1990 sonbaharı, yarı-aydınlık, tatlı-serin bir hava. tam maç havası.
gençler maçlarına gitmeye çoktan alışmış, artık içimde taraftarlık tohumunun serpildiği zamanlar. kapalı tribündeyim. trabzonspor başarılı bir avrupa maçı oynamış, güçlü bir kadro, moralleri yerinde. tribünler tıklım tıklım dolu, yanlış hatırlamıyorsam kale arkası gençler taraftarı, gerisi trabzonspor.
sıkı, çekişmeli bir maç olduğunu hatırlıyorum. trabzonspor'la baş etme azmi ve başarısına "helal" diyorum takımın. gençler'i bir "büyüğe" kafa tutarken izlediğim ilk maçlardan biri. galibiyeti hak etmişken 1-1'e bağlanır gibi oluyor maç, son dakikalar. çıkışa doğru yürüyor, son anları kapı ağzında seyrediyorum. sol kanattan metin altınay bir top götürüyor. genelde pek hücuma çıkmayan bir oyuncu, eski usul bir solbek, metin altınay. ama o da ne, götürüyor, götürüyor, bir karambol oluyor oralarda, sıyrılıp ceza alanına giriyor, vuruyor ve gol! (metin altınay'ın kariyerinde başka gol var mı bilmiyorum!) çok seviniyorum! çıkışta bir küçük gençlerbirliği bayrağı alıyorum, sopasız, onu bu zafer anısına, ufak ufak gençler sempatizanlığı işlemekte olduğum istanbul'daki arkadaşım ümit kıvanç'a yolluyorum.