memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
mayıs ayında yapılacak kongrede bursaspor'un başkan adaylarından murat gülez, seçildiği taktirde takımın başına milli takım teknik direktörlüğü'nü yapan piontek'i getireceğini açıklar.
sepp piontek: futbolcuya dayalı sistemin harcadığı dev bir isim
bursaspor başkan adaylarından murat gülez, kongre öncesinde piontek ile el sıkışmış ve başkan seçildiği taktirde takımın başına a milli takım teknik direktörü olan piontek'in getirileceğini açıklamıştır. 2 mayıs 1993 tarihinde yapılan kongrede gülez, 625 oyla başkan seçilir. rakibi remzi cinoğlu ise 341 oy alır. gülez'in seçimi kazanmasında, piontek isminin bursa'da yarattığı heyecanın önemli etkisi vardır. gülez'in başkan seçilmesinin ardından piontek, futbol federasyonu ile anlaşarak milli takım'daki görevini yardımcısı fatih terim'e bırakır ve bursaspor'un başına geçer.
gülez, piontek ile anlaşma sürecini anlatıyor: "piontek ismi gündemimize geldi. ama herkese hayal gibi geliyordu. milli takım teknik direktörü sepp piontek, büyük isim yani. levent bıçakçı benim teyze oğlunun arkadaşı ve federasyon'un da hukukçusuydu. bıçakçı vasıtasıyla piontek ile bir temas başladı. önce tazminatını yokladık. baktık yok, güzel. akabinde şenes bey ve yönetimi ne düşünüyor, onu yokladık. fiyatı öğrendik, o daha da süper, 250 bin mark. bugünkü rakamlar korkunç. sepp piontek türk milli takımında 250 bin marka çalışıyordu. ben dedim bu 500 bin ister, razıyız zaten. iş olura doğru girmeye başladı. sonunda sheraton'da büyük bir oda tutuldu. yönetime girecek önemli isimlerle, bunların içinde levent kızıl da var, sedat kaya da var, toplanıldı. benim karamda 500 bin mark var. piontek geldi tek bir laf söyledi, 400 bin mark dedi ve bitti iş. 'prim' dedik. 'ne primi ?' dedi. futbolcular alacak ama falan,' dedik, 'ben o işlere karışmam,' dedi. tazminat? yok. şampanyalar patladı ve iş bitti. piontek'in bursaspor'u tercih etmesinde birkaç şey etkili oldu. bursa'nın tarihi bir şehir olması etkiliydi. bursa'da bir alt yapı olduğunu düşünüyordu. bizim takımda yedi tane bursalı futbolcu vardı o dönem. iskelet kadronun bursalı olması, seyircinin ateşli olması ve bursaspofun şampiyon olabilecek potansiyeli taşıması tercihinde etkili oldu."
piontek, kuruluşundan itibaren bursaspor'da hâkim futbolcuya dayalı düzeni yıkıp, sisteme dayalı anlayışı oluşturabilecek bir isimdi. ayrıca, türk futbolunu ve futbolcusunu da çok iyi tanıyordu. türk milli takımı'nda sonuçlar itibariyle başarılı olamasa da milli takım'ın futbol çehresini değiştirmiş, çok sayıda genç ismi milli takım'a kazandırmış ve yüzlerce eğitim faaliyetiyle türk futboluna önemli katkılar sağlamıştı.
kariyeri tartışılmaz bir isim olan piontek'in, üstelik fenerbahçe'den de teklif almasına rağmen, bursaspor'u tercih etmesi, aslında türk futbolundaki üç büyük istanbul takımının oligarşisine önemli bir kafa tutma iddiasmı da içinde barındırır. piontek, değişik zamanlarda yaptığı açıklamalarında, istanbul takımlarına kafa tutan bir anadolu takımında çalışmanın, kendisi açısından daha anlamlı olduğunu ifade edecektir. piontek'in yardımcılığına bursa futbolunu çok iyi tanıyan bir isim olan ercüment şeftalioğlu getirilir. gülez yönetimi, piontek konusunda medyadan da taraftardan da büyük destek görür.
yeni sezon için bursaspor'un iskelet kadrosu korunur. takımın önemli futbolcularından yalçın, adnan, turan, tunahan ve feti'nin sözleşmeleri uzatılır. bursaspor'dan fenerbahçe'ye transfer olan ahmet suphi tekrar takıma kazandırılır. denizlispor'dan sonraki süreçte takıma önemli katkı sağlayacak olan şaban transfer edilir. yabancı transferinde uzun yıllar sonra çok iyi iki forvet transfer edilecektir: norveç milli takımı oyuncusu goran sorloth, danimarka milli takımı oyuncusu frank pingel. bursaspor hazırlık kampını danimarka'da yapar. hazırlık döneminde danimarka ve norveç takımlarıyla maçlar oynanır. sezon açılışına taraftarın ilgisi ise çok büyüktür.
sezona başlangıç tam bir hayal kırıklığıdır. ilk dört hafta takım iki beraberlik, iki mağlubiyetle sondan ikinci sıraya iner. taraftarda ve medyada bazı futbolcuların bilerek oynamadıkları düşüncesi oluşur. nitekim ligin beşinci haftası sonrasında taraftarlar idmana gelerek sep piontek'e çiçek verip sevgi gösterilerinde bulunurken futbolcuları protesto eder. bir gün sonra ise teksas taraftar grubundan bazı kişiler, antrenmanı basıp bazı futbolculara saldırarak dövme girişiminde bulunur ve küfür ederler. taraftarlar, olay esnasında futbolculara "piontek'i size yedirmeyiz" sözleriyle tepki gösterir. futbolcuların piontek'i göndermek için kasıtlı olarak oynamadıklarına dair bir inanç vardır. bunun nedeni, piontek'in çalışmaya önem veren, genç tecrübeli aynımı yapmadan hak eden futbolcuyu oynatan, ağır idmanlarla futbolculara yüklenen ve futbolcuya dayalı sistemi değiştirmeye çalışan bir hoca olmasıdır. piontek konuya şöyle yaklaşıyor: "başarılı olabilmek için daha fazla çalışmamız gerekiyordu. aslında futbolcularım da bunu yapmaya çalışıyor. ancak biraz gerginler... daha önceki yıllarda ben nasıl olsa oynarım havası vardı. şimdi ise acaba kadroya girer miyim tedirginliği yaşıyorlar."
piontek'le futbolcular arasmdaki gerilimin yanı sıra, oyuncuların kendi içerisinde de önemli sorunlar yaşanmaktadır. sezonun daha ilk maçında trabzon deplasmanında yaşananları gazeteci erdal akçay şöyle anlatıyor: "karşılaşmadan önce takım mehmet ali yılmaz tesisleri'nde antrenman yapıyordu. önce bir küfürleşme oldu. sonra sedat balkanlı, ali nail durmuş'a kafa attı. ali nail'in burnu kırıldı ve kanlar içinde hastaneye götürüldü. bende bu kavganın kare kare fotoğrafı vardı. ama takımın kaptanları yalçın ile adnan, henüz sezon başı olduğunu ve bu haberin bursaspora büyük zarar vereceğini söylediler. ben de hak verdim ve o haberle fotoğrafları kullanmadım."
ligde alınan kötü sonuçlara rağmen taraftarlar piontek'e büyük destek vermeye devam eder. piontek, bir maç sonrasında taraftarlara "bana verdiğiniz destek altında futbolcularım eziliyor. lütfen onlara sahip çıkın, onları destekleyin" açıklamasını yapar. kötü gidişe rağmen, seyirci takımı da yalnız bırakmaz. bursa'da oynanan dört maça toplam 63 bin seyirci gelir. bu, o dönemin normallerinin çok üstünde bir rakamdır.