maçın hakemi, bitiriş düdüğünü çaldığı zaman, galatasaraylı futbolcular, sadece seyircilerimizin yardımlarıyla büyük maçlarını açık farkla kazanmış bulunuyorlardı.
türk futbolunu, temsil haklarını ilk turda gurur verici bir şekilde kullanmışlardı. dışarlarda galatasarayı bilen kaç kişiv ardı ki? şimdi diyecekleri şey «bravo türklere, romenleri eleyivermişler» olacak. halbuki, galatasaraylıların bükreşdeki şahane direnişlerinden ve galibiyetin eşiğimden dönüşlerinden sonra bu maç büsbütün zorlamıştı. çelikten âsap, demirci körüğü gibi ciğer ve mehmetçik gibi mücadele gerekiyordu. en mühimi de sahadaki oyunun gidişine uyarak daima kalıp ve düşünce değiştiren bir rakip vardı karşılarında. dinamolular maçın başında üçüncü bir maçı garantiye almak için adamakıllı kapanıp ve ilk önce gol yememek azminde idiler. birinci gol onları beraberliğe erişmek gayesi ile bir hayli ofansif düşünmeğe zorladı. bu zaman bence maçın en kritik anlarıydı. zira bu sefer galibiyeti kaçırmamak için iyice endişelenen ve tutuklaşan galatasaraydı. fakat ikinci ve üçüncü goller meseleyi kökünden hallediverdi. galatasaraylı futbolcuların hemen hepsi olağanüstü bir oyun disiplini ile evvelden konuşulanlara harfiyen uydular. takdire şayan bir mücadele gücü gösterdiler. isim saymayacağım, onları teker teker ayırıp öğmeğe çalışmayacağım. türk futboluna hep beraber unutulmayacak bir hizmet görmüş olan o onbir galatasaraylı bence hep beraber anılmalı ve alkışlanmalıdır.