şu gerçeği kabul etmeli.. trabzonspor'da ''yarıcı oyuncu'' sayısı çok az. hami, maçın başlamasına 10 dakika kala, riske girilmesin diye oynatılmıyor ve kadrodan çıkarılıyor. ünal, 16. dakikada sakatlanıyor. iki özellikli oyuncusundan yoksun trabzonspor, bir tek abdullah'ın hünerli ayaklarına kalıyor. abdullah oynayacak, oynatacak ve takım maç kazanacak. nereye kadar? bordo mavililer dua etsin de abdullah'a bir şey olmasın. yoksa, halleri harap. ''sıra takımı'' hüviyetine bürünen bu ekibin işini tanrı'ya havale etmek gerekir.
bilinçli atak sayısı parmakla sayılacak kadar.. top, abdullah'la buluşursa ne ala.. buluşmazsa, akın başlarken bitmeye aday, şampiyonluğa oynadığını ilan eden bir takım, 2-3 oyuncusunun sakatlanmamasına dua eder mi? ediyor işte.. şimdi denecek ki, ''peki öyleyle nasıl maç kazanıyor?'' vallahi, çekirge nereye kadar sıçrayacak ben de merak ediyorum.
gençlerbirliği, böyle bir ekip karşısında iyi oynadı. kaçırılan fırsatlar ve günün başarılı ismi metin aktaş'ın kurtardıkları olmasa, skor onların lehine bir kaç kez değişecekti. kırmızı siyahlılar yitirdiği bu üç puana ne kadar dövünse yeridir. çünkü, yenilgi asla hakları değildi.
hakem ilhami kaplan, yardımcılarının da büyük katkısıyla dört dörtlük bir maç yönetti. kaplan'ı kutluyor, bu çizgisini bozmamasını diliyoruz.