tribün dergi sayı 3'de yer alan ali murat atay'ın "bir gezginin futbol notları" başlıklı yazısından;
güney amerika’da bir bakarsınız, arjantin ve şili bir ufacık göl yüzünden neredeyse savaşa girer gibi olurlar, ekvador ve peru’da, belirsiz sınırlar yüzünden “gibi”yi bırakıp savaşırlarda. “acaba” derdim, “bunlar da biz ve yunanistan gibi midir?” pek yanılmışım. ‘90 dünya kupası’nı hatırlarsınız... arjantin paldır küldür yarı finale kadar gelmişti, çok kötü oynuyorlardı, kimse onların oraya kadar gelmesini beklemiyordu, kamerun’a yenilmeler falan... neyse, yarı finalde italya’da italya ile maçlarını penaltılar sonucu 4-3 alıp herkesi yanılttılar. ekvador’un başkenti quito’daydim. tüm kent bir anda hareketlendi, millet kamyonetlere falan doluşup geçitlere başladı, her yerde müzik, korna... çok güzeldi doğrusu. ne de olsa bir kez daha g. amerika 1 - avrupa 0 olmuştu. her dünya kupası’nda g. amerika gazetelerinde kupanın tarihinden, o zamana kadar yapılan maçların kaçını avrupa kaçını g. amerika kazanmıştır falan uzun uzun söz edilir. “avrupa avrupa, duy sesimizi” durumu bizden bin beterdir yani.