ilk basımı 2005 yılında olan ziya adnan'nın "çünkü biz ankaragüçlüyüz!.." isimli kitabından;
evet. ankaragücü'nün muzaffer yürüyüşü daha bitmemişti. sırada türkiye'nin en büyük kupası olarak tanımlanan devlet başkanlığı kupası vardı. rakip, kadrosunda şenol, turgay, necatı, güngör, iskender gibi yıldızlar olan efsane takım trabzonspor'du. bordo-mavililer o yılın 1. lig şampiyonııydu ve son 5 yıldır cumhurbaşkanlığı kupası'na ambargo koymuştu.
ankaragücü'nün kupa başarısına rağmen, o günkü trabzonspor'u yeneceğine pek fazla kimse ihtimal vermiyordu. 3 haziran 1981 tarihinde oynanan maçta 19 mayıs stadı yine tarihi günlerinden birini yaşadı. 25 bin ankaragüçlü stada girebilmeyi başarmış, "gururluyuz güçlüyüz ankaragüçlüyüz" tezahüratıyla ortalığı inletiyordu. binlerce taraftarda stad giremeyip, televizyon başına geçmek üzere, evinin yolunu tuttu.
ankaragücü maça adil, hikmet, fuat, ihsan, haluk, cüneyt, taner, nazmi, irfan, mehmet, sadık onbiriyle çıktı. efsaneleşen bu oyuncular bir kez daha zoru başardılar. nazmi'nin 60. dakikada o meşhur bazukalarından biriyle trabzonspor'u da yendiler. usta spor yazarı doğan kologlu hürriyet gazetesinde şunları yazmıştı:
"... ankaragücü'nde kötü oynayan yoktu. buna karşılık trabzon takımında özellikle bitirici yerde o kadar acemilik yapan futbolcu gördük ki, takımlardan hangisi 1. lig takımı anlayamadık. seyirci şampiyonluğa susamışlığmı daha takımlar sahaya çıkarken belli etti. tam 15 kişi 5 dakikada sahaya atılan konfeti ve kâğıt şeritleri topladılar. şarkı söylediler, coştular ve coşturdular. bu arada yılmaz gökdel sıradan bir takım olarak aldığı ankaragücü'nü şampiyon yaparken taktik ustalığına kişiliğini de ekledi. beşiktaş, fenerbahçe, bolu ve trabzon karşısında küçük takımın defansa kapanması kişiliksizliğine başvurmayarak 'gururluyuz güçlüyüz ankaragüçlüyüz' sloganının doğruluğunu kanıtladı."
adil eriç'in bize yıllar sonra anlattıklarına son kez başvurup, bu müthiş sezonda kulübün ve takımın "havasını" nasıl yâd ettiğine bakalım:
- kulüp içindeki yapı nasıldı?
adil: başarı geldikçe, kulüp içindeki her şey de güzel olur. zaten primler artıyor devamlı. ankara'da herhalde ilk defa, bütün mağazalar, bütün firmalar, yarışa girdiler. kimisi gömlek veriyor, kimisi pantolon veriyor, tişört veriyor. tüm ankara bizi bağrına basmıştı.işçisi, memuru, öğrencisi, esnafı, velhasıl toplumun her kesiminden insan bize destek olurdu.
mesela bravo dolfin mağazası bizi başarılı olduğumuz maçlardan sonra ağırlar, her türlü giyim ihtiyacımızı karşılardı.