1954 dünya kupası elemesi için rakibimiz ispanya idi. ispanya ile 2 maç yapılacak ve maçların sonucunda bir takım dünya kupasına katılma hakkı kazanacaktı.
ilk maçı madrid'de ispanya 4-1 ile kazandı. rövanş maçı türkiye 1-0 kazandı ve o zamanlar gol avareja söz konusu olmadığı için tarafsız bir sahada bu maç yapıldı. maç 2-2 berabere tamamlanınca kura çekildi ve türkiye tarihinde ikinci kez dünya kupasında yer alma hakkı kazandı.
teknik direktörümüz italyan sandro puppo, kaptanımız galatasaraylı turgay şeren, maçın hakemi italyan giorgio bernardi idi. gollerimiz 25 ve 66. dakikalarda fenerbahçeli burhan sargun'dan gelmişti.
not: türkiye 1950 dünya kupası elemesinde suriye ile karşılaşmış ve rakibini 7-0 yenerek dünya kupasına katılma hakkı kazanmıştı. fakat "sanırım" maddi olanıksızlıklar nedeniyle türkiye dünya kupasına katılamamıştı.
ispanya ile oynadığımız ilk maçı 4–1 kaybettik. o maçta ben sakat olduğum için kalede şükrü vardı. rövanşı burhan’ın attığı golle 1–0 kazandık. o zamanlar averaj olmadığı için tarafsız bir sahada üçüncü bir maç oynayacaktık. bu saha roma olimpiyat stadı’ydı. ispanyollar bizi nasıl olsa eleyeceklerini düşündükleri için lozan’da otellerini bile ayırtıp bayraklarını çektirmişlerdi. 2–1 galiptik 80. dakikaya kadar. 2–2 oldu, maç uzadı. uzatmada ben sakatlanıp çıktım, yerime şükrü girdi ve maçın berabere bitmesini sağladı. dünya kupası’na gidecek takımı kura belirleyecekti artık. ben kaptan olarak hakemin yanına gittim, ispanyol kaptan da geldi. bir de kenarlarda dolaşan bir çocuk vardı. adı franco’ymuş. ben ‘gel bakayım, kurayı sen at’ dedim. italyan parasının bir tarafında meyve, diğer tarafında at vardı. ben meyveyi istedim, meyve geldi. ispanyollar çılgına döndüler, soyunma odalarının camlarını kırdılar, birbirlerine bağırdılar. bizim odada da sevinç çığlıkları vardı. franco’yu odamıza getirdik, omuzlara aldık. kadere bakın ki ispanyolların isviçre’de ayırttıkları otelde biz kaldık. ispanyol bayrağı indirildi, türk bayrağı göndere çekildi.
maç 2-2 bitmiş.kurayı çekecek olan 10 yaşındaki franconun ağzından olayın tamamı;
bizim evimiz maçın oynandığı stada çok yakın olduğu için maçları beleş izlerdik.o maça da gittik.goler oldu maç bitti.stattan çıkarken 2 polis bana doğru gelmeye başladı.bunu görünce maçı kaçak izledim diye beni yakalayacaklar zannettim.kaçmaya başladım ama beni yakaladılar.başta çok korktum ama sonra beni bir salona götürdüler.gözlerimi beyaz bir mendille bağlayıp,içinde iki tane zarf olan bir vazodan bir tane zarf seçmemi söylediler.
elimi vazoya soktuğumda ilk elime değen zarfı çektim ve verdim,salonda büyük bir sessizlik vardı.türkiyaaa dediler o anda bir alkış tufanı koptu,türk oyuncular beni havalara atıp,öperken çıkışta bazı ispanyol futbolcular suratıma tükürdü.
1990 dünya kupasını takip etmek için italyaya giden o maçın kalecisi turgay şeren roma muhabiri reha erus a franco ile yeniden karşılaşmak istediğini söylemiş ama sonradan öğrenmişler ki franco bir trafik kazasında yaşamını yitirmiş.
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
aslında isviçre'ye gitmek için hazırlandığımız günler, bizim için de epey karışık geçmişti. ay-yıldızlı gençler roma'da olmazı olurlamış ve yurda isviçre vizesiyle dönmüştü. ancak, türkiye baştan aşağı bu olayın sevinciyle coşarken... o da ne? bizim futbol federasyonu bir anda karışıyor, türk futboluna gerçekten büyük hizmetleri olan, çalışkan, kıymetli futbol adamı orhan şeref apak istifa ediyor, futbolumuz başsız kalıyordu. milli takımımız dünya kupası'na gitmek için hazırlıklarını yaparken... o dönemin ünlü spor yazarları, cağaloğlu'nda o zaman çok meşhur çifte saraylar gazinosunda toplanıyor ve futbolumuzun başsızlıktan kurtarılması için başbakan'a telgraf çekmeyi kararlaştırıyorduk. kimler yoktu ki o toplantıda? (çoğunu saygıyla, rahmetle andığım, ağabeylerim, arkadaşlarım... nuri bosut, sedat taylan, muvakkar ekrem talu, haluk san, sacit öğet, adnan akın, tarık bilgin, ali oraloğlu, namık sevik, necmi tanyolaç, samim var, tevfik ünsi, cem başar, ferruh llkünsal, alp zirek, sait nü... ve bu listeyi değerli arşivinden çıkarıp veren sevgili cem atabeyoğlu, bir de bu satırların yazarı halit kıvanç...) uzunca bir süre konuştuktan, tartıştıktan sonra, dönemin başbakanı adnan menderes'e imzalarımızla bir telgraf çekmeyi kararlaştırdık. "dünya kupası'na çok az kaldı. futbolumuzun başında bir federasyon yok. acil olarak bir federasyon başkanı atamanızı..." diye özetlenebilecek bir telgraf... başbakan menderes, telgrafımızı hemen gündemine alıyor ve futbol federasyonu başkanlığına atama yapıyordu. yeni federasyon başkanımız, futbol dünyamızın yakından tanıdığı, eski milli futbolcu, galatasaraylı saygın yönetici, değerli futbol adamı ulvi yenal'dı. türk sporuna büyük emek vermiş (o günden sonra da çok çabaharcayacak) ulvi yenal, doğru bir seçimdi.
(önemli bir not: o çifte saraylar gazinosu'ndaki toplantı, bir bakıma bugünün güçlü birliği türkiye spor yazarları derneği'nin [tsyd'nin] kuruluşuna doğru atılan ilk adım olma özelliğini de taşıyordu.)
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
o günlerdeki kurallara göre, 5. dünya kupası'nın 16. finalistini belirlemek için türkiye ile ispanya'nın tarafsız sahada tekrar karşılaşması gerekti. seçilen "tarafsız şehir", roma idi. üçüncü maçta, üç gün önce istanbul'da bize final yolu için ışık yakan onbirimizle, roma'nın olimpiyat stadı'na çıkıyorduk. tıpkı istanbul'daki gibiydi kadromuz... oyunumuz da, tıpkı istanbul'daki gibiydi ama... işler bir anda tersine dönmüştü sanki... kalesinde topu gören, bizdik. hem de henüz 11. dakikada... soldan inen artecha, ispanya'yı 1-0 öne geçirince; olimpiyat stadı trübününde bir avuç türk, türkiye'de ise milyonlar, radyo başında umutsuzluğa düşüvermiştik... ancak on dört dakika sürdü bu üzüntümüz. maçın tam 25. dakikasında ispanyol ağlarını sarsan golümüzün kahramanı, tıpkı istanbul'daki gibi, burhan'dı. futbolunun ve gollerinin şiddetini anlatmak için sporseverlerin taktığı adla "canavar" burhan'dı golcümüz... bu golün verdiği moralle rakipleriyle başa baş bir oyun tutturan takımımız, ilk yarıyı 1-1 kapatıyordu.
ikinci kırk beş dakikada ay-yıldızlı onbir daha da açılacak ve oyuna hâkim olmak bir yana, galip duruma geçme başarısını da elde edecekti. bu kez golcümüz, suat mamat'tı. 2-1 öndeydik. kazanıyorduk, isviçre vizesini alıyorduk. ikinci golü attığımızda maçın bitimine yirmi beş dakika vardı. yenik duruma düşmek, ispanyolları iyice kamçılamış ve kalemizi abluka altına almışlardı. bu baskı, kalan yirmi beş dakikada hiç azalmadan devam etti. her an bir gol tehlikesi karşımızdaydı... derken gol de gelmişti: venancio, durumu 2-2'ye getirmekle kalmıyor, takımına galibiyet ümidi de veriyordu. araya sıkıştırayım: rakiplerimiz, süre azaldıkça hafiften hafiften sertleşmeye başlamış, gol atamayınca da bu sertlik dozunu artırmışlardı. gerçekten yediğimiz ikinci goldeki çok seri hamlenin sonucunda, turgay şeren fena sakatlanıyor, maça devam arzusuna karşın yerini şükrü ersoy'a bırakmak zorunda kalıyordu. doğrusu kaleci şükrü de, yapabileceğinin en iyisini başarıyor, normal sürenin 2-2 bitmesinde önemli rol oynuyordu. şimdi heyecan, siz deyin bin misli, ben diyeyim yüz milyon misli, başkası desin on trilyon misli... uzatmanın yarım saatindeki inanılmaz heyecanı anlatmak için, rakamları bozmak bile yeterli değil... öylesi kalp çarpıntısı içinde, şükrü'nün koruduğu kalede gol tehlikesi üstüne gol tehlikesi... ve bir an geliyor: italyan hakem bernardi'nin düdüğü duyuluyor: "maç bitti!"
ama her şey bitti mi? kim kazandı? hangi takım gidiyor dünya kupası finallerine?
işte söz, italyan hakemde... roma olimpiyat stadı'nda kader dakikası... italyan hakem bernardi, görevlileri çağırıyor. tabiî fıfa yetkilisi hazır... türk ve ispanyol milli takımlarının kaptanları da orada, herkes heyecan içinde. o günün kurallarına göre para atışı var. yani, "yazı-tura" ile belirlenecek dünya kupası finalisti. italyan hakem elindeki metal italyan parasını havaya atacak, paranın hangi yüzü üste gelirse onu söyleyen kaptanın takımı finalist olacak. ötesini kaptanımız turgay şeren'den dinleyelim:
"kenarda duran italyan çocuklarından birini işaret ettim, geldi... sordum, adı franko imiş. hakem paranın iki yüzünü gösterince, franko'ya bizim için işaret etmesini söyledim. 'yazı' tarafını işaret itti. atış yapıldı: 'yazı'... sevinçle havaya fırladım." artık milli takımımız dünya kupası finalindeydi. önce oynadık, istanbul'da kazandık. roma'da da galibiyeti vermedik. şimdi de şansımız yardım etmişti. ötesini tahmin ediyorsunuz. roma olimpiyat stadı'nın bir kenannda birkaç türk sporcu coşkuyla, sevinçle "yaşasın" diye bağırarak havaya fırlarken... aynı anda radyoları başındaki milyonlarca türk de aynı sevinç, aynı coşku içinde... herkes birbirine sarılıyor, mutluluktan yaşlı gözlerle... unutulmaz bir an: türk milli takımı, dünya kupası finallerinde... tarih: 17 mart 1954..."
halit kıvanç'ın diğer iki ispanya maçı anıları için;
bugün romada, bizi dünya kupasına götürecek olan üçüncü maçı ispanya ile oynuyoruz
sağlam bir moralle dün italyaya hareket eden gençlerimiz neticeden emin. ispanyolların roma'da da aynı sert ve kırıcı oyunla neticeye varmak isteyecekleri zannediliyor. takımımız istanbulda oynanan kadrosu ile sahada yer alacak
dünya kupası eleme maçlarında mukadderatımızı tayin edecek olan son karşılaşmayı bugün romada, ispanyollara karşı yapacağız.
bilindiği gibi pazar günü ispanyolları memleketimizde yenerek mevsimin en büyük süprizini yaptık. böylece de bir hafta içerisinde aynı rakiple ikinci bir maç yapma lüzumu hasıf oldu.
dün bu karşılaşmaya iştirak edecek oyuncular ve idareciler sabah saat 8.30 da uçakla romaya hareket etmişlerdir.
idareci olarak şinasi osma ve niyazi sel gitmişlerdir.
1954 yılının en mühim futbol karşılaşmasını bugün yabancı bir memlekette, yabancı bir takıma karşı yapacağız.
ispanyolların bugün bize nazaran daha üstün bir futbole sahip oldukları muhakkaktır. fakat bizim azmimiz onların üstünlüğüne zaman zaman galebe çalıyor.
büyük moralle memleketimize gelen ispanyollar maçtan sonra büyük bir sükûtu hayale uğramışlardır. böyle olmakla beraber ispanyollar yine eski iddialarında ısrar etmekte ve bizi her zaman için yenebileceklerini söylemekte iseler de bunu bugünkü çetin maç gösterecektir.
milli takımımız bu maça pazar günkü kadrosuyla çıkacaktır.
buna mukabil ispanyollar ispanyadan getirttikleri iki oyuncuyla takımlarını takviye edeceklerdir.
maçı 3 italyan hakemi idare edecektir.
karşılama beraberlikle neticelendiği taktirde maç yarım saat uzatılacak ve netice yine değişmezse kurra çekilecektir.
roma, 16 (ap) - kendinden gayet emin olan ispanya milli futbol takımı yarın romada olimpiyad stadyomunda türkiye ile üçüncü karşılaşmak üzere dün uçakla istanbuldan buraya gitmiştir. ispanya pazar günkü türkiye'ye 1-0 mağlup olmuştu. bundan evvel madrid'de yapılan maçta ise -1 galip gelmişti. türk milli futbol takımı ise romaya bugün gelecektir.
ispanyol takımının kaptanı hava alanında verdiği beyanatta: «- türkiye'ye karşı kötü bir oyun çıkardık. müdafaamız iyidi fakat hücum hattımız çok zayıftı.» demiştir.
takım kaptanı antonio puchades şunları ilave etmiştir: «- takımımız diğer milli maçlardaki oyununu çıkarırsa kazanacağımızdan eminim.»
pazar günkü galebeden sonra zannediyoruz ki; artık en iyi takımın hangisi olduğu herkes tarafından anlatılmış olmalıdır. falancanın yerine filancanın ve şunun yerine bunun
oynatılması ile takımın daha iyi bir şekil alabileceği idd'asının ispat ne kadar müşkül ise bu hafta cümlenin yüzünü ak eden takımın en iyi teşekkül olduğunu isbat o kadar kolaydır.
federasyon madrit mağlûbiyetinden bu yana, basın tarafından çok ağır tenkitlere uğramış olmasına rağmen; sarsılmadan vazifesine devam etmiş ve kanaatimizce bu zaferin
temininde birinci derecede rol oynayan unsurlardan birisi olmuştur. kendilerini samimiyetle tebrik ve muvaffakiyetlerinin devamını temenni ederiz.
pazar günü ispanyollar karşısında takımımız her elemanı ile o türke has şahlanmayı göstermesini bilmiş ve verilen direktifi büyük bir ustalıkla tatbik ederk zaferi temin etmiştir.
bizi memnun eden en mühim nokta da şudur: takımımızıno gün çıkarmış olduğu oyun, asla şuursuzca bir çabalama değildi. şayet öyle olmuş olsaydı; 90 dakika içinde, hakikaten usta futbolculardan müteşekkil ispanya takımı bir kaç gedik bulur ve galebeyi lehlerine çevirebilirdi. işte, takımımızın büyük bir tertip ve düzen içinde göstermiş olduğu üstün oyun rakiplerimize bu fırsatı vermedi.
madrit zaferinden sonra büyük bir emniyet içinde istanbula gelen ve revanşı da alarak isviçreye gideceklerine emin olan rakiplerimiz maalesef umduklarını bulamadılar. «misafir her zaman umduğunu bulamaz!» derler. öyle oldu.
istanbuldan ayrılırken romadaki maçı kazanacaklarını söyliyerek giden misafirlerimiz her şeye rağmen büyük bir telaş içinde oldukları muhakkaktır. üçüncü maçın böyle üç
gün ara ile yapılmış olması da lehimize kaydedilecek bir noktadır. bizim için galibiyetin vermiş olduğu moral yüksekliğinin devamına karşı, rakiplerimizdeki bozgun henüz düzeltilememiştir.
nitekim bir kaç gün evvel takıma lâyık göıülmiyerek istanbula getirilmemiş olan gainza derhal roma'ya çağırılmıştır. ve muhakkak ki takımda kendisine yer verilecektir. ve daha bazı tadilât da yapılmasının muhtemel olduğu kulağımıza gelen haberlerden anlatılmaktadır.
böylece, takımımızın bitaraf bir sahada yapacağı bu karşılaşmayı kazanması ihtimalleri daha da artmaktadır. lâkin burada çok sert bir oyun çıkaran rakiplerimiz italyada da bilhassa müsamahakar bir hakem karşısında, aynı şeyi tekrarlayacaklardır. bu itibarla, çok dikkatli olmak ve onların bu zaaflarından istifade etmek gerekir.
kanaatimizce bu şartlar altında kazanmak ve kaybetmek ihtimallerimiz müsavidir. netice ne olursa olsun istediğimiz ve beklediğimiz her zaman olduğu gibi takımımızın iyi bir oyun çıkarmasıdır.
ve inşallah bu akşam roma'dan yüzümüzü güldürecek haberler alacağız.
çok çetin geçen maçın neticesi yarım saatlik temditten sonra da değişmedi. çekilen kur'ayı biz kazandık
roma 17 (radyo) - türkiye ile ispanya arasındaki dünya kupası eleme maçlarının nihaî karşılaşması dün romada 100 bin kişilik olimpiyat stadında 65 bin seyirci önünde oynanmıştır. çok çekişmek geçen müsabakada ispanyollar hakimiyet tesis ettikleri oyunun 11 inci dakikasında ilk gollerini atarak 1-0 galib duruma yükselmişler, fakat bu sayının kamçılayıcı tesiriyle milli takımımız fevkalâde bir enerji göstererek açılmış ve 26 ncı dakika da burhanın vasıtasiyle beraberliği kurmuş ve devre 1-1 beraberlikle neticelenmiştir.
ikinci devreye azmli bir şekilde başlayan ay-yıldızlı gençler çok enfes bir akınımız sonunda suat'ın golüyle 2-1 galip duruma yükselmişlerdir. ispanyollar aynen türkiyede olduğu gibi mağlûp vaziyete düşünce sinirlenerek futbolcularımızı tekmelemeğe başladılar. bu sert ve yıldırıcı hamleler arasında maçın bitmesine 1.2 dakika kala bir karanbol esnasında beraberliği kurtarabilmişlerdir. oyunun sonlarına doğru takım kaptanımız turgay bir kurtarış esnasında ispanyolların tekmesiyle sakatlanmış ve yerini şükrüye bırakmıştır. karşılaşmanın nizami müddeti beraberlikle neticelendiğinden oyun yarım saat temdit edilmiş takımımız rakibini bir hayli sıkıştırmasına rağmen üçüncü golü atamadığından müsabaka beraberlikle nihayetlenmiştir.
f. i f. a. nizamnamesine göre galibi tayin etmek üzere çekilen kur'ayı takımımız kazanmış ve isviçre'de yapılacak kardöfinal karşılaşmalarına iştirak hakkını almıştır.
roma 17 (ap) - 30 dakika temditli üçüncü maçlarında yenişemeyip 2-2 berabere kalan türkiye-ispanya milli futbol takımlarından hangisinin isviçrede gelecek haziranda dünya şampiyonluğu turnuvası nihaî turlarına iştirak edeceğini tayin için bugün, maçtan sonra çekilen kur'ayı türk takımı kazanmıştır.
bir bol kâsesine iki takımın isimlerinin yazılı bulunduğu bükümüş kağıtlar atılmış gelişigüzel seyirciler arasından seçilip gözleri mendil ile bağlanan genç bir italyan çocuğu türkiye isminin yazılı bulunduğu kağıdı çekmiştir.
roma 17 (ap) - çetin ve yorucu maçtan sonra her iki takım oyuncu ve idarecileri, bugün sahada en üstün oyuncunun, türk takımının sağacığı lefter olduğunda hemfikir davranmışlardır. lefter, italyan seyircilerinin yabancısı değildir. geçen yıl italyanin florence takımında oyanmıştı. ispanyol oyuncular arasında kendisini gösteren ise, takımın santra foru adrian escudero olmuştur.
türk takımı idarecileri gazetecilere verdikleri beyanatta: "ispanyolların tekniği bizden üstündü fakat bizim çocuklar enerji ile oynadılar, ilk haftaymda ispanyollar muhakkak ki daha iyi idiler. ikinci halftaymda ise takımımızın kazanmak azmi sayesinde üstünlüğü kurduk. temditlerde oyun karışık oldu, herkes yorgun düşmüştü.." demişlerdir.
roma 17 (aa) - üst üste yapılan ve sonuncusu da 30 dakika uzatılan üç maç neticesinde finaller için yapılacak karşılaşmaya katılmak hakkını bir türlü paylaşamayan türkiye ile ispanya arasında nihayet son çareye başvurulmuş ve kur'a çekilmiştir. hak güzel oyunu ile italyan seyircilerin gönlümü fethetmesini bilen türk takımı lehinde tecelli etmiş ve kur'ayı türkler kazanmıştır. bu suretle dünya kupası maçlarında büyük iddiaları olan ispanyol futbol takımı ortadan silinmiştir. bu netice italyan spor çevrelerinde büyük bir süpriz karşılanmamıştır. zira bugünkü maç sırasında türk takımı gerek teknik, gerekse nefes, gerekse ferdi oyun ve takım oyunu bakımından şöhretli rakiplerinden kat kat üstün olduğunu göstermiş ve mağrur ispanyol takımına maçtan evvel çok ciddi olmanın ve fazla konuşmanın ne derece yersiz olduğunu göstermiştir.
türk takımı aşağı yukarı bütün maç boyunca ve bilhassa ikinci halftaymda ve son dakikalar hariç olmak üzere temdit devresi sırasında tamamen ispanyol nısıf sahasında oynamıştır. ispanyollar hücum teşebbüsünü ele aldıkları zaman dahi süratli ve enerjik türk müdafaası önünde bir şey yapamamışlar ve hücumlarının parlaması ile sönmesi bir olmuştur.
türk takımı dünya futbolü arasında hakiki bir kıymet olduğunu almanya zaferinden sonra bu zaferin bir tesadüf olduğunu ileri sürenlerin zihnine iyice yerleşmesini ve kendi sahasında olduğu kadar yabancı sahalarda da galibiyete gitmeyi bildiğini göstermiştir.
roma, 17 (sha) — bugün oynanan türkiye — ispanya maçının birinci devresi sonunda madrit radyosunun spikeri signor fileria türk halkına hitaben maç hakkında bir konuşma yapmıştır. türkiyeyi selamlamakla söze başlayan maruf futbol münekkidi şöyle demiştir: «öyle zannediyorum ki, maç iyi cereyan etmiş ve herkesi tatmin eylemiştir. oyunun 1 inci devresinde ispanyolların kombine akınlarına türk takımı enerji ile cevap vermesini bildi. görüşüme göre maçın beraberlikle bitmesi normal olacaktır.»
dün, roma'da olimpiyat stadında 65 bin seyirci önünde yapılan üçüncü karşılaşmada ispanya ile 2-2 berabere kaldık
talimatname gereğince, kur'ayı kazandığımız için takımımız isviçrede yapılacak olan dünya şampiyonası maçlarına iştirak hakkını aldı
roma, 17 (sha) - dünya kupası futbol maçlarının gruplar serisinden olan türkiye-ispanya millî futbol maçı bugün roma olimpiyat stadyomunda 65 bine yakın büyük bir seyirci kütlesi önünde oynanmıştır.
madritte yapılan ve ispanyanın 4-1 galibiyetiyle neticelenen ilk maçtan sonra bu pazar türkiye'nin istanbulda ispanyayı 1-0 mağlûp etmesi, bitaraf bir sahada üçüncü bir karşılaşmaya lüzum göstermişti. işte final maçlarına katılacak grup şampiyonunu tâyin edecek bu nihai karşılaşma bugün roma olimpiyat stadyomunda 65 bin seyirci önünde oynanmıştır. pazar gübü türkiye'nin dünya futbol piyasasında pek mühim bir mevki olan ispanyayı mağlup etmesi, bu maç üzerinde italyan sporseverlerinin büyük alâkasını cezbetmişti.
maç saatine yakın fifa'nın ispanyol futbolcusu kubala'ya son dakika oyundan menetmesi soyunmuş olan bu oyuncunun sahaya çıkmasına mani olmuş ve ispanyollar kubala'nın yerine bu mevkie postequito'yu koymuşlardır.
maç saatine yakın sahaya önce ispanyol milli takımı çıkmış ve halk selamlarken de türkler çıkış kapısında görünmüşlerdir. tribünleri dolduran büyük meraklı kütlesi türk takımına büyük tezahürat yapmış ve türk futbolcularının halkı selamladıktan sonra seyircilere türk sigarası atmaları bu tezahüratı son kertesine çıkarmıştır.
bu arada tribünlerdekikler takımımızı «turchle... turchle...» âvâzeleri ile alkışlarken italyada bulunan türk kolonisi ile avrupanın muhtelif şehirlerinden bu maçı seyretmek için gelmiş ve büyük bir türk bayrağının altında toplanmış olan türk talebeleri de «milli takım çok yaşa» avazeleri içinde çocukları teşçi etmede idiler.
italyan hakemi signor bernardini'nin idare ettiği bu maça türk takımı istanbuldaki muvaffak olmuş kadrosu ile çıkmıştır. türk takımında yapılan tek tadilât lefteri solaçık, coşkunu da sağaçığa koymak olmuştur.
buna mukabil ispanya takımı, istanbulda mağlûp olan kadrosundan iki açıklarla sağhaf ve santraforunu değiştirmiştir. ispanyol takımı bu arada meşhur gainza'yı solaçığa koymuştur.
olimpiyat stadyomunun şeref tribününde, türkiye'nin roma büyükelçisi ile italyada bulunan istanbul vali ve belediye başkanı ord. prof. fahreddin kerim gökay da yer almışlardır.
milli marşların çalınmasından sonra saha ortasında mutad merasim yapılmış ve türk takımı turgay ile ispanyol takımı kaptanı gainza arasındaki para atışını türk takımı kazanmıştır.
maçın safahatı
türk takımı maça hafif esen rüzgârı arkasına alarak başlamıştır. ispanyolların ilk akını rober tarafından kesilmiş, türk solhafının feriduna uzattığı topu bu oyuncu burhana aktarmıştır. burhanın seri bir dalışını müteakip sağiçe geçirdiği topu suat kaparken kendisine faul yapılmıştır. hakemin verdiği frikiki lefter çekmiş ve topu suat güzel bir kafa şutu ile kaleye havale etmişse de top direğin hemen üzerinden avuta çıkmıştır.
akabinde ispanyolların yaptığı bir akında gainzanın soldan ortaladığı topa tam zamanında bir çıkış yapan turgay, muhtemek bir tehlikeyi önlemeğe muvaffak olmuştur.
bunu ispanyolların tehlikeli bir akını daha takip etmişse de bu akın da türk kalecisi tarafından güzel bir hareketle önlenmiştir.
7nci dakikada türk kalesi bir tehlike daha atlatmıştır. ceza çizgisi üzerinde çetinin yaptığı bir faulde gainzanın çektiği frikiki sağiç altı pas çizgisi içinde yakalamış fakat bu çok müsaid pozisyondan istifaede edememiştir.
ispanyolların golü
ispanyol takımının açıkları vasıtasiyle sürüklediği seri ve deplâsmanlı hücumlar türk kalesine çok tehlikeler yaratmağa başlamıştır. nihayet 11 inci dakikada türk takımının tutuk oyunu ve ispanyolların bu baskısı bir semere vermiş ve ispanya sağaçığı kaptığı bir topla türk kalesine sokularak altıpas içinden yaptığı sert bir vuruşla ispanya milli takımını galip duruma çıkarmıştır.
türk takımı mağlûp duruma düştükten sonra toparlanmıştır.
oyun da onbeşinci dakikadan sonra mütevazin bir şekile girmiştir. dakikalar ilerledikçe düzelen türk takımı hücum teşebbüsünü de ele alamağa muvaffal olmuştur.
21 inci dakikada ispanya santrhafının feriduna yaptığı bir faul atışını basri güzel bir şandelle kaleye haval etmiş, topa suat güzel bir ters makaslama vuruş yapmışsa da kaleci bunu zorlujla önliyebilmiştir.
25 inci dakikada burhanın çok güzel bir tehlikeli bir dalışı üç ispanyol müdafii tarafından ancak kornerle önlenebilmiş ve türk soliçinin bu hareketi seyirciler tarafından uzun uzun alkışlanmıştır.
golümüz
hemen 26 ıncı dakikada yine ileri bir pası kovalıyan burhan, iki ispanyol müdafiinin kendisine mâni olmasına rağmen kale yakınlarına kadar sokulmuş ve zor bir pozisyonda bulunmasına rağmen çektiği güzel bir şutla türk takımının beraberliğini temin etmiştir. burhanın çektiği şutta top bir ispanyol bekinin ayağına çarptığından falso almış ve kalmış carmelonun kımıldamasına dahi imkân kalmadan ispanya ağlarını boylamıştır.
türk takımı beraberlik golünden sonra çok açılmış ve oyunu ispanya yarı sahasına intikal ettirmiştir.
39 uncu dakikada iki kişiyi çalımla geçen lefterin mükemmel bir şutunu ispanya kalecisi carmello, çok güzel bir plonjonla kurtarmağa muvaffak olmuştur. şut da kurtarış da uzun uzun alkışlanmıştır.
birinci devre feridunun gol pozisyonuna girdiği bir anda ispanya müdafaası tarafından sert bir hareketle devrilmesil ile ve 1-1 berabere sona ermiştir.
ikinci devre
ikinci devreye türk takımı başlamıştır. 8 inci dakikada lefterin bir ortası ispanya kalesini hayli karıştırmışsa da carmello zorlukla topu karambolde kurtarmıştır.
10 uncu dakikada feridunun iki müdafii arasında dalışını da yine ispanya kalecisi zorlukla önleyebilmiştir.
18 inci dakikada lefterin iki kişiyi çalımla geçtikten sonra attığı şutu ispanya kalecisi tam köşede bloke ederek bir gole mâni olmuştur.
2. golümüz
hemen bir dakika sonra lefter'den inkişaf eden bir türkiye akınında lefterin coşkuna verdiği topu bu oyuncu iki kişinin arasından sıyrılarak suat'a aktarmış, suat de güzel bir vuruşla golümüzü atmıştır.
türk takımı galip duruma geçtikten sonra daha düzegün bir oyun çıkarmağa başlamıştırç
20 nci dakikada feridunun bir akınında iki ispanyol müdafii kondisini faulle biçmişlerdir. lefterin çektiği frikik de avuta gitmiştir.
21 inci dakikada türk kalesi bir tehlike atlatmış, solbekin solaçık yerinden yaptığı bir ortayı sağaçık güzel bir şutla kaleye havale etmişse de turgay bunu gayet güzel bir planjonla çelmiştir.
27 nci dakikada türk takımında bir tadilât yapılmış feridun ile coşkun yer değiştirmişlerdir.
ispanyolların beraberlik golü
31 inci dakikada bir türk akınında top ispanya müdafaası tarafından tehlikesizce kesildikten sonra ispanya forveti türk kalesine bir kaç tehlike yaratmıştır. bu arada türk takımında bir tadilât yapılmış ve rober sağhada, mustafa da solhafa geçmiştir.
solaçık güizanın seri bir dalışın da rıdvan ancak kornerle önleyebilmiştir. soldan çekilen korner türk kalesi önünü karıştırmış bu kargaşalık esnasında ispanya santrforu da yakın mesafeden attığı bir şutla beraberliği temin etmiştir. bu golden sonra ispanyollar galibiyet peşinde koşmağa başlamışlarsa da türk milli müdafaasının canlı oyunu karşısında bir netice alamamışlardır.
38 inci dakikada türk kalesine çekilen bir friliki turgay yere atlamak suretiyle kurtarmış bu arada ispanyıl muhacimlerinden biri başına tekme attığından türk takımının kalecisi ve kaptanı sakatlanmıştır.
bu vaziyet karşısında turgay oyundan çıkmış ve yerine yedek kaleci olan şükrü girmiştir. 41 inci dakikada ispanyolların sağdan yaptıkları tehlikeli bir akında şükrü, sağaçığın bacaklarına yaptığı cansipâre bir dalışla muhakkak bir golü önlemiş ve maç da biraz sonra 2-2 beraberlikle sona ermiştir.
nizamname hükümlerine göre maç on beşer dakikaklık iki devre üzerinden temdit olunmuştur.
i. temdit devresi
beş dakikalık bir istirahatten sonra on beş dakikalık ilk temdit devresi başlamıştır. ispanyol takımı bu devrede tekrar wm sistemine dönmüştür. türk takımı oyuna çok canlı başlamıştır. 3 üncü dakikada geriden aldığı bir topu gayet güzel kullanan feridunun savurduğu sıkı bir şut direklerin az üstünden dışarı çıkmıştır. ispanyollar bu devrede bir netice almak için bütün kuvvetleriyle çalışmışlarsa da oyuncuları kaplayan büyük heyecan bütün sahaya da sirayet etmiş ve 65 bin seyirci maçın seyrini merak içinde takip etmeğe başlamışlardır.
5 inci dakikada türk kalesi üstüste iki korner atlatmış ve bu iki korner de türk kalecisi şükrünün çok güzel kurtarışlarıyla savuşturulmuştur.
halk bu iki güzel kurtarışı çok alkışlamıştır. 13 üncü dakikada türk takımında bir tadilât yapılmış bu sefer de lefter ile coşkun yer değiştirmişlerdir.
ii. temdir devresi
mütevazi bir şekilde geçen bu devreden sonra son on beş dakikalık ikinci temdit devresinde de iki takım bütün enerjilerini ortaya koyarak çalışmışlardır.
3 üncü dakikada bütün hıziyla kalemize inen ispanya sağaçığı kendisini tutamıyarak saha dışındaki tahtalara çarpmıştır. bir müddet sersemliyerek olduğu yerde kaldıktan sonra tekrar ayapa kalkmıştır. ikinci temdit devresinin beşinci dakikasından sonra türk takımı tam mânasiyle oyuna hâkim olmuştur. ispanyol takımı neticeyi kabul ederek müdafaaya çekilmiştir. 10 uncu ve 11 inci dakikalarda lefterin tutulmaz iki şutu kale direklerini yalayarak dışarı gitmiş ve oyun da böylelikle 2-2 beraberlikle sona ermiştir.
maçtan sonra türk ve ispanyol futbolcuları birbirlerini tevrik ederek kucaklaşmışlardır. bu dostluk tezahürü sahada çoşkun bir tezahüratla alkışlanmıştır.
türk takımında bütün elemanlar üzerlerine düşen vazifeti tam mânasıyla başarmışlardır. italyan seyirciler türk takımını candan bir tezahüratla teşçi etmiştir.
flaminio stadındaki maçı, italyan hakemi adami idare edecek. roma basını iki tarafa da eşit şans veriyor
galatasaray ve f.c. zürich takımları, avrupa şampiyon kulüpler turnuasının üçüncü turu için bugün roma'da üçüncü defa karşılaşacaklardır.
özarı, franko'dan bahsetti
galatasaray antrenörü coşkun özarı, dello sport'a verdiği beyanatta «takımım mücadeleye hazırdır» demiştir. müsabakanın beraberlikle bitmesi ve temdide rağmen bir netice alınamaması halinde, problemi kur'anın halledeceğini ilave eden özarı, takımının zürich'e karşı 4-2-4 oynayacağını açıklamış ve beyanatını şöyle bitimiştir: «roma türkler için uğurlu şehirdir. temdit devresinde de gol atılmadığı takdirde, bize 1954 dünya kupasının kapılarını açan maskot franko'yu acele bulup, stada getirmek gerekecektir.»
* galatasaraylılar maçın berabere bitmesi ihtimalini düşündüler. tabii o zaman kura çekilmesi lazım. hemen «franko»'yu hatırladılar. hani, 1954'de roma'da ispanya ile berabere kaldığımızda kur'a ile bizi dünya kupasına sokan küçük yavru... galatasaraylılar derhal aramağa giriştiler ve buldular da «franko»yu... ama franko özür diledi. «ben evlendim. iki çocuk babasıyım, bu yaşta kur'a filân çekmem ayıp olur. onun için oğullarım mario ile rudolfo'yu yollarım. merak etmeyin, gene sizi kazandırırlar.» dedi.
spain: carmelo cedrun, venancio perez, marcelino 'campanal', juan segarra, agustin gainza (kaptan), jose luis arteche, antonio puchades, bernardino perez 'pasieguito', mariano gonzalvo iii, adrian escudero, gustavo biosca
teknik direktör: luis iribarren/3
goller: (1-0) dk. 18 jose luis arteche (1-1) dk. 32 burhan sargun (1-2) dk. 65 suat mamat (2-2) dk. 79 adrian escudero