alkaralar taraftar grubu, sezon başında gençlerbirliği’nin başına gelen ve önceki yıllara göre daha zayıf bir gençlerbirliği’ni devralmasına rağmen sistemli ve disiplinli çalışmalarla başarılı sonuçlara imza atan bir ekip yaratan fuat çapa ile buluştu.
ozan ve necdet abinin ön ayaklık ettiği toplantıda 17 alkaralı vardı. hem babasının rahatsızlığı nedeniyle bir günlüğüne belçika’ya gidip geldiği için yol yorgunu olmasına, hem de yarın oynanacak istanbul büyükşehir belediyespor maçı için takımı kampta bulunmasına rağmen alkaralar’ı kırmayarak yemeğe katılan çapa, sorulan tüm sorulara daha önceki toplantılarda da olduğu gibi son derece sıcak ve samimi cevaplar verdi.
samsunspor’dan transfer edilen ve kasımpaşa’da da beraber çalıştığı ergün teber’in defans ve orta sahadaki oyun varyasyonlarını çeşitlendireceğini bu yüzden iyi bir transfer olduğuna inandığını söyleyen çapa, devre arasında bir de forvet almak istediklerini söyledi. alınacak iyi bir forvetin ofansif varyasyonlarını çeşitlendireceğini belirtti.
harbuzi ile yolların ayrılması konusunda, “harbuzi’yi sevdiğinizi biliyorum ama bazen görmek gerekiyor ki olmayınca olmuyor” dedi.
sezonun ilk devresinde iyi bir defans kurmaya çalıştıklarını ve bunda da başarılı olduklarını düşündüğünü söyleyen çapa, sezonun ikinci yarısında ofansif varyasyonlar üzerinde çalışacaklarını belirtti. ikinci yarıda daha fazla atağa kalkan ve farklı gol pozisyonlarına giren bir takım kurmak istediğini söyledi.
“istatistikler güzel gidiyor. 7 yıl sonra trabzon’u evinde yendik. 11 yıl sonra beşiktaş’ı yendik ve manisa’daki yenilmezliğimize devam ettik” sözlerime tebessüm eden çapa, “bizim amacımız da uzun yıldır hasret olunan galibiyetleri almak ve serileri bir yıl daha uzatmak” diyerek yanıtladı.
maçlara çıkan oyuncuları birçok sebepten ötürü seçtiğini söyleyen çapa, özellikle üzerine koyan ve kendini geliştiren futbolculardan daha çok yararlanmak istediğini söyledi. futbolcuların istatistiklerinin ve oyuna getirdikleri katkıların da bu seçimde önemli olduğunu söyleyen çapa, ramazan’ın, cem can’ın, aykut’un, mehmet sedef’in, yasin’in, hurşut’un, soner’in kendisini çok geliştirdiğini ve iyi bir aşama kaydettiklerini söyledi.
ramazan’ın son haftalarda gösterdiği performans yüzünden kaleye transfer yapmayacaklarını söyleyen çapa, “yeni alınacak bir kaleci ramazan’ın yaptıklarından başka ne yapabilir ki?” dedi…
“soner son haftalarda attığı goller ve asistlerle daha çok göze batmaya başladı. yaşından ötürü bunu kaldırıp kaldıramayacağı konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusunu ali ekber düzgün cevapladı ve kısaca “birçok genç futbolcu bu tarz başarıların ardından sıkıntılar yaşayabiliyor ama biz soner ile bu konuda çalışıyoruz ve soner bu süreci rahatlıkla kaldırabilecek bir yapıya ve kişiliğe sahip” dedi.
devre arasında en büyük sıkıntılarının başka takımlar tarafından parlayan futbolcularının kafalarının karıştırılması olduğunu söyleyen çapa, “onlara mental koçluk yaparak takımda kalmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz” dedi. ayrıca futbolcularını transfer edeceklerse türkiye’den bir takıma değil de avrupa’ya, ingiltere’ye, ispanya’ya göndermek istediklerini dile getirdi.
gençlerbirliği’ne daha önce bahsettiği gibi arsenal sistemini getirmek istediğini söyleyen çapa, bunun için altyapıdan a takıma kadar birçok konunun planlı bir şekilde ele alınması gerektiğini ve orta-uzun vadeli yapılacak disiplinli çalışmalarla tüm futbolcuların mental olarak bu sisteme hazırlanması gerektiğini dile getirdi. örneğin altyapı takımı olan hacettepe’den her yıl iki futbolcuya gençlerbirliği’ne geçme şansının verilmesi gibi bir uygulamanın takımda hem heyecan yaratacağını hem de kaliteyi arttıracağını söyledi. bu tarz çalışmaların hem uzun vadede kulüp için çok yararlı olduğunu hem de takım olarak günlük değil istikrarlı sportif başarılar elde edilmesinin ön şartı olduğunu belirtti.
“uzun yıllar gençlerbirliği’nde çalışmak ister misiniz?” sorusuna çapa, “futbolu, gençlerbirliği’ni ve futbolcularımı çok seviyorum. bu şekilde mutlu olduğum sürece gençlerbirliği’nde çalışmaktan onur duyarım ve bu sürede anlatmaya çalıştığım hedeflere ulaşmak için çalışıyorum, çalışmaya devam edeceğim” diye cevapladı.
ayrılma bölümünde taraftarlardan mehmet soylu’nun ufak oğlu ömer’in fuat çapa’ya parmağı ile işaret ederek “istanbul belediye maçını kazancağız değil mi?” sorusuna çapa’nın ömer’e sarılarak “inşallah kazancağız” sözleri hepimizi güldürdü…
ligin 10. haftasından sonra milli takımın başına geçen abdullah avcı'nın yerine yardımıcı arif erdem istanbul bb'yi çalıştırmaya başladı. o günden bugüne toplam 6 lig maçı yaptılar ve ne ilginçtir ki oyadıkları 6 maçta 6 gol attılar, 6 gol yediler ve 6 puan (1g, 3b, 2m) kazandılar...
11. hafta medical park antalyaspor 2-1 istanbul bb 12. hafta istanbul bb 3-1 gaziantepspor 13. hafta kayserispor 1-0 istanbul bb 14. hafta istanbul bb 0-0 mersin idman yurdu 15. hafta beşiktaş 1-1 istanbul bb 16. hafta istanbul bb 1-1 sivasspor
maçı izlemeye gitmeyi planladığım halde bir sağlık sorunu nedeniyle evde kalmak durumunda kaldım. evde uyuklarken sırayla bir, iki ve üç sıfır öne geçtiğimizi öğrendim zeynep'ten uyku arasında. rüya gibiydi denebilir bir anlamda. . dördüncü golü ise o an telefonla konuştuğum beşiktaşlı bir arkadaştan.
maçtan dakikalar karşılaşmanın 8. dakikasında azofeifa'dan aldığı pasla rakip defans oyuncularını çalımlayarak ceza alanı çizgisi önüne kadar gelen yasin, güzel bir vuruşla topu ağlara göndererek takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetti. 12. dakikada webo'nun düşürülmesi sonucu kazanılan serbest vuruşu gökhan kullandı. bu futbolcunun vuruşunda top, az farkla üstten auta gitti. 14. dakikada hurşut'un pasında topla istanbul büyükşehir belediyespor ceza alanı önünde buluşan soner'in vuruşunda kaleci behram, meşin yuvarlağı yumruklarıyla kornere gönderdi. 24. dakikada cem can'dan aldığı pasta ters bir çalımla rakip defans oyuncularından sıyrılarak ceza alanında kendini uygun duruma taşıyan azofeifa, topu kaleye paralel sert ortaladı. defansa çarpan meşin yuvarlak tum'un önünde kaldı. bu futbolcu dokunduğu topu filelerle buluşturdu: 2-0. 29. dakikada rakip ceza alanı önünden azofeifa'nın şutunda meşin yuvarlak, kale direğinin dibinden az farkla oyun alanını terk etti. 33. dakikada yasin, gençlerbirliği ceza alanı önünden aldığı topu soner'e verdi. bu futbolcu meşin yuvarlağı rakip ceza alanı önüne kadar taşıdıktan sonra yeniden yasin'e aktardı. yasin'in uygun durumdayken kötü vuruşunda top, farklı şekilde auta çıktı. 40. dakikada doka'nın ortasında topa arka direkte iyi yükselen webo'nun kafayla vurduğu meşin yuvarlağı, kaleci ramazan yatarak kontrol etti. 43. dakikada soner'in defansın arkasına attığı topla ceza alanında buluşan azofefa'nın kaleci behram'ı geçtiği pozisyonda meşin yuvarlak tum'un önünde kaldı. bu oyuncunun zor pozisyonda yaptığı vuruşta top, bir kez daha ağlarla buluştu: 3-0. maçın ilk yarısı, başkent temsilcisinin 3-0 üstünlüğüyle sona erdi. 52. dakikada holmen'in gençlerbirliği ceza alanı önünden attığı sert şutta meşin yuvarlak, kale direğinin yanından az farkla auta çıktı. 55. dakikada gökhan'ın gençlerbirliği ceza alanı çizgisi üzerinden yaptığı vuruşta kaleci ramazan, meşin yuvarlağı kornere çeldi. 51. dakikada hurşut'un kullandığı köşe vuruşunda azofeifa, büyükşehir belediyespor ceza alanı içinde topu kontrol ettikten sonra kaleci behram ile karşı karşıya kaldı. bu futbolcunun uygun durumda yaptığı vuruşta kaleciden dönen meşin yuvarlağı, defans oyuncuları tehlikeli bölgeden uzaklaştırdı. 68. dakikada büyükşehir belediyespor defans oyuncularının arkasına düşen topu azofeifa takip etti. bu futbolcunun zor pozisyonda yaptığı vuruşta meşin yuvarlak, az farkla direğin yanından auta gitti. 73. dakikda oktay, soner'in pasında topla rakip ceza alanının solunda buluştu. bu futbolcu meşin yuvarlağı bekletmeden uygun durumdaki zec'e aktardı. zec, kaleci behram ile karşı karşı pozisyonda yerden düzgün bir vuruşla topu ağlara göndererek, gençlerbirliği'ni 4-0 öne geçiren golü kaydetti. 77. dakikada mehmet akgün, mehmet sedef'in pasında rakip defans oyuncularının arkasında meşin yuvarlakla buluştu. bu futbolcunun topun gelişine vole vuruşunda meşin yuvarlak, az farkla auta gitti. karşılaşma, gençlerbirliği'nin 4-0 üstünlüğüyle sona erdi.
gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, oyuncularına dürüstlük ve samimiyetlerinden dolayı teşekkür etti. fuat çapa, 4-0 kazandıkları istanbul büyükşehir belediyespor karşılaşması sonrası düzenlenen basın toplantısında, 17 maçlık uzun bir süreci geride bıraktıklarını belirterek, “26 haziran'dan bu yana gençlerbirliği, yapılan yorumlarda küme düşecek ilk takım olarak gösteriliyordu. biz bunun öyle olmadığını biliyorduk ama yapılan yorumlara da üzülüyorduk. sezon başında 'ligin sürpriz takımı gençlerbirliği olacak' demiştim. bana göre sürpriz değil, ancak kamuoyuna göre sürpriz bir takım olduk. her şey çok güzeldi” diye konuştu.
ligin ikinci devresinin gençlerbirliği'nin çıkış veya iniş dönemi olabileceğini dile getiren çapa, şöyle konuştu: “kulüp içinde düzelmesi gereken sorunlar var. ikinci dönem gençlerbirliği için yukarılara çıkma veya eski günlere dönme olacaktır. yöneticilerimizle bu durumu konuşacağız. umut ediyorum bize kulak verirler. bunlar olmazsa bizim mücadelemiz anlamsız kalacak. maratona 18 takım ile çıktık. 'maratondaki sıralama 17. ve 34. haftada belirlenir' demiştim. oyuncularıma dürüstlük ve samimiyetlerinden dolayı teşekkür ederim. biz ekip olarak gençlerbirliği'nin iyiliği için ne yapabiliriz, bunu düşünüyoruz. kendimizi değil, gençlerbirliği'ni nasıl ön plana çıkarabiliriz. bu konuda taraftar da bizim için önemli bir etkendir.”
başkent ekibinin başarılı oyuncularından mehmet sedefli de, iyi bir rakiple oynadıklarını ifade ederek, “iyi konsantre olduk. farklı kazandığımız için mutluyuz. devre arasına iyi bir yerde girdik” dedi.
karşılaşmada ilk gole imza atan yasin ise “ligin flaş ekibi olduk. hocamızın dediğini yaptık. ikinci yarıda da böyle devam ederek, ligi iyi bir yerde bitirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
-istanbul büyükşehir belediyespor cephesi-
istanbul büyükşehir belediyespor teknik direktörü arif erdem de, maçla ilgili söyleyecek bir şeyi olmadığını ve gençlerbirliği'nin hak ederek kazandığını dile getirdi.
gençlerbirliği'ne 4-0 yenildiklerini hatırlatan erdem, “gençlerbirliği'ni kutlamak lazım. bizden daha çok istediler ve üç puanı aldılar. bir maç kaybettik. ancak, farklı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. ikinci yarı daha iyi hazırlanarak bu puanları telafi etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
istanbul ekibinin futbolcusu ekrem de, maç öncesindeki hedeflerinin ilk devreyi galibiyetle kapatmak olduğunu söyleyerek, “bunu başaramadık. galibiyet ve beraberliği hak edecek bir oyun da sergilemedik” dedi.
gökhan süzen ise geçen hafta düştükleri hatalara bu maçta da düştüklerini vurgulayarak, “rakibimiz iyi mücadele etti. galibiyeti hak ettiler” diye konuştu.
gençlerbirliği 7-10 milyon euro gibi düşük bütçeli takımla 4 büyük takıma ders verircesine mükemmel oyunuyla türk futboluna kazandırdığı yeni oyuncularla futbol serüvenine devam ediyor.bugün kırmızı şimşekleri seyrederken azofeifa’yı çok beğendim.yasin öztekin’in golü mükemmel ötesiydi.o golü seyrederken sanki avrupa golü seyrettim.gençlerbirliği ikinci yarıda ilk 4 için trabzonspor’un en ciddi ve sert rakibi olacaktır.hakeden 4. olsun diyorum.ve gençlerbirliği’ne başarılar diliyorum…
hakemler: tolga özkalfa, adil sinem, volkan narinç
gençlerbirliği: ramazan köse, aykut demir, debatik curri, ante kulusic, mehmet sedef, yasin öztekin (dk. 67 ermin zec), randall azofeifa (dk. 70 oktay delibalta), hurşut meriç, soner aydoğdu (dk. 76 mehmet akgün), cem can, herve tum
yedekler: ferhat kaplan (k), burak özsaraç, erdal kılıçaslan, joachim mununga
teknik direktör: fuat çapa
büyükşehir bld.: behram zülaloğlu, can arat, marcus vinicius, cihan haspolatlı (dk. 38 ekrem ekşioğlu), mahmut tekdemir, marcin kus (dk. 72 edin visca), gökhan süzen, doka madureira, taner yalçın (dk. 38 samuel holmen), pierre webo, tevfik köse
yedekler: metin depe (k), ersin kayalar, metin akan
maç hafta içi ve saat 18'de olunca ancak 5. dakikasında falan yerimi alabildim. benzer sebeplerden ötürü tribünde çok az taraftar vardı.
son 12 günde 4. maçımıza çıkıyorduk.
sezon başından itibaren evinde iyi sonuç alan fakat deplasmanda kayıp olan ekibimizin trabzon ve manisa deplasmanları ile ankara’da oynanan orduspor maçlarından aldığı 9 puan ve 4 yıl sonra ligde 3’de 3 yapmasının morali hem futbolcularımız hem de taraftarlarımızın üstünde belirgin bir motivasyon sağlamıştı.
son zamanlarda alınan iyi sonuçların bir seri haline gelmesi ve puan cetvelinde yaşanan hızlı tırmanışın şans ya da dönemli ilgili değil de, kırmızı-siyahlıların kalesinden forvetine kadar tüm futbolcuların her maçtan sonra “takım” ve kişisel oyunlarının üzerlerine koymaları sonucunda alınması çok büyük bir önem taşıyordu.
takım bilinçli bir şekilde defans yapıyor, bilinçli bir şekilde rakibine pres yapıyor, oyununu bozuyor, ve aynı zamanda “akıllıca” ve her iki kanadı kullanarak, ne yaptığını bilir bir şekilde ataklara kalkıyordu.
bu sezon oynadığı ilk 16 maçta 16 gol yiyen ve puan cetvelinde üstlerde yer alan istanbul bb’ye karşı maçın ilk dakikasından itibaren oynanan oyun daha önceki haftalara çok benziyordu. gençlerbirlikliler çok istekli, arzulu ve takım olarak oynuyordu. hem topluca pres yapılıyor, hem rakibin oyunu bozuluyor, hem de ataklara bilinçlice çıkılıyordu. derken 7 ve 23. dakikada gelen goller bir anda maçı koparttı. 43. dakikada atılan gol ise iyice maçı koparttı.
ikinci yarı ibb daha etkili olmaya çalıştı. takım olarak ilk 10 dakikada biraz baskı yedik ama yine de net pozisyon vermedik. sonrasında dengeyi kurup gol denemeye başladık. o süreçte karşılıklı olarak ataklar yaşanmaya başlandı. ante’nin, mehmet sedef, aykut ve cem can’ın yerinde müdahaleleri ve topu kazanır kazanmaz soğukkanlı topu orta sahaya aktarmaları son derece güzeldi. 3-0 iken ramazan’ın uçarak ve son anda resmen “uzayarak” yaptığı kurtarış uzun süre alkışlandı. zec’in golü ile skor 4-0 olduktan sonra ise maç iyice koptu. takım olarak tüm oyuncular son vuruşlarda biraz daha bencilleşti. rakip ise inanılmaz net bir pozisyonda daha ramazan’ın bir kere daha “uzayarak” kurtardığı kafa şutu sonucunda sahadan gol atamadan ayrıldı.
maçtan önce çoğu taraftarımız maçı kazanacağımızı düşünüyordu ama maçın bu kadar kolay geçeceğini de beklemiyordu açıkçası. ama özellikle ilk yarıda ortaya koyulan futbol gerçekten çok göz kamaştırıcıydı. sonuçta ilk 16 maçta gol yeme oranı 16 olan ibb’ye 90 dakikada 4 gol atmak bile son derece önemli bir sonuç. ayrıca hem serinin devamı hem de ibb gibi play-off’da rakibimiz olan bir takımı net bir skorla ve güzel bir oyunla yenmek çok önemli.
tum’un her iki golünden sonra hepimiz tum’u sezon başından beri sevmediğini söyleyen orcan’a “adam daha ne yapsın senin sevmen için” diye yükleniyorduk. hurşut’un sol kanatta perişana çevirdiği gökhan süzen’in sert faullerinden sadece bir sarı kart görmesi ise ibb için şanstı. özellikle ilk sarı kartından sonra hurşut’a arkadan kaydığı pozisyon çok kötü idi. zaten bu pozisyonun akabinde arif erdem’in daha maçın 38. dakikasında 2 oyuncu birden değiştirip gökhan’ı hurşut’tan uzağa alması enteresandı.
takımın oynadığı oyunla paralel olarak gençlerbirliklilerin sahaya etkileri ise giderek artıyor. bu maçta da iyi hareket yapan futbolcunun adının tezahürat haline söylenmesi ve oyuncunun oyun içinde elini kaldırıp teşekkür etmesi son derece güzel olmaya başladı.
maçın ardından konuştuğumuz en önemli konu 2002-03 sezonundan bugüne kadar ilk devreyi iyi yerde bitirdiğimiz 2006-07 (mesut bakkal ile 27 puan) ve 2009-10 (thomas doll ile 26 puan) sezonlarında oynadığımız takım oyunu ile bugün oynadığımız takım oyunu karşılaştırınca dağlar kadar fark olduğu görülüyor.
tanıl bora’nın da maçtan sonra söylediği gibi 2002-04 sürecinden bugüne kadar ilk kez “karakteristik özelliği olan bir futbol oynuyoruz.”
bu galibiyetle birlikte gençlerbriliği 9 yıl (8 sezon) sonra ligde 4'de 4 (orduspor: 3-1, trabzonspor (d): 2-1, manisaspor (d): 1-0) yapmış oldu.
bundan önceki 4'te 4'lük seri;
2002-03 sezonu 11. hafta elazığspor 0-3 gençlerbirliği 2002-03 sezonu 12. hafta gençlerbirliği 1-0 altay 2002-03 sezonu 13. hafta adanaspor 2-7 gençlerbirliği 2002-03 sezonu 14. hafta gençlerbirliği 1-0 galatasaray
maçın 43. dakikasında azo'nun pası ile gençlerbirliği'nin 3. golünü atan herve tum aynı zamanda kırmızı-siyahlıların ankara'da ibb'ye 10. golünü atmış oldu.
sezon başında gençlerbirliği'ne gelen fuat çapa, 17 maçta elde ettiği %54.9'luk başarı oranı ile bu maçın ardından gençlerbirliği'nin lig tarihindeki en başarılı 5. teknik direktörü oldu.
not : tablodaki "başarı yüzdesi", teknik direktör'ün gençlerbirliği kariyerindeki her galibiyeti için 3, her beraberliği için 1 puan verilerek elde edilen toplam puanın, gençlerbirliği kariyerinde kazanabileceği maksimum puana bölünmesi ile elde edilen sonucun 100 ile çarpılmasıyla hesaplanmaktadır.
maç gününü öncesindeki gece rüyamda herve tum'un 2 gol atıp maçıysa 3-0 aldığımızı görmüştüm. gün içerisinde de alkaralar'ın forumuna yazmıştım.
maçın ilk yarısında tum 2 gol atmış, devre arasına ise 3-0 galip girmiştik. 15 dakikalık arada ben ve alkaralar'dan 3 renkdaşımla konuşurken rüyayı anlatmak için fırsat kolluyordum. derken başka biri gelip forumdaki tahmini hatırlattı ve olay hakkında birkaç dakika konuştuk.
ikinci yarının ortalarına kadar gol olmayınca 'rüyam gerçek olacak heralde' diye düşünmeye başladım. aradan çok vakit geçmeden ermin zec skoru 4-0 yaptı ve maç öyle tamamlandı.
gece eve gelip foruma baktığımda ise mesajıma 'maksut sen ilk yarıyı izlemişsin', 'maksut arada uyanmışsın' şeklinde hoş cevaplar gelmişti.
tabii ki önemli olan takımın maçı 4-0 gibi net bir skorla almasıydı.
tanıl bora'nın bu sezon tribüne geldiği ilk gençler maçı. bora, sezon öncesi yaşanan şike soruşturması ve federasyonun hiçbir şey yapmamasını boykot ederek çok sevdiği gençlerin maçlarına bile gelmemişti... onun deyimi ile nadas'a çekilmişti ve buna ihtiyacı vardı...
bu süreçte radikaldeki köşesinde "bundan sonra" lig maçlarını yazmayacağını söyledi. "sevgisinden" ötürü evinde izlediği gençler maçları dışında hiçbir maçı izlemedi...
gençler maçlarında tribünde yerini almak dışında boykotuna devam ediyor...
* * *
size hayırlı işler... tanıl bora 17.08.2011
tff diyor ki: "ne klasörler okudum zaten yoktular". yani işler bozulmasın. lig hakkında artık yazmayacağımı borsaya bildiririm...
uğur vardan'ın pazartesi sabah yazdığı gibi oldu. federasyon, dağa sezaryenle fare doğurttu. aktif sürüncemeye geçtiler.
etik kurul'un şikeye teşebbüsü tespit ettiğine ama teşebbüsün neticesinden emin olamadığına dair bir haber sızmış. teşebbüsün şike demek olduğunu bir onlar kabul etmiyor herhalde. zaten meselenin püf noktası burası değil mi? futbolun hukuku, asliye ceza veya borçlar hukuku değildir. şikeyle ilgili karar, mahkemeden çıkmaz. futbol düzeninin etik ölçülerini gözeten, futbol-içi bir karar organından çıkar. futbol federasyonu'ndan beklenen: türkiye'deki mevcut futbol rejimi aynen devam edecek mi etmeyecek mi? bunun kararını vermesiydi. 'durmak yok, yola devam' kararı verdi.
futbolu yöneten kurulların mevcut yapısından başka bir şey beklenebilir miydi? ceza kurulu'na sevk edilmesine kızan trabzonspor başkanı sadri şener'in "benim de federasyonda 4-5 adamım olsaydı böyle mi olurdu!" diye hayıflandığı bir yapıdan söz ediyoruz. 'büyük' kulüplerin ve 'ligin ekonomik değeri düşmesin' derdindeki oligarkların markajı altında ses vermeye çalışan kamuoyu baskısı, statükoyu kırmaya yetmedi. 'statüko kırıcı' sıfatıyla böbürlenen hükümet mi yapacaktı bunu? karardan üç gün önce başbakan'ın fenerbahçe başkanı'yla akçeli konularla ve federasyon seçimleriyle ilgili 'istişareleri' hakkında telefon kayıtları yayımlanmışken? ankaraspor'un bank asya 1. lig'e geri alınışına dair pazarlıkların alenen cereyan ettiği bir etik ortamda? daha 'derine' inelim: yıllarca diyarbakırspor'un ve doğu-güneydoğu takımlarının üst liglere terfilerinin resmen 'teşvik edildiği', yani basbayağı devlet eliyle şike yapılan bir düzende? ismail uyanık'ın radikal'deki açıkladığı üzere, milli maçlar dahi 'ayarlanırken'?
bunları zaten bilen biliyordu, rivayeten, sezgi yoluyla veya aklederek pek çoğumuz biliyorduk. fakat apaçık ortaya dökülmesi başka bir şeydir. görmezden gelinen bir kabahatin yüzlenmesinin hayatı ve ilişkileri değiştirmesi gibi. bazılarının daha eşit olduğunu hep bilirken, 'sözde' bir ilke olan 'herkes eşittir' ilkesinin açıkça reddedilmesinin başka bir şey olması gibi. şike bütün dünyada tipik bir 'herkesin bildiği sır' vakasıdır; sır faş olduğu zaman, varsın sırf düzeni sürdürmek için olsun, bir onarım yapılması gerekir. hiçbir şey yapmamak, insanları alenen hiçe saymaktır.
'dar alanda kısa paslaşmalar' filminde erkan can'ın çocuklara söylediği laf var ya: "hayat futbola fena halde benzer." güzel yanından, ikisinin de takım oyunu olmasından hareketle söyler o bunu. ama çirkin yanı da var: 'gücü gücü yetene helâl' düzeni, paranın iktidarı, kolpa... bunlarda da futbolla hayat fena halde birbirlerine benzemiyorlar mı? taraftar milletinin kahir ekseriyeti, tıpkı hayattaki gibi, 'öyle veya böyle' kazanmayı istemiyor, saha dışı etkenleri de ulu kulübünün gücünü göstermesinin meşru bir aracı saymıyor mu?
gazeteler, federasyon'un eyyam kararını öngören yatırımcıların borsada voli vurduğunu yazıyor. kulüplerin hisseleri yükselmiş. borsa 'bilmiş' yani. zaten: şüphesiz o her şeyi bilendir. ve malûm, borsanın memnuniyeti önemli.
bu ligin sohbeti çekilmez
hakan kulaçoğlu 25 haziran'da fotomaç'ta, trabzonspor'un halil altıntop transferi hakkındaki değerlendirmesini 'ayrıca, borsaya da bildiririm' sözleriyle bağlamıştı. kulüplerin transfer görüşmelerini ve neredeyse her meselelerini 'borsaya bildirmeleri' 'söyleminin' ironik bir taklidiydi bu. ben de, 11 yıldır bu sütunlarda yazdığım haftalık lig değerlendirmelerini artık sürdürmeyeceğimi borsaya bildiririm. bu ligin sohbetini yapmak içimden gelmeyecek. lige verilen aralarda yazdığım yazılar var ya; gol sevinçleri üzerine, çirkin futbolcular üzerine, 'fark attıkça atmak caiz midir yoksa bir noktada merhamet edip durmak mı gerekir?' üzerine filan... en iyisi hep öyle şeylerden bahsetmek. futbol hevesi benim için, lige verilmiş uzun bir aradadır artık.
wow,wow, wow. genclerbirligi end the first half of the season in fifth spot. fifth spot! i was so unconfident at the beginning of the season i would have been happy with fifth last spot. goals from yasin, herve tum (2) and ermin zec near the end had everyone at the red lion club jumping up and down. this was great stuff.
i have to go christmas shopping with mrs. oz kanka now so i'll finish this report later on. let me just leave you with the magic score from last night.
genclerbirligi 4 - 0 istanbul bbs
there is only one person to blame for why i wasn't at the match... sir eski kanka! he had asked last week if we could play our darts match last night. i didn't realise that the gencler match would be on at the same time. oh well.
it was just little oz kanka and myself at the red lion club for the kick-off, slowly but surely though the club started to fill up as news of gencler's exploits spread throughout the capital.
it was all looking okay at the beginning and then the magic started. yasin took the ball down the left. starting from about the half way line he cut back in somewhere near the box and got past a couple of defenders before shooting from outside the box. the istanbul keeper dived to his right but the shot was just too good. 1-0 up and seven minutes gone.
even though istanbul had more of the possession for the whole match they only looked like scoring once or twice. another great effort from the backs and keeper ramazan.
as gencler went on the attack again and again the second came in the 24th minute when azo sent a ball in to soner in the box. there was no shot on so soner did his whirling dervish impression and then half shot from an angle. the keeper dived but missed and the ball was probably going to miss when herve tum's outstretched leg sent it in. 2-0. looking good.
almost half-time and tum gets his second in what can only be described as weird circumstances. soner passed it to the edge of the box... the keeper comes out but azofeifa just manages to get a touch on it to keep it going. tum was being marked but got off a shot from a fairly acute angle, the keeper was missing and an istanbul player had too much momentum and was unable to intercept the ball as it slowly rolled over the line. wow.
second half and well... i don't think gencler cared any more. we made a few changes to give some of our fringe players a bit of a run around but the performance was nothing like that in the first half.
the fourth goal came via one of those fringe players, ermin zec, who scored after being fed wonderfully by oktay.
all up this was a great performance and we go into the christmas break with great hope that we can grab a european spot by the end of the season.
ilk kez gittiğim gece maçıydı. maratonun dibinde seyretmiştim hani. aşina olmadığım zamanlardaki acemilikleri attığım maçlardan birisiydi. golleri hatırlamıyorum (özetlere de bakmaya gerek duymuyorum) hatırladığım kadarıyla gençlik parkı kalesine delibalta bir şut çekmiş ve direğe çarpmıştı.
o günden sonra hastalandım ve 4 gün yattıktan sonra tekrar 15 gün sonra tekrar hastalanarak dalya yaptım. üniversitedeki türk dili ve tarih sınavlarını da kaçırmış birisi olarak bu maçı ve her şeye rağmen iyiye yad ederim...
büyükşehir bld.spor: behram zülaloğlu, can arat, marcus vinicius cesario, pierre achille webo kouamo, cihan haspolatlı (dk. 38 samuel tobias holmen), mahmut tekdemir, francisco lima da silva, taner yalçın (dk. 38 ekrem ekşioğlu), marcin robert kus (dk. 71 edin visca), gökhan süzen, tevfik köse
yedekler: oğuzhan bahadır, metin depe, ersin kayalar, metin akan