dün de d. spor ile 1-1 berabere kalan ve maçtan sonra taraftarlarının şişe yağmuruna tutulan
g. saray, bocalıyor
yan hakemlerle inatlaşan g. gürüz demirsporun bir golünü de saymadı
doğan şener
yazıklar olsun sana fafa kokartı verene hakkı gürüz bey... tek kelimeyle ayıptır bu senin yaptığın.
bu bir mahalle maçı değil ki, alâkalı alâkasız düdük çal, yüzlerce, binlerce defa oyunu kes, yan hakemleri, hattâ seyirciyi hiçe say, başına buyruk maç idare et. sonunda elbette ne futbolcusunda, ne seyircisinde asap denilen şey kalır. sahadan da ayva ve şişe yağmuru altında ayrılırsın.
hakkı gürüz bey. nasıl olur da, avut atışından gelen bir topu yakalayan takımın buz gibi golüne ofsayt verirsin? nasıl olur da metin'i onsekizin içersinde biçen ve bile bile faul yapan oyunculara seyirci kalırsın? nasıl olur da yan hakemin kaldırdığı bayrağa boşverir, kaldırmadığı zaman da diyagonala bile girmeden «galile dürbününden bakar gibi ofsaytları görürsün?
bocalayan g. saray
biraz da, galatasaray'dan bahsetmek doğru olacak. moralsiz, keyifsiz, ürkek, ne yapacağım bilmeyen bir ekip için dün de «garb, cephesinde yeni birşey yoktu».
sarı - kırmızılıların oyun kuracak adamlarının olmaması, turan’ın «pasör» olarak geride çalıştırılması, haf hattının dağınık ve gelişigüzelliği, forvetindeki bütün delici ve golcü elemanlarına rağmen galatasarayı kısır bir takım haline getirmişti.
çok canlı ve enerjik d. spor’un 4. dakikada abdürrezzak’ın naci'den kaçıp patlattığı şutla attığı gole sarı - kırmızılılar penaltı ile cevap verdiler. bahri'nin sagaçık yerinden ortasına metin havalanırken düşürülünce, verilen penaltıyı aynı oyuncu, yerden sıkı bir şutla gole çevirdi, ikinci yarı, tatsız bir didişme ve hakem fâciası ile cereyan etti. garanti goller kaçıran d. spor’un. abdürrezzak, vasıtasiyle attığı ikinci golü de görülmemiş bir kararla hakem iptâl edince oyun 1-1 bitti. ve g. saray futbolcuları sahayı taraftarlarının şişe yağmuru altında terkettiler.