kuralların herkes için eşit olarak uygulanmadığı bir futbol düzeninde önce güvensizlik doğar, ardından da herkes paranoyak olur... (mehmet ali çetinkaya, 2021)
istanbul'da arkadaşımın evinde koltuklarımıza kurulmuş maçın başlamasını bekliyorduk. ilk maçı 1-0 gençler kazandığı için rahattık ama bir yandan da takım pek de iyi top oynamıyordu ondan endişeliydik. tabi bir de erdoğan arıca var ki...
maça korkunç kötü başlamıştık ki 13. dakikada 1-0 oldu maç. doğru dürüst atak bile yapamıyorduk. 53'de maç 2-0 olunca "olacağı buydu" diye hayıflanmaya başlamıştım. geçen yıl uefada destan yazan takımı düşünce iyice sinirleniyordum. hırvat seyirciler kendilerinden geçmişti ki maçın uzatma anlarında tıpkı onlar gibi bizi de şok içinde bırakacak olan pozisyonda uğur boral'ın önünde kalan topa dokundu ve maçı 2-1 yapıp gençlerin tur atlamasını sağladı. tüm stadtan çıt çıkmıyordu. adamlar şoka girmişti. bizim durumda pek farklı değildi. o kadar takıma laf ettikten sonra böyle bir golle tur atlamak da neydi...
11. dakikada liniç'in sağ taraftan kullandığı köşe atışında lerant, arka direkte yükselerek vurdu. top, üstten auta gitti.
13. dakikada novakoviç'in sağ taraftan getirip ortaladığı topa, altıpas içindeki erceg dokundu ve meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu: 1-0.
34. dakikada mehmet nas'ın sağ taraftan ortasında, ön direkteki youla topa kafayı vurdu. ancak meşin yuvarlak kaleci mariç'te kaldı.
44. dakikada liniç, sol taraftan ceza alanına girerken topa sert vurdu. kaleci ömer, meşin yuvarlağı yatarak kontrol etti.
karşılaşmanın ilk yarısı, evsahibi takımın 1-0 üstünlüğüyle sona erdi.
53. dakikada butiç'in arapasıyla savunmanın arkasına sarkan erceg, kaleci ömer ile karşı karşıya kaldı. bu futbolcunun vuruşunda, top ömer'e de çarparak filelere gitti: 2-0.
55. dakikada skoko, ceza alanı içinde liniç'i düşürünce, hakem berntsen penaltı noktasını gösterdi. liniç'in kullandığı atışta, kaleci ömer, topu 2 hamlede kontrol etmeyi başardı.
67. dakikada novakoviç, sağdan getirdiği topu ceza alanına ortaladı. butiç, topun üzerinden atlayarak meşin yuvarlağı liniç'e kazandırdı. bu futbolcu, kaleci ömer'i geçtikten sonra vurdu. el saka'dan dönen topu kaleci ömer kontrol etti.
73. dakikada uğur'un yaklaşık 30 metreden sert şutunda, kaleci mariç topu kornere çeldi.
90. dakikada tayfun'un sol taraftan ortasında youla, topu arka direğe aşırttı. bomboş pozisyondaki uğur, meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 2-1.
gençlerbirliği tek kelimeyle berbat bir oyun oynamıştı. coşkulu hırvat seyircisiyle birlikte rakip dalga dalga geliyordu. aradan 4 yıl geçmiş olmasına rağmen aklımda kalan "bu kadar kötü oynayıp da turu geçmiş olmaktı!" son saniyede gelen gole çok sevindiğimi ifade etmeliyim.
berbat oynadığımız bir maçtı ama tur atlamayı başardık.penaltı vuruşlarında her zaman ortada yer tutan ömer'in bu özelliğini bilmeyen rakip penaltıcı, topu tam ortaya gönderdi, ömer de zor da olsa kurtardı.bir pozisyonda topu uzaklaştırmak isteyen ömer, topa sert vurdu, top rijeka'nın yedek kulübesine çarptı.aslında kulübeye nişan almamış gibiydi ama hırvat kulübesi olayı çok sert protesto etti ve ömer sarı kart gördü.maçtan önce ukrayna'nın shakhtar donetsk takımının hocaları mircea lucescu'nun isteğiyle ilgilendiği mustafa özkan, shakhtar donetsk takımına transfer olması durumunda avrupa kupaları'nda oynayamayacağını öne sürerek maça çıkmak istemedi ve erdoğan arıca ile aralarında geçen tartışmadan sonra kadrodan çıkarıldı.bu transfer daha sonra gerçekleşmedi ve mustafa özkan bir sezon daha bizi kanser etmeye devam etti.
uğur'un son dakikadaki golünden sonra hem sevindim hem de üzüldüm.yendiğin zaman elbette seviniyorsun ama hocaya ve kadroya güvenmediğim için bu takımın bizi daha çok hüsrana uğratacağına inanıyordum, bir sonraki turda inşallah rezil olmayız diye dua ettim.allahtan zayıf bir yunan takımı geldi ve fark yemeden bir sonraki turda elendik.
adriyatik kıyısındaki deniz manzaralı kantrida stadı, muhteşem bir konuma sahip.keşke tribünleri sahaya daha yakın olsaydı.1987'den beri rijeka'ya aktif destek veren armada grubu da o gün tribünde çok etkiliydi.aslında, turu hırvat takımı ve taraftarı hak etti ama talih yoktu o gün adamlarda.
rijeka fall to last-gasp gençlerbirligi published: friday 27 august 2004, 0.20cet
hnk rijeka 2-1 gençlerbirligi sk (agg: 2-2, gençlerbirligi win on away goals) ugur boral settles tie.
by elvir islamovic
a last-gasp goal by ugur boral rescued gençlerbirligi sk and put them into the uefa cup first round at the expense of hnk rijeka on away goals.
dramatic finish the turkish side arrived in croatia hoping to protect their 1-0 first-leg lead but were in grave danger of going out when they found themselves 2-0 down with only seconds of added time left to play. but boral pounced on a parry by rijeka goalkeeper ivica maric to square the scores on aggregate and put his side through to friday's draw by the skin of their teeth.
rijeka on top rijeka had taken a 13th-minute lead through tomislav erceg, who latched on to igor novakovic's right-wing cross to score from ten metres out. krešimir brkic set up siniša linic nine minutes later but his snap-shot whistled wide as the home team dominated the first half.
penalty saved rijeka were 2-0 up on the night eight minutes into the second half after tomislav erceg collected a pass from dragan tadic and beat omer catkic to score. but the gençlerbirligi goalkeeper came to the fore two minutes later when he saved linic's penalty following josip skoko's foul in the area.
boral heroics linic missed a one-on-one opportunity moments later and rued his profligacy at the death, when souleymane youla's shot was parried and boral pounced to score.
gençlerbirliği: ömer çatkıç (gk), filip daems, abdel el saka, elvir bolić (dk. 64 uğur boral), souleymane youla (dk. 90 basturk nihat), ümit bozkurt (c), josip skoko, yesilkaya sedat (dk. 81 seven tayfun), baki mercimek, mustafa gürsel, nas mehmet
2004-05 sezonu uefa kupası 2. ön eleme turu: hnk rijeka mehmet ali çetinkaya 06/05/2013 mehmetalicetinkaya.com
(...)
ikinci maç
ilk maçın ardından 19 mayıs’ta beşiktaş ve büyükşehir belediye ankaraspor ile karşı karşıya gelmiş ve her iki maçta da sahadan 1-1′lik sonuçla ayrılmıştık. ama oynadığımız futbol hala tat vermiyordu. çünkü kopuk kopuk ve ne yaptığı/ne yapacağı belli olmayan bir oyun kimliğine sahiptik.
26 ağustos 2004′de oynanacak olan rövanş maçında istanbul’daydım. hakan gözkan’ın evinde maçın saatini bekliyorduk. tamam, toplam skora göre 1-0 önde idik ama takım hiç de iyi değildi. bu yüzden temkinliydim.
ilk görüntüler televizyona yansıdığında maraton tribününün kayalıkların önüne inşa edildiğini görüp şaşırmıştım.
maçtan birkaç gün önce ise takımda bir tatsızlık yaşanmıştı. en önemli gol silahlarımızdan olan mustafa özkan’ın mircea lucescu’nun shakhtar donetsk’ine transfer olması durumunda avrupa kupaları’nda oynayamayacağı için maça çıkmak istememesi gerilimi arttırmıştı. sonunda mustafa, erdoğan arıca ile tartışmış ve maç kadrosundan çıkartılmıştı.
maç başladığında hem tribünlerin oldukça ateşli olduğu hem de futbolcuların çok azimli ve istekli olduklarını görüyordum. iyi bir baskı kurmuşlardı ve daha maçın 13. dakikasında sol kanadımızdan gelen rijekalıların yaptığı ortaya tomislav erceg dokunuyor ve toplam skoru eşitliyordu. maç ilerledikçe bir iki pozisyon dışında neredeyse hiçbir şey yapamadığımıza şahit oluyordum. ilk yarı 1-0 sona erdi.
ikinci yarının başında erceg skoru 2-0′a getiren golü atıyor ve tüm gardımızı düşürüyordu. bunla da kalmayıp 2 dakika sonra penaltı kazandıklarında küfürler yağdırıyordum. hat-trick yapmak için topun başına gelen erceg, ömer’e topu teslim edince maçın başından beri ilk kez sevindiğimi hatırlıyorum.
sonrasında “tur elden gidiyor” diye bir şeyler yapmaya çalışıyor ama açıkçası hiçbir şey yapmayı başaramıyorduk. rijeka seyircisi ise çılgına dönmüş bir şekilde takımlarını desteklemeye devam ediyorlardı. e, haklıydılar da. hem güzel oynamışlar hem de golleri atmışlardı.
maçın uzatma dakikalarında hem sıcaktan, hem nemden, hem de rezil futboldan dolayı tekli koltuğun bir köşesinde, eriyerek şekil değiştirmiş bir vaziyette otururken, soldan kullandığımız uzun taç atışının önce aşırtılması, ardından kalecinin üstüne giden bir kafa vuruşundan seken topun uğur boral tarafından bomboş filelere gönderilmesi üzerine şaşkınlıkla toparlanıyordum! ardından maç da 2-1 bitmiş ve tur atlamıştık.
ama o kadar kötü oynamıştık ki, doğrusu gole ve akabinde gelen tura şaşırmamak elde değildi. “tamam bugün şanslıydık. tur atladık da 1. tur’da sağlam bir takım gelirse bu futbolla ne yapacağız” diye düşünmeye başlamıştım.