evin küçük oğlunu, mali’yi de alıp yola koyulduk, yolda beşiktaş istatistiklerini sorduğumda mali çok kötü dedi, dedim bu kez öyle olmayacak ama... en az 3 gol atacak gençler diye, ben tutturdum gençler’in gol sayısını aslında, neticede gençler 3 attı, egemen sağ olsun durumu değiştirdi.
ilk yarıyı beşiktaş 2 golle önde kapattı ama, gençler herve tum, hurşut,egemen(kendi kalesine ) ve erdal’ın golleriyle maçı 4-2 aldı, sonrası, akıl almaz bir sevinç, eski-yeni,bira, eş-dost, muhabbet ve durmadan gülen suratlar..
bu maç mutluluk demek aslında,mucize,inanç, emek bir de tabi ki..fuat hoca demek, hurşut demek...evet tüm futbolcular o gün gözüme bir başka güzeldi ama hurşut coştu coşturdu, helal olsun, bir an sahaya inip kelinden öpesim geldi desem yalan olmaz
beşiktaş’lı arkadaşların bizden önce davranabilmek için canhıraş telefona sarılıp bizi tebrik etmeleri ayrı bir komediydi,
velhasıl kelam harika bir maçtı, aslında anlatabilecek değil yaşanabilecek kıvamda bir 90 dakikaydı,
evde eşimle birbirimize bakıp bakıp nasıl güzel maçtı diyoruz hala, defalarca özet izledik, maçı gençler’in kazanması bence tali olandı, aslolan, taraftarı, teknik direktörü ve futbolcusuyla bir camianın yense de yenilse de birbirine aşkla bağlı olmasıydı, yenilse ne olurdu gençler, taraftar gider eski-yeni’ye yine atardı 2 tek, gençlerbirliği hala gençlerbirliği olarak kalırdı...