dünkü beşiktaş - antep maçından sonra bugün oynanacak gençler - istanbul bb maçı da hafta içi olmasına rağmen saçma bir kararla 19'a alındı. benim gibi 9-18 çalışan taraftarlar için ciddi anlamda porblem bu tarz uygulamalar. kaçta çıkıp nasıl yetişeceğim maça bilemiyorum...
normalde hafta içi oynanan tüm lig maçları 20'de başlarken bu maç neden 19'da başlar ya da bu yapılırken ne düşünülür anlamıyorum...
21 nisan tarihinde gençlerbirliği'nin kazanamamaya devam ettiği maç.
21 nisan
2011: istanbul b. b. 0-3 (türkiye kupası yarı final 2. maçı) 1991: fenerbahçe (d) 1-2 1985: antalyaspor 0-0 1984: fenerbahçe (d) 2-3 1974: tirespor (d) 0-1 (2. lig) 1965: fenerbahçe 1-2 (türkiye kupası çeyrek final 1. maçı) 1963: hacettepe 1-1 1962: altay (d) 0-2
gençlerbirliği : özkan karabulut, orhan şam, aykut demir, burak özsaraç, murat kalkan (dk. 46 mehmet akgün), cem can, michael john jedinak "mile jedinak", oktay delibalta (dk. 71 serkan çalık), hurşut meriç, mustafa pektemek, ermin zec (dk. 39 yasin öztekin)
teknik direktör : ralf zumdick
istanbul büyükşehir belediyespor : kenan hasagic, rızvan şahin, can arat, metin depe, ekrem ekşioğlu, cihan haspolatlı, mahmut tekdemir, samuel holmen, filip holosko (dk. 80 ali güzeldal), ibrahim akın (dk. 67 tevfik köse), herve tum (dk. 74 gökhan ünal)
teknik direktör : abdullah avcı
goller : dk. 11 ibrahim akın (0-1) dk. 22 ibrahim akın (0-2) dk. 25 herve tum (0-3)
sarı kartlar : dk. 8 orhan şam, dk. 15 oktay delibalta, dk.69 mustafa pektemek (gençlerbirliği), dk. 69 can arat (istanbul büyüşehir belediyespor)
bu sezon başından beri gerçekten kötüyüz. takım olamıyoruz, organize işler yapmıyoruz, teknik direktörümüz oyuna çok başarılı müdahale edemiyor, yönetimimizin ne yaptığı belli değil...
ama bir şekilde türkiye kupasında yarı finale kadar gelmişiz. hele bir de son 3-4 maçtır takımda ciddi bir düzelme var. hem galibiyetler alıyoruz hem de adam akıllı sezon başına göre iyi oynuyoruz. yarı final ilk maçında büyükşehire karşı 20 dk haricinde iyi top oynuyoruz ama 1-1'lik skola ayrılıyoruz. çoğumuz ikinci maçta finale yükseleceğimizde hem fikir oluyor...
işte ne oluyorsa bu "hayali" özgüvenden oluyor. öncelikle uzun zamandır kadroya bile alınmayan hurşut'un böyle bir maçta ilk 11'de başlaması, murat kalkan'ın artık saçbaş yoldurmayı da geçen "umursamazlığı" derken ilk 25 dakikada skor 3-0 oluverdi. oysa istanbul bb dediğimiz takım kontralara çok iyi çıkan ama kapalı savunmada çok zorlanan bir ekip. ama biz sanki ilk maçtan avantajlı değilmişiz gibi ilk golü bir kontrada 3e3 yakalanarak yedik...
kısacası kupada yarı finale kadar çıkmak gerçekten hayaldi ve istanbul bb bugün güzel bir futbol ortaya koyup bizi rüyadan uyandırdı... buraya kadar gelmişken finale çıkamamak da üzdü haliyle...
uzun zamandır gidememiştim gençler'in maçına, yarı finale kadar gelince gidip biraz da biz ittirelim arkadan belki finale çıkarız diye ofisten kafaladığım arkadaşlarla gittik.
fakat 69 numaralı solbek m.kalkan tam bir felaketti, kanadından 3 gol gorduk ilk 25 dakikada. butun takım berbattı malesef, herhalde buca konya kpaşa olmasa biz düşerdik bu sene.
tanıl abi'nin maçın başında istanbul bb tribününe bir süre baktıktan sonra "doğada bu kadar boz baykuş yok" demesi üzerine gülüşmelerimiz belki de o güne dair en güzel an...
maç için büyük umutlarımız vardı. maça tek başıma metro ile geldim. babamla stadın önünde buluştuk. eve mutlu bi şekilde dönmek isterdim ama henüz 25.dk da 3 gol yememiz beni büyük hayal krıklığıa uğrattı.
mark boyacı ve barış kılıç'ın "boz baykuşlar: bize her yer deplasman" kitabından;
sizden kalabalıktık ya la
gençlerbirliği – istanbul bbsk 21.04.2011 – ankara 19 mayıs stadyumu
istanbul bb takımının tarihindeki en büyük başarıya giden yolda son viraj olan ziraat türkiye kupası yarı final müsabakasının ilk maçı atatürk olimpiyat stadı’nda gençlerbirliği ile oynanıyor ve zorlu geçen 90 dakika sonrasında takımlar 1-1’lik beraberlikle sahadan ayrılıyorlardı. bu skor deplasmanda gol atan gençlerbirliği takımı için ikinci maç öncesi önemli bir avantaj sağlıyordu. yine de her ne olursa olsun, az sayıdaki taraftarı ile tam anlamıyla kenetlenen istanbul bb ekibi, ankara’ya finale yükseleceğinden emin bir şekilde gidiyordu.
boz baykuşlar cephesinde de aynı inanç hâkimdi. özellikle inci sözlük bağlantısı sayesinde ankara’da oldukça kalabalık ve güçlü bir ekibi olan boz baykuşlar, bu maça haftalar öncesinden hazırlanmaya başlamışlardı. hatta bu organizasyona eskişehirli boz baykuşlar’ı da dahil ederek karşılaşmayı tam bir deplasman çıkarması haline getiriyorlardı. tesadüfî bir şekilde inci sözlük’ün bir internet fenomeni olan ahmet yılmaz’ı genel seçimlerde bağımsız aday gösterme projesi de aynı döneme denk geliyordu. bunu da değerlendirmek isteyen grup, önceden eskişehir’deki boz baykuşlar’la iletişime geçerek organizasyona ahmet abi’yi de katıyorlardı. internet üzerinden kurulan bu iletişim sonrası organize olan ekibin planı belliydi; önce istanbul’daki grup toplanacak, tren yoluyla eskişehir’e gidilecek, orada eskişehirli boz baykuşlar ve ahmet abi ekibe katıldıktan sonra hızlı tren vasıtasıyla ankara’ya geçilecek ve maç saati beklenecekti.
istanbullu ve eskişehirli boz baykuşlar’ı getiren hızlı tren kalabalık bir ankaralı boz baykuşlar ekibi tarafından alkışlarla karşılanıyor. istanbul’dan gelen ekip bu durum karşısında kendisini adeta kulübüne yeni transfer olmuş yıldız bir futbolcu gibi hissediyordu. bir sene öncesine kadar taraftarı olmayan istanbul bb ekibi artık deplasman maçları öncesi, gittikleri şehirde taraftarları tarafından bir karnaval havası estirilmesine sebep oluyordu.
maç saatine kadar ankara tren garı’nda bekleyen ve sürekli kalabalıklaşan turuncu-lacivertli grup, müsabakanın oynanacağı ankara 19 mayıs stadı’na doğru yola çıkarken sayıları neredeyse 400’ü buluyordu ve bu sayı deplasman tribününün çok büyük bir kısmını dolduracak yoğunluktaydı. boz baykuşlar ilk kez bir maç öncesi bilet gişesinde sıra oluşturuyor ve biletlerin bitmesi endişesini yaşıyorlardı.
boz baykuşlar için bu büyük organizasyondaki tek negatif unsur ise, ankara’daki stat yönetiminin genel olarak uyguladığı pankart yasağı ve katı güvenlik önlemleri oluyordu. grubun yanlarında getirdikleri fotoğraf makinelerini dahi içeri sokmasına izin vermeyen stat yönetiminin, pankartları içeri zorluk çıkarmadan sokması da elbette düşünülemezdi. ancak boz baykuşlar da her maçta büyük bir merakla beklenen pankartlarının dışarıda kalmasına razı olmayacaklardı. stat yönetimi ve emniyet görevlileri ile yapılan uzun görüşmeler sonunda pankartları içeri sokmayı başaran ekip nihayet tüm unsurlarıyla tribünde yerini alıyordu.
ısınmak için sahaya çıkan istanbul bb ekibi, futbolcuları ve teknik heyeti gördükleri manzara karşısında büyük bir şaşkınlığa uğruyorlardı. bugüne kadar oynadıkları maçlarda neredeyse futbolcu başına bir taraftar düşmesine alışmışlarken, böylesine önemli bir maçta, hem de deplasmanda, arkalarında hatırı sayılır ve en önemlisi bağırdığında kendini duyurabilen bir kalabalık vardı. maç öncesinde bir yandan eskişehir’den gelen ahmet abi’ye sevgilerini sunan boz baykuşlar, bir yandan da harıl harıl ankaralı ve eskişehirli gruba tezahüratları ezberletmeye çalışıyorlardı.
bu beklenmedik desteğin verdiği motivasyondan mıdır bilinmez, istanbul bb maça mükemmel bir futbolla başlıyor ve kısa sürede rakibini sürklase ediyordu. oldukça zorlu geçmesi beklenen karşılaşma daha 26. dakikada 0-3 gibi rahat bir skora geliyor ve artık boz baykuşlar tribünlerde zafer şarkıları söylemeye başlıyorlardı. istanbul bb yönetimi, teknik ekibi ve futbolcular ise bu maçta gördükleri tribün desteğinin ardından uzun süre unutulmaz bir deplasman olarak anlatılıyorlardı. maç sonrası, böyle büyük bir organizasyon sonrası ziraat türkiye kupası finali için oluşan beklenti ve heyecan istanbul bb ekibinin yüzünden okunuyordu. daha önceki kupa maçında başlayan, futbolcuların galibiyeti tribünlerle paylaşması tekrarlanıyordu, karşılıklı olarak turuncu-lacivert tezahüratları yapılıyordu. istanbul’da oynanan maçlara çok katılım gösteremeyen eskişehirli ve ankaralı boz baykuşlar için unutulmayacak bir maç oluyordu. maç sonrası da beraber geçirilen zaman ile birlikte artık ankaralı ve eskişehirli boz baykuşlar’ın da kemik kadrosu yavaş yavaş oluşuyor ve kaynaşıyordu.
bu maçta oluşan tribünlerdeki destek yönetim ve teknik heyeti oldukça şaşırtıyor ve istanbul dönüşü dahi konuşulmaya devam ediyordu. kupa finali için yapılacak büyük organizasyonun ve verilecek desteğin ilk adımları bu maçla birlikte şekillenmeye başlıyordu. artık istanbul bb takımının tarihindeki en büyük başarısına giden yolda kendilerini yalnız bırakmayan boz baykuşlar için en büyük sınav, “kupa finali” öncesi için kısa bir süre vardı.
yardımcı hakemler: baki tuncay akkın, volkan narinç
4. hakem: çağatay şahan
gözlemci: ilhami kaplan
temsilci: ali okumuş, altan yenice, şener aydın
gençlerbirliği: özkan karabulut, orhan şam, aykut demir, ihsan burak özsaraç, murat kalkan (dk. 46 mehmet akgün), cem can, michael john jedinak, oktay delibalta (dk. 71 serkan çalık), hurşut meriç, mustafa pektemek, ermin zec (dk. 39 yasin öztekin)
yedekler: ramazan köse, mahmut boz, randall azofeifa corrales, joachim lubangwana mununga
teknik direktör: ralf christoph bernard zumdick
istanbul bbsk: kenan hasagic, can arat, metin depe, ibrahim akın (dk. 66 tevfik köse), ekrem ekşioğlu, herve germain tum (dk. 73 gökhan ünal), cihan haspolatlı, mahmut tekdemir, samuel tobias holmen, filip holosko (dk. 80 ali güzeldal), rızvan şahin