maçtan önce «kanarya» yı kafes içinde, «kartal» a uzatırsanız elbette o «kartal» o «kanarya» yı böyle yer... hem de iki lokmada...
başta «kanarya» daha canlıydı. bir sağa, bir sola, bir ileriye, bir geriye uçup duruyordu. ama nefesi «kartal» ınki kadar dayanıklı değildi. ve dayanamayınca da, «kartal» uçmağa başladı. koca kanatlarını açarak saldıran «kartal» a yem olmamak için, «kanarya» da uçmalı yahut kaçmalı, hiç değilse bir yere gizlenmeliydi. gizlendi de.. daha doğrusu gizlendiğini sandı. ama o sığındığı yer, «kartal» ın kanatlarının altından başkası değildi. «kartal» da gagasına gelen lokmayı kaçırmadı.
ağır sahada, «eski beşiktaş» gibi oynamayı hatırlayan siyah - beyazlı onbir, uzun paslarla moralman henüz düzelmemiş fenerbahçe'yi mars etti. uzun sözün kısası bu... ve âferin beşiktaş’ın dünkü temsilcilerine..