ilk basımı 1993 olan, futbol ve kültürü kitabında yer alan tanıl bora ve necmi erdoğan'ın "dur tarih, vur türkiye: türk milletinin milli sporu olarak futbol"
1991-92 sezonundan bu yana tribün edebiyatında kendini gösteren başlıca milliyetçi moment, anti-pkk hissiyat oldu. futbol sloganlarını pkk'yı rakip takım konumuna oturtarak uyarlayan, "aboneyiz abone, pkk'yi s**meye!" türünden tezahüratın maçlardan önce 'eda edilmesi', âdet haline geldi. 1992 sonlarında, bu tezahüratın stad dışına da taştığı görüldü. kasım başında galatasaray'ın eintracht frankfurt'u elediği maçtan çıkan muzaffer taraftarlar, mecidiyeköy'den taksim'e "almanya-pkk omuz omuza, türkiye koysun iki domuza!" sloganıyla yürüdüler (o günlerde türk milli politikası, almanya'ya pkk'yı himaye ettiği suçlamasını yöneltiyordu). aynı ay içinde ankara'da türkiye'nin 4-1 kazandığı san marino maçından sonra sokaklara dökülen seyirciler, askeri bir binanın önünden geçerken "mehmetçik, apo'nun anasını s*k!" diye bağırdılar. anti-pkk tezahürat, kimi taşra kentlerinde 'askeri ve mülki erkân' tarafından teşvik edildiği gibi, yukarıda değindiğimiz gibi tribünlerdeki ülkücü 'hücrelerce' de sürekli kılınmaya çalışılıyor. ancak bu tezahüratın tribündeki 'kitle desteğinin' ülkücülere bağlı ve muhtaç olmadığını teslim etmek gerekir. anti-pkk tezahüratın hem yayılma potansiyeline hem de 'çok amaçlı kullanımına' ilişkin, tanık olduğumuz bir örnek aktaralım: 1992-93 sezonunun ilk haftasında ankara'da gençlerbirliği ile galatasaray arasında oynanan maç öncesinde, tribünlerde kahhar ekseriyeti oluşturan galatasaray taraftarlarıyla başedemeyeceğini anlayan "bir avuç" gençlerbirliği taraftarı, ustaca bir manevrayla "türkiye! türkiye!" ve "aboneyiz abone, pkk'yı s**meye" sloganlarını atmaya başlar. bu, belki 'samimi' bir "milli refleks" olduğu kadar, tribüne hakim olan rakip takım taraftar kitlesini zayıf bir noktadan vurmaya dönük bir girişimdir de. nitekim, bazı galatasaraylıların sloganlara katılması ve sonunda "hep beraber" istiklâl marşı'nın okunmasıyla girişim başarıya ulaşır. stadyum-içi biz-onlar ayrımı, yerini kısa bir süre için de olsa, stadyum ile bekaa arasındaki bir biz-onlar ayrımına bırakmıştır...