atilla türker'in 2003 yılında ümit yayıncılık tarafından yayınlanan, "ah şu futbolcular" kitabında yer alan okan gedikali biyografisi ve bu maçla ilgili okan gedikali'ın anısı şöyle;
ankara hacettepe'de başladı. sonradan kayınpederi olan ve "pire" lakabı ile tanınan mehmet hallaçoğlu'nun talebesi idi. diğer bir talebe ise fatih uras'tı... okan ve fatih kaleyi sırayla korudu. yıllar yılları kovaladı, her ikisi de aynı dönemde a milli oldu. öyle ki 1989 yılında deplasmanda macaristan ile yapılan a milli maçta kaleyi koruyan fatih, yedeği ise okan'dı. teknik direktör tınaz tırpan, son 20 saniyede fatih'i çıkardı, okan'ı aldı. 10 saniye sonra da fileler havalandı. golün santrası yapılmadan maç tamamlandı. okan tarihi bir şanssızlık yaşadı. bu gol sonrası futbolu bırakma kararı aldı. baskılar sonucu bırakmadı. ama bir daha eski okan olamadı... okan, 4 a, 9 kez de ümit milli takım formasını giydi. halen kaleci antrenörlüğü yapıyor.
kardeş kardeş ne güzel oynadık... birlikte güldük, birlikte ağladık... büyük başarılara imza attık... kader birliği yaptık. öz kardeşim olan gökhan ile gençlerbirliği'nde mutlu günler yaşadık. ben kaleyi koruyordum... gol yememeye çalışıyordum. o ise savunmada oynuyordu... rakip forveti tutuyordu. allah yüzümüze güldü... ikimiz de a milli takıma kadar yükseldik... gururumuz olan ay-yıldızlı formayı defalarca giydik.
işte gençlerbirliği'nde oynadığımız dönem... ankara 19 mayıs stadı'nda trabzonspor ile karşılaşacağız. ne de olsa ağabeyiyim ya... maç öncesi gökhan'a direktifler verdim: "kademeye iyi gir... rakibi gözünde büyütme... hami'ye göz açtırma... bırak dediğim zaman topu bana bırak..." her zamanki gibi tüm saygısı ile kafasını salladı: "merak etme abi... kalede sen, savunmada ben olduktan sonra gol yemeyiz..." birbirimize başarı diledik, sahaya çıktık. ilk dakikadan itibaren de iyi bir futbol oynadık. özellikle kardeşim gökhan, rakip forvete adım attırmıyordu... hami'ye göz açtırmıyordu... ben de savunmanın arkasından sürekli bağırıyordum: "helal sana... aferim gökhan... hep böyle kardeşim..." havası yerindeydi kardeşimin... coştukça coşuyordu... bana pek iş düşmüyordu. kardeşimle yine gurur duyuyordum... ilk yarının sonları yaklaşmıştı artık... trabzonspor orta sahasından bir atak başladı... savunmamızın arkasına doğru uzun bir pas atıldı... ama boşuna... rakip forvetten kimse yoktu. rahat bir toptu... gökhan hemen koştu... yalnız başınaydı... ben de kalemden çıktım... gökhan'a yaklaştım... o zamanlar kaleciye pas serbest olduğu için hafif çaprazda beklemeye başladım. gökhan topa geldi. geldi... kafası öndeydi... birden... topu kaleye gönderdi!.. belli ki beni görmedi!.. göremedi!.. kalede kimse yoktu... yani ben yoktum... çıkmıştım... ne olduğunu bile anlayamadım... bakakaldım. top ağlara gitti... kardeşim bir çuval inciri berbat etti. bu golle yenildik...