ilk 'dünya güzeli'miz olan ve soyadını da atatürk'ün verdiği keriman halis ece'nin kardeşi, turgan ece; yukarıdaki 2 temmuz 1975 tarihini taşıyan hayat spor'daki haberde adı geçen 'ece'dir.
iddiaya göre; özdenak kardeşlerden olan ve 1965'ten beri de galatasaray'ın kalesini koruyan yasin, turgan ece'nin elinde kendisinin meşhur bir şantözle çekilmiş fotoğraflarını görünce önerilen parayı hemen kabulenmiş, gökmen 350 bin lirayı cebine koyarken, doğan da cimbom'a ha geldi ha gelecekmiş...
transfer dönemi sırasında yazacak bir şeyi kalmayan basın refleksi, demek ki 40 seneden beri bir arpa boyu yol almamış bu ülkede.
brian birch'ün üstüste 3 yıl 'şampiyon' yaptığı galatasaray'ın o yıllardaki başarılı menajeri, geçtiğimiz yıl 2014'te vefat eden turgan ece'dir.
yasin yaklaşık bir sene sonra jübilesini yaptığında daha henüz 28 yaşındadır. bu erken yaşta vedanın arkasında o 'fotoğraflar'ın payının ne kadar olduğunu, sanırım hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
*****
yasin; beş erkek bir de kız olmak üzere altı çocuklu bir ailede, kendisinden bir yaş büyük olan gökmen'den sonra gelen ikinci en büyük kardeştir.
1948 yılında doğan yasin'in birinci lig deneyimi, ilk kez 1965-1966 sezonunda istanbulspor formasıyla beşiktaş karşısında olur.
oyuna 65. dakikada sonradan dahil olduğunda 'atı alan çoktan üsküdar'a geçmiş' beşiktaş maçı 3-0 önde götürüyordur ki, yasin'in son 25 dakikada kalesini cansiperane koruması karşısında beşiktaş başka gol atmaya muvaffak olamayacak ve maç da oyuna girdiği andaki skorla sona erecektir.
istanbulspor'un o sezon ikinci maçı bu kez vefa iledir. yasin, ikinci yarıda mete bozkurt'un yerine kaleye geçtiğinde 'sadece' 2-0 geridedirler ve yasin de üstüne düşeni yaparak farkın daha da açılmasına engel olur. maç sonunda tabelada yazan sonuç ise 2-0'dır.
üçüncü maç feriköyspor'ladır. bu maç da istanbulspor'un aleyhine 3-0 olarak spor tarihine geçer ancak, ne istanbulspor'un birinci kalecisi mete ne de yasin bu golleri yemişlerdir.
aslında ortada yenen gol de yoktur, istanbulspor'un kalesinde maça yasin başlamış ve 70. dakikaya kadar da golsüz beraberlik devam etmiştir. ancak işte ne olmuşsa o dakikada olmuş ve çıkan olaylar yüzünden de maç iptal edilmiştir. olayların ardından federasyon da maçın sonucunu, istanbulspor'u olan bitenin müsebbibi bulduğundan, feriköy'ün 3-0 kazandığı yönünde tescil eder.
teknik direktör erdoğan tokol bir sonraki hafta göztepe ile mithatpaşa stadı'nda yapılacak maçta kaleyi yasin'e verecektir. fakat kaderin cilvesi olarak bu kez de yasin ilk yirmi dakikada iki gol birden yiyince, kaleyi devralmak sırası mete bozkurt'a gelir. yasin çıkar, mete girer.
o sezon kimisinde yarım saat, kimisinde bir devre kimisinde de maçın başından sonuna kadar doksan dakika görev alır, istanbulspor'da.
doğrusunu söylemek gerekirse , istanbulspor için pek de iyi geçen bir sezon değildir. sadece bir puan fazlasıyla ligde tutunmayı başarabilirler. zaten kupa'da da denizli karagücü'ne 3-1 yenilip elenmişlerdir.
sezon boyunca oynadıkları 34 maçta istanbulsporlular kalelerinde toplam 51 gol görmüşlerdir ama asıl ilginç olan da en çok golü ali sami yen stadı'nda 5-1 kaybettikleri galatasaray maçında yemiş olmalarıdır.
rakip takımın, galatasaray'ın kalesinde turgay şeren vardır. istanbulspor antrenörü erdoğan tokol o gün maça başlayacağı kaleci tercihini mete'den yana kullanmıştır.
mete ilk yarıda kalesinde dört gol birden bulunca, erdoğan hoca ikinci yarıda oyuna yasin ile devam etme kararı alır. ikinci yarıda işler istanbulspor için sanki biraz daha iyi gitmektedir. hatta 73. dakikada kasapoğlu penaltıdan takımının 'şeref golü'nü de atar. tam artık maç böyle bitecek denirken büyük usta metin oktay 86. dakikada son kez sahne alır ve skoru belirler.
istanbulspor 1 - galatasaray 5
yasin'in istanbulspor kalesindeki performansı ise hem taraftarların hem de galatasaray yönetimi ve teknik heyetinin hafızalarına kazınmıştır. bir yıl sonra 1967-1968 sezonunda galatasaray'ın ilk kalecisi tatomir radunovia'dır. yugoslav kaleci (1940) ligde oynadığı 5 maçta 11, kupada oynadığı 2 maçta da 3 gol yer.
o yıllarda galatasaray kalesinde ciddi bir hareketlilik yaşanmaktadır. bir ara varol ürkmez korur cimbom'un kalesini ama bir kaç maçtan sonra o da performansı beğenilmeyerek gönderilir. nihat akbay, faruk özceylan ve 'yeni transfer' yasin özdenak hepsi zaman zaman kaleye geçerler.
yasin'in bir numaralı kazağı sırtına geçirdiği ilk maç galatasaray'ın da o sezon gol yemeden tamamlamayı başarabildiği ilk maçtır. o gün vefaspor'u 1-0 yenerler.
bu durum üzerine bir sonraki maçta altınordu karşısında deplasmanda kalede yine yasin vardır. maçın sonucunda sevinen taraf bir kez daha galatasaray'dır. artık yasin gol yemedikçe galatasaray kazanmaktadır.
ne var ki fenerbahçe ile ali sami yen'de oynanan maçta kalede bir kez daha yasin olmasına karşın, aslan bu sefer sarı kanarya karşısında yaşar mumcuoğlu ve ercan aktuna'nın penaltıdan attığı gollere engel olamaz.
yasin özdenak, 27 ağustos 1976'da jübilesini yaptığı ve 2-1 kaybettikleri başka bir fenerbahçe maçına kadar yıllarca galatasaray'ın kalesini korur.
spor camiasında 'çok erken' olarak değerlendirilen o gün kalesini devrettiği nihat akbay 32 yaşında iken yasin ise henüz sadece 28 yaşındadır.
yasin'den bir yıl sonra galatasaray'a 1965-1966 sezonunda yine istanbul'dan gelen ağabeyi gökmen özdenak ise, 1980-1981 sezonun sonuna kadar uzun yıllar takımındaki yerini almaya devam edecektir.
spor istatistikleri, yasin ve gökmen özdenak kardeşlerin dışında bir de iskenderunspor'da kalecilik yapıp galatasaray'ın kapısına çok yaklaştığı gazete haberlerine de konu olan doğan özdenak'ın da 1976-1977 sezonunda sadece bir tek maçlığına da olsa galatasaray'ın kalesine geçtiğini ve 8 mayıs 1977'de adanaspor ile oynanan o maçta iki gol birden yediğini yazar.
fakat bununla beraber ağabeyi gökmen o maçta tek başına takımını sırtlamış ve adanaspor ağlarını tam 3 kez sarsmıştır da maçı 3-2 kazandıkları için doğan'ın yedikleri çok fazla dillendirilmez ancak bu maçtaki performansı sonrasında bir daha da galatasaray'ın kalesine geçemez.
işte yasin özdenak'ın filmleri aratmayacak hayatı.
yasin özdenak; galatasaray'da jübile yaptıktan sonra gittiği 'yeni dünya'da cosmos kulübünde önce kaleciliği sonra da teknik adamlığı sırasında kazandığı amerika şampiyonluklarıyla, bir süre avustralya'da teknik direktörlük, ardından da şenol güneş hoca ile güney kore'de çalıştığı yıllarda kaleci antrenörlüğü yapması ve yıllar sonra da yine galatasaray'da bu kez teknik adam olarak görev alması ile hiç aralıksız spor medyasının gündemindedir.
ders olup spor akademilerinde okutulacak hayatları 'görmezden gelmeyi' ne kadar da güzel beceriyoruz, değil mi?