saatler öncesinden maraton tribününde yerimi aldım. beşiktaşlılardan azız ama içimizde bi umut var. biz takımı oyunu onlar bireysel oynuyor yenebiliriz diye.
maç başladı. biz oynuyoruz beşiktaş atıyor. 0-2 geride olsakta ataktayız hatta bi ara baya tek kale oynasakta son vuruşu yapamıyoruz. ilk yarı bitimiyle herkesin morali yerlerde. umutsuzluk yok ama üzgünüz. ikinci yarı ataklara devam ediyoruz ama bir farkla artık gol atıyoruz. 1 derken 2 derken beraberliği kurtardık filan diye coşarken egemen topu nolduğunu anlamadan kendi ağlarına yolluyor.
"aaa top kaleye gidiyo lan gol olacak galiba" diye saçma sapan bir tepki veriyorum ki öne geçiyoruz sevinmem şaşkınlıkla karışık oluyor. 90da bir anda 4. golü buluyoruz maç sonu beşiktaşlılara tezahüratla göndermeler eğlenceler gırla tabiki.
bir maçta bu kadar değişik duygu yaşamamıştım ben her haliyle efsane bir maçtır.
0-2 geriye düştük üzüldük gol atamadık hırslandık eski oyuncumuz hala çok sevdiğimiz mustafa pektemek gol attı burulduk ama sevinmedi saygı duyduk goller geldi sevindik tezahüratlarla eğlendik umutlandık, kızdık, övdük, sövdük...
maça gelemeyen gençlerliler çok pişman olmuştur sanırım. kendimi çok şanslı görüyorum