memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
bir yönetim geleneği olarak günah keçisi yaratma
türk futbol kültürünün hiç değişmeyen yönetim geleneklerinden birisi, başarısızlık dönemlerinde, "günah keçisi" yaratma alışkanlığıydı. bursaspor tarihinde de bunun izlerini her dönem görmek mümkün. 1980'lerin ilk yarııs, özellikle çağlar döneminde de bunun yansımaları bolca görülecekti. dbu önem, istikrar bir türlü sağlanamadı. alınan kötü sonuçlar sonrasında sürekli yeni arayışlar gündeme geldi. başarısızlık dönemlerinde teknik adam ve futbolcuyu suçlama kolaycılığı sıkça görüldü. örneğin, 1985-1986 sezonunda kupa'nın kazanılmasıyla ligde kalan bursaspor, ertesi sezona, üstelik sedat 3' ün de futbolu bırakmasına rağmen, takımı sürükleyecek futbolcuları transfer etmeden girdi. ligin ilk maçında altay karşısında alınan 4-0'lık yenilgi sonrası başkan çağlar'ın ve teknik direktör kaloperoviç'in sözleri, aslında bursaspor'daki zihniyet sorununu net olarak yansımaktaydı. çağlar, 4-0'lık altay maçı sonrasında "bir takım bu kadar değişebilir. takımda ne hırs vardı ne de ne yaptığını bilen futbolcu. bu formaya layık olmayana forma vermeyeceğiz. bu kötü gidiş bir, iki hafta daha sürerse yarım milyar harcadım, bir milyar daha harcar yeni baştan takım kurarım. futbolda yenmek de var yenilmek de; ama biz rezik olarak yenildik... biz ne yaptıysak bursaspor'un başarısını düşünerek yaptık. her şey iyi olacak diye yaptık. böyle olacağını bilemezdik" ifadesini kullanacaktı. oysa sorun sadece maddi harcamalarla düzelecek bir sorun değildi. son on yıldır bir iki sezon dışında, sürekli küme düşmekten son maçlarda kurtulan bir bursaspor vardı. buna rağmen ısrarla yanlış transfer politikası izleyen ciddi bir yönetim sorunu yaşanmaktaydı. bu sorun, bursaspor'un efsane kadrosunun dağıtılmaya başlandığı 1971 yılından itibaren devam etmekteydi. ortada önemli bir yönetim sorunu varken iş başında olan yönetimler kendi hatalarını sorgulamadan, yönetimin yapılabilecek her şeyi yaptığı ve buna rağmen futbolcuların mücadele etmediği gibi bir yaklaşım içindeydi. oysa, takımın kadro yapısının ve iskeletinin sorunlu olduğu son yıllarda açıkça ortaya çıkmış, buna rağmen bir türlü gerekli önlemler alınmamıştı. suçu başkasında arama alışkanlığını, altay maçı sonrasında kaloperoviç'in açıklamalarında da görüyoruz: "şike yapsaydık, bu kadarını beceremezdik... futbolcular isimlerini bile unuttular. ben bile tanıyamadım sahadaki 11 futbolcuyu. 39 yıllık futbol yaşamımda böyle bir ekip görmedim. hırs yoktu, ruh yoktu, taraftarlara saygı yoktu."