer van hooijdonk olsaydı arada, bu toplarla gole gidemezdi f.bahçe. daum, hollandalıyı biraz orta sahaya çekti ve pasorluk görevi verdi. van hooijdonk da attığı pasla, atılan ilk golde büyük bir beceri örneği gösterdi." bu karşılaşma öylesine önemliydi ki bir sezon öncenin şampiyonu beşiktaş tam anlamıyla havlu atıyor, başkan serdar bilgili maç sonunda konrge üyelerinin olduğu tribünlerden kendisine küfürler edildiğini öne sürerek istifa ediyor, beşiktaş uzun yıllar içinden çıkamayacak bir kaosa sürükleniyordu
artun ünsal'ın "tribün cemaatinin öfkesi: ticarileşen türkiye futbolunda şiddet" kitabından;
bıçaklar konuşunca...
(...)
beşiktaş-fenerbahçe derbisi öncesinde kabataş'ta önlem alan polis, biletsiz olduklan gerekçesiyle yaklaşık 500 fenerbahçe taraftarını belediye otobüsleriyle gerisin geriye kadıköy'e göndermek istiyordu. ancak, otobüsler dolmabahçe'den geçerken, beşiktaşlı taraftarların saldırısına uğrayacak, camları kırılacak, çıkan arbedede iki fenerbahçe taraftan yaralanacaktı. olaylar yatıştıktan sonra, yaklaşık 400'ünün biletli olduğu anlaşılan fenerliler maç başladıktan 15 dakika sonra serbest bırakılıyordu. kanımızca, bu olaylar da, güvenlik güçlerinin yeterince eğitimli olmadıklarını kanıtlıyordu.
maç sırasında boş durmayan beşiktaşlı taraftarlar, fenerbahçe'nin attığı birinci golün ardından, protokol tribününde yer alan fenerbahçe başkanı aziz yıldırım ve yöneticilere küfürlü tezahüratta bulunurken, bir taraftarın attığı pet şişe de yıldırım'ın üzerine geliyordu. dahası, beşiktaş başkanı serdar bilgili de bir grup beşiktaş taraftarının, hem de vip localarına yakın oturan kongre üyesi taraftarın galiz küfürlerine muhatap oluyordu. bilgili, ertesi gün kulüp binasında düzenlediği basın toplantısında kendisinin ve başkanlık makamının onurunun zedelenmesine tepkisiz kalmayacağını ve başkanlıktan ayrılacağını açıklayacak ve yeniden aday olmayacağım belirterek olağanüstü genel kurul çağrısında bulunacaktı.73 bilgili'nin bu davranışı ülke kamuoyunda da büyük takdir topladı. çeşitli beşiktaşlı taraftar grupları yürüyüşler ve bildiriler yoluyla bilgili'ye "bizi bırakma" mesajını verdi, ancak başkan kararından dönmedi.
öte yandan, aynı kulübün taraftarları arasında kavga geleneğinin de sürdüğü görülüyor.
artun ünsal'ın "tribün cemaatinin öfkesi: ticarileşen türkiye futbolunda şiddet" kitabından;
ve "mafya"nın gölgesi...
(...)
alaatin çakıcı'nın mayıs 2004'te yeniden cezaevine girmemek için sahte pasaportla yurtdışına kaçışının ertesinde, çakıcı'nın adamlarından birinin italya vizesi alması için kulüp yetkilisi olarak gösterildiğine ilişkin belgelerin beşiktaş başkanı sedar bilgili'nin imzasıyla düzenlenmiş olduğu medyaya açıklanınca, futbol kulüpleriyle mafya arasındaki ilişkiler yeniden gündeme geliyordu. çakıcı ile nisan ayı içinde "şifreli" telefon konuşmaları yaptığı beirlenen beşiktaş takımı menajeri sinan engin'in söz konusu belgelerin bilgisi dışında verildiği yolundaki iddiaları kamuoyunca ciddi bulunmazken, bu arada beşiktaş'ın 20 yıllık üyesi olduğu da saptanan çakıcı'nın gölgesi beşiktaş'ın üzerine düşüyordu. bilgili zaten bu olay patlak vermeden önce, beşiktaş-galatasaray derbisinde kendisine yöneltilen çirkin tezahüratı bir onur sorunu yaparak istifa edeceğini açıklamış ve olağanüstü kongre çağrısında bulunmuştu. sinan engin de beşiktaş yönetimi tarafından görevinden alınacaktı. mayıs sonunda iş başına gelen yeni beşiktaş yönetimi ise ilk etapta çakıcı konusunda bir açıklama yapma gereği duymuyordu. yönetim kurulu'nun temmuz ayında çakıcı'nın kulüp üyeliğine son verme kararı aldığı, ancak ağustos sonunda duyulacaktı.
öte yandan ünlü kabadayılardan sedat peker'in ekim ayında gözaltına alınmasıyla başlatılan operasyonda, peker soruşturmasının en önemli ayaklarından birinin de "fenerbahçe dosyası" olduğunu belirtmesi kimseyi şaşırtmadı.peker'in fenerbahçe üzerinde "büyük etkisi ve söz sahibi olduğu" belirtilirken, kulüp içinde adamı olduğu; birçok futbolcunun menajerliğini de yapan söz konusu kişinin saraçoğlu stadı'ndaki reklam panolarını kiralama işini almasında peker'in kulübe yaptığı baskının rolü olduğu öne sürülüyordu. istanbul organize suçlar şube müdrüü'nün basına yaptığı açıklamaya göre, peker ve arkadaşlarına karşı yürütülen soruşturmada yer alan çeşitli suç iddiaları arasında, fenerbahçe kalecisi rüştü reçber'i döven kişiye gözaltına alınan çete üyelerinden birinin "talimat" verdiği savı da yer alıyordu. gene peker'in talimatıyla futbol federasyonuna baskı yapılarak fenerbahçe'nin bazı maçlarına "müdahale edildiği de bir başka suç iddiasıydı.
beşiktaş'ın menajeri sinan engin’in bir ayda çakıcı ile 18 telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı. görüşmelerde çakıcı'nın yurtdışına gidiş nedeni "futbolcu seçmek" olarak geçiyor.
beşiktaş futbol takımının menajeri sinan engin’in son bir ay içinde alaattin çakıcı ile 18, gencay çakıcı (kardeşi) ve adem çakıcı (yeğeni) ile de 62 telefon görüşmesi yaptığı tespit edildi.
şifreli telefon konuşmalarında, alaattin çakıcı’nın yurtdışına gidiş nedeni, ‘futbolcu seçmek’ olarak geçiyor. vize için gereken belge ve fotoğrafları tamamlamak amacıyla seçilen şifreler de futbol dünyasından: krampon ve forma.
kaçakçılık daire başkanlığı ve istanbul organize suçlar şube müdürlüğü tarafından sürdürülen soruşturmada alaattin çakıcı’nın akrabaları ali, gönül, aytuğ ve fahrettin çakıcı’ya da beşiktaş spor klübü antetli ve imzalı belgelerle vize alındığı ortaya çıktı. alaattin çakıcı’nın beşiktaşlı futbolcu sergen yalçın ve eski milli futbolcu rıdvan dilmen’le de sık sık telefon görüşmeleri yaptığı belirlendi. sergen yalçın, ‘ağabey’ diye hitap ettiği ve saygıda kusur etmediği alaattin çakıcı’ya, para aldığı tefecinin kendisini sıkıştırdığını söylerken, rıdvan dilmen de, eski futbolcu mecnur çolak’ın borsada batırdığı paraları kurtarması için ricacı olmuş.
işte o konuşmalar
nisan ayının ilk günlerinde gencay çakıcı ile sinan engin arasında yapılan telefon görüşmesi, alaattin çakıcı’nın yurtdışına kaçmasının sinyallerini veriyor:
gencay çakıcı: ‘abimin konuştuğunuz gibi futbolcu bakmaya gitmesi gerekiyor. transfere ihtiyaç var, biliyorsun. çabuk ol, sinan.’
sinan engin: ‘elimden geleni yapacağım. abime canım feda. o en iyisini bilir. ben halledeceğim. eskisi gibi, aynı şekilde. hı, hı tamam. gider beğenir futbolcu.’
nisan ayının ilk haftasında sinan engin ile alaattin çakıcı görüşüyor:
alaattin çakıcı: ‘oğlum ne oluyor. sen yavaşlamışsın. hálá halledemedin işleri.’
sinan engin: ‘abi, biliyorsun senin için yapmayacağım şey yok. eskisi kadar kolay olmuyor bu işler. sen sıkma canını.’
üç gün sonra
sinan engin: ‘vallahi abi bir daha yapmayacağım. bu son olacak. abimin hatırı var. yoksa... inan bunaldım.’
gencay çakıcı: ‘biliyoruz, biliyoruz. sıkma canını. allah’a emanet ol koçum.’
alaattin çakıcı, yurtdışındaki sinan engin’i arar.
sinan engin: ‘abi macaristan’dayım. brezilya’nın maçını seyrediyorum. tamam o işle ilgileniyorum. formalar ve kramponlar eksik.’
alaattin çakıcı: ‘tamam. sinan iyi bak kendine beşiktaş’a iyi futbolcular al.’
yeğen adem çakıcı, yurt dışından dönen sinan engin’i kaçıştan bir hafta önce arayıp eksikleri sorar.
sinan engin: ‘formalar ve kramponlar eksik. dediğim şeyleri yapmamışsınız ki. az kaldı. geçen gencay’a da söylemiştim. sen şimdi gidip, o eksik kramponları al. daha önce getirdiğin yere götür. o işler hallolsun ki... ibrahim arı’nın futbolcu bakmaya gitmesine bir şey kalmadı.’
adem çakıcı: ‘tamam tamam. hallediyorum onları. seni de görmem lazım. yüzyüze bir şey konuşmamız lazım.’
alaattin çakıcı ile sinan engin arasındaki son telefon görüşmesi 3 mayıs günü (çakıcı’nın kaçtığı gün) yapıldı.
alaattin çakıcı: ‘baba sinan. nasılsın?’
sinan engin: ‘estağfurullah abi ne haddimize. iyi misiniz abi. vallahi özledik sizi. gencay’la adem’le görüştük bu hafta.’
alaattin çakıcı: ‘biliyorum, biliyorum. seni gözlerinden öpüyorum. baba sinan.’
çakıcı kardeşlere cimbom forması
nisan ayının son haftasında gencay çakıcı ile sinan engin görüşüyor.
gencay çakıcı: ‘ergun abi (gülerek) bana ve abime isimlerimiz yazılı iki galatasaray forması göndermiş. hem de bize (gülüyor). onu severiz bilirsin. şimdi işin yoksa galatasaray’ı seneye şampiyon yap.’
sinan engin: ‘iyidir iyidir. (o da gülüyor)
şampiyonlukta hiç mi payımız yok
geçen yıl beşiktaş’ın şampiyonluğunun ardından alaattin çakıcı beşiktaş’ın şampiyonluk kutlamalarının arkadaşının gece kulübünde yapılmaması üzerine sinan engin’i telefonla aradı.
alaattin çakıcı: ‘sinan sinan, ufak bir şey istiyoruz onu da halledemiyorsun. oğlum, şampiyonlukta hiç mi payımız yok? o kadar olay oldu. bir allah’ın kulu açıp ağzını size bir şey söyleyebildi mi? kızdırıyorsunuz beni.’
sinan engin: ‘şey abi, tamam tamam... abi, öyle değil başka bir şey oldu. biliyorsun. telafi ederiz abi. kızma.’
peker soruşturmasının en önemli ayaklarından birini de fenerbahçe spor kulübü dosyasının oluşturduğu belirtildi. peker’in, fenerbahçe üzerinde büyük etkisi ve söz sahibi olduğu bildirildi. gürcistan ile oynanan milli maçta, trabzon avni aker stadı’na astırdığı haluk ulusoy pankartı ile gündeme gelen olgun aydın’ın da peker’in kulüp içindeki adamı olduğu iddia edildi. soyadına mahkeme kararı ile peker’i de ekleten olgun aydın’ın şükrü saracoğlu stadı’nın reklam panolarını kiralama işini almasında, sedat peker’in kulübe baskısıyla olduğu ileri sürüldü. bir çok futbolcunun menejerliğini elinde tutan olgun aydın’ın, peker’in talimatına göre hareket ettiği bildirildi. fenerbahçe kulübü üyesi ve eski alt yapı koordinatörü armatör tahir kıran’ın da sedat peker adına kulüp içinde çalışmalarda bulunduğu iddia edildi.
peker grubu’na yönelik ’kelebek’ adı verilen operasyonlarda gözaltına alınan 35 kişiden 24’ü savcılık sorgulamanın ardından tutuklama istemiyle mahkemeye gönderdi.
dün istanbul cumhuriyet savcılığı’na sevk edilen ve 5 savcı tarafından sorgulanan organize suç örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanan sedat peker ile ağabeyi atilla peker’in de aralarında bulunduğu 24 kişi, tutuklanmaları istemiyle istanbul nöbetçi 12’nci ağır ceza mahkemesi’ne çıkarıldı. 11 kişi ise savcılıkça serbest bırakıldı.
sedat peker ve adamlarına soruşturma sırasında 10 suçlama yöneltildi. istanbul organize suçlar şube müdürü ayhan buran’ın yaptığı açıklamaya göre, peker ve adamları, ‘uzun yıllar kendilerine ya da başkalarına haksız çıkar sağlamak için örgütlenme’, ‘gasp amaçlı adam kaçırma’, ‘ölümle tehdit’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ gibi eylemlere karıştı.
iddiaya göre fenerbahçe’nin milli kalecisi rüştü reçber’i döven ibrahim gümüştekin’e talimatı gözaltına alınanlar arasında bulunan tahir kıran verdi. peker’in talimatı ile türkiye futbol federasyonuna baskı yapılarak fenerbahçe’nin bazı maçlarında şike yapıldı.
soruşturmada bazı üst rütbeli asker ve polislerin adı da geçti. öğrenildiğine göre, bu kişiler için ayrı bir dosya hazırlanıyor. emniyet genel müdürlüğü sözcüsü ramazan er, operasyonda adı geçen polisler hakkında adli ve idari işlem yapmaktan kaçınılmayacağını ifade etti.
haftalardır konuşulan yılın derbisinde f.bahçe, ezeli rakibi beşiktaş'ı 3-1 yendi. inönü stadı'ndaki dev maçta gol perdesini serhat açtı. ilk yarı 1-0 sarı lacivertli takımın üstünlüğüyle sona erdi. 58'de serhat farkı 2'ye çıkardı. tuncay, 60'da skoru 3-0 yaptı. ilie 90'da siyah beyazlı takımın tek golünü attı. derbiden 3 puanla ayrılan f.bahçe, trabzonspor'a bıraktığı liderlik koltuğunu geri aldı.
ilk dakikada anons
sonucu merakla beklenen, şampiyonluğun düğüm maçı, f.bahçe'nin vuruşuyla başladı. her iki takımın da kontrollü bir oyunu tercih ettiği ilk dakikalarda ekipler kalesinde tehlike yaşamadı. ilk dakika içinde kaşılaşmanın hakemi selçuk dereli sahaya atılan meşaleler nedeniyle 3 numaralı anonsu yaptırdı. 15. dakikada pancu'nun orta sahada hatalı pasını kapan serhat topu müsait durumdaki nobre'nin önüne çıkardı, ancak bu futbolcu kötü bir vuruş yapınca, kaleci cordoba topu rahatlıkla kontrol etti. 16. dakikada aurelio'nun kendi yarı alanından kaleci volkan'a gönderdiği geri pası kaleci volkan kafayla dışarı attı. bu pozisyonın bir dakika sonrasında zago'nun kaptırdığı topla soldan ceza alanına giren tuncay'ın vuruşunda meşin yuvarlak cordoba'da kaldı.
hiç yoktan gol
sergen milimetrik pasları ve klas hareketleriyle futbol zevki sunan sergen'in çabası galibiyete yetmedi serdar topraktepe'nin 24. dakikada kafayla indirdiği topu mükemmel bir hareketle önüne alan sergen'in ceza yayı içinden aşırtma vuruşunda top üstten auta gitti. 32. dakikada van hoojdonk'un pasında ceza alanı içinde cordoba'nın çeldiği top luciano'ya çarptı. brezilyalı futbolcu meşin yuvarlağı çizgiden kale içine doğru gönderdi. serhat arka direkte topu kafayla filelere göndererek, fenerbahçe'yi öne geçirdi: 0-1
hakem selçuk dereli, 40. dakikada kötü tezahürat nedeniyle 1 numaralı anonsu yaptırdı. kalan 5 dakikada tarafların çabası gol getirmedi ve ilk yarı 1-0 konuk sarı lacivertli takımın üstünlüğü ile sona erdi.
beşiktaş ikinci yarıya hızlı başladı
karşılaşmanın ilk yarısını 1-0 yenik kapayan beşiktaş, ikinci yarıya hızlı başladı. tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklenen siyah-beyazlılar, gol pozisyonu bulmakta zorlandı. savunmasında zaman zaman az adamla yakalanan beşiktaş, ani gelişen iki fenerbahçe atağında, üst üste kalesinde şok goller gördü. bir anda 3-0 geriye düşen beşiktaş'ın 90'da ilie ile bulduğu gol sadece skoru belirledi. sahadan puansız ayrılan beşiktaş, şampiyonluk şansını büyük ölçüde yitirdi.
guinti'nin hatası, serhat'ın golü
53. dakikada sarı lacivertli takımın kalesinde yaşanan pozisyonda pancu'nun ceza sahası dışından sert şutunda fenerbahçe savunmasana çarpıp yön değiştiren topu kaleci volkan son anda yatarak kontrol etti. bu pozisyonun 5 dakika sonrasında ümit özat, orta sahada giunti'den kaptığı topu serhat'a çıkardı, ceza sahası içine girer girmez çok sert vuran serhat, kaleci cordoba'nın solundan topu filelere gönderdi ve farkı 2'ye çıkardı.
tuncay herkesi geçti çizgiden gelen top luciano'nun aut çizgisinden çevirdiği topa serhat kafasını uzattı; f.bahçe'nin ilk golü geldi
orta sahada kritik top kayıpları yapan beşiktaş, 60. dakikada kalesinde 3. golü gördü. ani gelişen f.bahçe atağında ümit özat'ın ara pasında kaleci cordoba ile karşı karşıya kalan tuncay, önce savunmayı sonra da kaleci cordoba'yı geçti ve topu boş kaleye göndererek, skoru 3-0 yaptı.
beşiktaş ablukası, ilie'nin golü
61. dakikada ılie'nin ceza sahası içine gönderdiği topta serdar, sergen'i gördü; bu futbolcunun vuruşunda kaleci volkan topu son anda kornere çeldi. 63. dakikada tuncay'ın çizgiden ortasında nobre altı pas içinde topu kale gönderemeyince, savunma tehlikeyi uzaklaştırdı. 67. dakikada ılie'nin soldan kullandığı korner atışında serdar topraktepe'nin kafa vuruşunda kaleci volkan, filelere giden topu son anda parmaklarının ucuyla kornerte çeldi. sarı lacvivertli kalede pozisyon üstüne pozisyon bulan siyah beyazlı takım, 90. dakikada aradığı golü buldu. sol çaprazda topla buluşan okan, topu altı pas içine hareketlenen ılie'ye gördü. rumen futbolcunun vuruşunda, top kaleci volkan'ın altından filelerle buluştu: 1-3
uzatma dakikalarında tümer'in pasında ceza sahası içinde kaleci ile karşı karşıya kalan pancu'nun vuruşunda meşin yuvarlak yan ağlarda kaldı ve fenerbahçe karşılaşmadan 3-1 galip ayrılarak, şampiyonluk yolunda önemli bir engeli geçmiş oldu. beşiktaş ise şampiyonluk yarışında ağır yara aldı.
derbiden notlar...
daum'un ilk galibiyeti
birinci süper futbol ligi'nde beşiktaş ile fenerbahçe arasında yapılan ve sarı-lacivertli takımın 3-1 kazandığı derbi maçla christoph daum ile mircea lucescu, türkiye'de 5. kez karşı karşıya gelirken, alman teknik adam meslektaşına karşı ilk galibiyetini aldı.
lucescu, beşiktaş'ta ilk derbisini yitirdi
beşiktaş'taki 2. sezonunu geçiren mircea lucescu, takımının başında ilk kez derbi kaybetti. rumen teknik adam yönetimindeki beşiktaş, 2 sezonda bu maça kadar 7 derbide 5 galibiyet, 2 de beraberlik almıştı.
van hooijdonk: golü erken bulmamız iyi oldu
fenerbahçe'nin hollandalı futbolcusu van hooijdonk, beşiktaş karşısında erken gol bulmalarının kendileri için çok iyi olduğunu söyledi. maça çok önem verdiklerini belirten yıldız futbolcu, ''maçın başında gol bulduk. bu bizim için çok iyi oldu. rizespor ve samsunspor maçında puan kaybettiğimiz zaman, beşiktaş karşılaşması bizim için daha kritik hale geldi, ama 3 puan kazandığımız için mutluyum'' diye konuştu.
serhat, zago ve sergen, sarı kart cezalısı
derbi maçta sarı kart gören oyuncular arasında yer alan fenerbahçeli serhat akın ile beşiktaşlı carlos antonio zago ve sergen yalçın cezalı duruma düştü. fenerbahçe'de 4. sarı kartını gören serhat, takımının gelecek hafta oynayacağı ankaragücü maçında forma giyemeyecek. beşiktaş'ta ise bu sezon 8. kez sarı kartlarını gören zago ile sergen adanaspor deplasmanında oynayamayacaklar. bu arada, 3 sarı kartı bulunan fenerbahçeli van hooijdonk, üst üste 21. maçında da sarı kart görmeyerek, ilginç bir rekora doğru gidiyor.
aziz yıldırım'a pet şişe atıldı
beşiktaşlı taraftarlar protokol tribününde yer alan fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım başta olmak üzere, sarı-lacivertli yöneticilere tepki göstererek, küfürlü tezahüratta bulundu. taraftarların attığı bir pet şişe yıldırım'a geldi. güvenlik güçleri taraftarları engellemeye çalışırken, maçı izleyenler arasında yer alan istanbul valisi muammer güler, öfkeli taraftarları sakinleştirmeye çalıştı. bu arada, maçı izleyen milli eğitim bakanı hüseyin çelik'in, taraftarların attığı pet şişelerden dolayı yerinden ayrıldığı gözlendi. tepkilerin artması ve küfrün sürmesi üzerine maçın hakemi selçuk dereli 1 numaralı anonsu yaptırdı.
fatih sakatlandı
fenerbahçeli fatih akyel sakatlanarak, ikinci yarının başında oyundan alındı. milli futbolcu, 47. dakikada ceza alanı içinde yerde kalırken, yerini selçuk'a bıraktı. fatih maçtan sonra yaptığı açıklamada, ''maçın başında sakatlanmıştım. 45 dakika sakat sakat oynadım. çünkü maç çok önemliydive çıkmak istemedim. idare edebildiğim kadar ettim. kazandığımız için çok mutluyum'' diye konuştu.
25.04.2004 lucescu: f.bahçe galibiyeti haketti beşiktaş teknik direktörü mircea lucescu, sarı-lacivertli takımın haklı bir galibiyet aldığını söyledi. maç sonrası düzenlediği basın toplantısına fenerbahçe'yi tebrik ederek başlayan rumen teknik adam, "iyi maç oldu. biz bol pozisyon ürettik. iyi oynadığımızı düşünüyorum. ancak savunmada inanılmaz 3 hata yaptık ve yenildik. fenerbahçe hak etti ve liderliğini sürdürdü'' dedi.
fenerbahçe'nin attığı ilk golde kaleci cordoba'ya faul yapıldığını öne süren lucescu, ''cordoba'yı devre arasında iğne yaparak oynatmak zorunda kaldık. ancak o pozisyonda topu yumruklasa faule de maruz kalmazdı. ikinci golde orta sahada inanılmaz bir top kaybettik. üçüncü golü de rakibe hediye ettik'' diye konuştu.
3-1'lik skor için rakibi tebrik etmekten başka bir şey diyemeyeceklerini anlatan lucescu, artık sezonun bitmesini beklediklerini ifade ederek, ''bu sene bizim için bütün olaylar negatif işledi. maçta ali güneş topu eliyle çeldi, sarı kart görmedi. giunti ise elini vücudunun yanına koymasına rağmen sarı kartla cezalandırıldı. bunlara anlam veremiyorum. artık sezonun bitmesini bekliyoruz'' şeklinde konuştu.
kendi konuşmasının ardından, yerinden kalkarak basın mensuplarının soru sormasına izin vermeyen rumen teknik adam, buna rağmen bir gazetecinin ''istifa edecek misiniz?'' diye sorması üzerine, ''daha 2 senelik kontratım var. ama siz istiyorsanız istifa edeyim'' diyerek toplantı odasından ayrıldı.
daum: çok hastayım, konuşamayacağım fenerbahçe teknik direktörü christoph daum, karşılaşmadan sonra çok hasta olduğunu ifade ederek basın mensuplarına toplantı yapamayacağını söyledi.
karşılaşmanın ardından soyunma odası koridorlarında kendisini bekleyen basın mensuplarının yanına gelen daum, çok hasta olduğunu anlatarak, ''orta kulak iltihabım var, boğazlarım şişti. acı çekiyorum. iki gündür iğne oluyorum, serum alıyorum. hastanede tedavioluyorum. bu yüzden toplantı yapamayacağım. konuşmakta zorlanıyorum'' dedi.
futbol takımı idari işler sorumlusu volkan ballı da daum'un maçtanönce yorgan döşek yattığını, maça çıkacak hali bile olmadığını, ancak buna rağmen alman çalıştırıcının hasta hasta karşılaşmaya geldiğini söyledi.
beşiktaş’ı, hem de sahasında yenmek çok önemliydi. f.bahçe dün gece bjk inönü stadı’nda çok büyük bir başarı elde etti.
sarı lacivertliler, bundan önce oynadıkları son iki maça göre sahada büyük bir mücadele sergilediler. yalnız burada christoph daum’u da takdir etmek lazım. neticeye aradan attığı toplar ve çabuk adamlarla gitti. kimdi bu adamlar tuncay ve serhat. tuncay ortalara girdi, geriye yardım etti. serhat’ı sağ kanatta kilitlemedi, ortalara soktu. elindeki imkanları iyi kullandı daum.
düşünüyorum da, eğer van hooijdonk olsaydı arada, bu toplarla gole gidemezdi f.bahçe. daum, hollandalıyı biraz orta sahaya çekti ve pasörlük görevi verdi. van hooijdonk da attığı pasla, atılan ilk golde büyük bir beceri örneği gösterdi.
bilinçli oynadılar
alman teknik adam akıllıca bir plan yapmış, futbolcular da bilinçli oynadı. orta sahayı kalabalık tuttular, rakibe de top yapma ve pas şansı vermediler. ümit özat orta sahada çok çalıştı, aurelio da öyle. aurelio biraz liberonun gerisine düşer gibi oynadı, ama başarılıydı. ümit’in ikinci golde kaptığı top ve attığı pas orta sahanın becerisinin göstergesiydi. tuncay’ın golünde de ümit vardı. ümit iki pasla maçı kopardı. işte orta saha oyuncusu böyle becerili ve çalışkan olmalı. lüzumsuz yerlere gitmedi, arkadaşlarına hazırladığı pozisyonlarla takımının galibiyetinin hazırlayıcısı oldu.
bu arada eğer tuncay, cordoba’yı geçerken yere düşseydi, hem penaltı olacak, hem de beşiktaş kalecisi oyundan atılacaktı. ama o pozisyonu golle sonuçlandırdı. f.bahçe orta sahası kaçan adamları gördü, gereksiz yan pas yapmadı. çok fazla sıkışmadıkça dan-dun da vurmayınca sahadan istediğini aldı.
f.bahçe 1-0 öne geçtikten sonra bütün riskleri aldı. en azından beraberlikle maçı kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalıştı. ancak ikinci golden sonra f.bahçe’nin işi kolaylaştı. topu biraz daha iyi değerlerdirse, daha fazla pozisyon şansı bulabilirdi f.bahçe. tabi yediği bir gol de var ki, komedi.
beşiktaş şaşırttı
beşiktaş cephesine biraz daha yakın bakınca, eksik olduğunu görüyoruz ki, özellikle defanstaki oyuncuların yokluğu onları büyük sıkıntıya soktu. yalnız ben beşiktaş’ı bu kadar güçsüz beklemiyordum. tamam eksikleri vardı, ama bu kadar moralsiz olmalarına şaşırdım. hala haftalar öncesinin moral bozukluğunu üzerlerinden atamamış, kendilerine gelememişler. bir de beşiktaş’ın ilk yediği golde cordoba, o topa eliyle kornere vursa, pozisyon olmayacaktı. böyle maçlarda ilk gol çok önemlidir.
f.bahçe büyük bir adım attı. beşiktaş’ı evinde 3-1 yenmek büyük netice ve attığı goller de çok bilinçli goller. f.bahçe bu galibiyeti haketti.
dün akşamki oyun, beşiktaş’ın ayıp kapama oyunuydu. hem f.bahçe gibi büyük bir rakibini yenecekti, hem de zirve sıcaklığının içinde kalacaktı. ikisi de olmadı.
f.bahçe’nin ligdeki konumuyla, ekstradan berberaberlik alma lüksü var. f.bahçe, bu maçı kazanmasaydı da, bundan sonraki oyunları kazansa şampiyon olacaktı. yani stresli taraf beşiktaş. onu da dün akşam gördük. kazanmaya mecbur olduğun maçlarda ekstrem sonuçlar çıkabilir. böyle de oldu. ama hep söylüyoruz ya. beşiktaş’ın kolay gol yeme hastalığı var. dün akşam da bu devam etti. çok gol yiyen takımların iki yakası bir araya gelmez.
kaleci cordoba’yı kaleye halatla bağlamak lazım. ama inanıyorum ki bu kaleci bağlasan da durmaz. şimdi ikincilik de gitti. paralar da yandı. beşiktaş’ın santrforu yok. bir tane vardı, o da sakat, ahmed hassan. dün akşam ahmed hassan olsaydı, f.bahçe defansına sıkıntı taşırdı. lucescu, f.bahçe’nin iki kenar adamını, serhat ile tuncay’ı, ibrahim ve kaan dobra’yla tutarım zannetmiş. ne kaan dobra’nın, ne ibrahim’in, geriye dönerken de, ileriye giderken de bu takıma hiç faydaları yok. zaten tuttukları adamlar golleri atanlar.
olacağı buydu
başka bir şey söylemenin alemi yok. bu takımın büyük bir revizyona ihtiyacı var. futboldaki çöküşün tek bir sezon içinde kalmayacağını bilirim. önümüzdeki yeni sezona da sataşacak. bu da böyle biline.
maçın hakemi için hiçbir yorum getirmiyorum. futboldan anladığı kadarıyla yönetti. f.bahçe çok zor bir deplasmanını pazar şenliğine çevirdi. beşiktaş’ın hasarı büyük. nerelerden nerelere gelindi. anladıysam arap olayım. beşiktaş’ın kulübesinde 4 tane genç oyuncu var. bunlar geçen sene her takımın özendiği futbolcular. ama maalesef lucescu, bu gençleri takıma monte edemedi. yaşlı oyuncuların uzun sezonlarda düşüşü normal. elinde genç varken dinlendirme diye de bir şey var. lucescu işin bu tarafına da hiç bakmadı. olacağı da buydu.
beşiktaş a.ş.: oscar eduardo cordoba arce, ahmet yıldırım, yasin sülün (dk. 58 bucurel adrian ilie), daniel gabriel pancu, ali rıza sergen yalçın, kaan dobra (dk. 67 okan koç), ibrahim üzülmez, federico giunti, carlos antonio zago, serdar topraktepe, tümer metin
yedekler: sinan kaloğlu, ümit aydın, serdar özkan, ramazan kurşunlu, gökhan zan
teknik direktör: ?
fenerbahçe: fabio luciano, fatih akyel (dk. 47 selçuk şahin), ümit özat, stjepan tomas, niyazi serhat akın (dk. 88 mehmet yozgatlı), tuncay şanlı, mert nobre (dk. 84 sergiy rebrov), mehmet aurelıo, pierre van hooijdonk, volkan demirel, ali mehmet güneş
yedekler: recep biler, mahmut hanefi erdoğdu, semih şentürk, servet çetin
sarı kartlar: dk. 31 federico giunti, dk. 55 carlos antonio zago, dk. 85 ali rıza sergen yalçın (beşiktaş a.ş.) dk. 32 niyazi serhat akın, dk. 40 ali mehmet güneş, dk. 74 tuncay şanlı (fenerbahçe)