20 aralık 1964 günü ali sami yen stadı'nın açılışında türkiye-bulgaristan milli maçı öncesi açık tribünde izdiham ve bir sosis tavasının devrilmesiyle yükselen alevlerin uyandırdığı panikte meydana gelen feci olayda çok kişi yaralanmıştı.
ilk basımı 2002 yılında olan hakan dilek'in "işte böyle bir şey" kitabından;
komik... komik, evet... romanya'nın steagul roşu takımıyla, kavak ağaçları ile çevrilmiş bir statta oynuyor, bugünün amatör takımlarından hallice bir takıma, son üç dakikada uç gol yiyerek yeniliyorsunuz. komiklik, o gollerin yenmesi için yapılanlarda aslında. futbol bu, her şey olabilir... zaten her an her şeyin olabilirliği çeker bizi meşin yuvarlağın ardına.
evet, olabilir. peki gol yemek için özel bir çaba gösterir misiniz? cevap hayır elbette ki... ama sanlı kaptanın hâlâ cevaplayamadığı soru da bu işte: "her golden sonra neden o topu bir telaş kapıp santraya koştum?"
bunun cevabı yok. ama anımsattıkları var: "1975 yılında roşu'dan abandone bir vaziyette döndük. cumartesi günü giresunspor maçını oynamak için inönü'ye çıktık. tribünlerde çok az seyirci vardı. gelenler de protesto için gelmişlerdi zaten. kapalı tribünün deniz tarafına yakın olan kısmından bir ses geliyor ki -bugün bile tanır, hah bu ses derim- öldürür insanı, incecik... 'kaptanım be! sana artık jübile yapalım! her gün baklava yesek bıkarız be! gel tribüne de, maçı beraber izleyelim!' çıldırtacak adam beni... susmuyor, susmuyor! tabii hep o maçın yüzünden bunlar. allah kahretsin! ilk yarının ortalarına doğru bir gol attım. seviniyoruz ama kafamızı kaldırıp adama bakamıyoruz. aynı ses bu sefer başka türlü başladı: 'kaptanım be! sen olmasan biz ne yaparız be?' o gün karar verdim futbolu bırakmaya." o maç için "bir tünele girdim arabayla, çıktığımda beşiktaş maçı 3-0 olmuştu!" türünden espriler dolaşır dururdu ortalıkta. sanlı kaptan, yedikleri her gol sonrası topu kapıp santraya koşuyormuş. "bir gol de biz atalım" düşüncesinde olmalı. ama gel de, bunu tribündeki o ince sesli kardeşimize anlat... kaptan, "sesini şimdi duysam tanırım" diyor ya, gerçekten şu satırları okusa da, gelip "bendim o" diye çıksa ortalığa. çok gülerim. kaptan da güldü zaten o mütevazı, o emekbilir, o kadirşinas edasıyla...
gönül imza dinlemez
1960 yılında beşiktaş'a minik takım seçmeleri yapılıyor. antrenör de imam hayati. küçük sanlı, bu deneme maçlarına çıkıyor ve takıma seçiliyor. ama muvaffakatname derler, bir şey var. yani, aileden izin almak, üstelik bunu da belgelemek zorundasın. terler, hastalanır, okulundan geri kalır diye üzerine titrenen sanlı, futbolcu olmak istiyor. çocuk bu, ister; ama vali bey'in izni gerekli. bu izni hayatta koparamayacağını düşünen sanlı, babasının imzasını taklit eder ve kendini beşiktaş minik takımına yazdırır. böyle durumlarda bir çocuğu akıl-mantık çizgisine çekemezsiniz. hiçbir şey yapmasa kapılara tırmanır ve bayram yerini seyreder gibi izler boş stadyumu...
iki yıl minik takım, iki yıl da genç takımda oynar sanlı. taa ki, beşiktaş 1963 yılında golcüleri şenol-birol'u fenerbahçe'ye kaptırana kadar. başkan hakkı yeten'in açıklaması kulüpteki karışıklığı bastırır; "sanlı ve yusuf gidenlerin yerini dolduracaktır. göreceksiniz!"
sanlı 1963 yazında profesyonel imza atar 3 bin lira karşılığında: ueve bir sürü yiyecek almıştım o parayla. nasıl da sevinmiştim! babam bize ne kadar sevindiğini göstermezdi. ama biliyorum, içi bize karşı sevgiyle doluydu. polisler gördükleri yerde top oynamamı engellerdi. o benim okumamı isterdi, top oynamak biraz uzak gibiydi ona. böyle iki sene geçirdim. genç takıma geldiğimde artık herkes futbolcu olduğumu biliyordu. kabataş lisesi'nde okuyordum. çok kızdı, köpürdü, bağırdı çağırdı ama a takıma alındığımı öğrenince de bir şey diyemedi. içinin sevinçle, kıvançla dolduğunu bilirdim. gazetelerden benim fotoğraflarımı kesip albümler hazırlardı."
1963 yılı istanbul liselerarası futbol birincisi kabataş lisesi... aydın'daki türkiye şampiyonasına gidiyorlar. sanlı kaptan'ın öyküsünün beş ana durağı var: ilki, o demir kapıya tırmanıp inönü stadı'nı izlediği an. ikincisi, şimdi bu satırlarda okuyacaklarınız: "aydın'da türkiye şampiyonasına gittik. o ünlü yıldırım beyazıt lisesi'nin şampiyon olduğu yıl. 2-0 mağlubuz, iki gol attım, durum 2-2 oldu ama hakem bize kötü çalışıyor. bizim iyi futbolcularımızdan birini oyundan attı. ortalık karıştı. tribünden üzerimize şişe yağıyor. biz de o şişeleri alıp tribüne atıyoruz. tribünden sahaya atlayanlar oldu. muhtemelen beni yatıştırmaya gelen bir adama bir çaktım, adam yere uzandı. vurduğum adam saha müşahidiymiş meğer! dört ay hak mahrumiyeti aldım."
üçüncü durak
4 temmuz 1963'te doğum günü hediyesi gibiydi a takım çağrısı... sanlı ilk maçını beykoz'a karşı oynuyor. henüz 18 yaşında 1964-65 öğrenim yılında nişantaşı'ndaki özel eczacılık yüksekokulu'na kaydını yaptırıyor. ne de olsa vali çocuğu, eğitimi yarım kalmamalı. bu kez kaptan'ın üçüncü uğrağındayız: "devam mecburiyeti ve laboratuvara dayalı bir eğitim var. bir sabah laboratuvarda bir karışım hazırlarken, bir şeyi fazla kaçırmışım. yanımdaki kızın bacaklarına sıçradı. çorabına geldi. ben kızın çoraplarını çekiştirip güya onu yanmaktan kurtaracağım. aman allahım, öldüm bittim orada! utancımdan bir daha gidemedim eczacılığa. altı ay boyunca kapısından bile geçmedim." evet, üçüncü durak geçilmiştir...
ilk milli maç
kaptan'ın önemli duraklarından biri de, bir milli maç... 20 aralık 1964'te ali sami yen'de bulgaristan'la oynuyoruz. ali sami yen'in açılış maçı bu... tribünler tıklım tıklım. maçın başlamasına birkaç dakika kala yeni inşaat birden çökmüş ve onlarca insan yaralanmıştı. bu maç, sanlı kaptan'm a milli formayı giyeceği ilk maçtı.
onu anlatırken, yusuf tunaoğlu'nu atlamak tarihsel bir hata olacaktı bizim için. yusuf tunaoğlu... hak ettiği yeri bulamamış yıldızları arasında kayıp gitmişti birkaç yıl önce; ubenim için şimdi yusuf'u anlatmak zor, ama şunu söylemeliyim ki, yusuf türkiye'deki en büyük yetenektir. o zamanlar kıvrak, estetik adamlar vardı. çamurda top oynuyoruz. kim daha iyi çalım yapar, tekniğini gösterirse mahallenin as topçusu olurdu. şimdi herkes halı gibi sahalarda ama artık futbol onlardan makine gibi bir işleyiş istiyor. eskiden metin oktay'ı izlemeye fenerlisi de, beşiktaşlısı da gelirdi. can bartu'yu da, yusuf'u da rakip takımın taraftarı gider izlerdi tribünde. çünkü zevk verirdi futbolları. şimdi işin estetik yanı yok!"
son durağı başta anlattık zaten; sanlı kaptan'ın 15 yıllık futbol macerasının sonunu getiren roşu maçı... 1 ağustos 1975'te jübile yapıp son maçını fenerbahçe ile oynadı kaptan: "antrenörlük kurslarını bitirdim. iki yıl beşiktaş altyapısında çalıştım. sonra iki yıl a takımda militunoviç'in -şimdiki çin milli takımı'nın çalıştırıcısı bora'nın ağabeyinin yardımcısı oldum. bir yıl da menacerlik sistemi oturtmak için uğraştım, olmadı. 1981'den bu yana da basının içindeyim."
baraka büfede çıkan yangın panik yaratınca, yüzlerce futbolsever birbirini itip parmaklıktan kırdı... kalabalık boşluğa uçtu, 78 yaralı var
20 aralık- türkiye- bulgaristan millî futbol maçı sırasında istanbul'da ali sami yen stadı'nın parmaklıklarının çökmesiyle 78 vatandaş yaralandı. baraka büfede çıkan yangın telaşı ile yüzlerce kişi birbirini itip tel örgü ve bölmeleri devirerek boşluğa uçtular.
stad dahilinde sandviç ve meşrubat satışı yapılan açık tribünün önündeki korkuluk yanında bulunan seyyar ahşap büfe, çok kalabalık olan tribündeki halkın dalgalanması sonucu devrildi. devrilme sonucu gaz ocağı büfeyi tutuşturdu. dumanların yükseldiğini gören kalabalık birbirine girdi. korkunç bir panik ve dalgalanma yüzlerce, binlerce kişiyi birbirinin üzerine yığdı. havada uçan kollar, bacaklar, külçe halindeki vücutlar birbirine karıştı.
tarih 20.aralık 1964. ülkemizde televizyonun olmadığı dönemler.... radyo başında biraz sonra başlayacak olan türkiye - bulgaristan milli takımları arasında oynanacak maçın yayın saatini bekliyoruz. yayın saati gelmesine rağmen bir türlü radyo maçın naklen yayınına geçemiyor. oynanacak bu maç aynı zamanda yeni açılan ali sami yen stadyumundaki ilk maç olacak. ancak radyodan maç yayını yerine kan arama anonslarını duyuyoruz. maçta ters bir şeyler olduğunu anlıyoruz.
yeni stadda oynanacak bu ilk maç oldukça kalabalık. bugüne kadar istanbul'da oynanan lig maçları olsun, milli maçlar olsun hep önceleri mithatpaşa stadı olarak bildiğimiz daha sonra inönü stadı olarak bilinen stadda oynanmış. bu yeni stad istanbul'lular için sanki bir dönüm noktası.
ancak maç başlamadan az önce açık tribün arkasındaki stat büfelerinden birinde bir yangın çıkıyor ve bunun sonucunda oluşan panik yüzünden üst tribünün demirleri yerinden oynuyor ve seyirciler salkım gibi bir alt tribüne düşüyorlar. onlarca yaralı var. hemen yaralılar hastaneye kaldırılıyor ve ortalık sakinleştikten sonra maç başlıyor. ama ne açılışın ne de maçın tadı kalıyor. zaten maç da 0-0 beraberlikle bitiyor.
12 ocak 2011 tarihinde oynanacak olan galatasaray-beypazarı şekerspor maçı ise bu stadda oynanacak son maç olacak.
galatasaray'ın kurucusu merhum ali sami yen 65 yıl yaşamış, adı verilen stadyumun ömrü ise 47 yıl olmuş.
ali sami yen stadyumu tüm sporseverler için acısıyla, tatlısıyla artık anılarda yaşamaya devam edecek.
ist. spor - beykoz, beşiktaş - feriköy, g. saray - f. bahçe maçları tehir edildi
20 aralıkta bulgaristanda yapılacak milli maç sebebiyle 19-20 aralık günleri oynanması icap eden istanbulspor - beykoz, beşiktaş - feriköy, galatasaray - fenerbahçe karşılaşmaları futbol federasyonunca 23 ocak tarihlerine tehir edilmiştir.
futbol federasyonu, bulgar federasyonuna müracaat ederek üçüncü bir maç oynamalarının mümkün olup olmayacağını sormuştur. müsbet cevap alındığı takdirde milli maçtan sonra biri ankara’da diğeri izmir’de olmak üzere iki temsili müsabaka yapılacaktır. temsili maçlara ankara ve izmir federasyon karmaları adı altında bu bölgelerin milli takım dışında kalan futbolcuları alınacaktır. ancak her iki karma da milli takımda oynamayan elemanlarla takviye edilecektir.
beden terbiyesi umum müdürlüğü ile sarı - kırmızılı kulüp anlaştılar
bulgaristan - türkiye milli maçının 20 aralık pazar günü ali sami yen stadında oynanması için dün beden terbiyesi umum müdürü ile sarı - kırmızılı idareciler anlaşmaya varmışlardır.
stadı gezen umum müdür nuri gücüyener eksikliklerin kısa zamanda tamamlanmasını istemiştir.
galatasaray kulübü ikinci başkanı rüçhan adlı, birkaç eksikliğin iki üç gün içinde tamamlanacağını söylemiştir.
bu sebeple evvelce 27 aralıkta açılması kararlaştırılan ali sami yen stadı 20 aralık'ta faaliyete geçecektir.
20 aralık'ta yapılacak türkiye - bulgaristan maçının ali sami yen stadyomunda oynanması için bölge faaliyete geçmiştir. bölge müdürü turhan barlas, o güne kadar bütün eksiklerin giderileceğini söylemiş: «trafik durumu gözönünede bulundurularak, biletler önceden satışa çıkarılacaktır» demiştir. bir hafta önce satışa çıkarılacak maç biletlerinin fiatları şöyle tesbit edilmiştir: numaralı tribün 30 lira, kapalı tribün 20 lira, açık tribün 10 lira.
milli takımımızın bulgaristan ile 20 aralıkta şehrimizde yapacağı maçta can bartu da oynayacaktır.
dün federasyonumuza bir yazı gönderen italyan futbol federasyonu can'a bu maç için izin verdiklerini bildirmişlerdir. can bartu yarın aksam uçakla şehrimize gelecektir.
diğer taraftan austria'nın 23 aralıkta atinada yapacağı maçı göz önünde bulunduran futbol federasyonu, avusturya futbol federasyonuna müracaat ederek, özcan'a da bulgar maçı için izin verilmesini ve müsabakayı müteakip milli kalecinin uçakla atinadaki maça yetiştirileceğini bildirmiştir.
vytlacil "türkleri kendi sahasında yenmek zor" dedi
pazar günkü rakibimiz bugün trenle geliyor
sofya, özel
bugün şehrimize gelecek olan bulgar milli futbol takımının çekoslovak antrenörü rudolf vytlacil, «istanbul maçının kolay olmayacağını» belirtmiş, «türk futbolu zaman zaman başarılı sonuçlar almıştır. kendi sahasında türkleri yenmenin zorluğunu biliyorum» demiştir.
pazar günkü onbiri henüz kesin olarak tesbit etmeyen antrenör, bir, iki noktada tereddüdü bulunduğunu ifade ile, «yeni bir stadın açılış maçında takımımız bu törene yakışan güsel bir futbol göstermesini arzuluyor, bu sebeple en verimli onbiri kurmağa çalışıyorum.» şeklinde konuşmuştur.
yaş ortalaması 24 olan bulgar milli kadrosunda, dünyaca ünlü solaçık kolev yer almayacaktır.
bugün trenle şehrimize gelecek kadro şu futbolculardan kuruludur.
sandro puppo'ya göre, "türk futbolunun kalkınması için 2 seneye ihtiyaç var" özcan arkoç için hariciye teşebbüse geçti
milli futbol takımımızın başantrenörü cihat arman «bulgarlara karşı en büyük kozumuz metin ve can» demiştir.
metin’in son haftalarda form tutmasından duyduğu memnunluğu belirten arman, tunus maçında verilen taktiği iyi başaran can bartu’dan da gene «taktik elemanı» olarak istifade edileceğini söylemiştir.
bulgarlarla ali sami yen stadında oynayışımızın futbolculara çim saha tecrübesi kazandıracağına işaret eden cihat arman, bir yandan da takımın gençleştirilmesi yolunda yüründüğünü belirtmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: «pazar günkü rakibimiz bulgartakımı, gençleştirilmiş ve dünya kupasına hazırlanmakta olan, bu arada rusya ile berabere kalan zorlu bir ekiptir. biz hem takımımızı gençleştirmek, hem de pek alışık olmadıkları çim sahada oynatmak suretiyle, cesaretli bir denemeye giriştiğimizi sanıyoruz. bu, belki bugün için dezavantajdır. ancak toprak sahada oynamağa devam ettikçe, futbolümüzün ilerlemesi mümkün olamayacağı gibi, hakiki kuvvetimizi bilmemiz de güçleşecektir.»
puppo'nun görüsü
milli takım meneceri sandro puppo «bulgar» ları burada yenmemiz bir şey ifâde etmez. çok iyi futbol oynamak için en az iki sene çalışmaya ihtiyaç vardır» demiştir.
beraberliğin iyi bir netice olduğunu söyleyen sandro puppo, bulgaristan karşısına çıkacak milli onbiri cihat arman ile birlikte tesbit edeceklerini açıklamıştır.
sandro puppo, ali sami yen stadını çok beğendiğini ifâde etmiştir.
özcan için hariciye teşebbüse geçti
hariciye bakanlığı, özcanın bulgar millî maçında oynaması için viyana sefaretinden avusturya federasyonunun istediği garantiyi vermesini istemiş ve millî kalecinin bulgar maçına yetiştirilmesini talep etmiştir.
diğer taraftan romen hakem aleksandr toth’un gelemiyeceğini bildirmesi üzerine avusturya federasyonuna hakem gönderilmesi için müracaat edilmiştir.
pazar günü seyirciler stada nasıl gelecek ve staddan nasıl çıkacak
pazar günü türkiye - bulgaristan milli futbol maçıyla açılacak ali sami yen stadı, türkiye’nin en büyük ve en modern stadıdır. 1960 yılında temeli atılan, ancak inşaatına 1962'de başlanan stadın bugünkü hâline gelebilmesi için 14 buçuk milyon lira harcanmıştır. mevcut eksiklerin giderilmesi için de çalışmalara devam edildiğinden, bu miktarın daha yükseleceği şüphesizdir.
99 yıl için galatasaray kulübüne verilen bu stada, galatasaraylılar 1 numaralı kurucuları ali sami yen'in adını koymuşlardır. türkiyenin ilk spor kulübü olan galatasaray'ı kuran ali sami yen, ilk spor teşkilâtımız olan türkiye idman cemiyetleri ittifakı'nın da kurucularındandır.
istanbul'da mecidiyeköyünde bulunan alı sami yen stadı, tamamen dolduğu taktirde, 55 bin seyirci alabilecektir. sahaya paralel olan taraflarda da karşılıklı iki kapalı tribün yer almaktadır.
ali sami yen stadının büyük bir özelliği, sahanın çim oluşudur. boyu 105 metre, eni 70 metre olan çim sahanın yağışlı havalarda bozulmaması için tertibatı mevcuttur.
milliyet, pazar günkü millî maçı takip edecek sporseverlere bir kolaylık sağlamak amacıyla, bu konuda yetkililerden aldığı bilgiyi sunmakla memnunluk duyur:
geliş ve gidiş
yaya veya otobüsle gelecekler: istanbul otobüs garajı müdürü osman tolga'nın verdiği bilgiye göre, pazar günü sabahın erken saatlerinden itibaren mecidiyeköy üzerindeki levent, esentepe, sarıyer ring seferleri devam edecek, buna ilaveten levent taksim otobüslerinin sayısı arttırılacaktır. maç sonunda da şişli camii'nin duvarı dibinde 20 otobüs taksim yönüne gitmek üzere boş olarak bekleyecektir. gene maç sonunda 20 boş otobüs de esentepe'de bekleyecek ve bunların çoğu yıldız yolu ile beşiktaşa inecektir.
otomobille gelecekler: mithatpaşa stadına en fazla 42 bin seyirci geldiği düşünülürse, 55 bin kişilik ali sami yen stadı’nda mithatpaşa stadından yedi tane çıkış yolu bulunduğu halde, ali sami yen stadının sadece bir tek çıkış yolu vardır. bu gerçeğe dokunan istanbul trafik müdürü şükrü balcı, «seyircilerin otomobille gelmesi halinde, ortalama 8 bin arabanın yolu işgal edeceğini» belirtmekle şöyle demektedir: «biz ancak bir park yeri hazırlayabildik. ilk gelen otomobil, likör fabrikasının karşısındaki durağın dibinde park edecektir. sonra gelen arabalar, bu ilk arabanın peşinde dizilerek esentepe - zincirlikuyu - levent - ayazağa yönüne doğru kuyruk teşkil edeceklerdir. her gelen araba bu yol üzerinde kalmak isterse, 10-15 kilometrelik bir kuyruğun doğacağı tahmin edilir. stadın önünde yalnız protokol arabaları duracaktır. mecidiyeköyü hürriyet tepesi bağlayan yolun üzerinde de 100 otomobil durmasına müsaade edeceğiz. şişli ile levent arasındaki yolda boğaz yönünde hiç bir arabanın durmasına izin verilmeyecektir.»
giriş ve çıkış
açık tribün seyircileri: ali sami yen stadında kale arkalarına rastlayan kısımlarda açık tribünler bulunmaktadır. cadde tarafındaki açık tribün 22 bin kişiliktir. ancak aradaki koridorlardan ve boşluklardan faydalanılarak bu tribüne 25 bin kişi alınması mümkün olacaktır.
bu tribünün cadde tarafında 8 giriş kapısı bulunmaktadır. ali sami yen stadı müdürü fuat yolal'ın verdiği bilgiye göre, girişte bu 8 kapıdan faydalanacak açık tribün seyircileri, çıkışta 16 kapıdan geçmek imkânını elde edeceklerdir. denize bakan taraftaki açık tribün de esas itibariyle 13 bin kişilik olmakla beraber, buraya da 16 bin seyirci alınabilecektir. aralarda geniş ve boş yerler bulunduğu için, seyircinin maçı rahat seyretmesi mümkün olacak tır. krokimizde görüldüğü gibi, bu açık tribünün de 5 kapısı vardır. bölge muhasebe memuru fikret acar’ın açıkladığı rakamlara göre, 10 liralık 35 bin açık tribün bileti satışa çıkarılmıştır. bunlardan 10 bin kadarının maç sabahı stad gişelerinde satılacağı sanılmaktadır.
kapalı trıbün seyircileri: likör fabrikası tarafındaki kapalı tribünne 20 liralık bilet alan seyirciler girecektir. krokide görüldüğü gibi, bu kapalı tribünün 3 kapısı vardır. bunlardan ikisi cadde tarafında, diğeri geridedir. cadde tarafındaki kapılardan birinden serbest giriş kartı sahipleri girecektir. diğer kapıdan biletli kapalı tribün seyircileri girecektir. bu kapalı tribünün üçüncü kapısına gitmek için, krokide «protokol arabaları» yazılı kısımdan ve alttan geçilecek, açık tribünün gerisinden dolaşılacaktır. bu kapı, likör fabrikası yanındadır. bölgenin verdiği rakama göre, satışa çıkarılan kapalı tribün bileti sayısı 7 bindir. maç günü bunlardan iki bin kadarının stad çevrelerinde satılacağı sanılmaktadır.
numaralı tribün seyircileri: krokide sağda bulunan kapalı tribün, numaralı'dır. 30 liralık bilet alanlar bu tribüne gireceklerdir. numaralı tribünün 5 kapısı vardır. ali sami yen stadına gelen ve elinde numaralı tribün bileti bulunan seyirciler, şişli tarafındaki tribünün zemin katındaki 5 kapıdan gireceklerdir. ancak bunlardan birinci kapı, numaralı tribün serbest giriş kartı sahiplerine aittir.
idareciler, şeref tribünü davetlileri ve basın: idareciler, şeref tribünü dâvetlileri ve basın mensupları da, numaralı tribün tarafına gireceklerdir. fakat bunların giriş kapıları, şişli tarafındaki merdivenlerin üstündedir. krokimizde «protokol arabaları» yazılı kısımdaki üç asma merdivenle çıkılacak ve buradaki kapılardan stada girilecektir.
maçı radyodan dinleyecekler
pazar günkü millî maçı radyodan dinleyecek sporseverlere kolaylık olmak üzere de, ali sami yen stadı'na alt krokimizi dikkatle incelemelerini tavsiye ederiz. bu staddaki spiker kulesi, şeref tribününün bulunduğu tribünün en üst katındadır. mithatpaşa stadındaki spiker kulesi yerden 9 metre yüksekte bulunduğu halde, ali sami yen stadındaki spiker kulesi, sahadan 14 metre yüksektedir. tam orta çizgi hizasında bulunan spiker kulesi, maçı radyodan izleyecek lerin görüş noktası olacaktır. buna göre, maç spikerin «milli takımımızın cadde tarafındaki kaleye hücum ediyor» dediğinde, otomobillerin durduğu caddeye bakan açık tribünün önündeki kale anlaşılacaktır. bunun karşılığındaki kale de spiker tarafından «denize bakan taraftaki kale» diye anılabilecektir.
hava durumu
meteoroloji uzmanımız ali esin'in verdiği bilgiye göre, ali sami yen stadının türkiye - bulgaristan milli maçıyla açılacağı pazar günü havanın iyi olacağı tahmin edilmekte, yağış beklenmemektedir. bununla beraber ali esin «az ihtimalle de olsa herhangi bir yağış vukuunda, ali sami yen stadındaki seyircilerin hava olaylarından müteessir olmayacağını» belirtmekte, yağış olsa bile, stadın boşalacağı 20-45 dakika süre içinde bu yağışın metre kareye 2-3 kilogramı geçmeyeceğini ifade etmektedir. meteoroloji, pazar günü hava sıcaklığının 10 dereceyi bulacağı tahminindedir.
umum müdürle birlikte bir basın toplantısı yapan ulvi yenal staddan senede 500.000 lira gelir beklediklerini açıkladı
beden terbiyesi genel müdürü nuri gücüyener, «ali sami yen» stadının işletme hakkının 30 yıl süreyle g. saray kulübüne verildiğini açıklamıştır.
gücüyenerle, galatasaray kulübü başkanı ulvi yenalın birlikte düzenledikleri basın toplantısın da yapılan açıklamalara göre, galatasaray kulübü bu faydalanma hakkına karşılık teşkilâta sembolik olarak ayda 12 lira kira ödeyecektir.
galatasaray kulübünün yaptığı hesaplara göre, stadyomdan senede 500.000 lira gelir beklenmektedir. ilân ve reklâm hakkından 120.000, büfeden 130.000 gelir alınacağını tahmin eden yenal «bütün maçlardan senede 3 milyon hâsılat sağlanırsa, galatasaray kulübü bundan 450-500 bin lira kazanır.» demiştir.
tören provası
ali sami yen stadı‘nda yarınki milli maçtan önce, açılış töreni yapılacak. bu törende galatasaray sporcuları geçecekler ve başbakan yardımcısı, devlet bakanı, beden terbiyesi genel müdürü ve galatasaray kulübü başkanı konuşacaklardır.
galatasaray kulübü, bu törenin başarılı olması amacıyla, bütün sporcularını bugün saat 10.30’da ali sami yen stadı’nda geçit provası için çağırmaktadır.
antrenör rudolf, "sizin beklediğiniz neticeyi biz de bekliyoruz" dedi
millî takımımızla yarın ali sami yen stadında karşılaşacak bulgar millî takımı dün saat 17.15 de trenle şehrimize gelmiştir.
kafilede iki antrenör, doktor, gazeteci, üç idareci ve şu 16 futbolcu bulunmaktadır: simencov, salamanov, kitov, gaganclov, dimitrov, penev, veliçkov, apostolov, demenciev, yakimov, sokolov, asparu, kotkov, devarski, avacief.
takımın çekoslovak antrenörü rudolf vytlacil dostça bir müsabaka yapmak arzusunda olduklarını belirtmiş ve «türk futbola avrupa'da birhayli popülerdir. onun için ben de oyun tarzınız hakkında bilgiye sahibim. bu karşılaşmamın her iki ekibin de dünya kupası elemelerinden önce yaptıkları son antrenman maçı olması enteresan bir noktadır. türkiye'nin bize iyi bir «punching partner» olacağını ümit ediyorum. sizin beklediğiniz neticeyi biz de bekliyoruz.» demiştir.
kafile başkanı todor todorof ise «güzel bir maç olacak. neticeyi sahada öğreneceğiz.» şeklinde konuşmuştur.
muhtemel tertip
sahada şu şekilde yer alacağını ifâde etmiştir: simeneov - salamanov, gaganelov - penev, mimitrov, veliçkov - asparuhov, yakimov, sokolov, kotkov, debarsk..
yarın bulgaristan'a karşı yapacağımız maça varol - şükrü, ismail - şeref, talât, a. ihsan - yılmaz, ziya, metin, sanlı, can'dan kurulu bir tertiple çıkıyoruz
kaur "dünya kupası için son imtihanımızı genç bir kadro ile vereceğiz" dedi
yarın bulgaristan'la karşılaşacak milli futbol takımımız dün teknik komite tarafından açıklanmıştır.
buna göre milli takımımız sahada şu kadro ile yer alacaktır: «varol - şükrü, ismail - şeref, talât, a. ihsan - yılmaz, ziya, metin, sanlı, can»
takım kaptanlığını metin oktay yapacaktır.
maç sırasında kaleci hariç iki futbolcu değiştirilebilecektir.
kaur'un beyanatı
teknik komite başkanı saim kaur, yarınki milli maç ile ilgili, olarak şu beyanatı vermiştir: "dünya kupasına hazırlanmakta olan millî futbol takımız son büyük sınabını yarın avrupada kudretini kabul ettirmiş, komşu bulgaristan'a karşı verecektir. milli takıma oyuncu veren kulüplerimizin gerçekten sıkışık ve yorucu olan faaliyetlerine, temsil kabiliyeti bulunan futbolculardan çeşitli sebeplerle tam olarak istifade edilememesine ve nihayet futbolcularımızda göze çarpan form kararsızlığına rağmen istikbal vaadeden dinamik ve ayni zamanda oyun tekniğine vâkıf bir takım kurulmasına dikkat edilmiştir. millî futbol takımımızda kaçınılmaz hale gelen gençleştirme işi artık gerçekleşme yoluna girmiştir. içinde bulunduğumuz intikal devresi ne kadar kısa sürerse başarı o kadar fazla olacaktır. yeni kadroyu sonuç gözetmeden polonya ve bulgaristan gibi kuvvetli rakipler önüne çıkarmaktan çekinmeyerek takımımıza tecrübe kazandırmaya bakılmıştır. bu defa takım tertibinde karşılaştığımız güçlükler, görev alan futbolcularımızın büyük ve fedakârlık duygularının üstünlüğü ile giderilmiştir. yurt dışından seve seve vazifeye koşan can’ın bütün klâsı ve futbol bilgisi ile, uygulanacak oyun tarzına uyacağına ve forvetimizi de solaçık olarak kuvvetlendirdiğine inanıyoruz.»
can bartu, solaçık oynamak istemiyor
bulgarlara karşı solaçık oynamasına karar verilen can bartu, «soliç mevkiinde, daha faydalı olacağıma inanıyorum» demiştir.
başta metin, olmak üzere takım arkadaşları da can’ın soliçte daha fazla randıman vereceğini belirtmişlerdir.
başantrenör cihat arman bu konuda «futbolculara takım içindeki yerlerini biz dağıtırız» demekle yetinmiştir. can bartu da «herşeye rağmen çoktandır yer almadığım solaçık mevkiinde takıma yararlı olacağım» şeklinde konuşmuştur.
metin "can aynı pasları versin, gene gol atarım" dedi. adaylar varol'un başrolü oynadığı "kavgasız yaşayalım" filmini seyretti
millî takım kampında bulgaristan'la sofya’da yaptığımız son millî maçta oynayan 3 kişi var: metin, can, ismail...
yıllar geçivermiş, millî kadro değişmiş de değilmiş. lefter nerede. hilmi neredeee?.. mustafa ertan neredeee?..
suat yok. turgay yok. kadri yok. olanlar, o günden kalanlar; bir metin, bir can, bir de ismail.
üçünün de hâtırası var tabii bu maça dair. sene 1960. kasımın 27 si. vasllevski stadında 66-70 bin bulgar gol bekliyor. ve gol oluyor da. oyun sıfıra sıfır giderken can almış topu, dalmış, hilmiye uzatmış. hilmi kaçmış, kaçmış, bir orta metin’e. metin'in balyoz gibi kafa şutu. bulgarların golünü bekleyen seyircide bir dalgalanma.. ne zamandır bu kadar güzel gol görmüş değillerdir. yazık ki, 1-0 lık avantajı elimizde tutamamışız. beraberlik ve arkadan bir gol daha. kaybetmişiz maçı: 2-1.
metin anlatıyordu: hayatımda en çok üzüldüğüm maçlardan biridir o maç. at golü, kaçır galibiyeti. gün gibi hatırlıyorum ; canla, hilmi'nin beni gole hazırlayışnı. şimdi revania hazırlanıyoruz. yanımda yine cana olacak. aynı pası uzatsın, gol atması benden..
can da bir şeyler umuyor revanştan. kazanırız, şansımız var gibi sözler ediyor.
ismailin bulgar millî maçından çok ümitli olduğunu hatırlatmak yerinde olur.
böylece millî takım kampın da, bulgarları en iyi tanıyan üç yıldız, eskilerin yokluğuna yanıp, yenilerin varlığına inanıp sofyayı anlatmaya çalışıyorlardı..
*
bu defaki kamp programının özelliği filmli oluşu galiba. sık sık teknik film seyrediyor çocuklar. dün gece de yerli bir film seyrettiler: «kavgasız yaşayalım» filmini. baş rolde varol ürkmez olunca, filmin kıymeti daha da artmıştı. film bitti. varol'a «artist» diye takılan arkadaştan sonunda ultimatomu bastılar; aman pazar günü de filmdeki gibi kavgacı olma. maçını bitir, başka şey istemez.»
geçen yıl iki ay kadar sofya’da kalmıştım. oturduğum yer meşhur (vasilevski) stadına pek yakın olduğundan birçok günlerim orada gündüzleri yapılan antrenmanları ve geceleri yapılan maçları tâkip etmekle geçti.
maçlarını ve idmanlarını incelediğim takımlar bilhassa levski, slavia, ümitler gibi bulgar futbolunun temelini teşkil eden ve edecek ekipler olduğundan orada gördüklerini edindiğim malûmatı bu ara anlatmayı faydalı buluyorum. bulgarlar modern futbol oynamayı kafalarına koymuş her millet gibi ilk önce bu futbolu oynamak için gerekli ilk unsura (condition physique)e büyük önem vermektedirler.
sadece boy pos, nefes değil
bizde her fırsatla bu unsurun futbolumuzda pek zayıf olduğunu âdeta bıktırırcasına bar bar bağırıyoruz amma bir türlü derdimizi anlatamıyoruz galiba. çünkü bizde (condition physique) dendi mi ya sadece boylu poslu sağlam gövdeki, ya da halk deyimi ile «nefesli» denilen yani diğerlerinden çok koşan futbolcular akla geliyor. halbuki (condition physique)in mükemmeliyeti ancak aşağıdaki şartların tam veya tama yakın olmasıyla mümkündür.
a - boy, ağırlık, adalelerin inkişafı, b - çabukluk, c - sürat, d - mukavemet, e -mücadele kuvveti, f - kudret (sert oyuna, her türlü hava, saha şartlarına dayanma), g -çeviklik (kontrol ve muvazeneyi bozmadan çabuk yön değiştirme), h - coordination (dağınık olmamak).
görünmeyen kuvvetler
pek tabiidir ki modern futbolun futbolculardan istediği birçok ruhi faktörler de vardır. a - sureti intikâl, b - azim, c - hırs, d - cearet, e - zekâ, f - güven, g -temkin, tedbir, ihtiyat, h -şuur ve mantık.
bulgar futbolcularında bu faktörlerin çoğunun belki de içinde yaşadıkları atmosfer dolayısiyle pek fazla gelişmediğini müşahede ettim. bizim futbolu ise zaman zaman şaşırtıcı büyük zaferlere ulaştıran bu unsurların çoğunda kuvvetli oluşumuz değil midir? ancak hazır olmayan bünyelere bir maçta olağanüstü yükler yükleyen bu ruhi hasletler ekseriya o maçı takip eden müsabakalarda vücutlarda çöküntüler yaratmaktadır. böylece aldığımız neticeler de pek tabii istikrarsız olmaktadır.
asıl maharetler
modern futbol için sadece mükemmel fizik, sadece üstün ruhi hasletler kâfi olmayıp bir de bu futbolun istediği asıl maharetler vardır: a - şahsi top tekniği, b -oyunda anlaşma, c - tam zamanında tam yerinde bulunma, d - her türlü hava, saha şartlarına adapte olma, e -yaratma, beklenmiyeni yapma kaabiliyeti, f - basit ve yapıcı oynama, g - isabet, h -tayming (hareketi tam tam zamanında yapma).
kanaatıma göre şahsi top tekniği ve yaratma, beklenmeyeni yapma kaabiliyetinde biz bulgarların üstüne çıkarız. ancak, oyunda anlaşma, basit ve yapıcı oynama hususlarında ise onlar öne geçerler.
diğer faktörler ise ortadadır sanırım.
biraz da sisteme dair
gelelim seyrettiğim bütün bulgar takımlarının müşterek
sistemlerine. millî takımlarına nüve olacak ümitlerinde ısrarla bu sistemde oynadıklarını nazari itibara alarak bulgar milli takımının sahaya aynı şekilde. yayılacakları düşünülebilinir.
kalecinin önündeki müdafaa dörtlüsü:
2 - 3 - - 5 - 4
olarak dizilirler. 5 numara rakip santraforu marke eder, 3 numara kademededir. 8 ve 6 numaralar orta sahayı kontrol ederler ve rakip içleri marke ederler. en ileri dört 7, 9, 10 ve 11 numaralardan müteşekkildir. fakat zaman zaman 9 veya 10 numaralar geri çekilip orta saha kontroluna katıldıkları gibi, açıklardan hücumlarına ekseriya nısıf sahalarına çekilip başlarlar.
hemen şunu belirtiseliyim ki bulgar takımı bu yayılış içinde belki de değişik numaralarla karşımıza çıkabilirler. numaralar unutulmamalıdır ki daha çok halk ve hakemler içindir. olgun takımlar ve yöneticilerin mukabil ovun tarzlarını kurduktan sonra, veya kendi daimi tarzlarına sadık kalmayı kararlaştırdıktan sonra artık sahada numara kovalamazlar.
eğer bulgar milli takımı yukarda belirttiğim şekilde oynıyacak olursa kanaatımca bizim dikkat edeceğimiz en mühim üç husus vardır.
a) arka dört adamımızın iki ortasının rakip iki orta ileri adamları tarafından zaman zaman kendilerini tehlikeli sahadan çekecek sahte geri çekilişlere kanmayıp tehlikeli sahayı (çifte müdafaa) esasına uyarak marke etmeleri.
b) boş adam olarak kalacak bir orta saha adamımızın, mükemmel kondisyonlu, yapıcı, oyun kurucu, şütör vasıflarında seçilmesi.
c) santrforumuzu kademeli markajdan kurtarmayı düşünmek ki bunda gene boş orta saha adamımıza büyük rol düşebilir.
yazımı bitirirken bilhassa şunu belirtmeliyim ki futbolda kâgıt üzerinde yapılan tavsiyeler, hesaplar çok zaman sahaya uymazlar ve orada allak bullak olabilirler. çünkü iyi veya fena gününde olan takımlar veya birkaç futbolcu her türlü mantıki hesabı altüst edebilirler... candan dileğim pazar günü bütün iyiliklerin bizden yana olmasıdır. millî takımımıza. yöneticilerine başarılar dilerim.