şampiyonluğa oynadığımız, 3. bitireceğimiz sezon. önceki hafta ankaragücü maçında hakem mutlu çelik el saka ve ahmed hassan'ı doğramış, onlar yok, kaleci gökhan yok, yerinde hasan oynuyor. başka bir iki eksik de var. antep'in de takımı çok iyi, başaltına güreşiyor. çoook zor maç olacak, belli.
cuma gece maçı. tribünler dolu. hafta içinde takım bir kamu kuruluşunu ziyaret etmiş, oradan toplu seyirci gelmiş, hem kale arkası hem maraton dolu.
tutuk başlıyoruz. sıkı çarpışmalı bir maç, az pozison bol mücadele. ilk devrenin sonlarına doğru, el saka'nın yerine oynayan ömer topraktepe kırmızı görüyor. eyvah diyoruz.
ikinci devreye takım inanılmaz bir hırsla başlıyor, coşkuyla yükleniyor. mustafa gürsel ceza yayının kaleden bakınca sol tarafından bir çakıyor, zımba gibi, ağlarda! (o sezon böyle birkaç gol attı mustafa.) gecekondu kale arkasındayız, gol önümüzde oluyor, mustafa gürsel tribünün önüne kadar koşuyor, coşuyoruz.
ama çok geçmeden beraberlik golünü yiyoruz. sonra maç yine kitleniyor. derken, son çeyreğe girerken, ceza alanının sol çaprazında, çizgiye yakın bir yerden serbest vuruş kazanıyoruz. thomas zdebel geliyor, ortalıyor aslında ama top serseri serseri geliyor, iniyor kalenin içine, gol! thomas bu golün çok benzerini üç sezon önce yine antep'e ve yine ömer çatkıç'a atmıştı! (o maç anımı da yazdım zaten: http://macanilari.com/get...id=200020010506&aid=89134) inanılmaz seviniyoruz, sonra hemen geriliyoruz. antep geldikçe geliyor. bu arada ben ufak ufak merdivenlerden iniyor kapıya yaklaşıyorum, çünkü cnn türk'te "ankara rüzgarı" hakkında söyleşiye davetliyim. kapı ağzında endişeyle son dakikaları izlerken, bir anda nihat baştürk kaleciyle karşı karşıya kalıyor, kaçırıyor (yaklaşık on sene boyunca yaptı böyle şeyler!). vakit sürünüyor. ıslık, kıyamet. neyse, hakem bitiş düdüğünü çalıyor, galibiz, fırlıyorum.